| 1 |
omnivorous |
hepçil |
adj. |
|
- Bears are omnivorous animals.
- Ayılar hepçil hayvanlardır.
- It is an omnivorous species.
- Hepçil bir türdür.
- Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
- How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede kaç tane hepçil çocuk hasta bulunuyor?
- This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Show More (2)
|
| 2 |
omnivorous |
omnivor |
adj. |
|
- Wolverine is omnivorous.
- Kutup porsuğu omnivordur.
- Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian.
- Jane Goodall şempanzelerin vejetaryen değil omnivor olduğunu keşfetti.
Show More (-1)
|
| 3 |
omnivorous |
(merakı) doymak bilmeyen |
adj. |
|
- She has an omnivorous appetite for knowledge.
- Her şeyi öğrenmek konusunda doymak bilmeyen bir merakı var.
Show More (-2)
|
| 4 |
omnivorous |
her şeyi yiyen |
adj. |
|
- How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?
Show More (-2)
|
