pile - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
pile yığın n.
  • He placed the mug on a pile of books.
  • Kupayı kitap yığınının üzerine koydu.
  • The dog happily jumped in the pile of leaves.
  • Köpek mutlu bir şekilde yaprak yığınının içine atladı.
  • In some respects, it is more like a pile of loose bricks.
  • Bazı açılardan ise daha çok gevşek bir tuğla yığınına benziyor.
Show More (13)
pile yığmak v.
  • He piled chicken wings onto his plate.
  • Tavuk kanatlarını tabağına yığdı.
  • We piled the wood in the backyard.
  • Odunları arka bahçeye yığdık.
  • Tom piled everything up in the center of the room.
  • Tom her şeyi odanın ortasına yığdı.
Show More (0)
pile üst üste koymak v.
  • She piled the files on her desk.
  • Dosyaları masasının üzerine üst üste koydu.
Show More (-2)
pile büyük bina n.
  • They turned the 16th-century pile into a boutique hotel.
  • 16. yüzyıldan kalan bu büyük binayı butik otele dönüştürdüler.
Show More (-2)
pile tüy n.
  • She found her earring in the thick piles of the carpet.
  • Küpesini halının kalın tüyleri arasında buldu.
Show More (-2)
pile kazık n.
  • The pier had a wooden pile base.
  • İskelenin ahşap kazıktan yapılmış bir tabanı vardı.
Show More (-2)
pile yığılmak v.
  • British Conservatives by their very nature oppose such restrictive legislation being piled on business.
  • İngiliz Muhafazakârlar doğaları gereği iş dünyasının üzerine bu tür kısıtlayıcı mevzuatın yığılmasına karşı çıkmaktadır.
Show More (-2)
pile ağaç kazık n.
  • The squirrel made a nest in the wood pile.
  • Sincap ağaç kazığında bir yuva yaptı.
Show More (-2)