Tureng - look out - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	look out	bakmak	v.
	Tom looked out of the window at the snow falling. Tom pencereden yağan kara baktı. Tom got out of bed, walked over to the window and looked out at the sunrise. Tom yataktan kalktı, pencereye doğru yürüdü ve güneşin doğuşuna baktı. My room looks out on the street. Benim odam caddeye bakar. Tom looked out the window and saw Mary's car. Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin arabasını gördü. Tom opened the door and looked out. Tom kapıyı açtı ve dışarı baktı. Tom will probably tell Mary to look out the window. Tom muhtemelen Mary'ye pencereden dışarı bakmasını söyleyecek. Dan looked out the window and saw Linda coming. Dan pencereden dışarı baktı ve Linda'nın geldiğini gördü. I look out of the window. Pencereden dışarı bakıyorum. Tom heard gunshots and looked out the window to see what was happening. Tom silah sesleri duydu ve ne olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı. Look out of the window. Pencereden dışarı bak. Tom opened the blinds and looked out the window. Tom panjurları açtı ve pencereden dışarı baktı. Tom nervously looked out of the window. Tom endişeyle pencereden dışarı baktı. He was looking out the window. Pencereden dışarı bakıyordu. The foreign tourists sat on the bus and looked out the window. Yabancı turistler otobüste oturup pencereden dışarı baktılar. He sat there looking out the window. Orada oturmuş pencereden dışarı bakıyordu. I was just looking out for her. Ben sadece ona bakıyordum. She spends a pretty good chunk of time just sitting there and looking out the window. O orada oturarak ve pencereden dışarı bakarak oldukça çok zaman harcamaktadır. He was looking out the window. O, pencereden dışarı bakıyordu. Tom told Mary to look out the window. Tom Mary'ye pencereden dışarı bakmasını söyledi. Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean. Tom bir duvarın üzerine oturmuş okyanusa bakıyordu. Tom went over to the window and looked out. Tom pencereye gitti ve dışarı baktı. Tom told Mary to look out the window. Tom, Mary'ye pencereden dışarı bakmasını söyledi. Look out the window. Camdan dışarı bak. Tom looked out the door. Tom kapıdan dışarı baktı. Tom looked out the window and saw Mary playing with her dog. Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin köpeğiyle oynadığını gördü. Tom rushed over to the window and looked out. Tom pencereye doğru koştu ve dışarı baktı. Tom was looking out the window. Tom pencereden dışarı bakıyordu. He sat looking out of the window. Pencereden dışarı bakarak oturuyordu. He sat on a small rock and looked out to sea. O küçük bir kaya üzerine oturdu ve denize baktı. While Tom looked out the window a shooting star crossed the sky. Tom pencereden dışarı bakarken, kayan bir yıldız, gökyüzünü geçti. John sat looking out of the window. John oturmuş pencereden dışarı bakıyordu. She stood looking out toward the sea. Denize doğru bakıp duruyordu. She stood looking out toward the sea. Denize bakarak durdu. Tom looked out across the water. Tom suyun ötesine baktı. The next-door neighbor looked out the window when Tom yelled. Tom bağırdığında kapı komşu pencereden dışarı baktı. The room looks out on the ocean. Oda okyanusa bakıyor. Tom stood looking out one of the windows. Tom pencerelerden birinden dışarı bakıyordu. Tom told Mary not to look out the window. Tom Mary'ye pencereden dışarı bakmamasını söyledi. She stood looking out to the sea. Denize bakarak durdu. Tom opened the venetian blinds and looked out at the view. Tom jaluzileri açtı ve manzaraya baktı. The big window looks out on a garden. Büyük pencere bahçeye bakıyor. She stood looking out to the sea. O, denize doğru bakarak durdu. Tom heard gunshots and looked out the window to see what was happening. Tom silah sesleri duydu ve neler olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı. Do not look out the window. Pencereden dışarı bakma. She spends a pretty good chunk of time just sitting there and looking out the window. Zamanının büyük bir bölümünü sadece oturup pencereden dışarı bakarak geçiriyor. While Tom looked out the window a shooting star crossed the sky. Tom pencereden dışarı bakarken gökyüzünden bir yıldız kaydı. Tom looked out of the window. Tom pencereden dışarı baktı. Tom is still looking out the window waiting for Mary. Tom hala pencereden dışarı bakıyor ve Mary'yi bekliyor. I'm looking out the window right now. Şu anda pencereden dışarı bakıyorum. Tom looked out at the ocean. Tom okyanusa baktı. At the noise, a window opened and a lovely maiden looked out. Gürültü üzerine bir pencere açıldı ve güzel bir kız dışarı baktı. We looked out the window but saw nothing. Pencereden dışarı baktık ama hiçbir şey görmedik. Tom looked out the window at the ship that was coming into port. Tom pencereden limana gelen gemiye baktı. Look out your window. Pencerenden dışarı bak. Wondering if he came, I looked out the window. Geldi mi diye merak edip pencereden dışarı baktım. Tom looked out the window at the street. Tom pencereden sokağa baktı. Layla looked out the window. Layla pencereden dışarı baktı. Layla looked out the window and saw Sami's car. Leyla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü. Just sit here and look out the window. Burada otur ve pencereden dışarı bak. Everyone looked out the window to see what was happening. Neler olduğunu görmek için herkes pencereden dışarı baktı. Tom looked out the open window. Tom açık pencereden dışarı baktı. He sat looking out of the window. Pencereden dışarı bakarak oturdu. Looking out the window, I saw a car coming. Pencereden dışarı bakarken, bir arabanın geldiğini gördüm. We all looked out the window to see what was happening. Neler olduğunu görmek için hepimiz pencereden dışarı baktık. She looked out through the hole. O, delikten dışarı baktı. Looking out of the window, I saw a rainbow. Pencereden dışarı bakarken, bir gökkuşağı gördüm. Tom looked out across the water. Tom suyun öbür tarafına baktı. She was idly looking out of the window. O, aylak aylak pencereden dışarı bakıyordu. Just sit and look out the window. Otur ve pencereden dışarı bak. Tom will probably tell Mary to look out the window. Tom muhtemelen Mary'ye pencereden bakmasını söyleyecektir. He sat on a small rock and looked out to sea. Küçük bir kayanın üzerine oturdu ve denize baktı. I'm just looking out for you. Ben sadece sana bakıyorum. Tom was looking out of the window. Tom pencereden dışarı bakıyordu. My room looks out on the street. Benim odam sokağa bakıyor. Mary climbed on the roof and looked out over the town. Mary tavana çıktı ve kasabaya baktı. She was idly looking out of the window. Boş boş pencereden dışarı bakıyordu. Tom sat on top of his desk, looking out the window. Tom masasının üstüne oturmuş, pencereden dışarı bakıyordu. I can't believe you don't want to at least look out the window. En azından pencereden dışarı bakmak istemediğine inanamıyorum. Tom looked out the window at the sky. Tom pencereden gökyüzüne baktı. Layla looked out the window and saw Sami's car. Layla pencereden dışarı baktı ve Sami'nin arabasını gördü. Tom walked to the door and looked out. Tom kapıya doğru yürüdü ve dışarı baktı. I'm just looking out for them. Ben sadece onlara bakıyorum. Tom looked out the front window. Tom ön pencereden dışarı baktı. Tom looked out the window and saw Mary's car in the parking lot. Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin arabasını park yerinde gördü. Tom looked out the window at the ship that was coming into port. Tom pencereden limana yanaşan gemiye baktı. We all looked out the window. Hepimiz pencereden dışarı baktık. Tom looked out at the crowd. Tom kalabalığa baktı. Tom walked to the window and looked out. Tom pencereye doğru yürüdü ve dışarı baktı. They like to look out the window. Pencereden dışarı bakmayı severler. Tom is still looking out the window. Tom hâlâ pencereden dışarı bakıyor. Tom is looking out the window. Tom pencereden dışarı bakıyor. Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean. Tom bir duvarın üstünde oturuyordu ve okyanusa bakıyordu. I looked out the window, but I didn't see anything interesting. Pencereden dışarı baktım ama ilginç bir şey görmedim. Tom looked out the window and saw Mary's car in the parking lot. Tom pencereden dışarı baktı ve otoparkta Mary'nin arabasını gördü. I spend my time looking out of the window when I should be working. Çalışmam gerekirken zamanımı pencereden dışarı bakarak geçiriyorum. Just sit here and look out the window. Şurada oturup camdan bak. She looked out of the window. Camdan dışarı baktı. Tom looked out the window. Tom pencereden dışarı baktı. John sat looking out of the window. John oturup pencereden dışarı baktı. I looked out the window. Pencereden dışarı baktım. Wondering if she came, I looked out the window. Acaba geldi mi diye pencereden dışarı baktım. Layla looked out the window. Leyla pencereden dışarı baktı. Look out there. Oraya bak. Just sit and look out the window. Oturup pencereden dışarı bak. Do not look out of the window. Pencereden dışarı bakma. Tom is still looking out the window. Tom hala pencereden dışarı bakıyor. She looked out through the hole. Delikten dışarı baktı. I look out of the window. Ben pencereden dışarı bakarım. I want you to look out the window. Pencereden dışarı bakmanı istiyorum. Tom was looking out of the window. Tom camdan bakıyordu. Mary climbed on the roof and looked out over the town. Mary çatıya çıktı ve kasabaya baktı. Looking out of the window, I saw a rainbow. Pencereden dışarı baktığımda, bir gökkuşağı gördüm. Tom looked out the window and saw Mary. Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'yi gördü. Everyone looked out the window to see what was happening. Herkes neler olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı. I'll open the curtain for you to look out. Dışarı bakmanız için perdeyi açacağım. Tom looked out the window to see what was happening. Tom neler olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı. We looked out the window but saw nothing. Biz pencereden dışarı baktık ama hiçbir şey görmedik. They like to look out the window. Onlar pencereden dışarı bakmayı severler. Tom was looking out the window. Tom camdan bakıyordu. Show More (116)
2	look out	dikkat etmek	v.
	Look out for the wild dog! Vahşi köpeğe dikkat edin! We look out for each other. Biz birbirimize dikkat ederiz. Look out for them. Onlara dikkat edin. I know what to look out for. Neye dikkat edeceğimi biliyorum. You should look out for potholes when driving. Araba sürerken çukurlara dikkat etmelisin. When you walk around here, you have to look out for falling rocks. Buralarda yürürken düşen kayalara dikkat etmelisiniz. Look out for her. Ona dikkat edin. You'd better look out. Dikkat etsen iyi olur. You have to look out for other cars when you drive. Araba kullanırken diğer arabalara dikkat etmelisin. I have an obligation to look out for Tom's interests. Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım. Look out for cars when you cross the road. Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat edin. Drivers must look out for children crossing the road. Şoförler, yolda karşıdan karşıya geçen çocuklara dikkat etmeliler. Drivers must look out for children crossing the road. Sürücüler, karşıdan karşıya geçen çocuklara dikkat etmelidir. You should look out for potholes when driving. Araba kullanırken çukurlara dikkat etmelisiniz. Look out for him. Ona dikkat edin. Tom always looked out for us. Tom her zaman bize dikkat etti. Look out for yourself. Kendinize dikkat edin. I want you to look out for yourself. Kendine dikkat etmeni istiyorum. We all look out for each other. Hepimiz birbirimize dikkat ederiz. Look out for pedestrians when you drive a car. Araba kullanırken yayalara dikkat edin. Look out for bees. Arılara dikkat edin. You should look out for cars when you cross the street. Karşıdan karşıya geçerken arabalara dikkat etmelisiniz. When you walk around here, you have to look out for falling rocks. Burada dolaşırken düşen kayalara dikkat etmelisin. You have to look out for other cars when you drive. Araba kullanırken diğer arabalara dikkat etmelisiniz. You should look out for cars when you cross the street. Caddeyi geçerken arabalara dikkat etmelisin. Look out for pickpockets on crowded trains. Kalabalık trenlerde yankesicilere dikkat edin. Look out! Dikkat edin! Show More (24)
3	look out	aramak	v.
	The garbage collector periodically looks out for reference cycles and removes them. Çöp toplayıcı periyodik olarak referans döngülerini arar ve bunları kaldırır. I was just looking out for you. Ben sadece seni arıyordum. I'm looking out for Tom. Tom'u arıyorum. Show More (0)
4	look out	şuraya bak	interj.
	Look out there. Şuraya bak. Show More (-2)