| 1 |
ram |
koç |
n. |
|
- The black ram started to run towards us.
- Siyah koç bize doğru koşmaya başladı.
- This isn't a ram, it's a goat!
- Bu bir koç değil, bir keçi!
- This isn't a ram, it's a goat!
- Bu bir koç değil, keçi!
- Sami bought a ram to sacrifice for Eid.
- Sami bayram için kurbanlık koç aldı.
- Sami bought a ram to sacrifice for Eid.
- Sami bayramda kurban etmek için bir koç satın aldı.
- Sami bought a ram to sacrifice for Eid.
- Sami kurbanda kesmek için koç aldı.
- How many rams are there in the flock?
- Sürüde kaç tane koç var?
- How many rams are there in the flock?
- Sürüde kaç koç var?
- Tom's number plates were stolen and used in a ram raid.
- Tom'un plakası çalındı ve bir koç baskınında kullanıldı.
Show More (6)
|
| 2 |
ram |
çarpmak |
v. |
|
- The driver was disqualified for intentionally ramming into others.
- Sürücü kasıtlı olarak başkalarına çarptığı gerekçesiyle diskalifiye edildi.
- The big ship rammed a fishing boat.
- Büyük gemi bir balıkçı teknesine çarptı.
Show More (-1)
|
| 3 |
ram |
ram |
n. |
|
- You can add extra RAM to your computer.
- Bilgisayarınıza ekstra RAM ekleyebilirsiniz.
- Ram and Sita were very fond of Hanuman.
- Ram ve Sita Hanuman'ı çok severlerdi.
Show More (-1)
|
| 4 |
ram |
sokmak |
v. |
|
- We used a tractor to ram the logs into the yard.
- Kütükleri avluya sokmak için traktör kullandık.
Show More (-2)
|
| 5 |
ram |
koçbaşı |
n. |
|
- The enemy forces used a ram to break the castle doors.
- Düşman kuvvetleri kale kapılarını kırmak için koçbaşı kullandı.
Show More (-2)
|
| 6 |
ram |
şahmerdan |
n. |
|
- The ram crushed the part we put.
- Koyduğumuz parçayı şahmerdan ezdi.
Show More (-2)
|
| 7 |
ram |
dayatmak (bir şeyin geçilmesi veya kabul edilmesi için) |
v. |
|
- I'm tired of Tom ramming his ideas down my throat.
- Tom'un fikirlerini bana dayatmasından bıktım.
Show More (-2)
|
