1 |
regular |
düzenli |
adj. |
|
- We must oblige businesses to pay for regular breaks throughout the day.
- İşletmelere gün boyunca düzenli molalar için ödeme yapma zorunluluğu getirmeliyiz.
- The importance of transport safety is highlighted on a regular basis in this Parliament, and rightly so.
- Ulaşım güvenliğinin önemi bu Parlamentoda düzenli ve haklı olarak vurgulanmaktadır.
- The Commission does, however, provide them with regular training sessions.
- Ancak Komisyon bu kişilere düzenli eğitimler vermektedir.
- The Commission does, however, provide them with regular training sessions.
- Bununla birlikte Komisyon onlara düzenli eğitimler veriyor.
- In Belgium, 33% of young people between the ages of 15 and 24 are regular smokers and 51% have smoked.
- Belçika'da 15-24 yaş arası gençlerin %33'ü düzenli sigara içicisidir ve %51'i sigara içmiştir.
- I believe we also have to consider land-based regular personnel equally.
- Karada görev yapan düzenli personeli de aynı şekilde değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.
- The age at which regular alcohol consumption begins, however, is falling steadily.
- Ancak düzenli alkol tüketiminin başladığı yaş giderek düşüyor.
- They are no substitute for rigorous regular inspection.
- Sıkı ve düzenli bir denetimin yerini tutamazlar.
- The Belgian Presidency is proceeding with the same robust and regular rhythm as its Swedish forerunner.
- Belçika Dönem Başkanlığı, kendinden önceki İsveç Dönem Başkanlığı ile aynı sağlam ve düzenli ritimle ilerliyor.
- They form the basis for a regular, deeper and extended political dialogue.
- Düzenli, daha derin ve genişletilmiş bir siyasi diyaloğun temelini oluşturuyorlar.
- The now regular reduction in the Community budget as a percentage of GDP seems to me to be of particular concern.
- GSYİH'nin yüzdesi olarak Topluluk bütçesindeki düzenli azalma bana özellikle endişe verici görünüyor.
- What sort of role could they perform in a situation which, quite clearly, does not involve two regular armies?
- İki düzenli orduyu içermediği oldukça açık olan bir durumda ne tür bir rol oynayabilirler?
- The 20% of the resources that have not been used in a regular manner is equal to double the previous year's figures.
- Düzenli bir şekilde kullanılmayan kaynakların %20'si bir önceki yılın rakamlarının iki katına eşittir.
- We are going to have to devote some attention to this, so that we can continue to talk of regular cooperation.
- Düzenli işbirliğinden bahsetmeye devam edebilmemiz için bu konuya biraz dikkat göstermemiz gerekecek.
- I would simply appeal for more regular exchanges of information, deeper integration and closer coordination.
- Ben sadece daha düzenli bilgi alışverişi, daha derin entegrasyon ve daha yakın koordinasyon çağrısında bulunuyorum.
- Regular coordination with the Western Group has also borne fruit.
- Batı Grubu ile düzenli koordinasyon da meyvelerini vermiştir.
- Political dialogue must be structured and take the form of regular consultations.
- Siyasi diyalog yapılandırılmalı ve düzenli istişareler şeklinde olmalıdır.
- Parliament's regular condemnations are merely rhetorical and ineffective.
- Parlamentonun düzenli kınamaları sadece retoriktir ve etkisizdir.
- The Commission agrees with Parliament on the usefulness of regular evaluation.
- Komisyon, düzenli değerlendirmenin faydası konusunda Parlamento ile hemfikirdir.
- The key is that we are talking about regular personnel.
- Burada kilit nokta, düzenli personelden bahsediyor olmamızdır.
- You are all familiar with the regular technical examination of private cars.
- Hepiniz özel araçların düzenli teknik muayenesine aşinasınız.
- We are demanding the greatest level of transparency in this matter and to receive regular information from Parliament.
- Bu konuda en üst düzeyde şeffaflık ve Parlamentodan düzenli bilgi almayı talep ediyoruz.
- Will such meetings become regular events?
- Bu tür toplantılar düzenli etkinliklere dönüşecek mi?
- What sort of role could they perform in a situation which, quite clearly, does not involve two regular armies?
- İki düzenli ordunun olmadığı çok açık olan bir durumda ne tür bir rol oynayabilirler?
- Furthermore, the EU makes regular overtures in connection with such matters.
- Ayrıca, AB bu tür konularla ilgili olarak düzenli girişimlerde bulunmaktadır.
- Regular monitoring visits were carried out before the crisis.
- Krizden önce düzenli izleme ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.
- Regular negotiations are under way.
- Düzenli müzakereler devam ediyor.
- Through regular play, we learn to trust one another and feel safe.
- Düzenli oyun sayesinde birbirimize güvenmeyi ve güvende hissetmeyi öğreniyoruz.
- The French forces were regular, well-armed, trained and well-kept.
- Fransız kuvvetleri düzenli, iyi silahlanmış, eğitimli ve bakımlıydı.
- The coup d'état was crushed by the regular army and police forces.
- Hükumet darbesi, düzenli ordu ve polis kuvvetleri tarafından engellendi.
- The coup d'état was crushed by the regular army and police forces.
- Darbe, düzenli ordu ve polis güçleri tarafından bastırıldı.
- Regular attendance is required in that class.
- O derste düzenli katılım zorunludur.
- He was a regular member of the soccer club.
- Futbol kulübünün düzenli bir üyesiydi.
- He's a regular workaholic.
- Adam düzenli bir işkolik.
- They guaranteed regular employment to their workers.
- Onlar işçilerine düzenli istihdamı garantiledi.
- There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir vapur hizmeti yok.
- Tom is a regular blood donor.
- Tom düzenli bir kan bağışçısı.
- He's your regular workaholic.
- O düzenli bir işkolik.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- You have a regular pulse.
- Düzenli bir nabzın var.
- Professional writers do not have a regular income.
- Profesyonel yazarların düzenli bir geliri yoktur.
- Is his pulse regular?
- Onun nabızı düzenli mi?
- Layla arrived at Sami's house for one of her regular visits.
- Layla düzenli ziyaretlerinden biri için Sami'nin evine geldi.
- This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
- Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
- Tom isn't one of our regular employees.
- Tom düzenli çalışanlarımızdan biri değil.
- Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
- They guaranteed regular employment to their workers.
- İşçilerine düzenli istihdam garantisi verdiler.
- Layla had a regular job.
- Leyla'nın düzenli bir işi vardı.
- Is his pulse regular?
- Nabzı düzenli mi?
- Regular attendance is important in a foreign language class.
- Yabancı dil dersine düzenli katılım önemlidir.
- Layla had a regular job.
- Layla'nın düzenli bir işi vardı.
- He's a regular workaholic.
- O düzenli bir işkolik.
- Tom is a regular customer.
- Tom düzenli bir müşteridir.
- She's your regular workaholic.
- O düzenli bir işkolik.
- She's a regular workaholic.
- O düzenli bir işkolik.
- My period is regular.
- Âdetlerim düzenli.
- Tom doesn't have a regular job.
- Tom'un düzenli bir işi yok.
Show More (54)
|
2 |
regular |
düzenli olarak |
adv. |
|
- Furthermore, the EU makes regular overtures in connection with such matters.
- Ayrıca, AB bu tür konularla ilgili olarak düzenli olarak girişimlerde bulunmaktadır.
- The regular stoppage of freight transport is now reaching crisis proportions.
- Yük taşımacılığının düzenli olarak durdurulması artık kriz boyutlarına ulaşmıştır.
- Leaks are a regular occurrence as soon as papers leave my office.
- Belgeler ofisimden çıkar çıkmaz düzenli olarak sızıntılar meydana geliyor.
- Regular consultation of Parliament is therefore required for a number of reasons.
- Dolayısıyla bir dizi nedenden ötürü Parlamento'ya düzenli olarak danışılması gerekmektedir.
- The General Affairs Council has asked for regular updates of this roadmap.
- Genel İşler Konseyi bu yol haritasının düzenli olarak güncellenmesini talep etmiştir.
- The issue of animal nutrition has become something of a regular feature on this House's agenda.
- Hayvan beslenmesi konusu bu Meclis'in gündeminde düzenli olarak yer alan bir konu haline gelmiştir.
- Furthermore, a regular follow-up every couple of weeks has been announced.
- Ayrıca, her iki haftada bir düzenli olarak takip edileceği duyuruldu.
- You are all familiar with the regular technical examination of private cars.
- Hepiniz özel araçların düzenli olarak teknik incelemeye tabi tutulduğunu biliyorsunuz.
- These centres should be certified by an independent body and subject to regular review.
- Bu merkezler bağımsız bir kurum tarafından sertifikalandırılmalı ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
- In Belgium, 33% of young people between the ages of 15 and 24 are regular smokers and 51% have smoked.
- Belçika'da 15-24 yaş arası gençlerin %33'ü düzenli olarak sigara içmektedir ve %51'i sigara içmiştir.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas dünya çapındaki sektör etkinliklerinde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- I want to leave a thought with you, which is a regular feature in the answers I give in studying.
- Çalışırken verdiğim cevaplarda düzenli olarak yer alan bir düşünceyi sizinle paylaşmak istiyorum.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas, dünya çapındaki sektör etkinliklerinde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas, dünya çapındaki sektörel etkinliklerde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Florida'da bir şehir, düzenli olarak yaşanan gelgit sellerine, tuzlu suyu sokaklardan çekmek için vakumlu hortumlarla donatılmış tanker kamyonları göndererek yanıt veriyor.
- It's best to go to the dentist at regular intervals.
- En iyisi düzenli olarak dişçiye gitmektir.
Show More (13)
|
3 |
regular |
normal |
adj. |
|
- We may need to set up a quality evaluation programme for this purpose, as is done in regular education.
- Bu amaçla, normal eğitimde olduğu gibi bir kalite değerlendirme programı oluşturmamız gerekebilir.
- We may need to set up a quality evaluation programme for this purpose, as is done in regular education.
- Bu amaçla normal eğitimde olduğu gibi bir kalite değerlendirme programı oluşturmamız gerekebilir.
- Do you want dry cleaning or regular wash?
- Kuru temizleme mi yoksa normal yıkama mı istersiniz?
- I have finally regained my regular form.
- Sonunda normal formuma kavuştum.
- Tom is a regular kid.
- Tom normal bir çocuktur.
- Five gallons of regular, please.
- Beş galon normal lütfen.
- Fill it with regular, please.
- Normal doldurun lütfen.
- The American tourist insisted on gelato, for he was too hipstery for regular ice cream.
- Amerikalı turist gelato yemekte ısrar etti, çünkü normal dondurma için fazla gizemliydi.
- In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.
- Normal sınavlara girmeye ek olarak, uzun bir kompozisyon teslim etmemiz gerekiyor.
- Sami wore his regular work clothes.
- Sami normal iş kıyafetlerini giyiyordu.
- Fill it with regular, please.
- Lütfen, normal benzin doldurun.
- That is the regular starting time.
- O normal başlangıç zamanı.
Show More (9)
|
4 |
regular |
müdavim |
n. |
|
- Tom is a regular.
- Tom bir müdavim.
- The bartender told me you were a regular here.
- Barmen bana buranın müdavimi olduğunuzu söyledi.
- I'm a regular at this gym.
- Bu spor salonunun müdavimlerinden biriyim.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
- Buralardaki bar ve pubların müdavimlerindendir.
- I'm a regular.
- Ben müdavimiyim.
Show More (2)
|
5 |
regular |
her zamanki |
adj. |
|
- A greater and more regular political presence in the region is therefore required more than ever.
- Bu nedenle bölgede daha büyük ve daha düzenli bir siyasi varlığa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
- Sami wore his regular work clothes.
- Sami her zamanki iş kıyafetlerini giydi.
- Sami phoned an escort service and asked for one of his regular girls.
- Sami bir eskort servisini aradı ve her zamanki kızlarından birini istedi.
- He's your regular workaholic.
- O senin her zamanki işkoliğin.
Show More (1)
|
6 |
regular |
sıradan |
adj. |
|
- I'm just a regular office worker.
- Sıradan bir ofis çalışanıyım.
- She is a regular beauty.
- Sıradan bir güzelliği var.
- She's a regular workaholic.
- Kadın sıradan bir işkolik.
- I'm just a regular office worker.
- Ben sadece sıradan bir ofis çalışanıyım.
Show More (1)
|
7 |
regular |
olağan |
adj. |
|
- This additional Annex requires approval by a regular majority of the Members.
- Bu ekin, Üyelerin olağan çoğunluğu tarafından onaylanması gerekmektedir.
Show More (-2)
|
8 |
regular |
sürekli |
adj. |
|
- He's a regular at the bars and pubs around here.
- Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
Show More (-2)
|