|
- I admit that, with you sitting there, I find it more difficult.
- İtiraf etmeliyim ki, sen orada otururken daha zorlanıyorum.
- But what did you write?
- Ama sen ne yazdın?
- I have to disappoint you.
- Seni hayal kırıklığına uğratmak zorundayım.
- You would have put health first.
- Sen sağlığını ön planda tutardın.
- That nice young man came to ask after you.
- O genç sevimli adam gelip seni sordu.
- You are supposed to be the next president, not me.
- Bir sonraki başkan sen olmalısın, ben değil.
- I'll tell you why, because you're a small man.
- Sana nedenini anlatacağım çünkü sen küçük bir adamsın.
- Now, you and I have to understand this whole problem of freedom.
- Şimdi, sen ve ben tüm bu özgürlük sorununu anlamak zorundayız.
- You're looking for a witch doctor, not a lawyer.
- Sen bir büyücü arıyorsun, avukat değil.
- Hayes, you and the kid follow those two.
- Hayes, sen ve çocuk bu ikisini takip edin.
- And you are not the only one who lives life this way.
- Ve hayatı bu şekilde yaşayan tek kişi sen değilsin.
- It's enough to make you weep, isn't it?
- Seni ağlatmak için yeterli değil mi?
- I'm really sorry, kid, I didn't see you.
- Gerçekten üzgünüm, delikanlı, seni görmedim.
- My son is dead because you wanted to be with this doctor.
- Oğlum öldü çünkü sen bu doktorla birlikte olmak istedin.
- Honey, I know it's been a year since Jeff was abducted, and that's hitting you pretty hard.
- Tatlım, Jeff'in kaçırılmasının üzerinden bir yıl geçtiğini biliyorum ve bu seni oldukça etkiliyor.
- You stretched forth your right hand; the earth swallowed them up.
- Sen sağ elini uzattın, yer onları yuttu.
- How nice of you and this lovely lady to join us.
- Sen ve bu güzel hanımın bize katılması ne kadar hoş.
- Wait, you're related to a witch doctor?
- Bekle, sen bir büyücü ile akraba mısın?
- You are not the only one who has suffered today.
- Bugün acı içinde olan tek insan sen değilsin.
- You're not involved in this decision, boy.
- Bu karara sen dahil değilsin evlat.
- Officers die in battlefields, so you get promoted fast.
- Savaş alanında subaylar ölüyor, bu yüzden sen de çabucak terfi edersin.
- And what kills you is that I'll make a great president.
- Ve seni mahveden şey, benim harika bir başkan olacak olmam.
- Puts you under fast, keeps you dreaming for days.
- Seni hemen uyutuyor, günlerce rüya görmeni sağlıyor.
- Maybe a little truth serum will get you talking.
- Belki biraz doğruluk serumu seni konuşturur.
- There is a whole world waiting for you.
- Seni bekleyen koca bir dünya var.
- Tell me how you and I can be friends.
- Sen ve ben nasıl arkadaş oluruz bana anla.
- No, I'll kill you and send you ahead first.
- Hayır, seni öldüreceğim ve önce seni göndereceğim.
- Yo, Ray, that kid jacked you up, man.
- Ray, o çocuk seni mahvetti, dostum.
- So that's my room there, and you can sleep in here.
- İşte şurası benim odam, sen de burada uyuyabilirsin.
- Because after tonight you will belong to me.
- Çünkü bu geceden sonra sen benim olacaksın.
- And you must be the one who lost his little girl.
- Ve onun küçük kızını kaybeden de sen olmalısın.
- Your mom stopped calling you the day the phone was invented.
- Annen telefonun icat edildiği gün seni aramayı bıraktı.
- I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
- Seni işte yalnız bıraktığım için de kendimi kötü hissediyorum.
- I got plenty of space to hold you till morning.
- Seni sabaha kadar tutacak şekilde epey yerim var.
- You are still a powerful sign and reminder to us.
- Sen bizim için hala kuvvetli bir işaret ve hatırlatıcısın.
- If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise.
- Sen tamamen sessizliği tercih ediyorsan ses çıkaran her şeyi kapat.
- It's all about how I should feel special because you chose me.
- Önemli olan sen beni seçtiğin için kendimi nasıl özel hissetmem gerektiği.
- I think you trade in black-market fables.
- Bence sen kara borsa hikayeler satıyorsun.
- Your mom stopped calling you the day the phone was invented.
- Senin annen, telefonun icat edildiği gün bıraktı seni aramayı.
- After all these years, I have become human to defeat you.
- Bunca yıldan sonra seni yenmek için insan oldum.
- Every time I come to visit you, I am cold.
- Seni her ziyarete geldiğimde üşütüp hasta oluyorum.
- For hating you all the time, I've spent one season.
- Senden sürekli nefret etmek için ben bir mevsim harcadım.
- Medicine doesn't work faster just because you hope real hard.
- Sen çok fazla umut ediyorsun diye tıp daha hızlı sonuç vermez..
- You were the last one to see her alive.
- Onu en son canlı gören sendin.
- I thought this was a hospital and that you were a healer.
- Burayı bir hastane, seni de şifacı sanıyordum.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen o velet seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- Jackie, you and I have had some times together.
- Jackie, sen ve ben bazı zamanlarda bir araya geldik.
- I'm really sorry, kid, I didn't see you.
- Gerçekten üzgünüm evlat, seni göremedim.
- It turns out that being the morality police does not make you famous.
- Meğerse ahlak polisi olmak seni ünlü yapmıyormuş.
- Reality doesn't go away because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf sen ona inanmayı bıraktığın için ortadan kalkmaz.
- Reuben, you are a nice, safe, conventional guy.
- Reuben, sen tatlı, güvenilir, geleneksel birisin.
- I not see you since initiation into league of heroes.
- Kahramanlar ligine katıldığından beridir görmemiştim seni.
- I've seen you around, too, working the streets.
- Ben de seni bu civarda, sokaklarda çalışırken, gördüm.
- I came to congratulate you on your triumph tonight.
- Seni bu geceki zaferinden dolayı tebrik etmeye geldim.
- You didn't prance around like a ballerina for the whole week.
- Hafta boyunca balerin gibi dolaşan sen değildin.
- So, right now, I want to move on and get over you.
- Şu anda hayatıma devam etmek ve seni unutmak istiyorum.
- Hey, kid, it's good to see you.
- Hey, ufaklık, seni görmek güzel.
- I kept you from hard labour, and you did well for me.
- Seni ağır işlerden alıkoydum ve sen benim için iyi iş çıkardın.
- You and I know the skipper of that destroyer is a green kid.
- Sen de ben de biliyoruz ki o muhribin kaptanı, acemi bir çocuk.
- Okay, we need to get you out of here fast.
- Tamam, seni buradan hemen çıkarmamız lazım.
- Because I know that, I tried so hard to understand you.
- Çünkü şunu biliyorum ki, seni anlamak için çok çabaladım.
- You aren't the only one holding a weapon of mass murder.
- Elinde toplu katliam silahı olan tek kişi sen değilsin.
- This one'll bring you right in the family, kid.
- Bu da seni doğrudan aileye katacak evlat.
- I feel bad about leaving you all by yourself at work too.
- Seni işte tek başına bıraktığım için de kendimi kötü hissediyorum.
- She phoned you afterward, wanting to see you at once.
- Daha sonra seni aradı, hemen seni görmek istiyor.
- All right, you take these, both of you get in there and keep quiet.
- Pekala, sen bunları al, ikiniz de içeri girin ve sessiz olun.
- Worst case, you get the file and head out back.
- En kötü ihtimal, sen dosyayı alır ve geri dönersin.
- Only, you've never done a hard day's work.
- Şu var ki, sen hiç bütün gün zor bir iş yapmadın.
- I don't know who's crazier, you or me.
- Kimin daha çılgın olduğunu bilmiyorum, sen mi ben mi?
- Well, you don't look like a lost cause.
- Sen ümitsiz vaka gibi görünmüyorsun ki.
- I want you to know that you did nothing wrong.
- Şunu bilmeni istiyorum sen yanlış bir şey yapmadın.
- Gabi, the whole time I was in China I couldn't stop thinking about you.
- Gabi, Çin'de olduğum onca süre boyunca seni düşünmeden edemedim.
- If you conceal this, it'll just eat you up from inside.
- Eğer bunu saklarsan bu seni içten içe yiyip bitirecek.
- You were the last one to see her alive.
- Onu canlı gören son kişi sendin.
- Janis, this man, he's sworn to kill you.
- Janis, bu adam seni öldürmeye yemin etti.
- You and I trade lives for a year.
- Sen ve ben bir yıl boyunca hayatlarımızı değiş tokuş ederiz.
- And I sentence you to ten years hard labor.
- Ve seni on yıl ağır çalışma cezasına çarptırıyorum.
- But since you're such an exceptional beauty, I'm prepared to forgive you.
- Ama sen olağanüstü bir güzelliğe sahip olduğuna göre seni affetmeye hazırım.
- That cute guy over there is totally checking you out!
- Şuradaki yakışıklı adam seni kesinlikle kesiyor!
- I knew you were a smart kid the minute I saw you.
- Seni gördüğüm an akıllı bir kız olduğunu anlamıştım.
- It's a decision I made to protect you.
- Bu seni korumak için verdiğim bir karar.
- But since you're such an exceptional beauty, I'm prepared to forgive you.
- Fakat madem böyle olağanüstü bir güzelliğin var, seni affetmeye hazırım.
- You and me, we always said that men are like dogs.
- Sen ve ben, daima erkekler köpeklere benzer derdik.
- You and your life for the lives of these two Earth women.
- Bu iki dünyalı kadının hayatı karşılığında sen ve senin hayatın.
- I'll settle for being a good friend and keep bribing you with meatloaf until you give in.
- İyi bir arkadaş olmaya razı olacağım ve sen pes edene kadar sana köfte rüşveti vermeye devam edeceğim.
- I don't know who's crazier, you or me.
- Kim daha deli bilmiyorum, sen mi yoksa ben mi?
- I had activated the machine seconds before you appeared inside it.
- Sen içinde belirmeden saniyeler önce makineyi çalıştırmıştım.
- So grow up fast, kid, I'm waiting for you.
- O yüzden çabuk büyü evlat, ben seni bekliyorum.
- And one priest, since you seem to know everything.
- Ve bir rahip var, madem sen her şeyi biliyor gibisin.
- When that o'malley kid cheated on you, - I was ready to knock his teeth out.
- O'Malley denen çocuk seni aldattığında, dişlerini dökmeye hazırdım.
- You were never meant to be someone's assistant, kid.
- Sen asla birinin asistanı olmak için yaratılmadın, evlat.
- Don't be so polite, you little drug addict.
- Bu kadar kibar olma, seni küçük keş.
- And you start tonight.
- Sen bu akşamdan başlıyorsun.
- Of course not; you are a human being.
- Elbette hayır; sen bir insansın.
- You, too, will find peace and a home here.
- Sen de burada huzur bulacaksın ve bir yuvan olacak.
- And you start tonight.
- Sen de bu gece başlıyorsun.
- I'm about to make you a whole lot prettier.
- Seni bütünüyle çok daha güzelleştirmek üzereyim.
- I knew you were a smart kid the minute I saw you.
- Seni gördüğüm an akıllı bir çocuk olduğunu anladım.
- Gabi, the whole time I was in China I couldn't stop thinking about you.
- Çin'de geçirdiğim onca zaman boyunca seni düşünmeden edemedim Gabi.
Show More (96)
|