| 1 |
trunk |
bagaj |
n. |
|
- Please open the trunk.
- Lütfen bagajı açın.
- I closed the trunk.
- Bagajı kapadım.
- I told you to open the hood, not the trunk.
- Kaputu açmanı söyledim, bagajı değil.
- Sami opened the trunk.
- Sami bagajı açtı.
- I closed the trunk.
- Bagajı kapattım.
- I opened the trunk.
- Bagajı açtım.
- There must be enough space for the tire in my trunk.
- Bagajımda lastik için yeterli alan olmalı.
- Fadil pulled Layla out of the trunk.
- Fadıl, Leyla'yı bagajın dışına çıkardı.
- Tom closed the trunk.
- Tom bagajı kapattı.
- Tom pulled the suitcases out of the trunk.
- Tom bavulları bagajdan çıkardı.
- I've got a rope in my trunk.
- Bagajımda bir ip var.
- Fadil pulled Layla out of the trunk.
- Fadıl Layla'yı bagajdan çıkardı.
- There's a blanket in the trunk.
- Bagajda bir battaniye var.
- I looked in the trunk.
- Bagaja baktım.
- Tom opened the trunk and took out the spare tire.
- Tom bagajı açtı ve yedek lastiği çıkardı.
- Tom opened the trunk.
- Tom bagajı açtı.
- Sami didn't have time to take the groceries out of the trunk.
- Sami'nin yiyecekleri bagajdan çıkaracak vakti yoktu.
- Tom parked his car and opened the trunk.
- Tom arabasını park etti ve bagajı açtı.
- Layla opened the trunk.
- Leyla bagajı açtı.
- My toolbox is in the trunk.
- Alet çantam bagajda.
- Nothing else will fit in the trunk.
- Bagaja başka hiçbir şey sığmayacak.
- The spare tire is in the trunk.
- Yedek lastik bagajda.
- I told you to open the hood, not the trunk.
- Sana kaputu açmanı söyledim, bagajı değil.
- The trunk is open.
- Bagaj açık.
- Would you open the trunk?
- Bagajı açar mısın?
- Layla opened the trunk.
- Layla bagajı açtı.
- There must be enough space for the tire in my trunk.
- Bagajımda lastik için yeterli yer olmalı.
- Tom and Mary couldn't move the heavy trunk.
- Tom ve Mary ağır bagajı taşıyamadılar.
- Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
- He is the only person who can open that trunk.
- O bagajı açabilecek tek kişi o.
- Tom helped me to carry the trunk.
- Tom bagajı taşımama yardım etti.
- He popped the trunk.
- O bagajı patlattı.
- Sami's body was tossed in the trunk.
- Sami'nin cesedi bagaja atıldı.
- I opened the trunk.
- Ben bagajı açtım.
- Sami took the groceries out of the trunk.
- Sami yiyecekleri bagajdan çıkardı.
- Sami's body was tossed in the trunk.
- Sami'nin cesedi bagaja atılmıştı.
- There's nothing in the trunk.
- Bagajda hiçbir şey yok.
- Tom saw something in the trunk.
- Tom bagajda bir şey gördü.
- Tom and Mary couldn't move the heavy trunk.
- Tom ve Mary ağır bagajı taşıyamadı.
- Tom looked in the trunk.
- Tom bagaja baktı.
- Tom took Mary's suitcase out of the trunk.
- Tom, Mary'nin bavulunu bagajdan çıkardı.
- He popped the trunk.
- Bagajı patlattı.
- I shut the trunk.
- Bagajı kapattım.
- What was it that Tom took out of the trunk?
- Tom'un bagajdan çıkardığı şey neydi?
- Tom opened the trunk to get the spare tire.
- Tom yedek lastiği almak için bagajı açtı.
- Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve boş olduğunu gördü.
- Nothing else will fit in the trunk.
- Bagaja başka bir şey sığmaz.
Show More (44)
|
| 2 |
trunk |
araba bagajı |
n. |
|
- I found what you were looking for in the trunk of my car.
- Aradığın şeyi arabamın bagajında buldum.
- The most logical place to keep your spare tire is in the trunk of your car.
- Yedek lastiğinizi saklamak için en mantıklı yer arabanızın bagajıdır.
- Tom left his suitcase in the trunk of his car.
- Tom bavulunu arabasının bagajında bıraktı.
- What's in the trunk of your car?
- Arabanın bagajında ne var?
- What's in the beach bag that's in the trunk of your car?
- Arabanızın bagajındaki plaj çantasında ne var?
- Tom had several bags of gold dust in the trunk of his car.
- Tom'un arabasının bagajında birkaç altın tozu torbası vardı.
- There's a body in the trunk of the car.
- Arabanın bagajında bir ceset var.
- Tom left his suitcase in the trunk of his car.
- Tom bavulunu arabasının bagajında unutmuş.
- What kind of stuff do you keep in the trunk of your car?
- Arabanızın bagajında ne tür eşyalar bulunduruyorsunuz?
- I've got my guitar in the trunk of my car.
- Arabamın bagajında gitarım var.
- Tom opened the trunk of the car.
- Tom arabanın bagajını açtı.
- I keep this baseball bat in the trunk of my car.
- Bu beyzbol sopasını arabamın bagajında tutuyorum.
- Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.
- Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.
- I found what you were looking for in the trunk of my car.
- Aradığınız şeyi arabamın bagajında buldum.
- Tom put his suitcase in the trunk of the car.
- Tom bavulunu arabanın bagajına koydu.
- Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.
- Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulunduruyor.
- My guitar is in the trunk of Tom's car.
- Gitarım Tom'un arabasının bagajında.
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
- Tom arabasının bagajında her zaman bir takviye kablosu bulundurur.
- That box is too big to put in the trunk of the car.
- Bu kutu arabanın bagajına koymak için çok büyük.
- Tom had several bags of gold dust in the trunk of his car.
- Tom'un arabasının bagajında birkaç torba altın tozu vardı.
- What's in the beach bag that's in the trunk of your car?
- Arabanın bagajındaki plaj çantasında ne var?
- Tom put the spare tire in the trunk of his car.
- Tom yedek lastiği arabasının bagajına koydu.
- I've got my guitar in the trunk of my car.
- Gitarım arabamın bagajında.
- What's in the trunk of your car?
- Arabanızın bagajındaki nedir?
- Tom loaded the bags into the trunk of his car.
- Tom çantaları arabasının bagajına yükledi.
Show More (22)
|
| 3 |
trunk |
sandık |
n. |
|
- He lifted the trunk to show off his strength.
- Gücünü göstermek için sandığı kaldırdı.
- What was it that Tom took out of the trunk?
- Tom'un sandıktan çıkardığı neydi?
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
- Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- Let's put this in the trunk.
- Hadi bunu sandığın içine koyalım.
- Look for the key to this trunk, Anne.
- Bu sandığın anahtarını ara, Anne.
- Layla opened the trunk.
- Leyla sandığı açtı.
- Sami opened the trunk.
- Sami sandığı açtı.
- He arrived with a trunk full of books.
- Bir sandık dolusu kitapla geldi.
- There's nothing in the trunk.
- Sandıkta bir şey yok.
Show More (6)
|
| 4 |
trunk |
ağaç gövdesi |
n. |
|
- The Lady of the Lake bewitched Merlin and trapped him in the trunk of a tree.
- Gölün Hanımı Merlin'e büyü yaptı ve onu bir ağacın gövdesine hapsetti.
- The two squirrels chased each other around the trunk of a large tree.
- İki sincap büyük bir ağacın gövdesinin etrafında birbirlerini kovaladılar.
- The two squirrels chased each other around the trunk of a large tree.
- İki sincap büyük bir ağacın gövdesinin etrafında birbirini kovaladı.
- I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.
- Seni şu büyük meşe ağacının altındaki yeşil çimenlere yatıracağım ve sonra ağacın gövdesine baş harflerimizi kazıyacağım.
Show More (1)
|
| 5 |
trunk |
bavul |
n. |
|
- Tom helped me to carry the trunk.
- Tom bavulu taşımama yardım etti.
- He arrived with a trunk full of books.
- O, kitap dolu bir bavulla geldi.
- Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu indir.
- Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
Show More (1)
|
| 6 |
trunk |
gövde (ağaç) |
n. |
|
- The trunk is the main part of a tree.
- Gövde bir ağacın ana parçasıdır.
- The apple does not fall far from the trunk.
- Elma gövdesinden uzağa düşmez.
Show More (-1)
|
| 7 |
trunk |
hortum |
n. |
|
- Elephants have long trunks.
- Fillerin uzun hortumları vardır.
Show More (-2)
|
