1 |
linen |
keten |
n. |
|
- The man was wearing a linen suit.
- Adamın üzerinde keten bir takım vardı.
- He gave me a half dozen linen handkerchiefs.
- Bana yarım düzine keten mendil verdi.
- Tom doesn't know the difference between linen and wool.
- Tom keten ve yün arasındaki farkı bilmiyor.
- He gave me a half dozen linen handkerchiefs.
- O bana yarım düzine keten mendil verdi.
Show More (1)
|
2 |
linen |
çarşaf |
n. |
|
- And no linens until I soak these in cold water.
- Ve ben bunları soğuk suda bekletene kadar çarşaf yok.
- My mother put clean linen on my bed.
- Annem yatağıma temiz çarşaflar serdi.
- My mother put clean linen on my bed.
- Annem yatağıma temiz çarşaf koydu.
Show More (0)
|
3 |
linen |
iç çamaşırı |
n. |
|
- I bought a pair of linens for my grandfather.
- Büyükbabama bir çift iç çamaşırı aldım.
Show More (-2)
|
4 |
linen |
keten örtü |
n. |
|
- I bought table linen for them as a present.
- Onlara hediye olarak keten masa örtüsü aldım.
Show More (-2)
|