trip - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
trip gezi n.
  • My father promised me a trip to Disneyland.
  • Babam bana Disneyland gezisi sözü vermişti.
  • As some of you may know, I went on a short trip to Vietnam recently.
  • Bazılarınızın bildiği gibi kısa bir süre önce Vietnam'a kısa bir gezi yaptım.
  • On this full-day trip, you will boat through the lush green vegetation of these famous canals.
  • Bu tam günlük gezide bu ünlü kanalların yemyeşil bitki örtüsü arasında tekneyle gezineceksiniz.
Show More (392)
trip yolculuk n.
  • I cannot confirm that but I can confirm they will be taking an early return trip to France.
  • Bunu teyit edemem ama Fransa'ya erken bir dönüş yolculuğu yapacaklarını teyit edebilirim.
  • Conversely, we saw not a single cat in the whole trip.
  • Tam tersi, tüm yolculuk boyunca tek bir kedi dahi görmedik.
  • Conversely, we saw not a single cat in the whole trip.
  • Tam tersi, tüm yolculuk boyunca tek bir kedi bile görmedik.
Show More (304)
trip seyahat n.
  • Every time you fly, you can buy a climate certificate to balance out the emission of CO2 from your trip.
  • Her uçtuğunuzda, seyahatinizden kaynaklanan CO2 emisyonunu dengelemek için bir iklim sertifikası satın alabilirsiniz.
  • Also, check out his fantastic pictures taken during his trip.
  • Ayrıca, seyahati sırasında çektiği harika fotoğraflara bakın.
  • To look like a local, check out these ten tips to enjoy the trip.
  • Yerel biri gibi görünmek için, seyahatin tadını çıkarmak için bu on ipucuna göz atın.
Show More (197)
trip takılmak v.
  • What did I trip over?
  • Neye takıldım?
  • Tom tripped.
  • Tom takıldı.
  • I tripped on a stone, and if he hadn't caught me, I would have fallen into the gorge.
  • Bir taşa takıldım ve eğer beni yakalamasaydı, vadiye düşecektim.
Show More (12)
trip tökezlemek v.
  • I saw them trip and fall.
  • Tökezleyip düştüklerini gördüm.
  • I saw you trip and fall.
  • Tökezleyip düştüğünü gördüm.
  • What did I trip over?
  • Neye takılıp tökezledim.
Show More (10)
trip tur n.
  • Tom's been on an around the world trip since I last saw him.
  • Tom'u son gördüğümden beri dünya turuna çıktı.
  • I've decided to quit my job and take a trip around the world.
  • İşimi bırakıp dünya turuna çıkmaya karar verdim.
  • You can take a boat trip to the island.
  • Adaya tekne turuyla gidebilirsiniz.
Show More (8)
trip ayağı takılmak v.
  • I saw you trip and fall.
  • Ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.
  • One of the youngsters tripped and fell.
  • Gençlerden birinin ayağı takıldı ve düştü.
  • I tripped and nearly fell.
  • Ayağım takıldı ve neredeyse düşüyordum.
Show More (7)
trip çelme takmak v.
  • Our right fielder was tripped and brought down.
  • Sağ saha oyuncumuz çelme takılarak yere düşürüldü.
  • Tom tried to trip me.
  • Tom bana çelme takmaya çalıştı.
  • I tripped my sister.
  • Ben kız kardeşime çelme taktım.
Show More (5)
trip (uyuşturucu vb.) kafa n.
  • He took magic mushrooms and had a bad trip.
  • Sihirli mantar almış ve kafası çok kötü olmuş.
Show More (-2)
trip devreye sokmak v.
  • The robbers were unaware that they had tripped a silent alarm.
  • Soyguncular sessiz bir alarmı devreye soktuklarının farkında değillerdi.
Show More (-2)
trip takılma n.
  • Trips and falls can cause serious fractures.
  • Takılıp düşmeler ciddi kırıklara neden olabilir.
Show More (-2)
trip süzülmek v.
  • Luna came tripping down the corridor with a smile on her face.
  • Luna yüzünde bir gülümsemeyle koridordan aşağıya süzülüyordu.
Show More (-2)
trip kafayı bulmak v.
  • When I was young, I spent most weekends tripping out on LSD.
  • Gençken hafta sonlarımın çoğunu LSD ile kafayı bularak geçirirdim.
Show More (-2)
trip çılgın n.
  • I love that comedian! She is a trip!
  • Bu komedyene bayılıyorum! Tam bir çılgın!
Show More (-2)
trip hata n.
  • He always tries to trip people up.
  • O her zaman insanların hatasını yakalar.
Show More (-2)
trip sendelemek v.
  • I tripped and fell.
  • Sendeledim ve düştüm.
Show More (-2)