|
- There are plenty of arguments.
- Bir sürü argüman var.
- They were given plenty of fine words, but no practical action.
- Onlara bir sürü güzel söz söylendi, ama hiçbir pratik eylemde bulunulmadı.
- Your father had plenty of allies who will give me space.
- Babanın bana yer verecek bir sürü müttefiki vardı.
- I know that plenty of guys want to go out with you.
- Seninle çıkmak isteyen bir sürü erkek olduğunu biliyorum.
- I got plenty of space to hold you till morning.
- Sizi sabaha kadar idare edecek bir sürü boş yerim var.
- Tom has plenty of enemies.
- Tom'un bir sürü düşmanı var.
- Plenty of free parking is available.
- Bir sürü ücretsiz park yeri var.
- There are plenty of books in his study.
- Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There's plenty of work there.
- Orada bir sürü iş var.
- We have plenty of room.
- Bir sürü yerimiz var.
- There's plenty of food in the pantry.
- Kilerde bir sürü yiyecek var.
- There's plenty of light.
- Bir sürü ışık var.
- You've had plenty of opportunities.
- Bir sürü fırsatın oldu.
- We consulted plenty of people.
- Bir sürü insana danıştık.
- Tom has plenty of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da bir sürü arkadaşı var.
- There were plenty of other people there.
- Orada bir sürü başka insan vardı.
- I have plenty of things to eat in the pantry.
- Kilerde yiyecek bir sürü şey var.
- There are plenty of dictionaries in the bookcase.
- Kitaplıkta bir sürü sözlük var.
- I've got plenty of room.
- Bir sürü odam var.
- Tom said he had plenty of friends in Boston.
- Tom Boston'da bir sürü arkadaşı olduğunu söyledi.
- I have plenty of theories.
- Bir sürü teorim var.
- There are plenty of guests in the room.
- Odada bir sürü misafir var.
- I have plenty of ideas.
- Bir sürü fikrim var.
- There are plenty of bridges in Himeji.
- Himeji'de bir sürü köprü var.
- You've had plenty of chances.
- Bir sürü şansın oldu.
- We had plenty of warning.
- Bir sürü uyarı aldık.
- They have plenty of water.
- Bir sürü suları var.
- There's plenty of coffee.
- Bir sürü kahve var.
- Tom has plenty of work to do.
- Tom'un yapacak bir sürü işi var.
- She had plenty of acquaintances, but no friends.
- Bir sürü tanıdığı vardı ama hiç arkadaşı yoktu.
- You promised that there would be plenty of hedgehogs in the village!
- Köyde bir sürü kirpi olacağına söz vermiştin!
- Tom has plenty of money in the bank.
- Tom'un bankada bir sürü parası var.
- There's plenty of stuff there.
- Orada bir sürü şey var.
- There is plenty of food.
- Bir sürü yiyecek var.
- There's plenty of food.
- Bir sürü yemek var.
- There are plenty of fish in the sea.
- Denizde bir sürü balık var.
- Tom has plenty of options.
- Tom'un bir sürü seçeneği var.
- There's plenty of food in the house.
- Evde bir sürü yiyecek var.
- There were plenty of choices.
- Bir sürü seçenek vardı.
- There are plenty of rocks.
- Bir sürü taş var.
- There are plenty of fresh eggs on the table.
- Masada bir sürü taze yumurta var.
- There are plenty of obstacles.
- Bir sürü engel var.
- There's plenty of whipped cream left in the bowl.
- Kasede bir sürü krem şanti kaldı.
- There's always plenty of trouble.
- Her zaman bir sürü sorun çıkar.
- I've got plenty of customers.
- Bir sürü müşterim var.
- There are plenty of nice girls out there.
- Dışarıda bir sürü güzel kız var.
- There were plenty of other people there.
- Orada bir sürü insan vardı.
- There's plenty of parking.
- Bir sürü park yeri var.
- Layla had plenty of enemies.
- Layla'nın bir sürü düşmanı vardı.
- There are plenty of idiots in the world.
- Dünyada bir sürü aptal var.
- Tom will get plenty of advice.
- Tom bir sürü tavsiye alacak.
- I've got plenty of food.
- Bir sürü yemeğim var.
- We have plenty of wine.
- Bir sürü şarabımız var.
- There's plenty of stuff left.
- Bir sürü şey kaldı.
- We've got plenty of money.
- Bir sürü paramız var.
- I've got plenty of money.
- Bir sürü param var.
- We've got plenty of talent here.
- Burada bir sürü yeteneğimiz var.
- We've got plenty of food.
- Bir sürü yiyeceğimiz var.
- I've got plenty of friends.
- Bir sürü arkadaşım var.
- Tom had plenty of chances.
- Tom'un bir sürü şansı vardı.
- The army had plenty of weapons.
- Ordunun bir sürü silahı vardı.
- There were plenty of role models all around us.
- Etrafımızda bir sürü rol model vardı.
- Tom had plenty of questions.
- Tom'un bir sürü sorusu vardı.
- I was in a rush when I typed it up, so there must be plenty of errors, including grammatical ones.
- Onu yazdığımda çok acelem vardı, bu yüzden dil bilgisi hataları dahil bir sürü hata olmalı.
- There are plenty of oranges on the tree.
- Ağaçta bir sürü portakal var.
- Plenty of people were waiting for the bus.
- Bir sürü insan otobüs bekliyordu.
- There's plenty of water.
- Bir sürü su var.
Show More (64)
|
