water - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
water su n.
  • Drinking water is an integral part of a healthy life.
  • Su içmek sağlıklı yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır.
  • I have no special quarrel with the Spanish, French or British fishermen who come into what are natural waters.
  • Doğal sulara giren İspanyol, Fransız ya da İngiliz balıkçılarla özel bir sorunum yok.
  • Transatlantic relations are now in stormy waters.
  • Transatlantik ilişkiler şu anda fırtınalı sularda seyretmektedir.
Show More (1928)
water sulamak v.
  • Indoor plants require watering regularly.
  • İç mekan bitkilerinin düzenli olarak sulanması gerekir.
  • Only one river is watering the Southern region.
  • Güney bölgesini sadece bir nehir sulamaktadır.
  • I dug, planted and watered this place all by myself.
  • Burayı tek başıma kazdım, ektim ve suladım.
Show More (52)
water sulandırmak v.
  • Charles watered his orange juice.
  • Charles portakal nektarını sulandırdı.
  • It was not so much me who had their mouth watering.
  • Onların ağzını sulandıran ben değildim.
  • It makes your mouth water even more.
  • Bu durum insanın ağzını daha da sulandırıyor.
Show More (6)
water sulanmak v.
  • Tom's eyes started to water.
  • Tom'un gözleri sulanmaya başladı.
  • My mouth waters when I read cooking books.
  • Yemek kitapları okuduğumda ağzım sulanıyor.
  • My eyes are watering.
  • Gözlerim sulanıyor.
Show More (0)
water su yolu n.
  • You can get to that coast faster by water.
  • Su yoluyla o kıyıya daha hızlı ulaşabilirsiniz.
Show More (-2)
water su vermek v.
  • Strayed animals need to be fed and watered, too.
  • Sokak hayvanlarının da beslenmesi ve onlara su verilmesi gerekir.
Show More (-2)