1 |
juggle |
hokkabazlık yapmak |
v. |
|
- Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.
- Tom, Mary'nin toplarla hokkabazlık yapmaya çalıştığını gördüğünde gülmemek için kendini zor tuttu.
- The most difficult thing I've ever done was to learn how to juggle.
- Şimdiye kadar yaptığım en zor şey hokkabazlık yapmayı öğrenmekti.
- Anyone can learn to juggle with a bit of practice.
- Herkes biraz uygulama ile hokkabazlık yapmayı öğrenebilir.
- Anyone can learn to juggle with a bit of practice.
- Herkes biraz pratikle hokkabazlık yapmayı öğrenebilir.
- I can juggle three balls.
- Üç topla hokkabazlık yapabilirim.
- Tom has been trying to learn how to juggle.
- Tom hokkabazlık yapmayı öğrenmeye çalışıyor.
- Tom wanted Mary to teach him how to juggle.
- Tom Mary'nin ona hokkabazlık yapmayı öğretmesini istedi.
- I'm teaching myself to juggle.
- Kendime hokkabazlık yapmayı öğretiyorum.
- Do you know how to juggle?
- Nasıl hokkabazlık yapılacağını biliyor musun?
- Do you know how to juggle?
- Hokkabazlık yapmayı biliyor musun?
- Tom taught me how to juggle.
- Tom bana nasıl hokkabazlık yapılacağını öğretti.
- Can you juggle?
- Hokkabazlık yapabilir misin?
- Tom wanted Mary to teach him how to juggle.
- Tom, Mary'den ona nasıl hokkabazlık yapılacağını öğretmesini istedi.
- Tom taught me how to juggle.
- Tom nasıl hokkabazlık yapılacağını bana öğretti.
- The most difficult thing I've ever done was to learn how to juggle.
- Şu ana kadar yaptığım en zor şey hokkabazlık yapmayı öğrenmek.
Show More (12)
|
2 |
juggle |
dengelemek |
v. |
|
- In today's busy world, many people are constantly juggling home, work and social commitments.
- Günümüzün yoğun dünyasında pek çok insan sürekli olarak ev, iş ve sosyal sorumluluklarını dengeliyor.
Show More (-2)
|
3 |
juggle |
oynamak |
v. |
|
- I can juggle three balls.
- Üç top oynayabilirim.
Show More (-2)
|