|
- When it affects us, it affects our spouses, families and children.
- Bizi etkilediğinde eşlerimizi, ailelerimizi ve çocuklarımızı da etkiler.
- This means that we need an independent legal status for spouses.
- Bu da eşler için bağımsız bir yasal statüye ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor.
- Reversion pensions provide for surviving spouses.
- Dönüşüm aylıkları hayatta kalan eşler için sağlanır.
- This means that we need an independent legal status for spouses.
- Bu da eşler için bağımsız bir yasal statüye ihtiyacımız olduğu anlamına gelmektedir.
- Now, the permit issued should have the same duration as that of the spouse.
- Şimdi verilen iznin süresi eşinki ile aynı olmalıdır.
- Reversion pensions provide for surviving spouses.
- Geri dönüş aylıkları hayatta kalan eşler için sağlanmaktadır.
- Now, the permit issued should have the same duration as that of the spouse.
- Şimdi, verilen iznin süresi eşinki ile aynı olmalıdır.
- Take the time to know your spouse truly.
- Eşinizi gerçekten tanımak için zaman ayırın.
- One should respect one's spouse.
- İnsan eşine saygı duymalı.
- It may be easier to get a long-term visa if your spouse is a citizen.
- Eşiniz vatandaşsa uzun süreli vize almak daha kolay olabilir.
- Many of the soldiers kissed their spouses goodbye.
- Askerlerin çoğu eşlerine veda öpücüğü verdi.
- If you've been drinking, perhaps your spouse can drive you home.
- Eğer içki içiyorsanız, belki eşiniz sizi eve bırakabilir.
- What does your spouse like to do that you don't like to do?
- Eşiniz yapmaktan hoşlanmadığınız neyi yapmaktan hoşlanıyor?
- All of their spouses got on the bus.
- Bütün eşler otobüse bindi.
- His spouse is a Japanese woman.
- Eşi Japon bir kadın.
- If you've been drinking, perhaps your spouse can drive you home.
- Eğer içiyorsan, belki eşin seni eve götürebilir.
- On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
- Cuma akşamları, eşleri yurtdışında çalışan bir grup arkadaşımız Chuck's Bar and Grill'de buluşuyoruz.
- All of their spouses got on the bus.
- Onların eşlerinin hepsi otobüse bindi.
- If both you and your spouse are coming, please let me know.
- Eğer hem siz hem de eşiniz gelecekseniz, lütfen bana haber verin.
- Tom and his spouse like chemistry.
- Tom ve eşi kimyayı severler.
- A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul, eşi ölmüş bir kadındır.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
- Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
- Both Tom and I have Canadian spouses.
- Hem Tom'un hem de benim Kanadalı eşlerimiz var.
- How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle ne kadar zaman geçiriyorsunuz?
- What does your spouse like to do that you don't like to do?
- Eşiniz sizin yapmaktan hoşlanmadığınız neyi yapmaktan hoşlanıyor?
- How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- Tom and Mary both have Canadian spouses.
- Tom ve Mary'nin ikisinin de Kanadalı eşleri var.
- Tom and I both have Canadian spouses.
- Hem Tom'un hem de benim Kanadalı eşlerimiz var.
- His spouse is a German.
- Onun eşi bir Alman.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
- Eğer eşiniz bir politikacıysa, muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetelerde yer alacaktır.
- Kissing one's spouse in public is considered acceptable behavior in some countries.
- Eşinizi toplum içinde öpmek bazı ülkelerde kabul edilebilir bir davranış olarak görülüyor.
- It may be easier to get a long-term visa if your spouse is a citizen.
- Eğer eşiniz bir vatandaş ise uzun süreli bir vize almak daha kolay olabilir.
- You and your spouse should spend time together.
- Siz ve eşiniz birlikte vakit geçirmelisiniz.
- One should respect one's spouse.
- Bir insan eşine saygı göstermeli.
- Kissing one's spouse in public is considered acceptable behavior in some countries.
- Ulu orta birinin eşini öpmesi, bazı ülkelerde normal bir davranış olarak görülür.
- His spouse is a German.
- Eşi bir Alman.
- Both Tom and I have Canadian spouses.
- Hem Tom hem de ben Kanadalı eşlere sahibiz.
- Do you think your spouse spends enough time with you?
- Eşinizin sizinle yeterince vakit geçirdiğini düşünüyor musunuz?
- Tom and his spouse like chemistry.
- Tom ve eşi kimyayı sever.
- Does your spouse attend church with you?
- Eşiniz sizinle birlikte kiliseye gidiyor mu?
Show More (37)
|
