local - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
local yerel adj.
  • There are certainly no opportunities for local economic development.
  • Yerel ekonomik kalkınma için kesinlikle hiçbir fırsat yoktur.
  • Reinforcing and democratising local institutions is a key challenge for governments and donors alike.
  • Yerel kurumların güçlendirilmesi ve demokratikleştirilmesi hem hükümetler hem de bağışçılar için önemli bir zorluktur.
  • Aid must serve principally to create local diversified supply capacity.
  • Yardım, esas olarak yerel çeşitlendirilmiş tedarik kapasitesi yaratmaya hizmet etmelidir.
Show More (410)
local yerli adj.
  • We can trade with the locals.
  • Yerlilerle ticaret yapabiliriz.
  • Tom met Mary in a local flea market.
  • Tom, Mary ile yerli bir bit pazarında tanıştı.
  • None of us are locals.
  • Hiçbirimiz buranın yerlisi değiliz.
Show More (6)
local buralı adj.
  • Is Tom local?
  • Tom buralı mı?
  • Tom married a local girl.
  • Tom buralı bir kızla evlendi.
  • He married a local girl.
  • Buralı bir kızla evlendi.
Show More (1)
local lokal adj.
  • Local travel within a working day is normal for client visits.
  • Müşteri ziyaretleri için bir günlük lokal iş seyahatleri normaldir.
  • Local travel within a working day is normal for client visits.
  • Müşteri ziyaretleri için bir iş günü içinde lokal seyahatler normaldir.
Show More (-1)
local bölgesel adj.
  • Of course there should be local hospitals.
  • Elbette bölgesel hastaneler olmalı.
  • They were members of the local governments.
  • Bölgesel yönetimlerin üyeleriydiler.
Show More (-1)
local sakin n.
  • Locals are in a state of shock.
  • Bölge sakinleri şok halinde.
Show More (-2)