|
- We have been silent for too long about these issues.
- Bu konularda çok uzun süre sessiz kaldık.
- We have dawdled far too long in the development of the railways.
- Demiryollarının geliştirilmesinde çok uzun süre oyalandık.
- We have spent far too long voting this week.
- Bu hafta oylama için çok uzun zaman harcadık.
- The question of how to deal with Turkey has been left unresolved for too long.
- Türkiye ile nasıl başa çıkılacağı sorusu çok uzun süredir çözümsüz bırakılmıştır.
- For far too long the Palestinian people have been denied their legitimate rights.
- Filistin halkı çok uzun zamandır meşru haklarından mahrum bırakılıyor.
- For too long sporting activities have come second to so-called formal education.
- Spor faaliyetleri çok uzun bir süredir sözde örgün eğitimden sonra gelmektedir.
- The Commission and the Council have dragged their feet on this issue for far too long.
- Komisyon ve Konsey bu konuda çok uzun süredir ayak sürümektedir.
- A waiting time of three years of marriage is much too long.
- Evlilik için üç yıllık bir bekleme süresi çok uzun.
- It has gone on for too long, partly as a result of the Gibraltar issue.
- Kısmen Cebelitarık meselesinin bir sonucu olarak çok uzun süre devam etti.
- It has wavered long, far too long, over adopting a final stance and abandoning the veto.
- Nihai bir tutum benimseme ve vetodan vazgeçme konusunda uzun süre, çok uzun süre tereddüt etmiştir.
- Many pieces of chemical legislation have taken too long to be properly implemented in the past.
- Geçmişte birçok kimyasal mevzuatın düzgün bir şekilde uygulanması çok uzun sürmüştür.
- We have already waited too long.
- Zaten çok uzun süre bekledik.
- We waited far too long before taking action against Zimbabwe.
- Zimbabve'ye karşı harekete geçmeden önce çok uzun süre bekledik.
- Well, if that situation lasts too long, nations and governments will begin to lose their patience.
- Eğer bu durum çok uzun sürerse, uluslar ve hükûmetler sabırlarını kaybetmeye başlayacaktır.
- The mining industry has got away with it for far too long.
- Madencilik endüstrisi çok uzun zamandır bu işten paçayı sıyırdı.
- The international community has tolerated this for much too long.
- Uluslararası toplum buna çok uzun süre göz yumdu.
- For too long Cyprus has been the victim of power politics in Europe.
- Kıbrıs çok uzun bir süredir Avrupa'daki güç politikalarının kurbanı olmuştur.
- The truth is that the region of Central America has been suffering for too long.
- Gerçek şu ki Orta Amerika bölgesi çok uzun süredir acı çekiyor.
- The funds for this are there but it is taking far too long to mobilise the political will.
- Bunun için gerekli fonlar mevcut ancak siyasi iradenin harekete geçirilmesi çok uzun zaman alıyor.
- We feel that this is too long and that it would extend the implementing procedure unnecessarily.
- Bu sürenin çok uzun olduğunu ve uygulama prosedürünü gereksiz yere uzatacağını düşünüyoruz.
- They have been battered for far too long.
- Çok uzun süredir hırpalanıyorlar.
- Our peoples, who have been separated by history for far too long, must have a chance to be reunited.
- Tarihin çok uzun süredir ayırdığı halklarımız yeniden bir araya gelme şansına sahip olmalıdır.
- Europe has for too long been built from the top.
- Avrupa çok uzun zamandır tepeden inşa ediliyor.
- In addition, the amendment of the Waste Framework Directive has been far too long in coming.
- Buna ek olarak, Atık Çerçeve Direktifi'nin değiştirilmesi çok uzun zaman aldı.
- We feel that this is too long and that it would extend the implementing procedure unnecessarily.
- Bunun çok uzun olduğunu ve uygulama prosedürünü gereksiz yere uzatacağını düşünüyoruz.
- For too long in Europe, the laws of the sea were more appropriate to the 19th than the 21st century.
- Avrupa'da çok uzun bir süre boyunca deniz kanunları 21. yüzyıldan çok 19. yüzyıla uygundu.
- A transitional period has been proposed which, as previous speakers have said, is too long.
- Daha önceki konuşmacıların da belirttiği gibi, çok uzun bir geçiş dönemi önerilmiştir.
- A waiting time of three years of marriage is much too long.
- Evlilik için üç yıllık bir bekleme süresi çok uzundur.
- Six to seven years is still far too long.
- Altı ila yedi yıl hala çok uzun bir süre.
- Thirdly, the data storage periods are still far too long.
- Üçüncü olarak veri saklama süreleri hala çok uzundur.
- The texts of the draft agreements have been kept secret for too long.
- Taslak anlaşmaların metinleri çok uzun süre gizli tutulmuştur.
- This issue has been discussed for a long time, indeed for too long.
- Bu konu uzun süredir, hatta çok uzun süredir tartışılmaktadır.
- For too long sporting activities have come second to so-called formal education.
- Sportif faaliyetler çok uzun bir süre sözde örgün eğitimden sonra ikinci sırada yer aldı.
- The Council has sat on the regulation for far too long.
- Konsey yönetmelik üzerinde çok uzun süre beklemiştir.
- My own country took all too long to do so, unfortunately.
- Ne yazık ki benim ülkemin bunu yapması çok uzun sürdü.
- Batteries are left in an inactive device for too long.
- Bataryalar çok uzun süre aktif olmayan bir cihazda bırakılır.
- Batteries are left in an inactive device for too long.
- Piller, etkin olmayan bir cihazda çok uzun süre bırakılır.
- Because I don't think the cord is too long, and the clock just might come down.
- Çünkü kordonun çok uzun olduğunu sanmıyorum ve saat aşağı inebilir.
- Two hours is too long to wait.
- İki saat beklemek için çok uzundur.
- You've spent too long in Boston, I think.
- Sanırım Boston'da çok uzun zaman geçirdin.
- I slept too long.
- Çok uzun uyudum.
- I've stayed away too long.
- Çok uzun süre uzak durdum.
- I could keep it a secret, but not for too long.
- Bunu sır olarak saklayabilirim ama çok uzun süre değil.
- I hope we don't have to wait for too long.
- Umarım çok uzun süre beklemek zorunda kalmayız.
- I think you've been in the jungle too long.
- Bence ormanda çok uzun süre kaldın.
- Tom's hair is too long.
- Tom'un saçı çok uzun.
- The meeting was too long.
- Görüşme çok uzundu.
- Mary's dress is too long.
- Mary'nin elbisesi çok uzun.
- I don't think it'll be too long before we see Tom again.
- Tom'u tekrar görmemizin çok uzun süreceğini sanmıyorum.
- Doing that will take us too long.
- Bunu yapmamız çok uzun sürecek.
- You've been hanging around Tom too long.
- Çok uzun süredir Tom'la takılıyorsun.
- Don't wait too long for me.
- Beni çok uzun süre bekleme.
- We've waited too long.
- Biz çok uzun süre bekledik.
- I've been away too long.
- Çok uzun süredir uzaktaydım.
- It would take too long to explain.
- Açıklamak çok uzun sürecekti.
- Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.
- Cilt çok uzun süre güneş ışığına maruz kalmamalı.
- I think you've been a therapist too long.
- Çok uzun süredir bir terapist olduğunu düşünüyorum.
- Don't stay too long.
- Çok uzun kalma.
- Tom dunked the Oreo in milk for too long and it became soggy.
- Tom Oreo'yu süte çok uzun süre batırdı ve vıcık vıcık oldu.
- It's been too long.
- Çok uzun zaman oldu.
- I've been ignored for too long.
- Çok uzun zaman görmezden gelindim.
- I've stayed away too long.
- Çok uzun süredir ayrı kaldım.
- Anne told me that my hair was too long.
- Anne bana saçımın çok uzun olduğunu söyledi.
- It shouldn't take Tom too long to paint the fence.
- Tom'un çiti boyaması çok uzun sürmez.
- I told you Tom had been on duty too long.
- Tom'un çok uzun süredir görevde olduğunu söylemiştim sana.
- Tom has been alone far too long.
- Tom çok uzun süredir tek başına.
- I cooked the pasta too long.
- Makarnayı çok uzun pişirdim.
- It shouldn't take too long to do that.
- Bunu yapmak çok uzun sürmemeli.
- I've been here way too long.
- Çok uzun süredir buradayım.
- I've waited for this too long.
- Bunu çok uzun süre bekledim.
- This shouldn't take too long.
- Bu çok uzun sürmez.
- You left the cake in the oven too long.
- Keki fırında çok uzun süre bırakmışsın.
- I think Mary's skirt's too long.
- Sanırım Mary'nin eteği çok uzun.
- I think Mary's skirt's too long.
- Bence Mary'nin eteği çok uzun.
- That's too long.
- O çok uzun.
- My hair's too long.
- Saçım çok uzun.
- It'll take you too long.
- Bu çok uzun zamanını alacak.
- Tom has been doing that too long.
- Tom bunu çok uzun yapıyor.
- I think we've been here too long.
- Sanırım çok uzun zamandır buradayız.
- Tom has been in Boston way too long.
- Tom Boston'da çok uzun süre kaldı.
- It shouldn't take Tom too long to paint the fence.
- Çiti boyamak Tom'un çok uzun zamanını almamalı.
- That might take too long.
- Çok uzun zaman alabilir.
- Tom has been here too long.
- Tom çok uzun zamandır burada.
- Five years is too long to wait.
- Beş yıl beklemek için çok uzun bir süre.
- It would take too long to explain to you.
- Sana açıklamak çok uzun sürer.
- Doing that will take too long.
- Bunu yapmak çok uzun sürecek.
- It'll take you too long.
- Senin için çok uzun sürer.
- These trousers are too long for me.
- Bu pantolon benim için çok uzun.
- I told you it wouldn't take too long.
- Bunun çok uzun sürmeyeceğini sana söyledim.
- I think we've been here too long.
- Bence çok uzun süredir buradayız.
- Tom's hair is too long.
- Tom'un saçları çok uzun.
- That's too long.
- Bu çok uzun.
- It would take too long to explain.
- Açıklamak çok uzun sürer.
- Tom told me that my hair was too long.
- Tom bana saçımın çok uzun olduğunu söyledi.
- I've been away far too long.
- Ben çok uzun zamandır uzaktayım.
- We won't make you wait too long.
- Seni çok uzun süre bekletmeyeceğiz.
- Tom has been away too long.
- Tom çok uzun süre uzaktaydı.
- The wait was too long.
- Bekleyiş çok uzundu.
- Don't take too long.
- Çok uzun sürmesin.
- Doing that will take us too long.
- Bunu yapmak çok uzun sürer.
- Let's not wait too long.
- Çok uzun süre beklemeyelim.
- I've been doing that too long.
- Onu çok uzun süredir yapıyorum.
- The coffee has been sitting too long.
- Kahve çok uzun süredir duruyor.
- Tom doesn't expect to stay too long.
- Tom çok uzun kalmayı düşünmüyor.
- Don't mourn over the loss of your loved one too long.
- Sevdiğin birinin kaybına çok uzun süre ağlama.
- It'll take too long.
- Çok uzun sürecek.
- You've been hanging around Tom too long.
- Tom'un etrafında çok uzun zamandır takılıyorsun.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
- Kitap listesi çok uzunsa, lütfen tüm yabancı kitapları hariç tutun.
- It is too long ago.
- Çok uzun zaman öncedir.
- I left my gold fish alone and without food for too long and it eventually died!
- Altın balığımı çok uzun süre yalnız ve yemsiz bıraktım ve sonunda öldü!
- It has been too long.
- Çok uzun zaman oldu.
- That might take too long.
- Bu çok uzun sürebilir.
- It took too long.
- Çok uzun sürdü.
- Don't stay in the sun too long.
- Güneşte çok uzun süre kalmayın.
- Tom has been in Boston way too long.
- Tom çok uzun süredir Boston'da.
- I think you've been in Boston a little too long.
- Bence Boston'da biraz çok uzun kaldın.
- It's taking too long.
- Çok uzun zaman alıyor.
- How long is too long?
- Ne kadar uzun çok uzun?
- I think you've been living in Boston too long.
- Bence Boston'da çok uzun süredir yaşıyorsun.
- Tom's brain was deprived of oxygen for too long.
- Tom'un beyni çok uzun süre oksijensiz kaldı.
- Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.
- Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.
- I've been here way too long.
- Çok uzun zamandır buradayım.
- I've been away too long.
- Çok uzun zamandır uzaktaydım.
- You've been in Boston way too long.
- Boston'da çok uzun süre kalmışsın.
- This sentence is too long.
- Bu cümle çok uzun.
- I've been away far too long.
- Çok uzun zamandır uzaktaydım.
- I've been married too long.
- Çok uzun süredir evliyim.
- Tom has been away too long.
- Tom çok uzun zamandır uzakta.
- You've been here way too long.
- Çok uzun zamandır buradasın.
- Don't expose your skin to the sun for too long.
- Cildinizi güneşe çok uzun süre maruz bırakmayın.
- I think I've been here too long.
- Sanırım burada çok uzun kaldım.
- Don't stay in the sun too long.
- Çok uzun süre güneşte kalma.
- It's taking too long.
- Çok uzun sürüyor.
- Don't stay too long.
- Çok uzun süre kalmayın.
- I really think it would be better not to stay here too long.
- Gerçekten burada çok uzun kalmamamın daha iyi olacağını düşünüyorum.
- I think I've been living alone too long.
- Sanırım çok uzun süredir yalnız yaşıyorum.
- You've been here way too long.
- Çok uzun süredir buradasın.
- Tom has been out in the sun too long.
- Tom çok uzun zamandır güneşin altında.
- I think you've been dating Tom too long.
- Bence Tom'la çok uzun zamandır çıkıyorsun.
- The queue is too long at the ticket office.
- Bilet gişesindeki kuyruk çok uzun.
- Don't expose your skin to the sun for too long.
- Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.
- I've been in this place too long.
- Çok uzun zamandır buradayım.
- The movie was too long.
- Film çok uzundu.
- It is too long ago.
- Çok uzun zaman önceydi.
- My hair is too long.
- Saçım çok uzun.
- I guess I waited too long.
- Sanırım çok uzun süre bekledim.
- Tom shouldn't be gone too long.
- Tom çok uzun kalmamalı.
- Don't be too long.
- Çok uzun sürmesin.
- I think I've been living alone too long.
- Sanırım çok uzun zamandır yalnız yaşıyorum.
- We've waited too long already.
- Biz zaten çok uzun süre bekledik.
- I told you it wouldn't take too long.
- Sana çok uzun sürmeyeceğini söylemiştim.
- This is too long.
- Bu çok uzun.
- I told Tom not to swim too long.
- Tom'a çok uzun süre yüzmemesini söyledim.
- Two hours is too long to wait.
- İki saat beklemek için çok uzun bir süre.
- I've waited too long already.
- Çok uzun süre bekledim.
- I've been here too long.
- Çok uzun zamandır buradayım.
- We've already waited too long.
- Biz zaten çok uzun süre bekledik.
- I've been gone too long.
- Çok uzun zamandır yoktum.
- It would take too long to explain to you.
- Size açıklamak çok uzun sürer.
- I slept too long.
- Ben çok uzun uyudum.
- Tom dunked the Oreo in milk for too long and it became soggy.
- Tom, Oreo'yu çok uzun zaman süte daldırdı ve vıcık vıcık oldu.
- Tom has been out in the sun too long.
- Tom çok uzun süre dışarıda güneşteydi.
- My skirt is too long.
- Eteğim çok uzun.
- It's too long.
- Bu çok uzun.
- Is it taking too long?
- Çok uzun sürüyor mu?
- Tom didn't keep Mary waiting too long.
- Tom Mary'yi çok uzun bekletmedi.
- This is taking way too long.
- Bu çok uzun sürüyor.
- This is taking us too long.
- Bu iş çok uzun sürüyor.
- That child was left in the sun too long.
- O çocuk güneşte çok uzun süre kaldı.
- I've been ignored for too long.
- Çok uzun zamandır görmezden geliniyorum.
- These pants are too long.
- Bu pantolon çok uzun.
- It was too long.
- Çok uzundu.
- You've been in Boston too long.
- Boston'da çok uzun süre kaldın.
- It'll take too long to explain.
- Açıklamak çok uzun sürecek.
- You've been in Boston too long.
- Sen çok uzun süredir Boston'daydın.
- Anne told me that my hair was too long.
- Anne saçımın çok uzun olduğunu söyledi.
- Today's broccoli is not good because it has been boiled for too long.
- Bugünkü brokoli iyi değil çünkü çok uzun süre haşlanmış.
- It's going to take too long.
- Çok uzun sürecek.
- It'll take too long.
- Çok uzun sürer.
- Tom has been alone far too long.
- Tom çok uzun zamandır yalnız.
- The text is too long.
- Metin çok uzun.
- I think you've been here too long.
- Bence çok uzun zamandır buradasın.
- We've been here too long.
- Çok uzun zamandır buradayız.
- Don't mourn over the loss of your loved one too long.
- Sevdiğiniz kişinin kaybı için çok uzun süre yas tutmayın.
- You've been living in Boston too long.
- Sen çok uzun zamandır Boston'da yaşıyorsun.
- I've been doing that too long.
- Bunu çok uzun zamandır yapıyorum.
- You've been living in Boston too long.
- Boston'da çok uzun süredir yaşıyorsun.
- I've been away too long already.
- Zaten çok uzun zamandır uzaktaydım.
- I think you've been in Boston too long.
- Bence çok uzun zamandır Boston'dasın.
- If the list of books is too long, please leave out all foreign books.
- Eğer kitapların listesi çok uzunsa lütfen bütün yabancı kitapları dışarıda bırak.
- Too long a holiday makes one reluctant to start work again.
- Çok uzun bir tatil, insanı yeniden işe başlamak konusunda isteksiz yapar.
- I think you've been a therapist too long.
- Bence çok uzun zamandır terapistlik yapıyorsun.
- Doing that will take too long.
- Bunu yapmak çok uzun sürer.
- You cooked the potatoes too long.
- Patatesleri çok uzun süre pişirmişsin.
- I guess I've lived too long.
- Sanırım çok uzun yaşadım.
- Wooden spoons start to mildew if they're left in the sink too long.
- Tahta kaşıklar çok uzun süre lavaboda bırakılırsa küflenmeye başlar.
- I think you've been a policeman too long.
- Bence çok uzun zamandır polissin.
- Your hair is too long.
- Saçınız çok uzun.
- That might take too long.
- O çok uzun sürebilir.
- It'll take too long to explain.
- Açıklaması çok uzun sürer.
- Tom has been doing that too long.
- Tom bunu çok uzun zamandır yapıyor.
- Tom's trousers are too long.
- Tom'un pantolonu çok uzun.
- We waited too long.
- Biz çok uzun süre bekledik.
- Don't stay away too long.
- Çok uzun süre uzak kalma.
Show More (202)
|
