|
- According to the evidence, however, it does not scare people.
- Ancak kanıtlara göre, bu insanları korkutmuyor.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni gördüğüm her şeyden fazla korkutuyor.
- Now scare me up some bourbon, space man.
- Şimdi beni biraz burbonla korkut, uzaylı adam.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha çok korkutuyor.
- You're just trying to scare me.
- Sadece beni korkutmaya çalışıyorsun.
- They scared me.
- Onlar beni korkuttu.
- Tom was trying to scare you.
- Tom seni korkutmaya çalışıyordu.
- She scared us.
- O bizi korkuttu.
- Tom scares everybody.
- Tom herkesi korkutur.
- Your threats don't scare me at all.
- Tehditleriniz beni hiç korkutmuyor.
- The future scares me too much.
- Gelecek beni çok fazla korkutuyor.
- Tom scared the birds away.
- Tom kuşları korkutup kaçırdı.
- Fadil always used his heartless scare tactics to control Dania.
- Fadıl, Dania'yı kontrol etmek için her zaman kalpsiz korkutma taktiklerini kullandı.
- You scare me.
- Beni korkutuyorsun.
- You don't scare us.
- Bizi korkutmazsın.
- I'm sorry, I didn't mean to scare you.
- Özür dilerim, seni korkutmak istememiştim.
- He scared me.
- O beni korkuttu.
- That's what really scares me.
- Beni gerçekten korkutan şey bu.
- You're not scaring me, Tom.
- Beni korkutmuyorsun, Tom.
- Does that still scare you?
- Bu seni hala korkutuyor mu?
- Stop scaring me!
- Beni korkutmayı kes!
- Your threats don't scare us.
- Sizin tehditleriniz bizi korkutmuyor.
- You don't scare us.
- Bizi korkutmuyorsun.
- Tom doesn't scare me.
- Tom beni korkutmuyor.
- It scared me.
- Beni korkuttu.
- I love scaring people.
- İnsanları korkutmayı seviyorum.
- You're scaring the kids.
- Çocukları korkutuyorsun.
- The thing that scares me the most is that I might lose you.
- Beni en çok korkutan şey seni kaybedebilme ihtimalimin olması.
- They scared you.
- Onlar seni korkutuyorlardı.
- I'm sorry, I didn't mean to scare you.
- Üzgünüm, seni korkutmak istemedim.
- Tom is trying not to scare anybody.
- Tom kimseyi korkutmamaya çalışıyor.
- Tom still scares me.
- Tom hâlâ beni korkutur.
- I think it scared Tom.
- Bence Tom'u korkuttu.
- Have you ever scared a dog away?
- Hiç bir köpeği korkutup kaçırdınız mı?
- Fadil wanted to scare Layla.
- Fadıl, Leyla'yı korkutmak istedi.
- I just want you to scare him.
- Sadece onu korkutmanı istiyorum.
- Are you trying to scare me or are you being serious?
- Beni korkutmaya mı çalışıyorsun yoksa ciddi misin?
- Tom wanted to scare Mary.
- Tom Mary'yi korkutmak istedi.
- That dog's bark wouldn't even scare off a baby.
- O köpeğin havlaması bir bebeği bile korkutmaz.
- You're scaring her.
- Onu korkutuyorsun.
- Human's nature scares me.
- İnsan doğası beni korkutuyor.
- Tom is trying not to scare anybody.
- Tom herhangi birini korkutmamaya çalışıyor.
- Sometimes you scare me.
- Bazen beni korkutuyorsun.
- I don't want to scare you.
- Seni korkutmak istemiyorum.
- Do you think you scare me?
- Sence beni korkutuyor musun?
- Your threats don't scare us at all.
- Tehditlerin bizi hiç korkutmuyor.
- Tom is trying to scare you.
- Tom seni korkutmaya çalışıyor.
- Do spiders scare you?
- Örümcekler seni korkutur mu?
- I scared Tom.
- Tom'u korkuttum.
- All the betrayals in this world scares me.
- Bu dünyadaki tüm ihanetler beni korkutuyor.
- Tom is just trying to scare you.
- Tom sadece seni korkutmaya çalışıyor.
- Nothing scares him.
- Hiçbir şey onu korkutmaz.
- I only meant to scare them.
- Sadece onları korkutmak istedim.
- I wonder what scared Tom.
- Tom'u neyin korkuttuğunu merak ediyorum.
- His bad face doesn't scare me even a bit.
- Onun kötü yüzü beni biraz bile korkutmuyor.
- I just want you to scare her.
- Sadece onu korkutmanı istiyorum.
- It scares me that we have frequently had earthquakes lately.
- Son zamanlarda sıkça depremler yaşamamız beni korkutuyor.
- I don't want to scare them.
- Onları korkutmak istemiyorum.
- The dogs scare me.
- Köpekler beni korkutuyor.
- Sami wants to scare Layla.
- Sami, Layla'yı korkutmak istedi.
- She scared us.
- Mary bizi korkuttu.
- Wolves scare me.
- Kurtlar beni korkutuyor.
- We don't want to scare the children away.
- Çocukları korkutmak istemiyoruz.
- You scared Tom.
- Tom'u korkuttun.
- The only thing that really scares me is the thought of losing you.
- Gerçekten beni korkutan tek şey seni kaybetme düşüncesidir.
- Her bad face doesn't scare me even a bit.
- Onun kötü yüzü beni bir parça bile korkutmuyor.
- You can't scare me.
- Beni korkutamazsın.
- I only meant to scare him.
- Sadece onu korkutmak istedim.
- Sami's e-mail scared Layla even more.
- Sami'nin e-postası Leyla'yı daha da korkuttu.
- That's what scares you, isn't it?
- Seni korkutan şey bu, değil mi?
- Tom is scaring the crows away.
- Tom kargaları korkutup kaçırıyor.
- Know that you're not scaring me.
- Beni korkutmadığını bil.
- Nothing seems to scare you.
- Hiçbir şey seni korkutmuyor gibi görünüyor.
- Did I scare you?
- Seni korkuttum mu?
- It almost scared me not to see you online for a whole day.
- Seni bir gün boyunca çevrimiçi görememek beni neredeyse korkuttu.
- They don't scare me.
- Onlar beni korkutmuyor.
- Tom didn't scare me.
- Tom beni korkutmadı.
- You scared the children.
- Çocukları korkuttun.
- You scared me half to death.
- Beni ölümüne korkuttun.
- I'm sorry if I scared you.
- Seni korkuttuysam özür dilerim.
- Was that supposed to scare me?
- Beni korkutması gerekiyor muydu?
- You're scaring the kids.
- Çocukları korkutuyorsunuz.
- It almost scared me not to see you online for a whole day.
- Seni bütün gün internette görememek beni neredeyse korkuttu.
- Don't scare the children.
- Çocukları korkutmayın.
- I reckon something scared him.
- Sanırım bir şey onu korkuttu.
- Tom seems to have given everybody a scare.
- Tom herkesi korkutmuşa benziyor.
- If you have problems with rats or mice, you can scare them away with ultrasound.
- Eğer sıçanlar ve farelerle sorunun varsa onları ultrason ile korkutup kaçırabilirsin.
- Your threats don't scare us.
- Tehditlerin bizi korkutmuyor.
- It scares me.
- Bu beni korkutuyor.
- You're just trying to scare me.
- Beni korkutmaya çalışıyorsun.
- Tom saw something in the woods that scared him.
- Tom ormanda onu korkutan bir şey görmüş.
- I am sorry if I scared you.
- seni korkuttuysam özür dilerim.
- Your threats don't scare me at all.
- Senin tehditlerin beni hiç korkutmuyor.
- She doesn't scare me.
- O beni korkutmuyor.
- That doesn't scare me in the least.
- Bu beni zerre kadar korkutmuyor.
- It almost scared me not to see you online for a whole day.
- Bütün bir gün seni çevrim içi görmemem neredeyse beni korkuttu.
- I'm going to scare Tom away.
- Tom'u korkutup kaçırtacağım.
- I didn't mean to scare Tom.
- Tom'u korkutmak istememiştim.
- It scares me.
- O beni korkutuyor.
- You scared the hell out of me!
- Beni çok korkuttun!
- If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
- Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce gördüğüm rüyayı anlatırdım.
- They're trying to scare us.
- Onlar bizi korkutmaya çalışıyor.
- Tom was trying to scare us.
- Tom bizi korkutmaya çalışıyordu.
- You probably scared Tom off.
- Muhtemelen Tom'u korkutup kaçırmışsındır.
- I don't want you to scare Tom away.
- Tom'u korkutup kaçırmanı istemiyorum.
- She doesn't scare me.
- O beni korkutmaz.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
- Küçükken komşularımı korkutmak için evcil bir boz ayım olsun isterdim.
- Tom wanted to scare Mary.
- Tom, Mary'yi korkutmak istedi.
- Don't let Tom scare you.
- Tom'un seni korkutmasına izin verme.
- They don't scare me.
- Onlar beni korkutmazlar.
- Nothing scares Tom.
- Hiçbir şey Tom'u korkutmuyor.
- You scared her.
- Sen de onu korkuttun.
- It scared me to death.
- Beni ölümüne korkuttu.
- The dogs scare me.
- Köpekler beni korkutur.
- I think something scared her.
- Sanırım bir şey onu korkuttu.
- That really scares me.
- Bu gerçekten beni korkutuyor.
- They're trying to scare us.
- Bizi korkutmaya çalışıyorlar.
- This is what scares them.
- Onları korkutan bu.
- Tom scared the sheep.
- Tom koyunları korkuttu.
- It scares me a little.
- Bu beni biraz korkutuyor.
- I think they scared you a bit.
- Sanırım seni biraz korkuttular.
- This is what scares them.
- Onları korkutan şey bu.
- I only meant to scare her.
- Sadece onu korkutmak istemiştim.
- Why is Tom trying to scare me?
- Tom neden beni korkutmaya çalışıyor?
- It scared me, too, OK?
- O da beni korkuttu, değil mi?
- Does Tom scare you?
- Tom seni korkutuyor mu?
- Death doesn't scare me.
- Ölüm beni korkutmaz.
- What scared you?
- Seni ne korkuttu?
- Stop scaring us.
- Bizi korkutmayı bırak.
- Nothing scares Tom.
- Tom'u hiçbir şey korkutamaz.
- I didn't want to scare you.
- Seni korkutmak istemedim.
- Tom scares everybody.
- Tom herkesi korkutuyor.
- You're just trying to scare us.
- Sen sadece bizi korkutmaya çalışıyorsun.
- It sure scared me.
- Beni korkuttu.
- Don't scare me like that.
- Beni böyle korkutma.
- I'm going to scare Tom away.
- Tom'u korkutup kaçıracağım.
- Tom was trying to scare Mary.
- Tom, Mary'yi korkutmaya çalışıyordu.
- Don't let it scare you.
- Seni korkutmasına izin verme.
- What scared Tom the most was the thought that he might not be able to walk again.
- Tom'u en çok korkutan şey tekrar yürüyemeyeceği düşüncesiydi.
- You don't scare me anymore.
- Artık beni korkutmuyorsun.
- I was just going to scare Tom.
- Tom'u korkutmak üzereydim.
- You scared us.
- Bizi korkuttun.
- Somebody wanted to scare you.
- Biri seni korkutmak istemiş.
- He scared me.
- Beni korkuttu.
- Don't let him scare you.
- Seni korkutmasına izin verme.
- Do you think you really scare me?
- Beni gerçekten korkuttuğunu mu sanıyorsun?
- I wonder what scared them.
- Onları neyin korkuttuğunu merak ediyorum.
- Sami scared Layla so much.
- Sami, Leyla'yı çok korkuttu.
- The future scares me a lot.
- Gelecek beni çok korkutuyor.
- He scared us.
- O bizi korkuttu.
- I just want you to scare Tom.
- Senden sadece Tom'u korkutmanı istiyorum.
- My friend gave a me typical reaction after I scared him.
- Ben onu korkuttuktan sonra arkadaşım bana tipik bir tepki verdi.
- Tom scared us.
- Tom bizi korkuttu.
- Don't scare the girls.
- Kızları korkutma.
- Sami has scared everybody.
- Sami herkesi korkuttu.
- It just scares me.
- Bu sadece beni korkutuyor.
- Don't scare the girls.
- Kızları korkutmayın.
- Mary scared us.
- Mary bizi korkuttu.
- Why would that scare you?
- O neden seni korkuttu?
- Sami scared me.
- Sami beni korkuttu.
- She scared the children.
- Çocukları korkuttu.
- Don't let them scare you.
- Seni korkutmalarına izin verme.
- You scared them.
- Onları korkuttun.
- The dogs scared us.
- Köpekler bizi korkuttu.
- That scares me.
- Bu beni korkutuyor.
- Sorry, I didn't want to scare you.
- Affedersin, seni korkutmak istemedim.
- Sami scared Layla so much.
- Sami Layla'yı çok korkuttu.
- Does that scare you?
- Bu sizi korkutuyor mu?
- It scares me to death.
- Bu beni çok korkutur.
- I only meant to scare you.
- Sadece seni korkutmak istedim.
- Are you trying to scare me?
- Beni korkutmaya mı çalışıyorsun?
- I just want you to scare Tom.
- Sadece Tom'u korkutmanı istiyorum.
- That's what scared me.
- Beni korkutan bu.
- That scares us to death.
- O bizi ölümüne korkutur.
- Tom tried to scare Mary.
- Tom Mary'yi korkutmaya çalıştı.
- It just scares me.
- Bu beni korkutuyor.
- Does that scare you?
- Bu seni korkutuyor mu?
- Stop scaring her.
- Onu korkutmayı bırak.
- The cat scared me.
- Kedi beni korkuttu.
- I think something scared Tom.
- Sanırım bir şey Tom'u korkuttu.
- You probably scared Tom off.
- Muhtemelen Tom'u korkutup kaçırdın.
- Stop scaring him.
- Onu korkutmayı bırak.
- It sure scared me.
- O kesinlikle beni korkuttu.
- That's what scared me.
- Beni korkutan buydu.
- Tom scared the wolves away.
- Tom kurtları korkutup kaçırdı.
- She scared the children.
- O, çocukları korkuttu.
- Sami tried to scare the cougar away.
- Sami pumayı korkutup kaçırmaya çalıştı.
- Do snakes scare you?
- Yılanlar sizi korkutuyor mu?
- Tom really scared you, didn't he?
- Tom gerçekten seni korkuttu, değil mi?
- What scares you most?
- Seni en çok ne korkutur?
- Sorry, I didn't want to scare you.
- Özür dilerim, seni korkutmak istemedim.
- If you're trying to scare me, you're succeeding.
- Beni korkutmaya çalışıyorsan başarıyorsun.
- They scared us.
- Onlar bizi korkuttu.
- I didn't mean to scare you.
- Seni korkutmak istemedim.
- Birds scare me.
- Kuşlar beni korkutur.
- Do you think that scares me?
- Sence bu beni korkutuyor mu?
- You scared her.
- Onu korkuttun.
- Birds scare me.
- Kuşlar beni korkutuyor.
- If you're trying to scare me, you're succeeding.
- Beni korkutmaya çalışıyorsan, başarıyorsun.
- Stop scaring Tom.
- Tom'u korkutmayı bırak.
- That's what scares me.
- Bu beni korkutan şey.
- What he said scares me.
- Söylediği şey beni korkutuyor.
- Tom scared me.
- Tom beni korkuttu.
- Don't let them scare you.
- Onların seni korkutmasına izin verme.
- You guys can't scare me.
- Beni korkutamazsınız.
- I didn't want to scare you.
- Ben de seni korkutmak istemedim.
- My friend gave a me typical reaction after I scared him.
- Arkadaşım onu korkuttuktan sonra bana tipik bir tepki verdi.
- I wonder what scared Tom off.
- Tom'u neyin korkuttuğunu merak ediyorum.
- I only meant to scare her.
- Sadece onu korkutmak istedim.
- What scared Tom the most was the thought that he might not be able to walk again.
- Tom'u en çok korkutan şey bir daha yürüyemeyeceği düşüncesiydi.
- Nothing scares her.
- Hiçbir şey onu korkutamaz.
- The thing that scares me the most is that I might lose you.
- Beni en çok korkutan şey seni kaybetme ihtimalim.
- You don't scare me.
- Beni korkutmuyorsun.
- Foxes scare me.
- Tilkiler beni korkutuyor.
- Don't scare me like that!
- Beni öyle korkutma!
- I am sorry if I scared you.
- Sizi̇ korkuttuysam özür di̇leri̇m.
- Tom scared the children.
- Tom çocukları korkuttu.
- Do you think you really scare me?
- Beni gerçekten korkuttuğunu düşünüyor musun?
- Was that supposed to scare me?
- Bunun beni korkutması mı gerekiyordu?
- Don't let him scare you.
- Onun seni korkutmasına izin verme.
- I didn't want to scare them.
- Onları korkutmak istemedim.
- Don't let her scare you.
- Onun seni korkutmasına izin verme.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
- Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- We don't want to scare the children away.
- Çocukları korkutup kaçırmak istemiyoruz.
- I don't scare them.
- Onları korkutmuyorum.
- I think I scared Tom away.
- Sanırım Tom'u korkutup kaçırdım.
- I wonder what scared him.
- Onu neyin korkuttuğunu merak ediyorum.
- Stop scaring me.
- Beni korkutmayı bırak.
- Nothing scares her.
- Hiçbir şey onu korkutmaz.
- What scares you most?
- Seni en çok ne korkutuyor?
- I just want you to scare them.
- Sadece onları korkutmanı istiyorum.
- His nasty face doesn't scare me even a bit.
- Onun iğrenç yüzü beni biraz bile korkutmadı.
- I wanted to scare him.
- Onu korkutmak istedim.
- Your Irish temper scares me.
- İrlandalı karakterin beni korkutur.
- Tom scares me.
- Tom beni korkutuyor.
- Tom saw something in the woods that scared him.
- Tom ormanda onu korkutan bir şey gördü.
- Is this what scares them?
- Onları korkutan bu mu?
- That really scares me.
- Bu beni gerçekten korkutuyor.
- The only thing that really scares me is the thought of losing you.
- Beni gerçekten korkutan tek şey seni kaybetme düşüncesi.
- You're beginning to scare me.
- Beni korkutmaya başlıyorsun.
- We wouldn't want to scare Tom.
- Tom'u korkutmak istemeyiz.
- Why would that scare you?
- Bu seni neden korkutsun ki?
- Things are changing so fast it scares me.
- Her şey o kadar hızlı değişiyor ki, bu beni korkutuyor.
- You're scaring him.
- Onu korkutuyorsun.
- I just meant to scare Tom, not to hurt him.
- Tom'u korkutmak istemiştim, incitmek değil.
- I didn't want to scare Tom.
- Tom'u korkutmak istemedim.
- I love scaring people.
- İnsanları korkutmayı severim.
- That doesn't scare me in the slightest.
- Bu beni zerre kadar korkutmuyor.
- I wonder what scared her.
- Onu neyin korkuttuğunu merak ediyorum.
- She scared the cat away.
- O, kediyi korkutup kaçırdı.
- That's what scares you, isn't it?
- Seni korkutan da bu, değil mi?
- You don't scare me.
- Sen beni korkutmuyorsun.
- Sami's e-mail scared Layla even more.
- Sami'nin e-postası Layla'yı daha da korkuttu.
- We don't want to scare Tom away.
- Tom'u korkutup kaçırmak istemiyoruz.
- You scared me to death.
- Beni ölümüne korkuttun.
- His nasty face doesn't scare me even a bit.
- Onun çirkin suratı beni hiç korkutmuyor.
- Spiders scare me.
- Örümcekler beni korkutuyor.
- Tom scared me half to death.
- Tom beni ölümüne korkuttu.
- Did I scare you?
- Sizi korkuttum mu?
- You're scaring Tom.
- Tom'u korkutuyorsun.
- I think it scared Tom.
- Bunun Tom'u korkuttuğunu düşünüyorum.
- That's what scares me.
- Beni korkutan da bu.
- Spiders scare me.
- Örümcekler beni korkutur.
- I think something scared him.
- Sanırım bir şey onu korkuttu.
- Nothing scares them.
- Hiçbir şey onları korkutmaz.
- Human's nature scares me.
- İnsanın doğası beni korkutur.
- You scared the children.
- Sen çocukları korkuttun.
- That doesn't scare me one bit.
- Beni zerre kadar korkutmuyor.
- You didn't scare me off.
- Beni korkutmadın.
- Your Irish temper scares me.
- İrlanda huyun beni korkutuyor.
- I reckon something scared him.
- Sanırım onu bir şey korkuttu.
- She scared me.
- Beni korkuttu.
- Do spiders scare you?
- Örümcekler sizi korkutuyor mu?
- The future scares me too much.
- Gelecek beni çok korkutuyor.
- You're scaring them.
- Onları korkutuyorsun.
- If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
- Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
- We won't get scared.
- Bizi korkutamazlar.
- I didn't want to scare her.
- Onu korkutmak istemedim.
- Stop scaring Tom.
- Tom'u korkutmayı kes.
- I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
- İnsanların sürekli birbirlerine düşman olduklarını görüyorum ve bu beni gerçekten korkutuyor.
- Tom still scares me.
- Tom beni hala korkutuyor.
- If you have problems with rats or mice, you can scare them away with ultrasound.
- Fare ya da sıçanlarla sorun yaşıyorsanız, onları ultrasonla korkutup kaçırabilirsiniz.
- I'm sorry if I scared you.
- Sizi korkuttuysam üzgünüm.
- They scared you.
- Seni korkuttular.
- Tom really scared you, didn't he?
- Tom seni gerçekten korkuttu, değil mi?
- Nothing scares me.
- Beni hiçbir şey korkutamaz.
- You're starting to scare me.
- Beni korkutmaya başlıyorsun.
- You guys can't scare me.
- Siz beni korkutamazsınız.
- It scares me that we have frequently had earthquakes lately.
- Son zamanlarda sık sık deprem olması beni korkutuyor.
- Nothing scares me anymore.
- Artık hiçbir şey beni korkutmuyor.
- Are you trying to scare me or are you being serious?
- Beni korkutmaya mı çalışıyorsun yoksa ciddi mi davranıyorsun?
- Sami scares me.
- Sami beni korkutuyor.
- Does that still scare you?
- O hâlâ sizi korkutuyor mu?
- Have you ever scared a dog away?
- Hiç bir köpeği korkutup kaçırdın mı?
- Her bad face doesn't scare me even a bit.
- Onun çirkin suratı beni hiç korkutmuyor.
- We wouldn't want to scare Tom.
- Tomu korkutmak istemezdik.
- Tom is scaring me.
- Tom beni korkutuyor.
- You didn't scare me off.
- Sen beni korkutmadın.
- Death doesn't scare me.
- Ölüm beni korkutmuyor.
- Stop scaring them.
- Onları korkutmayı bırak.
- The thunder scared the children.
- Gök gürültüsü çocukları korkuttu.
- Stop scaring people with something that doesn't exist.
- İnsanları var olmayan bir şeyle korkutmayı bırak.
- Nothing scares us.
- Hiçbir şey bizi korkutmaz.
- Somebody wanted to scare you.
- Biri seni korkutmak istedi.
- Nothing scares me anymore.
- Hiçbir şey artık beni korkutmuyor.
- Nothing scares me.
- Hiçbir şey beni korkutmuyor.
- They scared us.
- Bizi korkuttular.
- Stop scaring people with something that doesn't exist.
- Olmayan bir şeyle insanları korkutmayı bırak.
- We don't want to scare Tom away.
- Tom'u korkutmak istemiyoruz.
- I just meant to scare Tom, not to hurt him.
- Ben sadece Tom'u korkutmak istedim, onu incitmek değil.
- That doesn't scare you, does it?
- Bu seni korkutmuyor, değil mi?
- Tom scared them.
- Tom onları korkuttu.
- If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
- Sizi korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
- The dog scared the cat.
- Köpek kediyi korkuttu.
- Mary scared me.
- Mary beni korkuttu.
- I think something scared them.
- Sanırım bir şey onları korkuttu.
- Tom is trying to scare us.
- Tom bizi korkutmaya çalışıyor.
- Nothing scares us.
- Bizi hiçbir şey korkutamaz.
- Why is Tom trying to scare me?
- Neden Tom beni korkutmaya çalışıyor?
- Don't scare me like that, OK?
- Beni böyle korkutma, tamam mı?
- You scared him.
- Onu korkuttun.
- You're really scaring me.
- Beni gerçekten korkutuyorsun.
- Don't make any noise or you'll scare the birds away.
- Gürültü yapma yoksa kuşları korkutup kaçırırsın.
- You're just trying to scare us.
- Bizi korkutmaya çalışıyorsun.
- What he said scares me.
- Onun söylediği beni korkutuyor.
- You can't scare me.
- Beni korkutamazsınız.
- Math scares me.
- Matematik beni korkutuyor.
- Stop scaring me!
- Beni korkutmayı bırak!
- That scares us to death.
- Bu bizi ölümüne korkutuyor.
- She scared me.
- O beni korkuttu.
- That's what really scares me.
- Beni asıl korkutan da bu.
- Where did you scare them?
- Onları nerede korkuttun?
- Sorry, I didn't mean to scare you.
- Üzgünüm, seni korkutmak istememiştim.
- Tom seems to have given everybody a scare.
- Tom, anlaşıldığına göre herkesi korkutmuş.
- I didn't want to scare him.
- Onu korkutmak istemedim.
- His bad face doesn't scare me even a bit.
- Kötü yüzü beni biraz bile korkutmuyor.
- It scared me, too, OK?
- Beni de korkuttu, tamam mı?
- Do snakes scare you?
- Yılanlar seni korkutuyor mu?
- It scared me.
- Bu beni korkuttu.
- Tom, you're scaring the customers!
- Tom, müşterileri korkutuyorsun!
Show More (337)
|