1 |
reckon |
sanmak |
v. |
|
- I reckon it's going to snow soon.
- Sanırım yakında kar yağacak.
- I reckon I have spoken to between 300 and 400 Members.
- Sanırım 300 ila 400 Üye ile konuşmuşumdur.
- I reckon that's another reason he preferred working with you.
- Seninle çalışmayı tercih etmesinin diğer nedeni de bu sanırım.
- I reckon that's another reason he preferred working with you.
- Sanırım sizinle çalışmayı tercih etmesinin bir nedeni de bu.
- I reckon Tom will be interested.
- Sanırım Tom ilgilenecek.
- I reckon something scared him.
- Sanırım onu bir şey korkuttu.
- I reckon he will be back soon.
- Sanırım yakında dönecek.
- I reckon it's time for us to leave.
- Sanırım gitme vaktimiz geldi.
- I reckon Tom will be interested.
- Sanırım Tom ilgilenecektir.
- Don't reckon that he'd lend you some money.
- Sana borç para vereceğini sanma.
- Don't reckon that he'd lend you some money.
- Size borç para vereceğini sanmayın.
- Don't reckon that he'd lend you some money.
- Sana borç vereceğini sanma.
- I reckon it's about time I went home.
- Sanırım eve gitme vaktim geldi.
- I reckon it's time to wake Robert up.
- Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı geldi.
- I reckon something scared him.
- Sanırım bir şey onu korkuttu.
- I reckon that's a good idea.
- Sanırım bu iyi bir fikir.
- I reckon we should do that.
- Sanırım bunu yapmalıyız.
- Don't reckon that he'd lend you some money.
- Size borç para vereceğini sanmayasınız.
- Don't reckon that he'd lend you some money.
- Sana borç vereceğini sanmayasın.
- I reckon we'll see him once more.
- Sanırım onu bir kez daha göreceğiz.
- I reckon that I'm right.
- Sanırım ben haklıyım.
Show More (18)
|
2 |
reckon |
hesaplamak |
v. |
|
- The evaluation period is 30 days reckoned from the date of arrival.
- Değerlendirme süresi varış tarihinden itibaren hesaplanmak üzere 30 gündür.
- It is reckoned that this nonsense will cost a further 15 000 jobs across the EU.
- Bu saçmalığın AB genelinde 15.000 kişinin daha işine mal olacağı hesaplanmaktadır.
- with the CIS countries, which the Turkish central bank reckons was worth USD 5,9 billion in 1997.
- Türkiye Merkez Bankası'nın 1997'de 5,9 milyar ABD doları değerinde olduğunu hesapladığı BDT ülkeleri ile.
Show More (0)
|
3 |
reckon |
(olarak) kabul etmek |
v. |
|
- These fountain pens are reckoned to be the best.
- Bu dolma kalemler en iyisi olarak kabul edilir.
Show More (-2)
|
4 |
reckon |
tahmin etmek |
v. |
|
- This olive tree is reckoned to be at least 200 years old.
- Bu zeytin ağacının en az 200 yaşında olduğu tahmin ediliyor.
Show More (-2)
|
5 |
reckon |
hesaba katmak |
v. |
|
- The young Queen was over twenty years old, not reckoning the hundred years she had been asleep.
- Genç Kraliçe, uykuda geçirdiği yüz yılı hesaba katmazsak, yirmi yaşından fazlaydı.
Show More (-2)
|