|
- I'm in trouble here.
- Burada başım belada.
- We're in trouble now.
- Şimdi başımız belada.
- Tom hoped that Mary wasn't in trouble.
- Tom, Mary'nin başının belada olmadığını umuyor.
- I think you're in trouble.
- Sanırım başın belada.
- Tom isn't in trouble.
- Tom'un başı belada değil.
- I think we're in trouble.
- Sanırım başımız belada.
- I know I'm in trouble now.
- Şimdi başımın belada olduğunu biliyorum.
- Tom is obviously in trouble.
- Tom'un başının belada olduğu açık.
- I'm in trouble because of you.
- Senin yüzünden başım belada.
- He is in trouble.
- Başı belada.
- Am I in trouble?
- Başım belada mı?
- Now we're in trouble.
- Şimdi başımız belada.
- I think Tom is in trouble.
- Sanırım Tom'un başı belada.
- You're in trouble now, aren't you?
- Şimdi başın belada, değil mi?
- I know you're in trouble.
- Başının belada olduğunu biliyorum.
- Tom could be in trouble.
- Tom'un başı belada olabilir.
- I know why they're in trouble.
- Neden başlarının belada olduğunu biliyorum.
- Do you think he's in trouble?
- Sence başı belada mı?
- She's in trouble.
- Başı belada.
- You're in trouble again, aren't you?
- Yine başın belada, değil mi?
- We're in trouble.
- Başımız belada.
- I guess I'm really in trouble now.
- Sanırım şimdi gerçekten başım belada.
- Tom and I are in trouble.
- Tom ve benim başım belada.
- She was always ready to help people in trouble.
- O başı belada olan insanlara yardım etmek için her zaman hazır.
- Tom knows he's in trouble.
- Tom başının belada olduğunu biliyor.
- Is he in trouble again?
- Onun yine başı belada mı?
- Tom doesn't yet realize he's in trouble.
- Tom henüz başının belada olduğunun farkında değil.
- Is Tom in trouble or something?
- Tom'un başı belada falan mı?
- Now I'm in trouble.
- Şimdi benim başım belada.
- He is in trouble now.
- Şimdi onun başı belada.
- When you're in trouble, you can count on me.
- Başınız belada olduğu zaman, bana güvenebilirsiniz.
- Tom seems to be in trouble.
- Tom başı belada gibi görünüyor.
- Are we in trouble?
- Başımız belada mı?
- I think I'm in trouble.
- Başımın belada olduğunu düşünüyorum.
- Does that mean we're in trouble?
- Bu başımızın belada olduğu anlamına mı geliyor?
- I know I'm in trouble.
- Başımın belada olduğunu biliyorum.
- I'm in trouble.
- Başım belada.
- I'm in trouble now.
- Şimdi başım belada.
- Does that mean I'm in trouble?
- Benim başımın belada olduğu anlamına mı geliyor?
- We think Tom may be in trouble.
- Tom'un başının belada olabileceğini düşünüyoruz.
- You always seem to be in trouble.
- Her zaman başın belada gibi görünüyorsun.
- Now I'm in trouble.
- Şimdi başım belada.
- Why am I in trouble?
- Neden başım belada?
- Does that mean I'm in trouble?
- Bu, başımın belada olduğu anlamına mı geliyor?
- Are you in trouble?
- Başın belada mı?
- You aren't in trouble, are you?
- Başın belada değil, değil mi?
- I'm already in trouble.
- Zaten başım belada.
- Tom knows he's in trouble now.
- Tom şimdi başının belada olduğunu biliyor.
- I'm in trouble again.
- Tekrar başım belada.
- Tom and I are in trouble.
- Tom ve benim başımız belada.
- Tom and Mary may be in trouble.
- Tom ve Mary'nin başı belada olabilir.
- You really are in trouble, aren't you?
- Gerçekten başın belada, değil mi?
- Tom and Mary are in trouble.
- Tom ve Mary'nin başı belada.
- Now you're in trouble.
- Şimdi başın belada.
- She's in trouble.
- Onun başı belada.
- You're in trouble, aren't you?
- Başın belada, değil mi?
- These girls are in trouble.
- Bu kızların başı belada.
- Tom might be in trouble.
- Tom'un başı belada olabilir.
- They're in trouble.
- Onların başı belada.
- I'm in trouble, aren't I?
- Başım belada, değil mi?
- You're in trouble, aren't you?
- Başın belada değil mi?
- I'm not in trouble.
- Başım belada değil.
- I'm in trouble again.
- Yine başım belada.
- You're in trouble if you ate that cake!
- O pastayı yediysen başın belada!
- You're not in trouble.
- Başın belada değil.
- Someone's in trouble.
- Birinin başı belada.
- They may be in trouble.
- Başları belada olabilir.
- This is why Tom is in trouble.
- Bu yüzden Tom'un başı belada.
- Did you get in trouble?
- Başın belada mı?
- You always seem to be in trouble.
- Her zaman başın belada gibi görünüyor.
- Tom doesn't even know he's in trouble.
- Tom başının belada olduğunu bile bilmiyor.
- Do you think Tom is in trouble?
- Sence Tom'un başı belada mı?
- You're not in trouble, are you?
- Başın belada değil, değil mi?
- I am in trouble.
- Başım belada.
- You're in trouble now.
- Şimdi başın belada.
- Somebody's in trouble.
- Birinin başı belada.
- They're in trouble.
- Başları belada.
- Is he in trouble again?
- Yine mi başı belada?
- You're in trouble.
- Başın belada.
- Tom is in trouble, isn't he?
- Tom'un başı belada, değil mi?
- Tom said that we're in trouble.
- Tom başımızın belada olduğunu söyledi.
Show More (78)
|
|
- The left-wing democrats are in trouble.
- Solcu demokratların başı dertte.
- Tom is obviously in trouble.
- Belli ki Tom'un başı dertte.
- You're not in trouble, are you?
- Başın dertte değil, değil mi?
- He could not forsake his friend in trouble.
- Başı dertte olan arkadaşını yalnız bırakmaz.
- Do you think she's in trouble?
- Sence onun başı dertte mi?
- You're supposed to help your friends when they're in trouble.
- Arkadaşlarının başı dertteyken onlara yardım etmen gerekir.
- Everyone's in trouble.
- Herkesin başı dertte.
- Our company is in trouble.
- Şirketimizin başı dertte.
- Tom is now in trouble.
- Tom'un şimdi başı dertte.
- Tom didn't sound as if he was in trouble.
- Tom başı dertteymiş gibi görünmüyordu.
- He was always ready to help people in trouble.
- O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- Dan and Linda are in trouble.
- Dan ve Linda'nın başı dertte.
- She asked me for help when she was in trouble.
- Başı dertteyken benden yardım istedi.
- I know why they're in trouble.
- Neden onların başının dertte olduğunu biliyorum.
- He seems to be in trouble.
- Başı dertte gibi görünüyor.
- It sounds like Tom is in trouble.
- Tom'un başı dertte gibi görünüyor.
- People in trouble often have nowhere to turn.
- Başı dertte olan insanların genellikle gidecek bir yeri yoktur.
- Tom doesn't even know he's in trouble.
- Tom başı dertte olduğunu kendi bile bilmiyor.
- Sami is not in trouble.
- Sami'nin başı dertte değil.
- Tom helped Mary when she was in trouble.
- Tom, Mary'nin başı dertteyken ona yardım etti.
- Jim is in trouble.
- Jim'in başı dertte.
- Is Tom in trouble again?
- Yine Tom'un başı dertte mi?
- I think that Tom and Mary are in trouble.
- Bence Tom ve Mary'nin başı dertte.
- She was in trouble because she lost her passport.
- Pasaportunu kaybettiğinden onun başı dertteydi.
- He was clearly in trouble.
- Belli ki başı dertteydi.
- I know I'm in trouble.
- Başımın dertte olduğunu biliyorum.
- He's in trouble.
- Başı dertte.
- She was always willing to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman istekliydi.
- She asked me for help when she was in trouble.
- Başı dertte iken benden yardım istedi.
- Tom's company is in trouble.
- Tom'un şirketinin başı dertte.
- Tom said that we're in trouble.
- Tom başımızın dertte olduğunu söyledi.
- I think Tom is in trouble.
- Bence Tom'un başı dertte.
- If someone's in trouble, you should help them.
- Birinin başı dertteyse, ona yardım etmelisin.
- She was always willing to help people in trouble.
- O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- Tom could be in trouble.
- Tom'un başı dertte olabilir.
- Tom is in trouble now.
- Tom'un başı dertte.
- Sami got in trouble.
- Sami'nin başı dertte.
- I'm in trouble now.
- Şimdi başım dertte.
- Sami was in trouble.
- Sami'nin başı dertte idi.
- You should help your friends when they're in trouble.
- Arkadaşlarının başı dertteyken onlara yardım etmelisin.
- I'm in trouble, aren't I?
- Başım dertte, değil mi?
- He was always ready to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman hazırdı.
- Tom isn't in trouble.
- Tom'un başı dertte değil.
- Are we in trouble?
- Başımız dertte mi?
- Somebody's in trouble.
- Birinin başı dertte.
- Someone's in trouble.
- Birinin başı dertte.
- I wonder whether Tom is in trouble.
- Acaba Tom'un başı dertte mi?
- No one helped me when I was in trouble.
- Başım dertteyken kimse bana yardım etmedi.
- I think I'm in trouble.
- Sanırım benim de başım dertte.
- Tom knows he's in trouble.
- Tom başının dertte olduğunu biliyor.
- I think you're in trouble.
- Sanırım başın dertte.
- Your marriage is in trouble.
- Evliliğinizin başı dertte.
- We're in trouble.
- Başımız dertte.
- Tom and Mary may be in trouble.
- Tom ve Mary'nin başları dertte olabilir.
- He's in trouble.
- Onun başı dertte.
- Tom seems to be in trouble.
- Tom'un başı dertte gibi görünüyor.
- He is in trouble now.
- Şu anda başı dertte.
- Tom was clearly in trouble.
- Tom'un başının dertte olduğu belliydi.
- Tom was in trouble and we let him down.
- Tom'un başı dertteydi ve biz onu hayal kırıklığına uğrattık.
- Tom is in trouble.
- Tom'un başı dertte.
- You're in trouble.
- Başın dertte.
- Tom is clearly in trouble.
- Belli ki Tom'un başı dertte.
- Tom and Mary are in trouble.
- Tom ve Mary'nin başı dertte.
- My uncle gave me some good advice when I was in trouble.
- Başım dertteyken amcam bana iyi tavsiyeler verdi.
- Tom is in trouble again.
- Tom'un yine başı dertte.
- I need to help a friend in trouble.
- Başı dertte olan bir arkadaşıma yardım etmeliyim.
- Our company is in trouble.
- Firmamızın başı dertte.
- She was always ready to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman hazırdı.
- He is in trouble.
- Başı dertte.
- Is Tom in trouble?
- Tom'un başı dertte mi?
- Tom was in trouble.
- Tom'un başı dertteydi.
- Tom is in trouble now.
- Şimdi Tom'un başı dertte.
- We're in trouble now.
- Şimdi başımız dertte.
- Tom knows he's in trouble now.
- Tom şimdi başının dertte olduğunu biliyor.
Show More (71)
|