1 |
lace |
dantel |
n. |
|
- Ireland is famous for its lace.
- İrlanda dantelleriyle ünlüdür.
- Mary crochets lace every night.
- Mary, her gece dantel işliyor.
- Mary crochets lace every night.
- Mary, her gece dantel örüyor.
- Ireland is famous for lace.
- İrlanda dantelleriyle ünlüdür.
- Ireland is famous for its lace.
- İrlanda, danteliyle meşhurdur.
Show More (2)
|
2 |
lace |
bağcık |
n. |
|
- Your laces are untied.
- Bağcıkların çözülmüş.
- Tom tied his laces.
- Tom bağcıklarını bağladı.
- Excuse me, your laces are untied.
- Affedersiniz, bağcıklarınız çözülmüş.
- Tom bought new laces for his shoes.
- Tom ayakkabıları için yeni bağcıklar aldı.
Show More (1)
|
3 |
lace |
bağlamak |
v. |
|
- She laced her shoes.
- Ayakkabılarını bağladı.
- She laced her shoes.
- O ayakkabılarını bağladı.
Show More (-1)
|
4 |
lace |
oya işi |
n. |
|
- Ireland is famous for lace.
- İrlanda oya işleriyle meşhurdur.
Show More (-2)
|