instead - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
instead bunun yerine adv.
  • Instead, we need such support as we can get.
  • Bunun yerine, alabildiğimiz kadar desteğe ihtiyacımız var.
  • Instead, the EU should develop an alternative non-violent peace policy.
  • Bunun yerine AB alternatif bir şiddet içermeyen barış politikası geliştirmelidir.
  • Instead, I shall try to make the message as stringent as possible.
  • Bunun yerine, mesajı mümkün olduğunca katı hale getirmeye çalışacağım.
Show More (158)
instead onun yerine adv.
  • I can only say that the Member States should have done it long ago, and now we are going to do it instead.
  • Sadece şunu söyleyebilirim ki Üye Devletler bunu uzun zaman önce yapmalıydı ve şimdi onun yerine biz yapacağız.
  • His wife instead collected it, here in this House in November.
  • Onun yerine eşi Kasım ayında bu Mecliste parayı topladı.
  • His wife instead collected it here in this House in November.
  • Onun yerine eşi, Kasım ayında bu Meclis'te bu parayı topladı.
Show More (82)
instead yerine adv.
  • He decided to take the bus instead of walking.
  • Yürümek yerine otobüse binmeye karar verdi.
  • I'll buy an iPhone instead.
  • Yerine bir iPhone satın alacağım.
  • I broke my gas-powered rice cooker so I got an induction rice cooker instead.
  • Gazla çalışan pilav pişiricimi kırdım ve yerine indüksiyonlu bir pilav pişirici aldım.
Show More (1)
instead aksine adv.
  • Instead, it would only be in danger of further distorting the market mechanisms.
  • Aksine, piyasa mekanizmalarını daha da bozma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
  • Instead, it would only be in danger of further distorting the market mechanisms.
  • Aksine piyasa mekanizmalarını daha da bozma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
  • Anything else will not work, but instead create suspicion.
  • Bunun dışındaki hiçbir şey işe yaramayacak, aksine şüphe yaratacaktır.
Show More (0)
instead buna karşılık adv.
  • Repression has instead, in response, played a part in fuelling terrorism.
  • Buna karşılık baskı, terörizmi körükleyen bir rol oynamıştır.
Show More (-2)
instead tersine adv.
  • Instead, always pursue good for one another, and everyone.
  • Tersine, birbiriniz ve herkes için her zaman iyiliği kovalayın.
Show More (-2)