|
- The ignorance surrounding this debate is unbelievable.
- Bu tartışmayı çevreleyen cehalet inanılmaz.
- Mr Bolkestein, the ignorance surrounding this debate is unbelievable.
- Sayın Bolkestein, bu tartışmayı çevreleyen cehalet inanılmaz.
- At the same time however, it is unbelievable that the number of extraordinary sessions remains unchanged.
- Ancak aynı zamanda olağanüstü oturumların sayısının değişmemesi de inanılmazdır.
- Secondly, at the end of 1999 unbelievable storms raged bringing death and destruction to vast tracts of the EU.
- İkinci olarak, 1999 yılının sonunda kopan inanılmaz fırtınalar AB'nin geniş bölgelerine ölüm ve yıkım getirmiştir.
- It really is unbelievable that democracy can be practised and human rights observed on that basis.
- Bu temelde demokrasinin uygulanabilmesi ve insan haklarının gözetilebilmesi gerçekten inanılmaz.
- Affiliate marketing has an unbelievable level of mobility and freedom.
- Satış ortaklığı, inanılmaz seviyede bir hareketlilik ve özgürlüğe sahip.
- Affiliate marketing has an unbelievable level of mobility and freedom.
- Bağlı kuruluş pazarlaması inanılmaz düzeyde bir hareketlilik ve özgürlüğe sahiptir.
- This place is unbelievable.
- Bu yer inanılmaz.
- They're unbelievable.
- İnanılmazlar.
- Tom is an unbelievable kid.
- Tom inanılmaz bir çocuk.
- His technique was unrivalled and completely unbelievable.
- Onun tekniği rakipsizdi ve tamamen inanılmazdı.
- He told me a completely unbelievable story.
- O bana tamamen inanılmaz bir hikaye anlattı.
- The difference was unbelievable.
- Aradaki fark inanılmazdı.
- This is just unbelievable.
- Bu sadece inanılmaz.
- That was unbelievable.
- İnanılmazdı.
- The plot was unbelievable.
- Olay örgüsü inanılmazdı.
- Those guys were absolutely unbelievable.
- O çocuklar kesinlikle inanılmazdı.
- They're unbelievable.
- Onlar inanılmazlar.
- It's really unbelievable, isn't it?
- Gerçekten inanılmaz, değil mi?
- The journey that brought me here is almost unbelievable.
- Beni buraya getiren yolculuk neredeyse inanılmaz.
- He told me a completely unbelievable story.
- Bana tamamen inanılmaz bir hikaye anlattı.
- The team spirit was unbelievable, we were all in this together.
- Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz bu işin içindeydik.
- My tooth is giving me unbelievable pain.
- Dişim inanılmaz ağrı yapıyor.
- This story might sound unbelievable but it is true.
- Bu hikaye inanılmaz gelebilir ama o doğrudur.
- Tom was unbelievable.
- Tom inanılmazdı.
- It is unbelievable that he did something like that.
- Böyle bir şey yapmış olması inanılmaz.
- This was literally unbelievable.
- Bu tam anlamıyla inanılmazdı.
- It's unbelievable how fast time flies.
- Zamanın bu kadar hızlı akması inanılmaz.
- The daily life of these people is unbelievable.
- Bu insanların gündelik hayatı inanılmaz.
- My tooth is giving me unbelievable pain.
- Dişim bana inanılmaz acı veriyor.
- You people are unbelievable.
- Siz insanlar inanılmazsınız.
- It's unbelievable how fast time flies.
- Zamanın ne kadar hızlı geçtiği inanılmaz.
- This family is unbelievable.
- Bu aile inanılmaz.
- Tom is unbelievable.
- Tom inanılmaz.
- The daily life of these people is unbelievable.
- Bu insanların günlük yaşamı inanılmazdır.
- This is an unbelievable day.
- İnanılmaz bir gün.
- This is really unbelievable.
- Bu gerçekten inanılmaz.
- The journey that brought me here is almost unbelievable.
- Beni buraya getiren seyahat neredeyse inanılmaz.
- This place is unbelievable.
- Burası inanılmaz bir yer.
- The speed with which we forget is just unbelievable.
- Unutma hızımız inanılmaz.
- This is just unbelievable.
- Bu inanılmaz.
- It seemed unbelievable.
- İnanılmaz görünüyordu.
- This story you're telling is unbelievable.
- Anlattığın bu hikaye inanılmaz.
- This was literally unbelievable.
- Bu gerçekten inanılmazdı.
- It's unbelievable.
- Bu inanılmaz bir şey.
- This is unbelievable.
- Bu inanılmaz.
- This family is unbelievable.
- Bu aile inanılmazdır.
- The atmosphere here is unbelievable.
- Buradaki atmosfer inanılmazdır.
- That was unbelievable.
- Bu inanılmazdı.
- This is an unbelievable day.
- Bu, inanılmaz bir gündü.
- The atmosphere here is unbelievable.
- Buradaki atmosfer inanılmaz.
- The team spirit was unbelievable, we were all in this together.
- Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz birlikte bunun içindeydik.
- His technique was unrivalled and completely unbelievable.
- Tekniği rakipsiz ve tamamen inanılmazdı.
- It was just absolutely unbelievable.
- Kesinlikle inanılmazdı.
- This is unbelievable!
- Bu inanılmaz!
- It is unbelievable that he did something like that.
- Onun böyle bir şey yapması inanılmaz.
- The difference was unbelievable.
- Fark inanılmazdı.
- This story might sound unbelievable but it is true.
- Bu hikaye kulağa inanılmaz gelebilir ama gerçek.
- That's unbelievable.
- O inanılmaz.
- It really is unbelievable.
- Gerçekten inanılmaz.
- It really is unbelievable.
- Bu gerçekten inanılmaz.
- It was unbelievable.
- İnanılmazdı.
Show More (60)
|