|
- There is nothing romantic about financial issues.
- Finansal meselelerin romantik bir yanı yoktur.
- People come here for a beautiful, nice, romantic time.
- İnsanlar buraya güzel, hoş ve romantik vakit geçirmek için geliyor.
- People come here for a beautiful, nice, romantic time.
- İnsanlar buraya güzel, hoş ve romantik vakit geçirmeye geliyor.
- People come here for a beautiful, nice, romantic time.
- İnsanlar buraya güzel, hoş ve romantik vakit geçirmek için geliyorlar.
- This is romantic.
- Burası romantik.
- Venice is one of the world's most romantic cities.
- Venedik dünyanın en romantik şehirlerinden biridir.
- I think you're a great guy, but I don't have any romantic feelings for you.
- Bence harika birisin, ama senin için romantik hislerim yok.
- Layla preferred a more romantic place.
- Leyla daha romantik bir yeri tercih etti.
- You have an imaginative, artistic and pretty romantic personality.
- Sen yaratıcı, sanatsal ve oldukça romantik bir kişiliğe sahipsin.
- You're a romantic.
- Romantiksin.
- You're not romantic at all.
- Hiç romantik değilsin.
- Sami and Layla developed a romantic relationship.
- Sami ve Layla romantik bir ilişki geliştirdi.
- You're always so romantic.
- Her zaman çok romantiksin.
- Could anything be more romantic?
- Bir şey daha romantik olabilir mi?
- Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.
- Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir geçmişi vardır.
- I think Tom is romantic.
- Bence Tom romantik.
- It's very romantic.
- Bu çok romantik.
- Tom wasn't very romantic.
- Tom çok romantik değildi.
- Isn't that romantic?
- Romantik değil mi?
- How romantic are you?
- Ne kadar romantiksin?
- This is a very romantic destination for couples.
- Burası çiftler için çok romantik bir yer.
- It was so romantic.
- Çok romantikti.
- Tom is a romantic.
- Tom bir romantik.
- Sami was hoping to have a romantic relationship with Layla.
- Sami, Layla ile romantik bir ilişki yaşamayı umuyordu.
- String instruments are romantic.
- Yaylı çalgılar romantiktir.
- Layla and Sami had a romantic date.
- Layla ve Sami romantik bir randevuya çıktılar.
- You're so romantic.
- Çok romantiksin.
- You're not romantic at all.
- Sen hiç romantik değilsin.
- Tom and Mary had a romantic picnic by the river.
- Tom ve Mary nehrin yanında romantik bir piknik yaptı.
- Tom is a great romantic.
- Tom mükemmel bir romantik.
- It's so romantic.
- Çok romantik.
- He's a very romantic boyfriend who brings me flowers each night.
- O, bana her gece çiçek getiren çok romantik bir erkek arkadaş.
- That doesn't sound very romantic.
- Kulağa pek romantik gelmiyor.
- I think it's very romantic.
- Bence çok romantik.
- Layla preferred a more romantic place.
- Layla daha romantik bir yeri tercih etti.
- Tom is romantic, isn't he?
- Tom romantik, değil mi?
- It was a very romantic kiss.
- Çok romantik bir öpücüktü.
- Could anything be more romantic?
- Daha romantik bir şey olabilir mi?
- Tom is very romantic.
- Tom çok romantiktir.
- What's your favorite romantic movie?
- Favori romantik filminiz nedir?
- Tom and Mary spent a romantic night together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir gece geçirdiler.
- Does that sound romantic?
- Romantik mi?
- Fadil and Dania developed a romantic relationship.
- Fadil ve Dania romantik bir ilişki geliştirdiler.
- It's one of Boston's most romantic restaurants.
- Boston'un en romantik restoranlarından biri.
- Sami and Layla headed for a romantic weekend in Cairo.
- Sami ve Layla romantik bir hafta sonu için Kahire'ye gittiler.
- Tom is sweet and romantic.
- Tom tatlı ve romantik.
- That wasn't exactly romantic.
- Bu pek romantik değildi.
- This is so romantic.
- Bu çok romantik.
- He is hopelessly romantic.
- O umutsuzca romantik.
- You're a romantic.
- Sen bir romantiksin.
- Tom was very romantic.
- Tom çok romantikti.
- That doesn't sound very romantic.
- Bu çok romantik görünmüyor.
- He is very romantic!
- O çok romantik!
- Tom used to be romantic.
- Tom eskiden romantikti.
- That wasn't very romantic.
- Bu pek romantik değildi.
- This Italian restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu İtalyan restoranı romantik bir atmosfere sahiptir.
- That wasn't very romantic.
- Hiç romantik değildi.
- I found the film romantic.
- Ben filmi romantik buldum.
- It was incredibly romantic.
- İnanılmaz romantikti.
- This restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu restoranın romantik bir atmosferi var.
- Tom and Mary had a romantic dinner together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam yemeği yedi.
- It was so romantic.
- O çok romantikti.
- You have an imaginative, artistic and pretty romantic personality.
- Yaratıcı, sanatsal ve oldukça romantik bir kişiliğiniz var.
- Tom and Mary spent a romantic night together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir gece geçirdi.
- There's absolutely nothing romantic between us.
- Aramızda kesinlikle romantik bir şey yok.
- I guess I'm just romantic.
- Sanırım romantik biriyim ben.
- Layla and Sami had a romantic date.
- Leyla ve Sami romantik bir randevu geçirdi.
- Fadil said that he wasn't in a romantic relationship with his ex.
- Fadıl eski sevgilisiyle romantik bir ilişki içinde olmadığını söyledi.
- Tom is extremely romantic.
- Tom son derece romantik.
- I knew Tom would do something romantic.
- Tom'un romantik bir şey yapacağını biliyordum.
- This is the perfect place for a romantic picnic.
- Bu, romantik bir piknik için mükemmel yer.
- Venice is one of the world's most romantic cities.
- Venedik dünyanın en romantik şehirlerinden biri.
- She's a hopeless romantic.
- O umutsuz bir romantik.
- I had romantic ulterior motives.
- Romantik art niyetlerim vardı.
- You're very romantic, aren't you?
- Çok romantiksin, değil mi?
- I found the film romantic.
- Filmi romantik buldum.
- I'm a romantic.
- Ben romantik biriyim.
- Tom and Mary had a romantic dinner together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam yemeği yediler.
- Tom is a romantic.
- Tom romantiktir.
- That was not very romantic.
- Bu pek romantik değildi.
- The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
- What could be more romantic?
- Daha romantik ne olabilir?
- I think it's very romantic.
- Sanırım o çok romantik.
- Are you romantic?
- Romantik misin?
- Doesn't that sound romantic?
- Kulağa romantik gelmiyor mu?
- It's pretty romantic, isn't it?
- Bu oldukça romantik, değil mi?
- This restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu restoran romantik bir atmosfere sahip.
- We planned a romantic weekend in Kabylie.
- Kabiliye'de romantik bir hafta sonu planladık.
- You were always the romantic.
- Sen her zaman romantiktin.
- Tom and Mary had a romantic picnic by the river.
- Tom ve Mary nehir kenarında romantik bir piknik yaptılar.
- Sami was telling people that he had a romantic relationship with Layla.
- Sami, insanlara Leyla ile romantik bir ilişkisi olduğunu anlatıyordu.
- Tom wasn't very romantic.
- Tom pek romantik değildi.
- I had romantic ulterior motives.
- Benim romantik art niyetlerim vardı.
- It's one of Boston's most romantic restaurants.
- Orası Boston'un en romantik restoranlarından biridir.
- Tom is a hopeless romantic.
- Tom umutsuz bir romantik.
- The poet Keats belongs to the Romantic school.
- Şair Keats Romantik ekole mensuptur.
- I'm a romantic person.
- Ben romantik biriyim.
- Tom and Mary spent a romantic evening together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam geçirdiler.
- Tom isn't so romantic, is he?
- Tom o kadar romantik değil, değil mi?
- The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı ay ışığında özellikle romantik görünüyor.
- It was a very romantic kiss.
- Bu çok romantik bir öpücüktü.
- How romantic!
- Ne kadar romantik!
- He's extremely romantic.
- Son derece romantik.
- We planned a romantic weekend in Kabylie.
- Kabylie'de romantik bir hafta sonu planladık.
- It's pretty romantic, isn't it?
- Oldukça romantik, değil mi?
- This Italian restaurant has a romantic atmosphere.
- Bu İtalyan restoranının romantik bir atmosferi var.
- String instruments are romantic.
- Telli müzik aletleri romantiktir.
- I think you're a great guy, but I don't have any romantic feelings for you.
- Bence harika bir adamsın ama sana karşı romantik hislerim yok.
- Tom is romantic.
- Tom romantik.
- Sami and Layla developed a romantic relationship.
- Sami ve Leyla romantik bir ilişki geliştirdiler.
- He's a very romantic boyfriend who brings me flowers each night.
- Bana her gece çiçek getiren çok romantik bir erkek arkadaş.
- He's extremely romantic.
- O son derece romantik.
- There's nothing romantic between us.
- Aramızda romantik bir şey yok.
- Doesn't that sound romantic?
- O romantik görünmüyor mu?
- Tom is sweet and romantic.
- Tom tatlı ve romantiktir.
- It was incredibly romantic.
- O inanılmaz bir şekilde romantikti.
- Tom is romantic.
- Tom romantiktir.
- Tom gave Mary a romantic kiss.
- Tom Mary'ye romantik bir öpücük verdi.
- There is nothing romantic between Tom and me.
- Tom ve benim aramda romantik bir şey yok.
- Fadil and Dania developed a romantic relationship.
- Fadıl ve Dania romantik bir ilişki geliştirdiler.
- This place is sort of romantic.
- Burası biraz romantik.
- I feel romantic today.
- Bugün romantik hissediyorum.
- What's your favorite romantic movie?
- En sevdiğin romantik film hangisi?
- Tom is very romantic.
- Tom çok romantik.
- Sami was telling people that he had a romantic relationship with Layla.
- Sami insanlara Layla ile romantik bir ilişkisi olduğunu söylüyordu.
- It was romantic.
- Romantikti.
- This place is sort of romantic.
- Bu yer oldukça romantik.
- It was romantic to walk in the moonlight.
- Ay ışığında yürümek romantikti.
- I love this romantic music.
- Bu romantik müziği seviyorum.
- This is the perfect place for a romantic picnic.
- Burası romantik bir piknik için mükemmel bir yer.
- Tom is pretty romantic, isn't he?
- Tom oldukça romantik, değil mi?
- It's very romantic!
- Çok romantik!
- Well, you obviously have romantic feelings for Tom.
- Belli ki Tom'a karşı romantik hislerin var.
- Romantic, isn't it?
- Romantik, değil mi?
- Does that sound romantic?
- O romantik görünüyor mu?
- It's very romantic.
- Çok romantik.
- Tom is a great romantic.
- Tom büyük bir romantik.
- I'm a romantic person.
- Ben romantik bir insanım.
- Tom and Mary had a romantic candlelit dinner on Valentine's Day.
- Tom ve Mary Sevgililer Günü'nde mum ışığında romantik bir akşam yemeği yediler.
- Very romantic!
- Çok romantik!
- I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.
- Romantik bir yaz macerası için Güney Pasifik'e gittim.
- Mary watched a romantic comedy.
- Mary romantik bir komedi izledi.
- Sami drove to Cairo for a romantic weekend.
- Sami romantik bir hafta sonu için Kahire'ye gitti.
Show More (140)
|