|
- Tom asked Mary how much she'd paid for the sofa in her living room.
- Tom Mary'ye oturma odasındaki kanepe için ne kadar ödediğini sordu.
- Tom tidied up the living room.
- Tom oturma odasını toparladı.
- There are three bedrooms, a kitchen, a dining room, a living room, and a bathroom.
- Üç yatak odası, bir mutfak, bir yemek odası, bir oturma odası ve bir banyo var.
- Tom and Mary rearranged the furniture in their living room.
- Tom ve Mary oturma odalarındaki mobilyaları yeniden düzenlediler.
- Tom wanted Mary to clean the living room.
- Tom, Mary'den oturma odasını temizlemesini istedi.
- Tom wanted Mary to help him clean the living room.
- Tom, Mary'den oturma odasını temizlemesine yardım etmesini istedi.
- When I was playing video games in the living room, my mom asked me if I would go shopping with her.
- Oturma odasında video oyunları oynarken, annem bana onunla alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
- Tom is in the living room watching an old movie.
- Tom oturma odasında eski bir film izliyor.
- At night, I write in the living room.
- Gece, oturma odasında yazarım.
- Tom and Mary rearranged the furniture in their living room.
- Tom ve Mary oturma odasındaki mobilyaları yeniden düzenlediler.
- The guests are in the living room.
- Misafirler oturma odasında.
- Tom returned to the living room.
- Tom oturma odasına döndü.
- I put the book on the table in the living room.
- Ben kitabı oturma odasındaki masanın üstüne koydum.
- Tom came back into the living room.
- Tom oturma odasına geri geldi.
- His living room was tastefully furnished.
- Oturma odası zevkle döşenmişti.
- Tom is in the living room watching the news.
- Tom haberleri izlerken oturma odasındadır.
- The living room in my new house is very large.
- Yeni evimin oturma odası çok büyük.
- Tom and Mary are watching TV in the living room.
- Tom ve Mary oturma odasında TV izliyor.
- Tom is in the living room.
- Tom oturma odasındaydı.
- Tom is alone in the living room.
- Tom oturma odasında yalnız.
- Go to the living room.
- Oturma odasına git.
- Our living room is sunny.
- Bizim oturma odası güneşli.
- Tom is in the living room, watching sports on TV.
- Tom oturma odasında TV'de spor izliyor.
- Mary walked through the living room in her pink robe.
- Mary pembe elbisesiyle oturma odasını gezdi.
- Mary walked through the living room in her pink robe.
- Mary pembe bornozuyla oturma odasında yürüyordu.
- The table is in the living room.
- Masa oturma odasında.
- Who's playing the piano in the living room?
- Oturma odasında piyanoyu kim çalıyor?
- Tom's wife doesn't like it when he smokes in the living room.
- Tom'un karısı oturma odasında sigara içmesinden hoşlanmıyor.
- Besides a sofa and a table, there wasn't any furniture in the living room.
- Bir koltuk ve masa dışında, oturma odasında hiç mobilya yoktu.
- Everybody was gathered in the living room.
- Herkes oturma odasında toplanmıştı.
- Everyone is in the living room watching TV.
- Herkes oturma odasında televizyon izliyor.
- You should help your mother clean the living room.
- Annene oturma odasını temizlemesinde yardım etmelisin.
- I spend most of my time dancing in my living room.
- Zamanımın çoğunu oturma odamda dans ederek geçiririm.
- The boy is standing in the living room.
- Çocuk oturma odasında duruyor.
- A horrible chaos reigns in the living room.
- Oturma odasında korkunç bir kaos hüküm sürüyor.
- Tom finished cleaning the kitchen and then started cleaning the living room.
- Tom mutfağı temizlemeyi bitirdi ve sonra oturma odasını temizlemeye başladı.
- Tom is in the living room with Mary.
- Tom Mary ile birlikte oturma odasında.
- Besides a living room in the house, there were also two bedrooms and, of course, a kitchen and a bathroom.
- Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı.
- We were in the living room when we heard the gunshot.
- Silah sesini duyduğumuzda oturma odasındaydık.
- One Sunday morning George burst into the living room and said this.
- Bir Pazar sabahı George oturma odasına aceleyle girdi ve bu dedi.
- The living room adjoins the dining room.
- Oturma odasıyla yemek odası yan yanadır.
- Sami was in the living room.
- Sami oturma odasındaydı.
- I followed Tom into the living room.
- Tom'u oturma odasına kadar takip ettim.
- I followed Tom into the living room.
- Tom'u oturma odasına kadar izledim.
- Tom is sleeping on the couch in the living room.
- Tom oturma odasında kanepede uyuyor.
- There is a real fireplace in our living room.
- Oturma odamızda gerçek bir şömine var.
- Go to the living room.
- Oturma odasına gidin.
- Bob, help me carry his luggage to the living room.
- Bob, bavulunu oturma odasına taşımama yardım et.
- I gave away the table because it does not fit in the living room.
- Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.
- Tom is in the living room watching TV.
- Tom oturma odasında TV izliyor.
- I didn't have time to finish cleaning the living room.
- Oturma odasını temizleyecek vaktim olmadı.
- Sami sat in the living room.
- Sami oturma odasında oturdu.
- Tom is alone in the living room.
- Tom oturma odasında tek başına.
- Tom and Mary are sitting in the living room talking.
- Tom ve Mary oturma odasında oturmuş konuşuyorlar.
- That piece of furniture is not fitting for the living room.
- Bu mobilya oturma odası için uygun değil.
- Tom and Mary are in the living room.
- Tom ve Mary oturma odasında.
- I gave away the table because it does not fit in the living room.
- Masayı verdim çünkü oturma odasına sığmıyor.
- The Morales are in the living room.
- Morales'ler oturma odasında.
- Besides a sofa and a table, there wasn't any furniture in the living room.
- Oturma odasında bir kanepe ve masadan başka mobilya yoktu.
- In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
- She is neither in the kitchen nor in the living room.
- Ne mutfaktadır ne de oturma odasında.
- Tom promised to clean the living room.
- Tom oturma odasını temizleyeceğine söz verdi.
- The living room adjoins the dining room.
- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- Tom died in his living room.
- Tom oturma odasında öldü.
- Tom is in the living room, sleeping on the couch.
- Tom oturma odasında, kanepede uyuyor.
- Sami was asleep on the living room sofa.
- Sami, oturma odası kanepesinde uyuyordu.
- Tom wanted Mary to help him clean the living room.
- Tom Mary'nin ona oturma odasını temizlemesi için yardım etmesini istedi.
- Nobody is in the living room, but the TV is on.
- Oturma odasında kimse yok ama televizyon açık.
- Tom came running into the living room.
- Tom koşarak oturma odasına geldi.
- Everyone is in the living room watching TV.
- Oturma odasındaki herkes televizyon izliyor.
- Tom is in the living room, watching sports on TV.
- Tom oturma odasında, televizyonda spor izliyor.
- Tom walked into the living room with two drinks in his hands.
- Tom elinde iki içkiyle oturma odasına girdi.
- When I was playing video games in the living room, Mother asked me if I would go shopping with her.
- Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
- Tom and Mary are in the living room.
- Tom ve Mary oturma odasındalar.
- I spend most of my time dancing in my living room.
- Zamanımın çoğunu oturma odamda dans ederek geçiriyorum.
- He has a painting of Jesus Christ in the living room.
- Oturma odasında İsa Mesih'in bir tablosu var.
- Tom's living room was tastefully furnished.
- Tom'un oturma odası zevkle döşenmiştir.
- Sami was asleep on the living room sofa.
- Sami oturma odasındaki kanepede uyuyordu.
- Tom walked into the living room.
- Tom oturma odasına girdi.
- Tom walked back into the living room.
- Tom tekrar oturma odasına gitti.
- Tom asked Mary how much she'd paid for the sofa in her living room.
- Tom, Mary'ye oturma odasındaki kanepeye ne kadar ödediğini sordu.
- The living room has a fireplace.
- Oturma odasında şömine var.
- Tom walked into the living room.
- Tom oturma odasına yürüdü.
- Tom has a grand piano in his living room.
- Tom'un oturma odasında bir kuyruklu piyanosu var.
- Tom and Mary finished their meal and then went into the living room to watch TV.
- Tom ve Mary yemeklerini bitirdikten sonra televizyon izlemek için oturma odasına geçtiler.
- There's a shag carpet in the living room.
- Oturma odasında tüylü bir halı var.
- My living room has wide windows.
- Oturma odamın geniş pencereleri var.
- Who's playing the piano in the living room?
- Kim oturma odasında piyano çalıyor.
- We relaxed in the living room.
- Biz oturma odasında dinlendik.
- Tom slept in the living room last night.
- Tom dün gece oturma odasında uyudu.
- My little brother ran through the living room stark naked.
- Küçük erkek kardeşim oturma odasında çırılçıplak koştu.
- He let the visitor into the living room.
- Ziyaretçinin oturma odasına girmesine izin verdi.
- Tom is in the living room.
- Tom oturma odasında.
- My living room has wide windows.
- Oturma odamda geniş pencereler var.
- Tom is in the living room watching cartoons with the kids.
- Tom oturma odasında çocuklarla çizgi film izliyor.
- Father made our living room more spacious.
- Baba oturma odamızı daha geniş yaptı.
- Tom, Mary and John are playing cards in the living room.
- Tom, Mary ve John oturma odasında kağıt oynuyorlar.
- She is not in the kitchen, nor is she in the living room.
- Ne mutfakta ne de oturma odasında.
- We went back to the living room.
- Oturma odasına geri gittik.
- His living room was tastefully furnished.
- Oturma odası çok şık döşenmişti.
- Tom and Mary are in the living room playing cards.
- Tom ve Mary oturma odasında kart oynuyorlar.
- They are having tea in the living room.
- Oturma odasında çay içiyorlar.
- My apartment has a living room, a bedroom, a kitchen and a bathroom.
- Dairemde bir oturma odası, bir yatak odası, bir mutfak ve bir banyo var.
- He let the visitor into the living room.
- O, ziyaretçinin oturma odasına girmesine izin verdi.
- In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta, yatak odası ise birinci katta.
- We've got to clean the living room before mom gets home.
- Annem eve gelmeden önce oturma odasını temizlemeliyiz.
- This is our living room.
- Burası oturma odamız.
- The boy sleeps in the living room.
- Çocuk oturma odasında uyuyor.
- Bob, help me carry his luggage to the living room.
- Bob, onun bagajını oturma odasına taşımamda yardım et.
- Nobody is in the living room, but the TV is on.
- Oturma odasında hiç kimse yok ama TV açık.
- If everyone chips in, we'll be able to finish painting the living room by noon.
- Herkes el atarsa öğlene kadar oturma odasını boyamayı bitirebiliriz.
- Tom walked back into the living room.
- Tom oturma odasına geri döndü.
- Tom is in the living room watching TV.
- Tom oturma odasında televizyon izliyor.
- The living room adjoins the dining room.
- Oturma odası, yemek odasına bitişiktir.
- Both Tom and Mary are in the living room, watching television.
- Tom ve Mary oturma odasında televizyon izliyorlar.
- We relaxed in the living room.
- Oturma odasında rahatladık.
- Everybody was gathered in the living room.
- Herkes oturma odasında toplandı.
- Tom is in the living room watching the news.
- Tom oturma odasında haberleri izliyor.
- There's a fireplace in the living room.
- Oturma odasında bir şömine var.
- Tom promised to clean the living room.
- Tom oturma odasını temizlemek için söz verdi.
- At night, I write in the living room.
- Geceleri oturma odasında yazıyorum.
- Both Tom and Mary are in the living room, watching television.
- Hem Tom hem de Mary oturma odasında, televizyon izliyor.
- One Sunday morning George burst into the living room and said this.
- Bir Pazar sabahı George oturma odasına daldı ve bunu söyledi.
- This house is nearby, it has two bedrooms and a living room, and the decoration isn't bad; it's 1500 a month.
- Bu ev yakınlarda, iki yatak odası ve bir oturma odası var ve dekorasyonu fena değil; aylık 1500.
- Tom and Mary finished their meal and then went into the living room to watch TV.
- Tom ve Mary yemeklerini bitirdiler ve sonra TV izlemek için oturma odasına gittiler.
- Tom and Mary are watching TV in the living room.
- Tom ve Mary oturma odasında televizyon izliyorlar.
- Tom led the guests into the living room.
- Tom misafirleri oturma odasına götürdü.
- Tom pointed to the living room.
- Tom oturma odasını işaret etti.
- Tom tidied up the living room.
- Tom oturma odasını topladı.
- There's no one in the living room.
- Oturma odasında kimse yok.
- We bought a grand piano which took up half of our living room.
- Oturma odamızın yarısını kaplayan bir kuyruklu piyano aldık.
- Who's in the living room?
- Oturma odasında kim var?
- Father made our living room more spacious.
- Babam oturma odamızı daha ferah hale getirdi.
- My apartment has a living room, a bedroom, a kitchen and a bathroom.
- Dairemde oturma odası, yatak odası, mutfak ve banyo bulunmaktadır.
- The living room has a fireplace.
- Oturma odasında bir şömine var.
- He left the bedroom and entered the living room.
- Yatak odasından çıktı ve oturma odasına girdi.
- Tom is sleeping on the couch in the living room.
- Tom oturma odasındaki kanepede uyuyor.
- We went back to the living room.
- Oturma odasına geri döndük.
- Tom returned to the living room with a smile on his face.
- Tom yüzünde bir gülümsemeyle oturma odasına döndü.
- Miho was in the living room when I visited her.
- Onu ziyaret ettiğimde Miho oturma odasındaydı.
- Tom wanted Mary to clean the living room.
- Tom Mary'nin oturma odasını temizlemesini istedi.
- Tom came back into the living room.
- Tom oturma odasına döndü.
- Tom is waiting in the living room.
- Tom oturma odasında bekliyor.
- We bought a grand piano which took up half of our living room.
- Biz oturma odamızın yarısını kaplayan büyük bir piyano aldık.
- Our visitors are sitting in the living room.
- Ziyaretçilerimiz oturma odasında oturuyor.
- Tom looked into the living room.
- Tom oturma odasına baktı.
- We've got to clean the living room before mom gets home.
- Annem eve dönmeden önce oturma odasını temizlemek zorundayız.
- I put the book on the table in the living room.
- Kitabı oturma odasındaki masanın üzerine koydum.
- Mary came into the living room wearing a bathrobe.
- Mary bornozuyla oturma odasına geldi.
- Our living room is sunny.
- Oturma odamız güneşli.
- Tom's living room was tastefully furnished.
- Tom'un oturma odası zevkle döşenmişti.
- The living room in my new house is very large.
- Yeni evimdeki oturma odası çok büyük.
- My little brother ran through the living room stark naked.
- Küçük kardeşim çırılçıplak oturma odasına koştu.
- Tom is in the living room with Mary.
- Tom, Mary ile oturma odasında.
- I bought a table for the living room.
- Oturma odası için bir masa aldım.
- Besides a living room in the house, there were also two bedrooms and, of course, a kitchen and a bathroom.
- Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve banyo da vardı.
- The wall clock of the living room is inaccurate.
- Oturma odasının duvar saati yanlış.
- Tom came into the living room, not wearing any pants.
- Tom oturma odasına geldi, pantolon giymemişti.
Show More (155)
|
