squeeze - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
squeeze sıkmak v.
  • He squeezed the water out of his shirt.
  • Gömleğindeki suyu sıkarak çıkardı.
  • She reached across the table and squeezed his hand.
  • Masanın öbür ucuna uzanarak onun elini sıktı.
  • I squeezed his shoulders.
  • Onun omuzlarını sıktım.
Show More (18)
squeeze sıkışmak v.
  • The neighbour's dog squeezed through a gap in the fence.
  • Komşunun köpeği çitteki bir boşluğa sıkışmış.
  • Can you squeeze me into your busy schedule?
  • Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?
Show More (-1)
squeeze kıl payı kazanmak v.
  • He managed to squeeze through into the semi-finals.
  • Yarı final hakkını kıl payı kazanmayı başardı.
Show More (-2)
squeeze kısmak v.
  • Management is squeezing the marketing budget.
  • Yönetim pazarlama bütçesini kısıyor.
Show More (-2)
squeeze sıkıştırma n.
  • It was a tight squeeze, but we got everything into the trunk.
  • Çok dar bir sıkıştırma oldu ama her şeyi bagaja sığdırdık.
Show More (-2)
squeeze sıkma n.
  • My mother gave my shoulder a little squeeze.
  • Annem omzumu hafifçe sıktı.
Show More (-2)
squeeze sıkım n.
  • This cocktail needs a squeeze of lime.
  • Bu kokteyle bir sıkım misket limonu gerek.
Show More (-2)
squeeze baskı n.
  • The high interest rates are putting the squeeze on SMEs.
  • Yüksek faiz oranları KOBİ'ler üzerinde baskı yaratıyor.
Show More (-2)
squeeze manita n.
  • I'm having dinner tonight with my new squeeze.
  • Akşama yeni manitamla yemek yiyeceğim.
Show More (-2)
squeeze sevgili n.
  • I want you to meet my new squeeze.
  • Yeni sevgilimle tanışmanı istiyorum.
Show More (-2)