| 1 |
token |
gösterge |
n. |
|
- Here is a present for you in token of our appreciation.
- İşte size minnettarlığımızın göstergesi olarak bir hediye.
- This is a small token of my gratitude.
- Bu minnettarlığımın küçük bir göstergesi.
- May I present this to you in token of my appreciation?
- Minnettarlığımın bir göstergesi olarak bunu size takdim edebilir miyim?
- He gave me this doll in token of his gratitude.
- Minnettarlık göstergesi olarak bana bu bebeği verdi.
- He offered me some money in token of gratitude.
- Minnettarlığının göstergesi olarak bana biraz para teklif etti.
- He gave me this doll in token of his gratitude.
- Minnettarlığının bir göstergesi olarak bana bu bebeği verdi.
- He offered me some money in token of gratitude.
- Minnettarlık göstergesi olarak bana biraz para verdi.
Show More (4)
|
| 2 |
token |
sembol |
n. |
|
- They also learned to trade the tool for a token that would get them a better reward.
- Ayrıca aracı onlara daha iyi bir ödül kazandıracak bir sembolle takas etmeyi de öğrenmişlerdir.
- They also learned to trade the tool for a token that would get them a better reward.
- Ayrıca aleti, kendilerine daha iyi bir ödül kazandıracak bir sembolle takas etmeyi de öğrendiler.
Show More (-1)
|
| 3 |
token |
jeton |
n. |
|
- Give me five tokens, please.
- Bana beş jeton ver, lütfen.
- Give me five tokens, please.
- Bana beş jeton verin, lütfen.
Show More (-1)
|
| 4 |
token |
simge |
n. |
|
- Tom bought an eternity ring for Mary, as a token of his undying love for her.
- Tom ona duyduğu ölümsüz aşkın bir simgesi olarak Mary'ye bir sonsuzluk yüzüğü satın aldı.
- Tom bought an eternity ring for Mary, as a token of his undying love for her.
- Tom, Mary'ye olan sonsuz aşkının bir simgesi olarak ona sonsuzluk yüzüğü aldı.
Show More (-1)
|
