|
- He used to write children's songs in the 70s.
- 70'li yıllarda çocuk şarkıları yazardı.
- Andy has been writing AI software programs.
- Andy, yapay zeka yazılım programları yazıyor.
- She was required to write a check for the deposit.
- Depozito için çek yazması gerekiyordu.
- She took a pen in her hand and began to write.
- Eline bir kalem aldı ve yazmaya başladı.
- Please tell me any of these pens writes.
- Lütfen bana bu kalemlerden herhangi birinin yazdığını söyle.
- In the White Paper on Transport, the Commission writes that we must halve the number of people killed by 2010.
- Ulaştırma Beyaz Kitabında Komisyon, 2010 yılına kadar ölen insan sayısını yarıya indirmemiz gerektiğini yazıyor.
- Tens of thousands of people have written from 110 countries to appeal for clemency in the Amina case.
- 110 ülkeden on binlerce kişi Amina davasında merhamet çağrısında bulunmak için mektup yazdı.
- You have written 'there are no grounds for this' in your report!
- Raporunuza 'bunun için hiçbir gerekçe yok' diye yazdınız!
- You can write to the services to correct the verbatim report.
- Kelimesi kelimesine raporun düzeltilmesi için servislere yazabilirsiniz.
- She wrote to you and met you, and you chose to ignore here.
- Size yazdı ve sizinle görüştü ve siz burayı görmezden gelmeyi seçtiniz.
- I am grateful that you wrote in the past, but last week his leave to appeal to the Supreme Court was turned down.
- Geçmişte yazdığınız için minnettarım, ancak geçen hafta Yüksek Mahkeme'ye itiraz izni reddedildi.
- I am thinking, in particular, of the most disadvantaged, who also have to learn to read, write and count.
- Özellikle de okuma, yazma ve saymayı öğrenmek zorunda olan en dezavantajlı kişileri düşünüyorum.
- Mr Schnellhardt, you write that 'confidence is good, control is better'.
- Sayın Schnellhardt, "güven iyidir, kontrol daha iyidir" diye yazmışsınız.
- We have written to the authorities concerned.
- İlgili makamlara mektup yazdık.
- I want the Convention to feel it is under pressure, which is why I have written in this way.
- Konvansiyon'un baskı altında olduğunu hissetmesini istiyorum, bu nedenle bu şekilde yazdım.
- Will you write to me before the next plenary with that information?
- Bir sonraki genel kuruldan önce bana bu bilgileri yazacak mısınız?
- Ruslan Sharipov is a journalist who wrote about police and government corruption.
- Ruslan Sharipov polis ve hükümet yolsuzlukları hakkında yazan bir gazetecidir.
- I am rather surprised to hear her say I wrote her a strongly worded letter.
- Ona sert ifadeler içeren bir mektup yazdığımı söylemesine oldukça şaşırdım.
- The American president's current negotiator, Robert Zoellick, wrote the 1990 transatlantic declaration.
- Amerikan Başkanı'nın şimdiki müzakerecisi Robert Zoellick, 1990 transatlantik deklarasyonunu yazmıştır.
- I think that this report has prestige written all over it.
- Bence bu raporun her yerinde prestij yazıyor.
- The history of Ireland could be written in Cork, for it was affected in a similar way to all of Ireland.
- İrlanda'nın tarihi Cork'ta yazılabilir, çünkü Cork tüm İrlanda'ya benzer şekilde etkilenmiştir.
- Scrooge sat in his counting house, he wrote.
- Scrooge sayım evinde oturmuş, diye yazmış.
- She quotes me as having written that she should kindly come to the Committee on Budgetary Control.
- Benden Bütçe Kontrol Komitesi'ne nazikçe gelmesi gerektiğini yazdığını aktarıyor.
- I am grateful that you wrote in the past, but last week his leave to appeal to the Supreme Court was turned down.
- Geçmişte yazdığınız için minnettarım, ancak geçen hafta Yüksek Mahkeme'ye temyiz başvurusu reddedildi.
- My group's co-ordinator and I wrote you a letter asking for the vote to be re-scrutinised.
- Grubumun koordinatörü ve ben size bir mektup yazarak oylamanın yeniden gözden geçirilmesini talep ettik.
- It is an appalling situation and I would appeal to you to write to all the parties concerned.
- Bu dehşet verici bir durum ve sizden ilgili tüm taraflara yazmanızı rica ediyorum.
- He wrote that 'Europe is searching for itself.
- Avrupa kendini arıyor' diye yazmıştı.
- Which brings me to the recommendation to Member States on reading and writing lessons and access to basic skills.
- Bu da beni okuma yazma dersleri ve temel becerilere erişim konusunda Üye Devletlere yönelik tavsiyeye getiriyor.
- Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
- Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.
- I cannot, however, help but feel that you did not write it yourself.
- Bununla birlikte, bunu sizin yazmadığınızı düşünmeden edemiyorum.
- We have written a new text into the environmental liability proposal.
- Çevresel sorumluluk teklifine yeni bir metin yazdık.
- These are not circular letters that they have just signed, they are letters that they have written themselves.
- Bunlar sadece imzaladıkları genelgeler değil, kendi yazdıkları mektuplar.
- There is not the slightest doubt that they can write as they please.
- İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yoktur.
- I appeal to you to write to the Taliban authorities about the unfortunate case of Shelter Now.
- Shelter Now yardım kuruluşunun talihsiz durumu hakkında Taliban yetkililerine yazmanız için size çağrıda bulunuyorum.
- There is not the slightest doubt that they can write as they please.
- İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yok.
- But what did you write?
- Ama sen ne yazdın?
- The right to knowledge and, consequently, the right to know how to read, write and count are part of this Charter.
- Bilgi edinme hakkı ve buna bağlı olarak okuma, yazma ve saymayı bilme hakkı bu Şartın bir parçasıdır.
- Mr Scheibenbogen writes to me regularly.
- Bay Scheibenbogen bana düzenli olarak yazıyor.
- With the constitution the EU will be militarised and NATO has been written into it.
- Anayasa ile AB askerileştirilecek ve NATO anayasanın içine yazılacaktır.
- Through what we have written today, we are therefore doing ourselves a disservice.
- Dolayısıyla bugün yazdıklarımızla kendimize kötülük etmiş oluyoruz.
- Financial journalists are free to write whatever they wish.
- Finans gazetecileri istediklerini yazmakta özgürdürler.
- We wanted to see positive outcomes and indeed that is what I wrote in my report.
- Olumlu sonuçlar görmek istedik ve gerçekten de raporumda bunu yazdım.
- Schools must provide pupils with these skills, as they do in the case of reading and writing.
- Okullar, tıpkı okuma ve yazmada olduğu gibi öğrencilere bu becerileri kazandırmalıdır.
- I sincerely apologise for writing in Greek.
- Yunanca yazdığım için içtenlikle özür dilerim.
- So, I've written in you since September.
- Eylül'den beri sana yazıyorum.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- If my heart could write songs, they'd sound like these.
- Eğer kalbim şarkı yazabiliyor olsaydı, bunlara benzerdi.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ayrıca genellikle e-tabloda yorum yazmak için de yer bırakıyorum.
- Wait, you wrote me a song?
- Dur br dakika, bana bir şarkı mı yazdın?
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy hikaye editörü olarak işe alındı, ancak sezonun ilk yarısında sadece iki bölüm yazdı.
- That poetry he pretends to write, they're old song lyrics.
- Kendi yazdığını iddia ettiği şiirler aslında eski şarkı sözleri.
- The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
- İki kadın sıkı dost oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzelce yazarsan babacık sana şirin bir at verecek.
- I began writing the novel that would be my first book.
- İlk kitabım olacak romanı yazmaya başladım.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlığa benim adımı da yazdı.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Bu nedenle bütün işletim sistemini yazmak oldukça kapsamlı bir iştir.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Dolayısıyla, bütün bir işletim sistemini yazmak çok büyük bir iştir.
- Don't waste time looking to perfection; try and write better.
- Mükemmelliği aramakla zaman kaybetmeyin; deneyin ve daha iyi yazın.
- Most people spend all their time in a web browser writing emails or surfing the web.
- Çoğu insan tüm zamanını bir web tarayıcısında e-posta yazarak veya internette gezinerek geçirir.
- We used to write one another quite long letters.
- Eskiden birbirimize oldukça uzun mektuplar yazardık.
- One time someone wrote me a letter like that.
- Bir keresinde biri bana böyle bir mektup yazmıştı.
- So, I've written in you since September.
- Yani eylülden beri sana yazıyorum.
- It's a beautiful song written by a guy called Martin Evan, actually, for me.
- Aslında Martin Evan adında bir adamın benim için yazdığı güzel bir şarkı.
- If my heart could write songs, they'd sound like these.
- Eğer kalbim şarkı yazabilseydi, bunlar gibi olurdu.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy, sezonun ilk yarısında yalnızca iki bölüm yazmasına rağmen hikaye editörü olarak işe alındı.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlık için benim adımı da yazdı.
- Check out what one user wrote.
- Bir kullanıcının ne yazdığına bakın.
- I'd always wanted to write a hard, aggressive march.
- Her zaman sert, saldırganca bir marş yazmak istemişimdir.
- I wrote a whole book about it.
- Bunun üzerine koskoca bir kitap yazdım.
- That's why I already decided to write about season two.
- Bu yüzden zaten ikinci sezon hakkında yazmaya karar verdim.
- He also wrote my name in for president.
- Benim ismimi de cumhurbaşkanlığı için yazdı.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ve genellikle tabloda yorum yazmak için de boşluk bırakırım.
- For sites like that, we would have to write IP addresses in a web browser and visit them that way.
- Bu gibi siteler için IP adreslerini bir web tarayıcısına yazmamız ve bu şekilde ziyaret etmemiz gerekecektir.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzelce yazarsan, baban sana şirin bir at verecek.
- One should write about nothing at all.
- Saf hiçlik hakkında yazmalı insan.
- One should write about nothing at all.
- Hiçbir şey hakkında yazmamak gerekir.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Grup "Mortician" adlı ilk şarkısını yazdıktan sonra ismini bu şekilde değiştirme kararı almıştır.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzel yazarsan baban sana şirin bir at verecek.
- You can check out this post I wrote a few weeks ago for more information.
- Daha fazla bilgi için birkaç hafta önce yazdığım bu yazıya göz atabilirsiniz.
- If you are a man seeking a wife, write me at once.
- Eğer eş arayan bir adamsan, hemen bana yaz.
- The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
- İki kadın yakın arkadaş oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
- I wrote a whole book about it.
- Ben bunun hakkında koca bir kitap yazdım.
- An analysis I wrote last year on the merits of drone warfare.
- Geçen yıl drone savaşının yararları üzerine yazdığım bir inceleme.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazmışlar ve grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar vermişler.
- So, I've written in you since September.
- Eylül ayından beri sana yazıyorum.
- Wait, you wrote me a song?
- Bekle, bana bir şarkı mı yazdın?
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazdıktan sonra grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar verdiler.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Bu nedenle, bütün bir işletim sistemini yazmak çok büyük bir iştir.
- I'd always wanted to write a hard, aggressive march.
- Her zaman sert ve agresif bir marş yazmak istemiştim.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ve genellikle e-tabloya yorum yazmak için boşluk da bırakırım.
- That poetry he pretends to write, they're old song lyrics.
- Yazıyormuş gibi yaptığı şiirler, aslında eski şarkı sözleri.
- I wrote a whole book about it.
- Bunun hakkında koca bir kitap yazdım.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen, bana yazman yeterli.
- In fact, there's not much to write after that title.
- Aslında bu başlıktan sonra yazacak pek bir şey yok.
- An analysis I wrote last year on the merits of drone warfare.
- Geçen yıl dron savaşının yararları hakkında yazdığım bir inceleme yazısı.
- Besides, you'll write me another one, I'm sure.
- Ayrıca, bana bir tane daha yazacağından eminim.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy ekibe hikâye editörü olarak alınmıştır, ancak sezonun ilk yarısı boyunca sadece iki bölüm yazmıştır.
- Tom didn't write anything.
- Tom hiçbir şey yazmadı.
- Have you written all the New Year's cards already?
- Tüm yeni yıl kartlarını yazdınız mı?
- Tom might be writing email now.
- Tom şu anda e-posta yazıyor olabilir.
- Layla wrote the letters to a close friend.
- Leyla mektubu yakın arkadaşına yazdı.
- Someone who knows English well must've written that.
- İngilizceyi iyi bilen biri onu yazmış olmalı.
- I have written your name in my heart.
- Adını kalbime yazdım.
- Do you think I should write?
- Sizce yazmalı mıyım?
- Write your address here.
- Adresini buraya yaz.
- Did you write anything in your diary today?
- Bugün günlüğüne bir şey yazdın mı?
- It's very unlikely that Tom wrote this report.
- Bu raporu Tom'un yazmış olması pek olası değil.
- I'm going to write a postcard to Tom.
- Tom'a bir kartpostal yazacağım.
- I even wrote Tom a letter.
- Tom'a bir mektup bile yazdım.
- Please choose a suitable answer and write it in the blank space.
- Lütfen uygun bir cevap seçin ve boşluğa yazın.
- He loves writing articles for Wikipedia.
- Wikipedia için makale yazmayı seviyor.
- I know you have an essay to write.
- Yazman gereken bir kompozisyon olduğunu biliyorum.
- My friend wrote me a letter in which he asks if I am well.
- Arkadaşım bana bir mektup yazarak iyi olup olmadığımı sordu.
- Tom says he'll sing that song he wrote about you tonight.
- Tom, bu gece senin hakkında yazdığı o şarkıyı söylediğini söyledi.
- He gave us an essay to write during the vacation.
- O bize tatil sırasında yazmamız için bir kompozisyon verdi.
- In my free time, I write on my blog.
- Boş zamanlarımda blogumda yazıyorum.
- Tom helped me write this essay.
- Tom bu makaleyi yazmama yardım etti.
- It was a very difficult story to write.
- Yazması çok zor bir öyküydü.
- Some people listen to music when writing, but others say it hampers their productivity.
- Bazı insanlar yazarken müzik dinler, ancak diğerleri bunun üretkenliklerini engellediğini söyler.
- He wrote to me yesterday.
- O dün bana yazdı.
- He has written two books.
- O, iki kitap yazdı.
- Later he wrote to the president.
- Daha sonra devlet başkanına yazdı.
- You don't need to write more than 400 words.
- 400'den fazla kelime yazmana gerek yok.
- Do not give up and keep writing.
- Vazgeçme ve yazmaya devam et.
- I like what you've written.
- Yazdığın şey hoşuma gitti.
- Where is my name written?
- Benim adım nerede yazıyor?
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi adını nasıl yazacağını bilir.
- Who doesn't write love letters?
- Kim aşk mektupları yazmaz?
- Tom shouldn't have written his password on the inside cover of his notebook.
- Tom şifresini defterinin iç kapağına yazmamalıydı.
- What should I write about?
- Ne hakkında yazmalıyım?
- Tom is at his desk writing something.
- Tom masasında bir şey yazıyor.
- You didn't tell them what she wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- We shouldn't have written that.
- Bunu yazmamalıydık.
- He wrote it hurriedly.
- O bunu telaşla yazdı.
- I love to write music.
- Ben müzik yazmayı severim.
- He writes to me less and less often these days.
- Bugünlerde bana daha az yazıyor.
- The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.
- Bu Allah'ın belası köyde yaşayan köylülerin çoğu okuma yazma bilmiyor.
- What do you think I should write?
- Ne yazmam gerektiğini düşünüyorsun?
- Tell Tom what you think about the article Mary wrote.
- Tom'a Mary'nin yazdığı makale hakkında ne düşündüğünü söyle.
- Tom's father, who is in prison, never writes to him.
- Tom'un hapiste olan babası asla ona yazmıyor.
- Tom Jackson wrote his first book before he was thirteen.
- Tom Jackson ilk kitabını on üç yaşından önce yazdı.
- Please write to me about conditions at your school.
- Lütfen okulunuzdaki koşullar hakkında bana yazın.
- Nothing is written on the helicopter.
- Helikopterin üzerinde hiçbir şey yazmıyor.
- I forgot to write my name on the exam.
- Ben sınavda adımı yazmayı unuttum.
- I'm writing gibberish.
- Saçma sapan yazıyorum.
- Tell me what to write and I'll write it for you.
- Bana ne yazacağımı söyle ve onu senin için yazacağım.
- He's writing his diary.
- O günlüğünü yazıyor.
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce gençken her gün günlüğüme yazardım.
- She wrote to me to come at once.
- Derhal gelmem için bana yazdı.
- Try to write in plain English.
- Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
- Write your telephone number down on this pad.
- Bu kağıt üzerine telefon numaranızı yazın.
- Tom writes children's books.
- Tom çocuk kitapları yazıyor.
- Did he write it with a pencil?
- Kalemle mi yazdı?
- He has written three books, two of which are best sellers.
- Üç kitap yazdı, ikisi en çok satanlar listesinde.
- Write your answers with a pencil.
- Cevaplarınızı kurşun kalemle yazın.
- I haven't written any new poems in a long time.
- Uzun zamandır yeni şiir yazmadım.
- He wrote a threatening letter to his girlfriend.
- Kız arkadaşına tehdit mektubu yazmış.
- He wrote this novel at twenty.
- O, bu romanı yirmi yaşında yazdı.
- I prefer to write in French.
- Fransızca yazmayı tercih ederim.
- I cannot speak and listen as well as I write.
- Konuşma ve duyduğunu anlama konusunda yazabildiğim kadar iyi değilim.
- It's shocking what they wrote about you in the papers.
- Gazetelerde senin hakkında yazdıkları şey şok edici.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
- Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Please don't write to me again.
- Lütfen bana bir daha yazma.
- Why did you write this book?
- Bu kitabı neden yazdın?
- I wrote you a letter.
- Sana bir mektup yazdım.
- I don't know how to write with the left hand.
- Sol elle nasıl yazılır bilmiyorum.
- I'll lend you my textbook if you promise not to write anything in it.
- Ona bir şey yazmamaya söz verirsen ders kitabımı sana gönderirim.
- Tom wrote Mary many letters.
- Tom Mary'ye birçok mektup yazdı.
- Tom is at his desk writing something.
- Tom masasında bir şeyler yazıyor.
- I wrote about Tom last month.
- Geçen ay Tom hakkında yazmıştım.
- We did write to you.
- Sana yazdık.
- That book is helping you to write effectively.
- Bu kitap etkili yazmanıza yardımcı oluyor.
- I never learned to write.
- Yazmayı hiç öğrenmedim.
- You'll want to write this down.
- Bunu yazmak isteyeceksiniz.
- I can neither write nor read.
- Ne yazabiliyorum ne de okuyabiliyorum.
- I don't like to write numbers.
- Sayı yazmayı sevmiyorum.
- I want something to write on.
- Üzerine yazacak bir şey istiyorum.
- It's the first thing that my father wrote.
- Babamın yazdığı ilk şey bu.
- I will write to you next week.
- Önümüzdeki hafta size yazacağım.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom tüm defterlerine adını yazdı.
- Do you have something to write with?
- Yazmak için bir şeyin var mı?
- Can I write it that way?
- Bunu o şekilde yazabilir miyim?
- Tom seldom makes mistakes when writing in French.
- Tom Fransızca yazarken nadiren hata yapar.
- Why will I forget to write to my family?
- Neden aileme yazmayı unutuyorum?
- I sometimes write to Tom.
- Bazen Tom'a yazarım.
- Did you write this book?
- Bu kitabı sen mi yazdın?
- Please write the answer on this piece of paper.
- Lütfen cevabı bu kağıt parçasına yazın.
- I wrote to him to come immediately.
- Hemen gelmesi için ona yazdım.
- Can you write in Braille?
- Braille yazabilir misiniz?
- I'm writing nonsense.
- Saçma sapan şeyler yazıyorum.
- Let's write Tom a note.
- Tom'a bir not yazalım.
- Won't you please write with a ballpoint pen?
- Lütfen tükenmez kalemle yazmaz mısınız?
- The girl is writing.
- Kız yazıyor.
- He wrote him a friendly response.
- Ona dostça bir yanıt yazdı.
- I even wrote a letter to Tom.
- Tom'a bir mektup bile yazdım.
- Yanni wrote a big essay.
- Yanni uzun bir makale yazdı.
- I wrote that.
- Bunu ben yazdım.
- Who wrote the Bible?
- İncil'i kim yazdı?
- If Tom didn't write it, who did?
- Onu Tom yazmadıysa, kim yazdı?
- I wonder if what I wrote was correct.
- Yazdığımın doğru olup olmadığını merak ediyorum.
- Do you spend much time writing email?
- Eposta yazarken çok zaman harcar mısın?
- A bear wrote the story.
- Bir ayı hikaye yazdı.
- I will write to you soon.
- Sana yakında yazacağım.
- Write with a pen.
- Kalemle yaz.
- Tom wrote Mary a long letter.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup yazdı.
- She writes with her left hand.
- Sol eliyle yazıyor.
- Layla wrote the letters to a close friend.
- Layla mektupları yakın bir arkadaşına yazdı.
- Jim wrote the letter for Betty.
- Jim, mektubu Betty'ye yazdı.
- Do you usually write to Tom in French?
- Tom'a genellikle Fransızca mı yazarsın?
- Sorry that I haven't written in ages.
- Uzun zamandır yazmadığım için özür dilerim.
- I've been writing letters all day long.
- Bütün gün mektup yazdım.
- Tom wrote love letters to Mary.
- Tom, Mary'ye aşk mektupları yazdı.
- I picked up a pencil and started to write.
- Bir kalem aldım ve yazmaya başladım.
- Tom wrote the note in French.
- Tom notu Fransızca yazdı.
- Tom almost never writes to us.
- Tom bize neredeyse hiç yazmaz.
- She didn't write either.
- O da yazmadı.
- Did you pay somebody to write this for you?
- Bunu yazması için birine para mı verdin?
- Tom wrote many letters to Mary.
- Tom, Mary'ye birçok mektup yazdı.
- Tom wrote long letters to Mary.
- Tom, Mary'ye uzun mektuplar yazdı.
- My son can neither read nor write yet.
- Oğlum henüz ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Write the date of your birth.
- Doğum tarihini yaz.
- Write in words the numbers you can see in the picture!
- Resimde görebildiğin rakamları yazıyla yaz!
- Have I already told you about the book I'm writing?
- Yazdığım kitaptan size daha önce bahsetmiş miydim?
- I'm not writing about you.
- Ben senin hakkında yazmıyorum.
- Her speeches are all written by other people.
- Onun konuşmalarının hepsi başkaları tarafından yazıldı.
- He wrote me a love letter.
- Bana bir aşk mektubu yazdı.
- I didn't tell you what he wrote in that letter.
- O mektupta ne yazdığını sana söylemedim.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom defterine Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- Write this down.
- Bunu yazın.
- Is it true Tom can't read or write?
- Tom'un okuyup yazamadığı doğru mu?
- I like to write in French.
- Fransızca yazmayı seviyorum.
- I hope Tom will write soon.
- Tom'un yakında yazacağını umuyorum.
- Tom likes writing.
- Tom yazmayı seviyor.
- Tom writes very well.
- Tom çok iyi yazıyor.
- I know every word of every song that Tom ever wrote.
- Tom'un şimdiye kadar yazdığı her şarkının her kelimesini biliyorum.
- He wrote it down so he wouldn't forget.
- Unutmamak için yazdı.
- This is the last letter Tom ever wrote.
- Bu Tom'un yazdığı son mektup.
- How do you write a program which makes backup copies?
- Yedek kopyalar yapan bir programı nasıl yazıyorsunuz?
- I wrote my name on the cover of all my notebooks.
- Bütün defterlerimin kapağına adımı yazdım.
- She sometimes has her sister write her term papers.
- Bazen dönem ödevlerini kız kardeşine yazdırır.
- No matter how busy Tom gets, he never forgets to write an email to his mother at least once a week.
- Tom ne kadar meşgul olursa olsun, haftada en az bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
- He kept writing about animals.
- O, hayvanlar hakkında yazmaya devam etti.
- I wish I could write as well as Tom.
- Keşke ben de Tom kadar iyi yazabilseydim.
- What I wrote isn't English.
- Yazdığım şey İngilizce değil.
- Don't forget to write the zip code.
- Posta kodunu yazmayı unutma.
- She writes short stories.
- Kısa hikâyeler yazıyor.
- Tom wrote to his parents.
- Tom ailesine yazdı.
- I wrote my name on the paper.
- Kağıda ismimi yazdım.
- What will I write next year?
- Gelecek yıl ne yazacağım?
- I wrote it for her.
- Bunu onun için yazdım.
- Tom and Mary both write fanfiction.
- Tom da Mary de hayran kurgusu yazıyorlar.
- She was absorbed in writing a poem.
- O bir şiir yazmaya dalmıştı.
- Who wrote to Tom?
- Tom'a kim yazdı?
- Tom isn't the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan Tom değil.
- She wrote a lot of poems.
- Çok fazla şiir yazdı.
- It's been weeks since she's written.
- O yazdığından beri haftalar oldu.
- Tom hasn't written a line to me for a while.
- Tom bir süredir bana tek satır yazmadı.
- I wrote this letter.
- Bu mektubu yazdım.
- I love the songs that Tom writes.
- Tom'un yazdığı şarkıları beğeniyorum.
- Tom has written a book about that.
- Tom bunun hakkında bir kitap yazdı.
- Must I write in ink?
- Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
- Please choose a suitable answer and write it in the blank space.
- Lütfen uygun bir cevap seç ve onu boş alana yaz.
- Tom wrote me more than thirty messages yesterday.
- Tom dün bana otuzdan fazla mesaj yazdı.
- Answer my letter or I will not write to you anymore.
- Mektubumu yanıtla yoksa artık sana yazmayacağım.
- Where are you writing the answers?
- Cevapları nereye yazıyorsun?
- Tom shouldn't have written that.
- Tom bunu yazmamalıydı.
- Tom wrote the song that I just sang.
- Tom az önce söylediğim şarkıyı yazdı.
- The article you wrote is not in compliance with our journal's standards.
- Yazdığın makale, gazetemizin standartlarına uygun değil.
- I can't write yet.
- Henüz yazamam.
- It took me nearly two hours to write the essay.
- Denemeyi yazmak yaklaşık iki saatimi aldı.
- Someone who knows English well must have written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri bunu yazmış olmalı.
- Write your congressman.
- Kongre üyene yaz.
- Please don't write letters to me anymore.
- Lütfen, artık bana mektup yazma.
- Do you agree with what he wrote in the book?
- Onun kitapta yazdıklarına katılıyor musunuz?
- I burned all the letters that you wrote me.
- Bana yazdığın tüm mektupları yaktım.
- I wonder who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığını merak ediyorum.
- Tom can both speak and write French.
- Tom hem Fransızca konuşabiliyor hem de yazabiliyor.
- Neither Tom nor Mary has written to me.
- Ne Tom ne de Mary bana yazmadı.
- One thing I've always wanted to do is write a children's book.
- Her zaman yapmak istediğim tek şey bir çocuk kitabı yazmaktır.
- Show me what you wrote.
- Yazdığın şeyi bana göster.
- Tom and Mary sang the song they had just written.
- Tom ve Mary yeni yazdıkları şarkıyı söylediler.
- Tom wrote it for me.
- Tom bunu benim için yazdı.
- Tom has written several poems about this island.
- Tom bu ada hakkında pek çok şiir yazdı.
- Have you finished writing the letter yet?
- Mektubu yazmayı bitirdin mi?
- Tom wrote a story for the school magazine.
- Tom okul dergisi için bir hikaye yazdı.
- I think it's time to write one more letter to my mother.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmanın zamanı geldi.
- I love the songs Tom writes.
- Tom'un yazdığı şarkılara bayılıyorum.
- What did Socrates write about?
- Socrates ne hakkında yazmış?
- Tom knew it was Mary who had written the note.
- Tom notu yazanın Mary olduğunu biliyordu.
- I don't usually write this kind of song.
- Ben genellikle bu tür şarkı yazmam.
- The man couldn't so much as write his own name.
- Adam kendi adını bile yazamadı.
- The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.
- Tanrı'nın unuttuğu bu köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu okuma yazma bilmiyor.
- I am writing to express my dissatisfaction.
- Memnuniyetsizliğimi ifade etmek için yazıyorum.
- In 1905 Einstein wrote a paper on what is now known as the special theory of relativity.
- Einstein, 1905 yılında bugün özel görelilik kuramı olarak bilinen kuram üzerine bir makale yazdı.
- Please write it down.
- Lütfen yazın.
- Who was this poem written by?
- Bu şiir kim tarafından yazıldı?
- Tom writes left-handed.
- Tom sol elle yazıyor.
- I wanted to write myself a little note.
- Kendime küçük bir not yazmak istedim.
- Tom is writing at his desk.
- Tom masasında yazıyor.
- He asked me to write him a love letter in Arabic.
- Benden ona Arapça bir aşk mektubu yazmamı istedi.
- Tom promised me that tonight he'd sing that new song he wrote.
- Tom yazdığı o yeni şarkıyı bu gece söyleyeceğine bana söz verdi.
- I can write very fast.
- Çok hızlı yazabilirim.
- Who taught you to write?
- Sana yazmayı kim öğretti?
- When did I write this article?
- Bu makaleyi ne zaman yazdım?
- She writes essays in addition to novels and poetry.
- Roman ve şiirin yanı sıra denemeler de yazıyor.
- I wish we had sung that new song you wrote.
- Keşke yazdığın yeni şarkıyı söyleseydik.
- I don't usually write this kind of song.
- Genelde bu tür şarkılar yazmam.
- Why don't you write it in Berber?
- Neden onu Berberice yazmıyorsun?
- Every writer, in order to write clearly, must put himself in his reader's shoes.
- Her yazar, açık bir şekilde yazabilmek için kendisini okuyucusunun yerine koymalıdır.
- I didn't write this letter.
- Bu mektubu ben yazmadım.
- Their job is to write articles.
- Onların işi makale yazmak.
- He writes often to his parents.
- Ailesine sık sık yazıyor.
- Can you write?
- Yazabilir misin?
- For homework, Tom has to write a modern fairy tale.
- Ödev olarak, Tom modern bir peri masalı yazmak zorunda.
- I don't have enough courage to write sentences in English and I probably shouldn't.
- İngilizce cümleler yazacak kadar cesaretim yok ve muhtemelen yazmamalıyım.
- Please write with a pencil.
- Lütfen bir kurşun kalemle yaz.
- Tom wrote to Mary about John.
- Tom, Mary'e John hakkında yazdı.
- Tom wrote the song that Mary sang last night at the pub.
- Tom, Mary'nin dün gece barda söylediği şarkıyı yazdı.
- I am writing you a lengthy letter because I did not have time to write a short one.
- Size uzun bir mektup yazıyorum çünkü kısa bir mektup yazacak zamanım yoktu.
- I am writing a sentence.
- Bir cümle yazıyorum.
- Tom is writing a book about that now.
- Tom şimdi bunun hakkında bir kitap yazıyor.
- Why am I not writing in English?
- Neden İngilizce yazmıyorum?
- I'd be glad to sing the song you wrote.
- Yazdığın şarkıyı söylemekten memnun olurum.
- What're you writing?
- Ne yazıyorsun?
- Tom took out a pencil and started to write.
- Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
- While she is writing, her dad will supervise.
- O yazarken, babası denetleyecek.
- We write our own songs.
- Kendi şarkılarımızı kendimiz yazarız.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
- Eski dostum bana mektup yazarak yurtdışından döndüğünü bildirdi.
- You didn't tell them what he wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- I still don't write Chinese well.
- Hala iyi Çince yazamıyorum.
- It is up to you to write to Tom or not.
- Tom'a yazmak ya da yazmamak size kalmış.
- If you read this message, write to me.
- Bu mesajı okursan, bana yaz.
- I wrote it for him.
- Onun için yazdım.
- A long time ago when I was young, I used to write in my diary every day.
- Uzun zaman önce ben gençken, ben her gün günlüğüme yazardım.
- It was three weeks before she wrote an answer to Tom.
- Tom'a cevap yazana kadar üç hafta geçti.
- Do you know how to write it?
- Onun nasıl yazıldığını biliyor musun?
- That's why I wrote it.
- O yüzden yazdım.
- Write a sentence with three verbs.
- Üç fiil içeren bir cümle yazın.
- I write short sentences in Swedish.
- İsveççe kısa cümleler yazıyorum.
- I don't need to write it down.
- Bunu yazmama gerek yok.
- All you have to do in writing is to keep it clear and interesting.
- Yazarken yapmanız gereken tek şey açık ve ilginç tutmaktır.
- Tom wrote a lot of letters to Mary.
- Tom Mary'ye bir sürü mektup yazdı.
- I wasn't writing anything.
- Ben hiçbir şey yazmıyordum.
- How much of this did you write yourself?
- Bunun ne kadarını kendin yazdın?
- I write to Tom at least twice a week.
- Haftada en az iki kere Tom'a yazıyorum.
- I wrote my thesis about that.
- Tezimi bu konuda yazdım.
- When did you finish writing the letter?
- Mektubu yazmayı ne zaman bitirdin?
- I've finished writing the letter.
- Mektubu yazmayı bitirdim.
- No, I haven't written it yet.
- Hayır, henüz yazmadım.
- He hasn't written to them in a long time.
- Uzun zamandır onlara yazmamış.
- Why didn't you write me?
- Bana neden yazmadın?
- Can you write it down?
- Yazabilir misin?
- I can't always understand everything you write.
- Yazdığın her şeyi her zaman anlayamam.
- Who wrote Hamlet?
- Hamlet'i kim yazdı?
- Do you think Tom wrote this?
- Sence bunu Tom mu yazdı?
- I don't have time to write.
- Yazmak için vaktim yok.
- He can write with both hands.
- İki eliyle de yazabiliyor.
- I was going to write to you, but I started doing other things and forgot.
- Sana yazacaktım ama başka şeyler yapmaya başladım ve unuttum.
- He never stopped writing.
- Yazmayı hiç bırakmadı.
- Write me sometime, OK?
- Bir ara bana yaz, tamam mı?
- I'll write to him.
- Ona yazacağım.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom çeki yazmadan önce banka bakiyesini iki kez kontrol etti.
- You wrote that you thought Tom would be late.
- Tom'un geç kalacağını düşündüğünü yazdın.
- I tried to write him.
- Ona yazmaya çalıştım.
- Tom wrote us postcards.
- Tom bize kartpostallar yazdı.
- I preferred to write in English.
- İngilizce yazmayı tercih ettim.
- Please don't forget to write the letter.
- Lütfen mektup yazmayı unutma.
- Please write your date of birth here.
- Lütfen doğum tarihinizi buraya yazın.
- Tom is writing a book about his father.
- Tom babasıyla ilgili bir kitap yazıyor.
- Tom kept every love letter Mary ever wrote him.
- Tom, Mary'nin ona yazdığı her aşk mektubunu sakladı.
- The man who wrote this book is a doctor.
- Bu kitabı yazan adam bir doktor.
- Who wrote these?
- Bunları kim yazdı?
- They wrote to each other.
- Birbirlerine yazdılar.
- How do you read and write?
- Nasıl okuyup yazıyorsun?
- Have you finished writing your composition?
- Bestenizi yazmayı bitirdiniz mi?
- I wrote my dissertation about this.
- Ben tezimi bunun hakkında yazdım.
- I think it's time for me to write my mother another letter.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanı geldi.
- She can't write or read.
- Ne yazabiliyor ne de okuyabiliyor.
- I didn't write that.
- Onu yazmadım.
- Every Esperantist should write sentences here.
- Her Esperantist buraya cümleler yazmalı.
- In the Internet age, people who write letters are regarded as being odd.
- İnternet çağında, mektup yazan insanlar tuhaf olarak görülüyor.
- Why do I write only novels?
- Neden yalnızca roman yazıyorum?
- Tom writes badly.
- Tom kötü yazıyor.
- I've only written three songs this year.
- Bu yıl sadece üç şarkı yazdım.
- Tom plays the guitar, sings and writes songs.
- Tom gitar çalıyor, şarkı söylüyor ve şarkı yazıyor.
- My uncle never writes letters.
- Amcam asla mektup yazmaz.
- I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
- She can't write or read.
- O, yazamıyor ve okuyamıyor.
- Do you still write letters to your grandparents?
- Büyükannene ve büyükbabana hâlâ mektup yazıyor musun?
- I know you're writing a book.
- Kitap yazdığını biliyorum.
- He tried writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
- Tom forgot to write Mary.
- Tom Mary'ye yazmayı unuttu.
- In my free time, I write on my blog.
- Serbest zamanımda bloğuma yazıyorum.
- I wrote a lot in my diary yesterday.
- Dün günlüğüme çok şey yazdım.
- How many Christmas cards did you write last year?
- Geçen sene kaç tane Noel kartı yazdın?
- Tom was the one who actually wrote the letter.
- Mektubu yazan aslında Tom'du.
- It isn't easy to write a love letter in English.
- İngilizce aşk mektubu yazmak kolay değil.
- He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
- I wrote that down wrong.
- Yanlış yazmışım.
- I have no pencil to write with.
- Yazacak kalemim yok.
- I wrote my dissertation about that.
- Tezimi bu konuda yazdım.
- Tom might be writing email now.
- Tom şimdi e-posta yazıyor olabilir.
- She wrote 5 novels in 5 years.
- O, 5 yıl içinde 5 tane roman yazdı.
- Tom sang Mary the song he wrote for her.
- Tom Mary'ye onun için yazdığı şarkıyı söyledi.
- She asked me whether I can read and write.
- O bana okuma yazma bilip bilmediğimi sordu.
- He wrote the report.
- Raporu o yazdı.
- He cannot write his own name.
- Kendi adını yazamıyor.
- You've got to write to him quickly.
- Ona hemen yazmalısın.
- What will I write next year?
- Önümüzdeki yıl ne yazacağım?
- I'll write to you or I'll phone you next week.
- Gelecek hafta sana yazacağım veya seni arayacağım.
- Tom said he would write to us.
- Tom bize yazacağını söyledi.
- My good books barely sold anything, while the trash I wrote made me rich.
- Yazdığım saçma kitap beni zengin yaparken iyi kitaplarım zar zor bir şeyler sattı.
- He can speak and write in French.
- Fransızca konuşabiliyor ve yazabiliyor.
- Tom and I have written several books together.
- Tom ve ben birlikte birkaç kitap yazdık.
- What am I writing now?
- Şimdi ne yazıyorum?
- I'm still writing comments.
- Ben hâlâ yorumlar yazıyorum.
- I wrote the algorithm in Pascal.
- Algoritmayı Pascal'da yazdım.
- Jim wrote to me last week and said that he'd been back for two months.
- Jim geçen hafta bana yazdı ve iki ay önce döndüğünü söyledi.
- Of course I'll write the letter in English.
- Elbette mektubu İngilizce yazacağım.
- I write to my mother once a month.
- Ayda bir kez anneme yazarım.
- Tom is writing something on the blackboard.
- Tom tahtaya bir şeyler yazıyor.
- Write your name on this sheet of paper.
- Bu kağıda adını yaz.
- I wrote a beautiful story.
- Ben güzel bir hikaye yazdım.
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına yazdı.
- I wrote that for her.
- Ben bunu onun için yazdım.
- I should've written it down.
- Onu yazmalıydım.
- I haven't written to Tom in a long time.
- Uzun zamandır Tom'a yazmadım.
- Please write your contact address here.
- Lütfen iletişim adresinizi buraya yazın.
- How do you write your jokes?
- Şakalarını nasıl yazıyorsun?
- I think it's time to write one more letter to my mother.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanı geldi.
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
- Altına sınıfımızdaki öğrencilerin isimlerini yazdık.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazmayalı uzun zaman oldu.
- If you write, write correctly.
- Eğer yazacaksanız, doğru yazın.
- Tom would like to see your essay after you've written it.
- Tom onu yazdıktan sonra denemeni görmek istiyor.
- As long as I write, I live.
- Yazdığım sürece yaşıyorum.
- He taught me how to write a poem.
- Bana nasıl şiir yazacağımı öğretti.
- He didn't know Shakespeare wrote Romeo and Juliet.
- Shakespeare'in Romeo ve Juliet'i yazdığını bilmiyordu.
- He never forgets to write to his mother every week.
- Her hafta annesine yazmayı asla unutmaz.
- No, I didn't write it.
- Hayır, ben onu yazmadım.
- I have a report to write.
- Yazmam gereken bir rapor var.
- They didn't even know how to write their own names.
- Kendi isimlerini nasıl yazacaklarını bile bilmiyorlardı.
- Write an answer.
- Bir cevap yazın.
- He wrote a lot of stories.
- Çok sayıda hikaye yazdı.
- He writes English with ease.
- Kolaylıkla İngilizce yazıyor.
- An Irish girl is writing.
- İrlandalı bir kız yazıyor.
- I can read and write French.
- Fransızca okuyabilir ve yazabilirim.
- I like writing novels more than reading them.
- Romanları okumaktan daha çok yazmayı severim.
- Do you know what to write?
- Ne yazacağını biliyor musun?
- Do you know who wrote this novel?
- Bu romanı kimin yazdığını biliyor musun?
- Tom got the report you wrote.
- Tom yazdığın raporu aldı.
- How do you write your last name?
- Soyadınızı nasıl yazıyorsunuz?
- She wrote to me that I should come immediately.
- Bana hemen gelmem gerektiğini yazdı.
- He has written five books so far.
- Şimdiye kadar beş kitap yazdı.
- Don't forget to write to me.
- Bana yazmayı unutma.
- He can't even read, let alone write.
- Bırakın yazmayı, okuyamıyor bile.
- He wrote me from Japan.
- Bana Japonya'dan yazdı.
- Tom hasn't read the report you wrote.
- Tom yazdığınız raporu okumadı.
- Tom wrote two books.
- Tom, iki kitap yazdı.
- Sami wrote it down.
- Sami yazdı.
- Do you like the poem I wrote for you?
- Senin için yazdığım şiiri beğendin mi?
- She wrote me a love letter in Esperanto.
- O bana Esperanto dilinde bir aşk mektubu yazdı.
- I can't write sentences, Tatoeba won't load.
- Ben cümle yazamıyorum, Tatoeba yüklemeyecek.
- You can read where you were, but you can't write where you'll be.
- Nerede olduğunuzu okuyabilirsiniz ama nerede olacağınızı yazamazsınız.
- Mary wrote her number on a piece of paper and handed it to Tom.
- Mary bir kağıt parçasının üzerine numarasını yazdı ve onu Tom'a uzattı.
- Tom studied the sentences all week so he should have been able to write all correctly.
- Tom bütün hafta cümleler üzerinde çalıştı, bu yüzden hepsini doğru yazabilmeliydi.
- I was writing her a love letter.
- Ona bir aşk mektubu yazıyordum.
- Tom wrote the song that I just sang.
- Az önce söylediğim şarkıyı Tom yazdı.
- I write in my diary every day.
- Her gün günlüğüme yazıyorum.
- I wrote it.
- Onu ben yazdım.
- Tom is currently writing a book.
- Tom şu anda bir kitap yazıyor.
- The poet wrote many poems.
- Şair birçok şiir yazdı.
- This document was actually written by Tom.
- Bu belge aslında Tom tarafından yazıldı.
- How am I writing without a pen?
- Bir kalem olmadan nasıl yazıyorum?
- Gimme something to write on.
- Bana yazacak bir şey verin.
- The boy is learning to read and write.
- Çocuk okuma yazma öğreniyor.
- He has written two books.
- O iki kitap yazdı.
- He wrote me from Japan.
- O bana Japonya'dan yazdı.
- No, I didn't write it.
- Hayır, ben yazmadım.
- Emily wrote the sentence.
- Cümleyi Emily yazdı.
- Did Tom ask you to write this?
- Bunu yazmanı Tom mu istedi?
- In their language you can write the way you want and don't need to use any commas either.
- Onların dilinde istediğin gibi yazabilirsin ve virgül kullanmana da gerek yok.
- What should I write here?
- Buraya ne yazmalıyım?
- Can you write it down?
- Bunu yazabilir misin?
- If Tom didn't write this, then who did?
- Bunu yazan Tom değilse, kim o zaman?
- I have to write an SMS.
- Bir sms yazmak zorundayım.
- Please write to me as soon as you can.
- Lütfen en kısa zamanda bana yazın.
- I'll write to you when I get there.
- Oraya vardığımda sana yazacağım.
- What's written on this sheet?
- Bu kağıtta ne yazıyor?
- I agree with what you've written.
- Yazdıklarına katılıyorum.
- Tom must've been very young when he wrote this song.
- Tom bu şarkıyı yazdığında çok genç olmalı.
- I'll have some letters to write.
- Yazacak bazı mektuplarım olacak.
- I didn't forget to write the prices.
- Fiyatları yazmayı unutmadım.
- What will I forget to write?
- Ne yazmayı unutacağım?
- Who wrote the two letters?
- İki mektubu kim yazdı?
- I had no idea what I should write.
- Ne yazmam gerektiği konusunda hiç fikrim yoktu.
- Tom wrote Mary a long letter, but he didn't send it to her.
- Tom, Mary'ye uzun bir mektup yazdı ama ona göndermedi.
- Why did I hate to write essays?
- Neden denemeler yazmaktan nefret ettim?
- I can't write anymore.
- Artık yazamam.
- Let me see what you wrote.
- Ne yazdığına bakayım.
- She wrote to him to tell him that she couldn't come to visit next summer.
- Ona gelecek yaz ziyarete gelemeyeceğini söylemek için yazdı.
- She's writing something in her study.
- Çalışma odasında bir şeyler yazıyor.
- Within three months, I will be able to read, write and speak.
- Üç ay içinde okuyabilecek, yazabilecek ve konuşabileceğim.
- I didn't think Tom liked the song you wrote about him.
- Tom'un onun hakkında yazdığın şarkıyı sevdiğini düşünmemiştim.
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini kiraladı.
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı bir kurşun kalemle yazın.
- I was going to write to you, but I forgot.
- Sana yazacaktım ama unuttum.
- Tom encouraged Mary to write about her experiences.
- Tom, deneyimleri hakkında yazması için Mary'yi teşvik etti.
- I'm the one who wrote Tom's speech.
- Tom'un konuşmasını yazan kişi benim.
- I'll either write to you or phone you next week.
- Gelecek hafta sana ya yazacağım ya da telefon edeceğim.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom Mary'nin neden defterinin arka kapağına adını yazdığını merak ediyordu.
- Tom writes to me every week.
- Tom bana her hafta yazıyor.
- He can't write any kanji.
- Hiç kanji yazamaz.
- We wrote the report together.
- Raporu birlikte yazdık.
- Where will you write your next novel?
- Bir sonraki romanını nerede yazacaksın?
- I can't always understand everything you write.
- Yazdığınız her şeyi her zaman anlayamıyorum.
- Why did you write about it?
- Neden o konuda yazdın?
- When I was in school, left-handed kids were forced to write with their right hands.
- Ben okuldayken, solak çocuklar sağ elleriyle yazmaları için zorlanırdı.
- Can you remember the first poem you ever wrote?
- Yazdığınız ilk şiiri hatırlıyor musunuz?
- It is polite of her to write me back at once.
- Bana hemen cevap yazması nazik bir davranış.
- She wrote me a long letter.
- Bana uzun bir mektup yazdı.
- I don't write the rules.
- Ben kuralları yazmam.
- Do you write in Arabic?
- Arapça yazıyor musunuz?
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve ona eve erken dönmesini rica ettim.
- Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan Linda'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
- Write your name, first of all.
- Her şeyden önce, adını yaz.
- He made me write the letter with a pen.
- Bana bir kalemle mektup yazdırdı.
- Don't forget to write the zip code.
- Posta kodunu yazmayı unutmayın.
- I can't write that well.
- O kadar iyi yazamam.
- He said he would write to me, but he hasn't.
- O, bana yazacağını söyledi, ama yazmadı.
- You should try to write more legibly.
- Daha okunaklı yazmaya çalışman lazım.
- He can speak and write in French.
- O, Fransızca konuşabilir ve yazabilir.
- My mother hates to write letters.
- Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- Don't forget to write the date.
- Tarihi yazmayı unutma.
- Tom wrote a lot of stories.
- Tom bir sürü hikaye yazdı.
- I don't have anything to write with.
- Yazacak hiçbir şeyim yok.
- Are you writing this down?
- Bunu yazıyor musunuz?
- I wonder why I didn't write my name.
- Neden ismimi yazmadığımı merak ediyorum.
- I wrote the composition in haste, so it must be full of mistakes.
- Kompozisyonu aceleyle yazdım, bu yüzden hatalarla dolu olmalı.
- How did you write your name in Arabic?
- İsminizi Arapça nasıl yazdınız?
- Don't fail to write to me.
- Bana yazmayı ihmal etme.
- Why doesn't he write me anymore?
- Neden artık o bana yazmıyor?
- Can you help me write a love letter?
- Bir aşk mektubu yazmama yardım eder misin?
- I didn't write that.
- Bunu ben yazmadım.
- Was this letter written by Ken?
- Bu mektup Ken tarafından mı yazıldı?
- He loves writing articles for Wikipedia.
- O, Wikipedia için makale yazmayı seviyor.
- The car and seat number are written on the ticket.
- Biletin üzerinde araba ve koltuk numarası yazıyor.
- Can you write a symphony?
- Bir senfoni yazabilir misin?
- Did you write this book?
- Bu kitabı yazdın mı?
- Tom is the one who wrote the song that I just sang.
- Az önce söylediğim şarkıyı yazan kişi Tom'du.
- Write that down.
- Onu yazın.
- She wrote him a long letter, but he didn't read it.
- Ona uzun bir mektup yazdı, ama o okumadı.
- He wrote three books in three years.
- Üç yılda üç kitap yazdı.
- Tom has written quite a few love letters to Mary.
- Tom, Mary'ye epeyce aşk mektubu yazdı.
- To his father, Tom wrote a painful letter.
- Tom babası için acı dolu bir mektup yazdı.
- She wrote example sentences all day.
- Tüm gün örnek cümleler yazdı.
- To write a love letter in English is not easy.
- İngilizce bir aşk mektubu yazmak kolay değildir.
- I wrote many sentences in Esperanto.
- Esperanto dilinde birçok cümle yazdım.
- Jim wrote to me last week and said he had come back two months before.
- Jim geçen hafta bana yazdı ve iki ay önce geri döndüğünü söyledi.
- Tom asked me to help him write a love letter.
- Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.
- I'll write you a letter.
- Sana mektup yazacağım.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan babam geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- He both speaks and writes French.
- Fransızca hem konuşuyor hem de yazıyor.
- The instructor writes on the board.
- Eğitmen tahtaya yazıyor.
- He explained that he hadn't written because he had lost our address.
- O, adresimizi kaybetmiş olduğu için yazmamış olduğunu açıkladı.
- I write you a long letter because I don't have time to write you a short one.
- Sana uzun bir mektup yazıyorum çünkü kısa bir mektup yazacak vaktim yok.
- The brother is writing.
- Kardeşi yazıyor.
- I can understand the language, but I'm not comfortable writing it.
- Dili anlayabiliyorum ama onu yazarken rahat değilim.
- She was hard at work writing letters.
- O, mektup yazma işinde zorlandı.
- He writes poems and novels.
- Şiirler ve romanlar yazıyor.
- Tom sat on the beach all day, writing postcards.
- Tom bütün gün sahilde oturup kartpostal yazdı.
- He writes books.
- Kitaplar yazıyor.
- I'm left-handed, and so I write with my left hand.
- Ben solağım, bu yüzden sol elimle yazıyorum.
- Choose one of the following writing prompts.
- Aşağıdaki yazma yönergelerinden birini seçiniz.
- Why don't you write in Berber to Berbers?
- Neden Berberilere Berberice yazmıyorsunuz?
- Tom wrote a short story about a young girl and her dog.
- Tom genç bir kız ve köpeği hakkında kısa bir hikaye yazdı.
- Who wrote these messages?
- Bu mesajları kim yazdı?
- She wrote the book with very little effort.
- Kitabı çok az çabayla yazdı.
- Why do I forget to write the zip code?
- Neden zip kodunu yazmayı unutuyorum.
- It isn't easy to write sentences in Esperanto without the proper keyboard.
- Esperantoca cümleleri uygun bir klavye olmadan yazmak kolay değildir.
- The Bible has it written like this.
- İncil'de böyle yazıyor.
- I must apologize to you for not writing for so long.
- Bu kadar uzun süre yazmadığım için senden özür dilemeliyim.
- I'm going to write Tom a note.
- Tom'a bir not yazacağım.
- You had better write the letter at once.
- Mektubu derhal yazsan iyi olur.
- I have already written about it.
- Bu konuda zaten yazmıştım.
- The brother is writing.
- Erkek kardeş yazıyor.
- I lost a school key when I was cleaning up after the school festival and I was then required to write an apology letter.
- Okul festivalinden sonra temizlik yaparken bir okul anahtarını kaybettim ve sonra bir özür mektubu yazmam gerekti.
- He can't read French, much less write it.
- Fransızca yazmayı bırak, okuyamıyor bile.
- I have no pen to write my letter with.
- Mektubumu yazmak için hiç kalemim yok.
- What did you just write in your notebook?
- Az önce defterine ne yazdın?
- Tom has written lots of books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- It may have been Tom that wrote this note.
- Bu notu yazan Tom olabilir.
- Tom might've written to Mary already.
- Tom zaten Mary'ye yazmış olabilir.
- I write when I can.
- Fırsat buldukça yazıyorum.
- Tom asked Mary to recite the poem she wrote.
- Tom, Mary'den yazdığı şiiri okumasını istedi.
- Tom wrote his phone number on a napkin and handed it to Mary.
- Tom telefon numarasını bir peçeteye yazıp Mary'ye verdi.
- Tom wrote a paper on that subject.
- Tom bu konuda bir makale yazdı.
- It's also written in French.
- Fransızca da yazıyor.
- Tom hasn't yet learned how to write his own name.
- Tom kendi adını nasıl yazacağını henüz öğrenmedi.
- We are writing.
- Biz yazıyoruz.
- You misinterpreted what I wrote.
- Sen yazdıklarımı yanlış yorumladın.
- I like writing songs about relationships.
- İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı severim.
- Write your name and address, please.
- İsminizi ve adresinizi yazın lütfen.
- It took me several hours to write it.
- Yazmak, birkaç saatimi aldı.
- He can scarcely write his name.
- Adını zar zor yazabiliyor.
- Tom can't write very well.
- Tom çok iyi yazamıyor.
- Tom picked up a pen and started to write.
- Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı.
- I'm thinking of writing a book.
- Bir kitap yazmayı düşünüyorum.
- May I write it in pencil?
- Kurşun kalemle yazabilir miyim?
- What are you writing?
- Ne yazıyorsun?
- Tom wrote this book.
- Tom bu kitabı yazdı.
- She wrote to me to come at once.
- Bana hemen gelmem için mektup yazdı.
- Write to me if you need help.
- Yardıma ihtiyacın olursa bana yaz.
- Write her a note to thank her.
- Ona teşekkür etmek için bir not yaz.
- I really like what he wrote.
- Yazdıklarını gerçekten beğendim.
- Tom has written a few textbooks.
- Tom birkaç ders kitabı yazdı.
- Tom is writing an autobiography.
- Tom bir otobiyografi yazıyor.
- Have you ever thought about writing a book?
- Hiç bir kitap yazmayı düşündün mü?
- Tom suggested that I not send the letter I'd written.
- Tom yazdığım mektubu göndermememi önerdi.
- Daddy is writing Chinese characters.
- Babam Çince karakterler yazıyor.
- I wrote to him, and my sister also wrote to him.
- Ona yazdım ve kız kardeşim de ona yazdı.
- No matter how often you write to her, she will not take notice of you.
- Ona ne kadar sık yazarsan yaz, seni dikkate almayacaktır.
- Tom wrote that song three years ago.
- Tom o şarkıyı üç yıl önce yazdı.
- Since it's written in simple English, this book is easy to read.
- Basit bir İngilizceyle yazıldığı için bu kitabı okumak kolay.
- He writes letters to his mother.
- Annesine mektuplar yazıyor.
- You need to write more neatly.
- Daha düzgünce yazmalısın.
- I like writing novels more than reading them.
- Roman yazmayı okumaktan daha çok seviyorum.
- Why do I accept to write letters?
- Neden mektup yazmayı kabul ediyorum?
- He said that he had written.
- Yazdığını söyledi.
- I would have written a longer letter if I'd had more time.
- Daha fazla zamanım olsaydı, daha uzun bir mektup yazardım.
- It appears that the victim tried to write the murderer's name with his own blood.
- Kurbanın kendi kanı ile katilin adını yazmaya çalıştığı görünmektedir.
- Tom kept writing.
- Tom yazmaya devam etti.
- Sorry that I haven't written in ages.
- Yıllardır yazmadığım için üzgünüm.
- Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom, çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazmış.
- The teacher I wrote to you about has not yet arrived.
- Size yazdığım öğretmen henüz gelmedi.
- I wrote one.
- Ben bir tane yazdım.
- Are you writing a letter now?
- Şimdi mektup mu yazıyorsun?
- Take a sheet of paper and write!
- Bir sayfa kağıt alın ve yazın!
- I've got some reports to write.
- Yazacak bazı raporlarım var.
- Tom didn't write this.
- Tom bunu yazmadı.
- He who writes reads twice.
- Yazan kişi iki kez okur.
- If you see this message, write me.
- Bu mesajı görürsen eğer, bana cevap yaz.
- Have you read the novel Tom wrote?
- Tom'un yazdığı romanı okudun mu?
- I wrote to her.
- Ona yazdım.
- I need three hours to write this letter.
- Bu mektubu yazmak için üç saate ihtiyacım var.
- Who wrote that book?
- O kitabı kim yazdı?
- I'm writing a book.
- Ben de kitap yazıyorum.
- You should never write like you talk.
- Konuştuğun gibi yazmamalısın.
- What did you write yesterday?
- Dün ne yazdın?
- Did you have time to write it down?
- Yazacak vaktin oldu mu?
- I can teach you how to write.
- Size yazmayı öğretebilirim.
- Someone who knows English well must have written that.
- Bunu iyi İngilizce bilen biri yazmış olmalı.
- We have reports to write.
- Yazmamız gereken raporlar var.
- Do you guys like writing?
- Yazmayı sever misiniz?
- I'll write to you soon.
- Yakında sana yazarım.
- My French teacher tells me that I seldom make mistakes when writing in French.
- Fransızca öğretmenim bana Fransızca yazarken nadiren hata yaptığımı söylüyor.
- I translated everything Tom wrote into French.
- Tom'un yazdığı her şeyi Fransızcaya çevirdim.
- Write it with a pen.
- Tükenmez kalemle yaz şunu.
- He wrote this book as he was twenty years old.
- O bu kitabı yirmi yaşındayken yazdı.
- I write almost every day.
- Neredeyse her gün yazarım.
- Do you write letters?
- Mektup yazıyor musun?
- Give me some paper to write on.
- Bana yazmam için biraz kağıt ver.
- I've written three books.
- Üç kitap yazdım.
- He who writes reads twice.
- Bir kere yazan iki kez okumuş olur.
- I wrote it for them.
- Onlar için yazdım.
- He wrote a biographical sketch of George Washington.
- O, George Washington'un biyografik bir taslağını yazdı.
- I write almost every day.
- Neredeyse her gün yazıyorum.
- I have come to Japan not to teach but to write.
- Japonya'ya öğretmeye değil, yazmaya geldim.
- They claimed that Harrison could not read or write.
- Harrison'ın okuyup yazamadığını iddia ettiler.
- Tom can't read or write.
- Tom okuyamaz ya da yazamaz.
- She wrote to him to tell him that she loved him.
- Onu sevdiğini söylemek için yazmış.
- He knows neither how to read nor write.
- O ne okumayı ne de yazmayı biliyor.
- Next, I'd like to sing a song I wrote.
- Şimdi, kendi yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- I've already written to him 3 times.
- Ona zaten üç kez yazdım.
- He often writes to his parents.
- Ailesine sık sık mektup yazıyor.
- I wrote to him to come immediately.
- Ona derhal gelmesini yazdım.
- Tom encouraged Mary to write songs.
- Tom Mary'yi şarkılar yazmaya teşvik etti.
- What did you write?
- Sen ne yazdın?
- How do you write a program which makes backup copies?
- Yedek kopyalar oluşturan bir programı nasıl yazarsınız?
- I've already written Tom an email.
- Tom'a bir e-posta yazdım bile.
- Tom has been writing a book.
- Tom bir kitap yazıyor.
- He took out a pencil and started to write.
- Bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
- They wrote letters to each other frequently.
- Birbirlerine sık sık mektup yazıyorlardı.
- He has written two books.
- İki kitap yazdı.
- I wrote back to him.
- Ona geri yazdım.
- Tom rarely writes to us.
- Tom nadiren bize yazıyor.
- Tom writes beautiful songs.
- Tom güzel şarkılar yazıyor.
- It took Brian several hours to write a card.
- Bir kart yazmak, Brian'ın birkaç saatini aldı.
- Write me sometime, OK?
- Bir ara bana yaz tamam mı?
- Tom kept every love letter Mary ever wrote him.
- Tom Mary'nin şimdiye kadar ona yazdığı her aşk mektubunu sakladı.
- He made a resolution to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- My father told me to write an answer and post it at once.
- Babam bana bir cevap yazmamı ve hemen göndermemi söyledi.
- I'll write to you or I'll phone you next week.
- Gelecek hafta sana yazarım ya da telefon ederim.
- I have to finish writing the book I'm working on.
- Üzerinde çalıştığım kitabı yazmayı bitirmek zorundayım.
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı kurşun kalemle yazın.
- Tom took a look at what Mary had written.
- Tom, Mary'nin yazdıklarına bir göz attı.
- I liked to write in Chinese.
- Çince yazmayı severdim.
- Why don't you write Tom?
- Sen Tom'a neden yazmıyorsun?
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom hiç Mary'ye mektup yazmadı.
- Tom wrote to me, telling me about his trip.
- Tom bana seyahatini anlatan bir mektup yazdı.
- Tom asked me to help him write a love letter.
- Tom benden bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.
- He played a tune for the girl that he'd written himself.
- Kız için kendi yazdığı bir melodiyi çaldı.
- Are you going to write to your father?
- Babana mektup yazacak mısın?
- Tom wrote Mary a glowing recommendation.
- Tom, Mary'ye övgü dolu bir tavsiye mektubu yazdı.
- You must write every day.
- Her gün yazmalısın.
- I want to know why you haven't written the report yet.
- Raporu neden hala yazmadığını bilmek istiyorum.
- Who wrote this report?
- Bu raporu kim yazdı?
- Tom wrote a tragedy with a happy ending.
- Tom mutlu sonla biten bir trajedi yazdı.
- Don't forget to write.
- Yazmayı unutma.
- Naoko wrote this letter last night.
- Naoko bu mektubu dün gece yazdı.
- Tom hasn't written to me since last October.
- Tom geçen ekim ayından beri bana yazmadı.
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değil.
- He played a tune for the girl that he'd written himself.
- O kız için kendi yazdığı bir melodiyi çaldı.
- It's not easy writing a love letter in English.
- İngilizce aşk mektubu yazmak kolay değil.
- I write to express my discontent.
- Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
- You don't need to write more than 400 words.
- 400 kelimeden daha fazla yazmana gerek yok.
- I translated what Tom wrote.
- Tom'un yazdıklarını tercüme ettim.
- Tom kicks a football with his left foot, but writes with his right hand.
- Tom futbol topuna sol ayağıyla vuruyor ama sağ eliyle yazıyor.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
- O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
- He hires other people to write his speeches.
- Konuşmalarını yazmaları için başkalarını tutuyor.
- Please write to me as soon as possible!
- Lütfen en kısa zamanda bana yazın!
- They only wrote good things about him in the newspaper.
- Gazetede onun hakkında sadece iyi şeyler yazdılar.
- I liked to write in Chinese.
- Çince yazmaktan hoşlandım.
- Please write me a letter whenever you run into trouble.
- Sorunlarla karşılaştığında lütfen bana bir mektup yaz.
- This is the first time I've written anything in French.
- İlk kez Fransızca bir şey yazdım.
- Tom seldom makes mistakes when writing in French.
- Tom Fransızca yazarken nadiren hatalar yapar.
- Tom is writing a short story.
- Tom kısa bir hikaye yazıyor.
- I didn't get what you wrote.
- Ne yazdığını anlamadım.
- I will write to you.
- Sana yazacağım.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamıyordu.
- I will write to you as soon as I can.
- En kısa zamanda sana yazacağım.
- Tom wondered why Mary had not written.
- Tom, Mary'nin neden mektup yazmadığını merak etti.
- I want something to write with.
- Yazacak bir şey istiyorum.
- Write the answer on this piece of paper, please.
- Bu kağıt parçasına cevap yaz, lütfen.
- I forget to write my date of birth.
- Doğum tarihimi yazmayı unutuyorum.
- Not very many people bought the book I wrote.
- Yazdığım kitabı pek fazla kişi almadı.
- Tom showed me the letter that Mary had written in French.
- Tom bana Mary'nin Fransızca yazdığı mektubu gösterdi.
- I've decided to write 20 sentences every day on Tatoeba.
- Tatoeba'da her gün 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- Every word is read as it's written.
- Her kelime yazıldığı gibi okunur.
- Write with a ballpoint pen.
- Tükenmez kalemle yazın.
- The art of writing is useful.
- Yazma sanatı faydalıdır.
- Tom has written many books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- Would you please write with a ballpoint pen?
- Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- If I write an example sentence, can you correct it for me?
- Örnek bir cümle yazarsam, onu benim için düzeltir misin?
- He was paid by the government to write conspiracy stories online.
- Çevrimiçi komplo hikayeleri yazmak için ona hükümet tarafından ödeme yapıldı.
- He wrote her a long love letter.
- Ona uzun bir aşk mektubu yazdı.
- Tom spent days in the archives and wrote articles at night.
- Tom günlerini arşivlerde geçirdi ve geceleri makaleler yazdı.
- I'm writing to her.
- Ona yazıyorum.
- Please write about your home.
- Lütfen eviniz hakkında yazın.
- Write unambiguous texts.
- Anlamı belirsiz olmayan metinler yazın.
- I want to write all of this down.
- Tüm bunları yazmak istiyorum.
- It was me who wrote the letter.
- Mektubu yazan bendim.
- I'll either write to you or phone you next week.
- Haftaya sana ya yazarım ya da telefon ederim.
- What didn't I write?
- Ben ne yazmadım?
- It is still a mystery who wrote the letter.
- Mektubu kimin yazdığı hâlâ bir muamma.
- I do not know how to read nor write.
- Okuma yazma bilmiyorum.
- He has written many books about China.
- O, Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Sol elimle yazıyorum çünkü bu benim için daha uygun.
- It's not necessary to write a long letter.
- Uzun bir mektup yazmaya gerek yok.
- Tom doesn't write letters.
- Tom mektup yazmaz.
- If I knew her address, I would write her a letter.
- Adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Tom forgot to write to Mary.
- Tom Mary'ye yazmayı unuttu.
- I've already written to Tom.
- Tom'a yazdım bile.
- I wrote this report.
- Bu raporu ben yazdım.
- Write me when you arrive.
- Geldiğinde bana yaz.
- I wonder whether to write or phone.
- Acaba yazsam mı yoksa telefon mu etsem.
- Speaking and writing are different.
- Konuşmak ve yazmak farklıdır.
- Pfirsichbaeumchen writes in Berber.
- Pfirsichbaeumchen Berberi dilinde yazıyor.
- She is also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom, Mary'ye hiç mektup yazmadı.
- I realize that it is easier to write than to speak.
- Yazmanın konuşmaktan daha kolay olduğunu fark ediyorum.
- Tom is writing a book, but it does not have a title yet.
- Tom bir kitap yazıyor ama henüz bir adı yok.
- Please give me paper for writing.
- Lütfen yazmak için bana kağıt verin.
- I have no time to write.
- Yazacak vaktim yok.
- Why will I forget to write to my family?
- Aileme yazmayı neden unutacağım?
- Why didn't you write me?
- Neden bana yazmadın?
- Tell me what you wrote.
- Ne yazdığını bana söyle.
- When is the last time you wrote a love letter?
- En son ne zaman bir aşk mektubu yazdınız?
- I didn't accept to write my name.
- Ben ismimi yazmayı kabul etmedim.
- I didn't tell you what he wrote in that letter.
- Onun o mektupta ne yazdığını sana söylemedim.
- Tom wrote about his family.
- Tom ailesi hakkında yazdı.
- I wrote to Tom a while ago, but he hasn't replied yet.
- Bir süre önce Tom'a yazdım ama o henüz cevap vermedi.
- Dan wrote articles for a local newspaper.
- Dan yerel bir gazete için makaleler yazdı.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
- Ebeveynlerinize ayda en az bir kez yazmayı unutmamalısınız.
- Tom can't write French without making mistakes.
- Tom hata yapmadan Fransızca yazamıyor.
- Why didn't you write to me right away?
- Neden bana hemen yazmadın?
- She doesn't know how to read or write.
- Okumayı veya yazmayı bilmiyor.
- Tom Jackson wrote and directed this movie.
- Tom Jackson bu filmi yazmış ve yönetmiştir.
- The teacher encouraged me to read, write and speak.
- Öğretmen beni okumam, yazmam ve konuşmam için teşvik etti.
- Choose one of the following writing prompts.
- Aşağıdaki yazma iletilerinden birini seç.
- I wrote that for Tom.
- Bunu Tom için yazdım.
- I'll write to them again.
- Onlara tekrar yazacağım.
- She spent a lot of time writing her essay.
- Makalesini yazmak için çok zaman harcadı.
- Have you finished writing your composition?
- Kompozisyonunu yazmayı bitirdin mi?
- He hasn't yet mastered the art of writing.
- Henüz yazma sanatında ustalaşmadı.
- Did you have time to write it down?
- Onu yazmak için vaktin var mıydı?
- Jiro Akagawa has written over 480 novels.
- Jiro Akagawa 480'den fazla roman yazdı.
- They only wrote good things about you in the newspaper.
- Gazetede senin hakkında sadece iyi şeyler yazmışlar.
- You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- Tom has written three books.
- Tom üç kitap yazdı.
- He makes a point of writing to his parents once every two months.
- O her iki ayda bir ailesine yazmaya özen gösteriyor.
- I've been up all night writing.
- Bütün gece yazdım.
- You need to write more neatly.
- Daha düzgün yazmalısın.
- I'm starting to write a rap song today.
- Bugün bir rap şarkısı yazmaya başlıyorum.
- I can't stop writing.
- Yazmadan duramıyorum.
- She can't have written it herself.
- Kendisi yazmış olamaz.
- Tom knew it was Mary who had written the note.
- Tom, notu yazanın Mary olduğunu biliyordu.
- Tom can both speak and write French.
- Tom Fransızcayı hem konuşabilir hem de yazabilir.
- The article you wrote is not in compliance with our journal's standards.
- Yazdığınız makale dergimizin standartlarına uygun değil.
- Tom wrote the report.
- Raporu Tom yazdı.
- I'll write Tom a letter as soon as I get home.
- Eve gider gitmez Tom'a bir mektup yazacağım.
- It's written on the label.
- Etikette yazıyor.
- I can't even read Italian, let alone speak or write it.
- Bırakın konuşmayı ya da yazmayı, İtalyanca okuyamıyorum bile.
- The police officer wrote Tom a ticket.
- Polis memuru Tom'a ceza yazdı.
- I'll have some letters to write.
- Yazmam gereken mektuplar var.
- I would like for him to write more often.
- Onun daha sık yazmasını isterim.
- He said that if he knew her address, he would write to her.
- Adresini bilseydi ona yazacağını söyledi.
- I have nothing to write.
- Yazacak hiçbir şeyim yok.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını küçük siyah defterine yazdı.
- How beautifully you write!
- Ne kadar güzel yazıyorsun!
- I'm not yet used to writing business letters.
- İş mektubu yazmaya henüz alışkın değilim.
- The boy who writes best wins the prize.
- En iyi yazan çocuk ödülü kazanır.
- He decided to write in his diary every day.
- Her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- I noticed you were writing an essay.
- Bir makale yazdığını fark ettim.
- Did I write that?
- Onu yazdım mı?
- I wrote my songs myself.
- Şarkılarımı kendim yazdım.
- What shall I write here?
- Buraya ne yazayım?
- I like to write.
- Ben yazmayı seviyorum.
- What you write and how you write it can change your life.
- Ne yazdığınız ve nasıl yazdığınız hayatınızı değiştirebilir.
- Who do you think wrote that graffiti on the wall?
- Duvardaki grafitiyi kim yazdı sanıyorsun?
- Guess who has written to me.
- Tahmin et bana kim yazdı.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
- Sana daha önce yazamadığım için üzgünüm.
- Tom didn't want to write about what had happened.
- Tom ne olduğu hakkında yazmak istemedi.
- Look what Tom wrote on the wall.
- Bak Tom duvara ne yazmış.
- Tom wrote his name on the white board.
- Tom beyaz tahta üzerine adını yazdı.
- Am I writing in Japanese?
- Japonca yazıyor muyum?
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom, Mary'nin adını küçük siyah kitabına yazdı.
- The man is writing in the notebook.
- Adam deftere yazıyor.
- Tom wrote his name in the sand with a stick.
- Tom adını bir sopayla kuma yazdı.
- Tom wrote his name on his notebook.
- Tom defterine adını yazdı.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- Why don't you write it in Berber?
- Neden Berberice yazmıyorsun?
- Everything we write is autobiographical.
- Yazdığımız her şey otobiyografiktir.
- One thing I've always wanted to do is write a children's book.
- Her zaman yapmak istediğim bir şey de bir çocuk kitabı yazmak.
- Write your full name.
- Tam adını yaz.
- Tom made me write that letter.
- Tom bana o mektubu yazdırdı.
- She writes to me once a month.
- Bana ayda bir mektup yazıyor.
- Tom must've written this.
- Tom bunu yazmalıydı.
- Tom wrote Mary a long love letter.
- Tom, Mary'ye uzun bir aşk mektubu yazdı.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.
- Agrafisi olan insanlar beyin hasarı nedeniyle yazamazlar.
- What shall I write here?
- Buraya ne yazacağım?
- I'd better write that down.
- Bunu yazsam iyi olur.
- Who wrote that song you just sang?
- Az önce söylediğin şarkıyı kim yazdı?
- I never learned how to write.
- Yazmayı hiç öğrenmedim.
- I wish I'd written that.
- Keşke bunu ben yazsaydım.
- He can't even read, let alone write.
- Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
- At night, I write in the living room.
- Geceleri oturma odasında yazıyorum.
- I know you're writing a book.
- Kitap yazdığınızı biliyorum.
- I wrote to him to come straight away.
- Derhal gelmesi için ona yazdım.
- He wrote me four letters.
- Bana dört mektup yazdı.
- Tom has written over thirty books.
- Tom otuzdan fazla kitap yazdı.
- You should write home once a month.
- Ayda bir kez eve yazmalısın.
- Tom wrote three letters.
- Tom üç mektup yazdı.
- I was going to write to you, but I forgot.
- Sana yazacaktım, ama unuttum.
- Won't you please write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- I tried writing with my left hand.
- Sol elimle yazmayı denedim.
- He learned to write numerals before go to school.
- O, okula gitmeden önce rakamları yazmayı öğrendi.
- Did you write it down?
- Yazdın mı?
- You were supposed to write a 300-word essay by today.
- Bugüne kadar 300 kelimelik bir deneme yazman gerekiyordu.
- I need something to write on.
- Üzerine yazacak bir şeye ihtiyacım var.
- She wrote a new book.
- O yeni bir kitap yazdı.
- Tom wrote me a letter.
- Tom bana bir mektup yazdı.
- He never fails to write to his mother every day.
- O, her gün annesine yazmayı başarır.
- Tom wrote that song three years ago.
- Tom bu şarkıyı üç yıl önce yazdı.
- He told her that he had written that poem two years before.
- Bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi ona.
- She wrote him a long letter, but she didn't mail it.
- Ona uzun bir mektup yazdı ama postalamadı.
- He writes the Chinese characters very well.
- Çince karakterleri çok iyi yazıyor.
- I could write Tom a note if you want me to.
- Eğer yazmamı istersen Tom'a bir not yazabilirim.
- Tom thought that what Mary wrote didn't make any sense.
- Tom, Mary'nin yazdıklarının hiçbir anlam ifade etmediğini düşünüyordu.
- You'll want to write this down.
- Bunu yazmak isteyeceksin.
- The teacher wrote a short comment on each student's paper.
- Öğretmen her öğrencinin kağıdına kısa bir yorum yazdı.
- He writes an English letter.
- O İngilizce bir mektup yazıyor.
- I'm writing a new book.
- Yeni bir kitap yazıyorum.
- Write your answer with a pen.
- Cevabını bir dolma kalemle yaz.
- He wrote me a letter.
- Bana bir mektup yazdı.
- Tom has written a book about that.
- Tom bu konuda bir kitap yazdı.
- Tom is writing a book, but it does not have a title yet.
- Tom bir kitap yazıyor, ancak henüz bir başlığı yok.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Have you already written in your diary today?
- Bugün günlüğünüze yazdınız mı?
- I wrote to her last month.
- Geçen ay ona mektup yazdım.
- He has written several criticisms of that play.
- O oyun hakkında birkaç eleştiri yazdı.
- Please write your name here.
- Lütfen adını buraya yaz.
- I'll get you something to write with.
- Sana yazman için bir şey getireyim.
- Thank you for writing.
- Yazdığın için teşekkür ederim.
- If you see this message, write to me.
- Bu iletiyi görürseniz, bana yazın.
- How do I write quickly?
- Nasıl hızlı yazıyorum?
- I can't always understand what you write.
- Yazdıklarını her zaman anlayamıyorum.
- The music Tom writes is pretty good.
- Tom'un yazdığı müzik oldukça iyi.
- I decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
- Tatoeba'da günde 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I've decided to write 20 sentences on Tatoeba every day.
- Her gün Tatoeba'da 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I will write him when I know his address.
- Adresini öğrendiğimde ona yazacağım.
- Please write a complete sentence.
- Lütfen tam bir cümle yaz.
- He writes to his parents once a month.
- Ailesine ayda bir mektup yazıyor.
- What did you write?
- Ne yazdın?
- She writes me every week.
- Bana her hafta yazıyor.
- Tom has written several poems about this island.
- Tom bu ada hakkında birkaç şiir yazdı.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu tek başına yazması mümkün değil.
- Tom wrote to Mary this morning.
- Tom bu sabah Mary'ye yazdı.
- Tom has written lots of books.
- Tom bir sürü kitap yazdı.
- How much of this did you write?
- Bunun ne kadarını yazdın?
- Who told you to write with your left hand?
- Sol elinle yazmanı sana kim söyledi?
- He wrote how he wished to be buried.
- Nasıl gömülmek istediğini yazdı.
- I do not think about England, whilst I write in English.
- İngilizce yazarken İngiltere'yi düşünmüyorum.
- Tom has written several songs about his hometown.
- Tom memleketi hakkında birkaç şarkı yazdı.
- He wrote one letter.
- Bir mektup yazdı.
- I need to write that down.
- Bunu yazmam gerek.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, bir yaşlı adam, yaşlılık hakkında yaşlı bir adama yazdım.
- You needn't have written your name.
- Adını yazmana gerek yoktu.
- She asked me to continue writing to your father.
- O, senin babana yazmaya devam etmemi istedi.
- Write on every other line.
- Bir satır atlayıp bir satıra yazın.
- Did Tom write to Mary?
- Tom Mary'ye yazdı mı?
- I wish I had written it myself.
- Keşke bunu kendim yazsaydım.
- I've already written to Tom three times.
- Tom'a üç kez yazdım bile.
- She writes beautifully and legibly.
- O güzel ve okunaklı yazıyor.
- I have a thesis to write.
- Benim de yazmam gereken bir tez var.
- Tom is also writing a book.
- Tom da bir kitap yazıyor.
- Please write with a pen.
- Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Write the answer in English, please.
- Cevabı İngilizce yazın lütfen.
- We could write Tom a letter.
- Tom'a mektup yazabiliriz.
- The novelist wrote several romances.
- Romancı birkaç aşk romanı yazdı.
- Tell Tom to write to me.
- Tom'a bana yazmasını söyle.
- You can write to me in Hebrew.
- Bana İbranice yazabilirsiniz.
- Tom wasn't the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan Tom değildi.
- So far I've written five songs.
- Şimdiye kadar beş şarkı yazdım.
- Is it so difficult to write?
- Yazmak o kadar zor mu?
- I will write about it.
- Ben bu konuda yazacağım.
- Write it down so you won't forget.
- Yaz ki unutmayasın.
- I wrote back to them.
- Onlara geri yazdım.
- He didn't only teach at school, he also wrote novels.
- O sadece okulda ders vermedi, ayrıca romanlar yazdı.
- He writes an English letter.
- İngilizce bir mektup yazıyor.
- He tried writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmayı denedi.
- How did you write your name in Arabic?
- Adınızı Arapça nasıl yazdınız?
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değildir.
- I am writing to inquire whether you have any positions available.
- Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
- Dan didn't even start writing.
- Dan yazmaya başlamadı bile.
- Did you read the editorial I wrote for the newspaper?
- Gazete için yazdığım başyazıyı okudunuz mu?
- He writes beautifully.
- Çok güzel yazıyor.
- Who wrote these letters?
- Bu mektupları kim yazdı?
- Who wrote that letter?
- O mektubu kim yazdı?
- Nobody writes in Russian more than you do.
- Kimse senden daha fazla Rusça yazamaz.
- Tom wrote that book.
- Tom o kitabı yazdı.
- What did I write in the introduction?
- Girişte ne yazdım?
- It's written here.
- O burada yazıldı.
- I'm going to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- I haven't written for a long time.
- Ben uzun zamandır yazmıyorum.
- I like to write here.
- Buraya yazmayı seviyorum.
- Is it true that Tom can't read or write?
- Tom'un okuyup yazamadığı doğru mu?
- You have to write that phrase again.
- Bu cümleyi tekrar yazmalısın.
- Do you know who wrote this book?
- Bu kitabı kimin yazdığını biliyor musun?
- I need something to write in.
- Yazacak bir şeye ihtiyacım var.
- I remember writing to her.
- Ona yazdığımı hatırlıyorum.
- Tom hasn't yet learned how to write his own name.
- Tom henüz kendi adını nasıl yazacağını öğrenmedi.
- I wonder if you have something to write with.
- Acaba yazacak bir şeyiniz var mı?
- She wrote example sentences all day.
- Bütün gün örnek cümleler yazdı.
- This pen is very easy to write with.
- Bu kalemle yazmak çok kolay.
- I love to write.
- Yazmayı seviyorum.
- We wrote three books.
- Üç kitap yazdık.
- You are writing.
- Yazıyorsun.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları birçok kitap yazdı.
- I suggest that you write her a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- Tom wrote a lot of letters to Mary.
- Tom, Mary'ye bir sürü mektup yazdı.
- You've neither written nor phoned.
- Ne yazdın ne de telefon ettin.
- I cannot speak and listen as well as I write.
- Yazdığım kadar iyi konuşamıyor ve dinleyemiyorum.
- I had been writing letters all that morning.
- Sabahtan beri mektup yazıyordum.
- Why don't you write Tom?
- Neden Tom'a yazmıyorsun?
- Dan thinks that I shouldn't even write this.
- Dan bunu hiç yazmamam gerektiğini düşünüyor.
- It is polite of her to write me back at once.
- Bana hemen yanıt yazması onun inceliği.
- I've already written to him 3 times.
- Zaten ona 3 kez yazdım.
- Whether Shakespeare wrote this poem or not will probably remain a mystery.
- Shakespeare'in bu şiiri yazıp yazmadığı muhtemelen bir sır olarak kalacaktır.
- I write letters to my friends.
- Arkadaşlarıma mektup yazıyorum.
- I'll get you something to write with.
- Yazmak için sana bir şey alacağım.
- I burned all the letters that you wrote to me.
- Bana yazdığın tüm mektupları yaktım.
- Tom and Mary both write fanfiction.
- Tom ve Mary ikisi de bir hayran kurgusu yazıyor.
- You had better write the letter at once.
- Mektubu bir an önce yazsan iyi olur.
- As if you actually wrote this book!
- Sanki bu kitabı gerçekten sen yazmışsın gibi!
- Tom writes me once a week.
- Tom bana haftada bir yazıyor.
- How do you write your jokes?
- Esprilerinizi nasıl yazıyorsunuz?
- I'm busy with writing letters and giving speeches.
- Mektup yazmak ve konuşma yapmakla meşgulüm.
- Write to him right away.
- Derhal ona yaz.
- Next, I'd like to sing a song I wrote.
- Daha sonra, yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- Didn't you read what I wrote?
- Ne yazdığımı okumadın mı?
- Tom writes short stories.
- Tom kısa öyküler yazıyor.
- The author wrote some beautiful poems in the beginning of his book.
- Yazar, kitabının başında bazı güzel şiirler yazdı.
- They are writing some letters.
- Birkaç mektup yazıyorlar.
- I'm writing a book.
- Kitap yazıyorum.
- Once he had written the letter, he sent it.
- O, mektubu yazar yazmaz gönderdi.
- The teacher is writing something on the board.
- Öğretmen tahtaya bir şeyler yazıyor.
- Write your answer with a pen.
- Cevabınızı bir kalemle yazın.
- I wrote that last Monday evening.
- Bunu geçen pazartesi akşamı yazdım.
- Keep writing.
- Yazmaya devam et.
- Who are you writing to?
- Kime yazıyorsun?
- Tom said that he writes his own speeches.
- Tom konuşmalarını kendisinin yazdığını söyledi.
- I'm going to give Tom a copy of the book I wrote.
- Yazdığım kitabın bir kopyasını Tom'a vereceğim.
- Tom has also written many articles for us.
- Tom bizim için birçok makale de yazdı.
- What I wrote is not English.
- Yazdıklarım İngilizce değil.
- I don't like the way Tom writes.
- Tom'un yazma üslubunu beğenmiyorum.
- She can speak and write in French.
- Fransızca konuşup yazabiliyor.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.
- Write an answer.
- Cevap yazın.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.
- Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor.
- I love writing compositions.
- Kompozisyon yazmayı severim.
- He wrote the book.
- O, kitabı yazdı.
- Are you the one who wrote this?
- Bunu yazan sen misin?
- There is no paper to write on.
- Yazmak için hiç kağıt yok.
- I can write my name in Chinese.
- Adımı Çince yazabilirim.
- If I hadn't written this book, I would have died in poverty.
- Eğer bu kitabı yazmamış olsaydım, fakirlik içinde ölecektim.
- Please don't forget to write the letter.
- Lütfen mektubu yazmayı unutma.
- We wrote to each other.
- Birbirimize yazdık.
- You're wasting your time writing that book.
- O kitabı yazarak zamanını boşa harcıyorsun.
- It's been weeks since she's written.
- Mektup yazdığından bu yana haftalar oldu.
- Aren't you going to write to Tom?
- Tom'a yazmayacak mısın?
- I wrote them a letter.
- Onlara bir mektup yazdım.
- Have you finished writing your reports yet?
- Raporlarını yazmayı bitirdin mi?
- I can read and write French.
- Fransızca okuyup yazabiliyorum.
- I wrote this song just for you.
- Bu şarkıyı sadece senin için yazdım.
- Tom and Mary said that they would write to us.
- Tom ve Mary bize yazacaklarını söylediler.
- Can you write a waltz?
- Bir vals yazabilir misin?
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini tuttu.
- If I had known your email address, I would've written.
- E-posta adresini bilseydim, yazardım.
- Tom wrote poison pen letters to most of his neighbors.
- Tom, komşularının çoğuna zehir zemberek mektuplar yazdı.
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom üç yaşındayken adını yazabiliyordu.
- Please wait until I have finished writing this letter.
- Lütfen ben bu mektubu yazmayı bitirene kadar bekle.
- I know every word of every song that Tom ever wrote.
- Tom'un yazdığı her şarkının her kelimesini biliyorum.
- I have no time to write.
- Yazacak zamanım yok.
- Tom is writing a book about that now.
- Tom şu anda bu konuda bir kitap yazıyor.
- She writes to him every week.
- Ona her hafta mektup yazıyor.
- I wrote that for him.
- Ben bunu onun için yazdım.
- I know Tom is writing a book.
- Tom'un bir kitap yazdığını biliyorum.
- Will you write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle mi yazacaksın?
- Not having heard from him, I wrote to him again.
- Ondan haber alamayınca tekrar yazdım.
- He never fails to write to his mother every week.
- Her hafta annesine yazmayı asla ihmal etmez.
- Tom started writing.
- Tom yazmaya başladı.
- Let me see what you've written.
- Yazdığın şeyi göreyim.
- Have you finished writing the letter yet?
- Mektup yazmayı henüz bitirmediniz mi?
- Take this piece of chalk and write on the blackboard.
- Bu tebeşiri al ve tahtaya yaz.
- Tom's father, who is in prison, never writes to Tom.
- Tom'un hapiste olan babası Tom'a hiç yazmaz.
- I'm not writing about you.
- Senin hakkında yazmıyorum.
- Tom can neither read nor write.
- Tom ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- The boy is learning to read and write.
- Çocuk, okuma ve yazma öğreniyor.
- I like the kind of music that Tom writes.
- Tom'un yazdığı müzik türünü seviyorum.
- He said he would write to me, but he hasn't.
- Bana yazacağını söyledi ama yazmadı.
- He asked me to write him a love letter in Arabic.
- Ona Arapça bir aşk mektubu yazmamı istedi.
- Write what I say!
- Ne diyorsam onu yaz!
- I wrote Mary to say I was sorry.
- Mary'ye üzgün olduğumu söylemek için yazdım.
- We could write her a letter.
- Ona bir mektup yazabiliriz.
- I have already written about it.
- Ben zaten o konuda yazdım.
- She suggested that I write to him at once.
- Ona hemen mektup yazmamı önerdi.
- What I wrote isn't English.
- Yazdıklarım İngilizce değil.
- You should write as nicely as you always do.
- Her zamanki gibi güzel yazmalısın.
- Shakespeare wrote both tragedy and comedy.
- Shakespeare, hem trajedi hem de komedi yazdı.
- I write sentences on Tatoeba once in a blue moon.
- Kırk yılda bir Tatoeba'da cümleler yazarım.
- What does that author now write?
- O yazar şimdi ne yazıyor?
- Who was the letter written to?
- Mektup kime yazıldı?
- Who was writing on the wall?
- Duvara kim yazıyordu?
- Did Marika write you letters in Finnish?
- Marika sana Fince mektuplar yazdı mı?
- I have a report to write tonight.
- Bu gece yazmam gereken bir rapor var.
- It isn't easy to write sentences in Esperanto without the proper keyboard.
- Uygun klavye olmadan Esperanto dilinde cümle yazmak kolay değil.
- I'd like to start with a song that I wrote.
- Kendi yazdığım bir şarkıyla başlamak istiyorum.
- Tom couldn't even write his name.
- Tom adını bile yazamıyordu.
- Try to write in plain English.
- Sade bir İngilizce ile yazmaya çalışın.
- The journalists who write for this publisher are not impartial.
- Bu yayıncı için yazan gazeteciler tarafsız değil.
- Tom writes much better now than he used to.
- Tom artık eskisinden çok daha iyi yazıyor.
- I am writing an essay.
- Bir kompozisyon yazıyorum.
- I'm trying to think of some ideas for this article I'm writing.
- Yazdığım makale için fikir bulmaya çalışıyorum.
- Some poems were also written by him.
- Bazı şiirler de onun tarafından yazıldı.
- Why did I forget to write the fax number?
- Faks numarasını yazmayı neden unuttum?
- Tom still writes to me from time to time.
- Tom hala zaman zaman bana yazıyor.
- Tom wrote a paper on that subject.
- Tom o konuda bir rapor yazdı.
- I'll write it on the blackboard.
- Tahtaya yazayım.
- Gimme something to write on.
- Bana yazacak bir şey ver.
- I wrote more today than yesterday.
- Bugün dünden daha fazla yazdım.
- I have nothing to write with.
- Yazmak için kullanacak bir şeyim yok.
- Tom has written to me.
- Tom bana yazdı.
- I've been writing a lot.
- Çok yazıyorum.
- Look what Tom wrote on the wall.
- Tom'un duvara yazdığına bak.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, yaşlı bir adam, yaşlı bir adama yaşlılık hakkında yazdım.
- She writes Chinese.
- Çince yazıyor.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
- En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın.
- You must've already written everything that needs to be written.
- Yazılması gereken her şeyi çoktan yazmış olmalısın.
- Later he wrote to the president.
- Daha sonra başkana mektup yazdı.
- I know what I wrote.
- Ne yazdığımı biliyorum.
- I hope Tom writes soon.
- Tom'un yakında yazacağını umuyorum.
- I'll write to you when I have time.
- Zamanım olursa sana yazarım.
- You wrote that you thought Tom wasn't happy.
- Tom'un mutlu olmadığını düşündüğünü yazmışsın.
- She wrote as many as ten books.
- On kadar kitap yazdı.
- How many books have you written?
- Kaç kitap yazdın?
- Dan thinks that I shouldn't even write this.
- Dan'a göre bunu yazmamalıymışım bile.
- Here's what I wrote.
- İşte yazdığım şey.
- I still sometimes write to Tom.
- Hâlâ bazen Tom'a yazıyorum.
- Let me see what you've written.
- Ne yazdığına bir bakayım.
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Benim için daha uygun olduğu için sol elimle yazıyorum.
- I still like to write in Esperanto.
- Hala Esperanto dilinde yazmayı seviyorum.
- Tom will write to his sister.
- Tom kız kardeşine yazacak.
- He wrote him a message.
- Ona bir mesaj yazdı.
- Aren't you the one who wrote this?
- Bunu yazan kişi sen değil misin?
- Did you read what I wrote?
- Yazdıklarımı okudun mu?
- I wrote a beautiful story.
- Güzel bir hikaye yazdım.
- I don't have anything to write with.
- Yazacak bir şeyim yok.
- Tom wanted Mary to write a recommendation for him.
- Tom, Mary'den kendisi için bir tavsiye mektubu yazmasını istedi.
- His speeches are all written by other people.
- Konuşmalarının hepsi başkaları tarafından yazıldı.
- Tom wrote his phone number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kâğıda telefon numarasını yazdı ve Mary'ye uzattı.
- I wasn't able to write it down.
- Yazamadım.
- How much of this did you write?
- Bunun ne kadarını sen yazdın?
- I want to write to Tom.
- Tom'a yazmak istiyorum.
- I've written to them.
- Onlara yazdım.
- Tom never wrote to me.
- Tom bana hiç yazmadı.
- I intend to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmaya niyetliyim.
- What you write and how you write it can change your life.
- Ne yazdığın ve onu nasıl yazdığın hayatını değiştirebilir.
- I know that you're currently writing a book.
- Şu anda bir kitap yazdığını biliyorum.
- That employee can neither write nor read.
- Bu personel ne yazabiliyor ne de okuyabiliyor.
- Tom wrote it for me.
- Tom benim için yazdı.
- I translated what Tom wrote.
- Tom'un yazdıklarını çevirdim.
- I love the songs that Tom writes.
- Tom'un yazdığı şarkıları seviyorum.
- Tom wrote two books.
- Tom iki kitap yazdı.
- I want to write this down.
- Bunu yazmak istiyorum.
- I don't like the way Tom writes.
- Tom'un yazma şeklini sevmiyorum.
- I write Chinese characters very slowly.
- Çince karakterleri çok yavaş yazıyorum.
- Write me an email if you feel like it.
- Eğer istersen bana bir e-posta yaz.
- If I had known her address, I would have written to her.
- Adresini bilseydim, ona yazardım.
- Tom has written several books.
- Tom birkaç kitap yazdı.
- Who wrote this message?
- Bu mesajı kim yazdı?
- Write your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- Tom can write almost like a native speaker, but his pronunciation is terrible.
- Tom neredeyse anadili gibi yazabiliyor ama telaffuzu berbat.
- Not very many people bought the book I wrote.
- Yazdığım kitabı çok fazla insan almadı.
- Marco thinks he writes well.
- Marco iyi yazdığını düşünüyor.
- Even though I can write in Arabic pretty well, my conversational skills still need a lot of work.
- Çok iyi Arapça yazabilmeme rağmen, konuşma becerilerimin hala çok çalışmaya ihtiyacı var.
- Tom seldom writes to us.
- Tom nadiren bize yazıyor.
- How do you write a good CV?
- İyi bir CV'yi nasıl yazarsınız?
- He writes English with ease.
- O kolayca İngilizce yazıyor.
- Tom had to write the report all over again.
- Tom raporu baştan yazmak zorunda kaldı.
- I wrote it for Tom.
- Ben onu Tom için yazdım.
- I'm writing a book.
- Bir kitap yazıyorum.
- Tom loves to write.
- Tom yazmayı seviyor.
- Have you read the novel Tom wrote?
- Tom'un yazdığı romanı okudunuz mu?
- Do you still write music?
- Hâlâ müzik yazıyor musun?
- Who will write the report?
- Raporu kim yazacak?
- I can't write anything at all.
- Hiçbir şey yazamıyorum.
- Mary wrote a short story.
- Mary kısa bir hikaye yazdı.
- It's recommended that you don't write your passwords down where others might see them.
- Şifrelerinizi başkalarının görebileceği yerlere yazmamanız tavsiye edilir.
- Tom writes letters to Mary.
- Tom, Mary'ye mektuplar yazıyor.
- I have a report to write tonight.
- Bu gece yazacak bir raporum var.
- Tom has written three novels.
- Tom üç roman yazdı.
- Tom wrote the screenplay.
- Tom senaryoyu yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
- Gérard de Nerval Doğu'ya Yolculuk'u yazdı.
- If I had known his address, I would have written to him.
- Adresini bilseydim, ona yazardım.
- I still prefer to write letters by hand.
- Ben mektupları hala elle yazmayı tercih ediyorum.
- No matter how busy Tom gets, he never forgets to write an email to his mother at least once a week.
- Tom ne kadar meşgul olursa olsun, en az haftada bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.
- My speeches are all written by other people.
- Benim konuşmalarımın hepsi başkaları tarafından yazıldı.
- He is writing to some friends of his.
- O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- She writes music for a living.
- Geçimini sağlamak için müzik yazıyor.
- I don't write letters.
- Ben mektup yazmam.
- Because I didn't hear from him, I wrote to him again.
- Ondan haber almadığım için ona tekrar yazdım.
- Tom suggested that I write Mary a letter.
- Tom Mary'ye bir mektup yazmamı önerdi.
- When I was at school, left-handed kids were forced to write right-handed.
- Ben okuldayken, solak çocuklar sağ elle yazmaya zorlanırdı.
- She is writing a new book this year.
- O bu yıl yeni bir kitap yazıyor.
- I'm busy with writing letters and giving speeches.
- Metin yazıp konuşma yapmakla meşgulüm.
- Have you written all the New Year's cards already?
- Bütün yeni yıl kartlarını yazdın mı çoktan?
- That employee can neither write nor read.
- O çalışan yazamaz ve okuyamaz.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
- Onun kadar güzel Çince yazan birini bulmak zor.
- Tom can't write good French.
- Tom da iyi Fransızca yazamıyor.
- I like Tom's writing style.
- Tom'un yazma stilini beğeniyorum.
- Why do I write?
- Neden yazıyorum ki?
- I want to know why you haven't written the report yet.
- Raporu neden henüz yazmadığını bilmek istiyorum.
- How many songs have you written?
- Kaç tane şarkı yazdın?
- I ought to have written the letter yesterday.
- Mektubu dün yazmalıydım.
- I wrote to Tom a while ago, but he hasn't replied yet.
- Tom'a bir süre önce yazdım ama henüz cevap vermedi.
- This pen is very easy to write with.
- Bu dolma kalemle yazmak çok kolay.
- Tom wrote a story about that.
- Tom o konuda bir hikaye yazdı.
- He hires other people to write his speeches.
- O, konuşmalarını yazmak için başkalarını tutuyor.
- I came because of something you wrote.
- Yazdığın bir şey yüzünden geldim.
- Who was this book written by?
- Bu kitap kim tarafından yazıldı?
- Why did you write that letter?
- O mektubu neden yazdın?
- Are you writing the proverbs?
- Atasözlerini yazıyor musun?
- This week, 25 people have written at least one Esperanto sentence on Tatoeba.
- Bu hafta, 25 kişi Tatoeba'ya en az bir Esperanto cümlesi yazdı.
- The pen I'm writing with belongs to Tom.
- Yazdığım kalem Tom'a ait.
- I want to write a lot of sentences.
- Birçok cümle yazmak istiyorum.
- Tom wondered why Mary had not written.
- Tom Mary'nin niçin yazmadığını merak etti.
- Do you want me to write it down?
- Yazmamı ister misin?
- What is he writing?
- Ne yazıyor?
- I'm writing to the guy.
- Adama yazıyorum.
- How many times a month do you write home?
- Eve ayda kaç defa mektup yazıyorsun?
- I'm writing a book now.
- Şimdi bir kitap yazıyorum.
- I didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmadım.
- I want to write a poem.
- Bir şiir yazmak istiyorum.
- Please forgive me for not having written sooner.
- Daha erken yazmadığım için lütfen beni affet.
- He has written a number of exciting detective stories.
- Çok sayıda heyecan verici dedektif hikayesi yazdı.
- The teacher is writing something on the board.
- Öğretmen tahtada bir şeyler yazıyor.
- Tom wrote to Mary about John.
- Tom Mary'ye John hakkında yazdı.
- I want you to write me frequently.
- Bana sık sık yazmanı istiyorum.
- I wrote to him.
- Ona yazdım.
- I am writing my internship report.
- Ben staj raporumu yazıyorum.
- All you have to do is write.
- Tek yapmanız gereken yazmak.
- Tom gave Mary some good advice about how to write songs.
- Tom Mary'ye şarkı yazma ile ilgili birkaç güzel tavsiye verdi.
- I'll write it on the blackboard.
- Ben onu tahtaya yazacağım.
- He likes to read the Chinese book his father wrote in America.
- Babasının Amerika'da yazdığı Çince kitabı okumayı seviyor.
- I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard.
- Tahtaya ne yazdıysa defterime kopyaladım.
- Please write your name in pen.
- Lütfen adınızı tükenmez kalemle yazın.
- I did write to Tom.
- Tom'a yazdım.
- I am writing an SMS.
- Bir SMS yazıyorum.
- This is the pen which the famous novelist wrote with.
- Ünlü romancının yazdığı kalem budur.
- I want to write all of this down.
- Bunların hepsini yazmak istiyorum.
- This language is perfectly clear to me when written, but absolutely incomprehensible when spoken.
- Bu dil yazıldığında benim için son derece anlaşılır, ama konuşulduğunda kesinlikle anlaşılmıyor.
- Tom told her that he had written that poem two years before.
- Tom ona, bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi.
- The person I am writing to is my mother.
- Yazdığım kişi annemdir.
- All you have to do is write a few sentences about what you did yesterday.
- Tek yapman gereken dün ne yaptığın hakkında birkaç cümle yazmak.
- Tom read the poem he wrote for Mary.
- Tom, Mary için yazdığı şiiri okudu.
- Tom wrote Mary a love letter, but he didn't send it.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama göndermedi.
- I write letters that I never send.
- Hiç göndermediğim mektuplar yazıyorum.
- I want to write a lot of sentences.
- Bir sürü cümle yazmak istiyorum.
- I've already written three books.
- Şimdiden üç tane kitap yazdım.
- I have to write a ten-page paper by next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar on sayfalık bir ödev yazmam gerekiyor.
- Maria wrote me a letter.
- Maria bana bir mektup yazdı.
- I'm writing this letter to her.
- Bu mektubu ona yazıyorum.
- It took me nearly two hours to write the essay.
- Kompozisyonu yazmak neredeyse iki saatimi aldı.
- I'll write to her again.
- Ona tekrar yazacağım.
- Are you the person who wrote this letter?
- Bu mektubu yazan kişi sen misin?
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıda adını yaz.
- Tom wrote a haiku.
- Tom bir haiku yazdı.
- He can write with either hand.
- Her iki eliyle de yazabilir.
- The boy was made king before he could write his own name.
- Çocuk kendi adını yazamadan kral oldu.
- Should I write that down?
- Bunu yazayım mı?
- She wrote her a friendly response.
- Ona dostça bir yanıt yazdı.
- Where did you learn to write?
- Yazmayı nerede öğrendin?
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- O, altı yaşında daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- Please write to me as soon as possible!
- Lütfen mümkün olduğunca kısa sürede bana yaz.
- Sami wrote a new resume.
- Sami yeni bir özgeçmiş yazdı.
- Tom wrote to Mary this morning.
- Tom bu sabah Mary'ye mektup yazdı.
- I can't think of anything to write about.
- Hakkında yazacak bir şey düşünemiyorum.
- He wrote a lot of stories.
- O, bir sürü hikaye yazdı.
- Who wrote this story?
- Bu hikayeyi kim yazdı?
- I'm going to give Tom a copy of the book I wrote.
- Tom'a yazdığım kitabın bir kopyasını vereceğim.
- Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kağıt parçasına telefon numarasını yazdı ve onu Mary'ye verdi.
- How many songs has Tom written with Mary?
- Tom, Mary ile kaç şarkı yazdı?
- Tom suggested that I write Mary a letter.
- Tom, Mary'ye bir mektup yazmamı önerdi.
- My brother must've written this letter.
- Bu mektubu kardeşim yazmış olmalı.
- The math professor wrote the proof on the chalkboard.
- Matematik profesörü, kanıtı yazı tahtasına yazdı.
- He still writes to me from time to time.
- Hala zaman zaman bana yazıyor.
- He's writing his diary.
- Günlüğünü yazıyor.
- Did you not read what I wrote?
- Yazdığımı okumadın mı?
- I wonder who wrote this report.
- Bu raporu kimin yazdığını merak ediyorum.
- He kept writing about animals.
- Hayvanlar hakkında yazmaya devam etti.
- Tom can't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamaz.
- In his letter to the New Testament church, James The Apostle wrote about necessity of keeping God's Law.
- Elçi Yakup, Yeni Ahit kilisesine yazdığı mektupta Tanrı'nın Yasası'na bağlı kalmanın gerekliliği hakkında yazmıştır.
- Tom wrote to his parents.
- Tom ebeveynlerine mektup yazmış.
- I wrote the algorithm in Pascal.
- Algoritmayı Pascal ile yazdım.
- Write to me sometime and let me know what you're doing.
- Bir ara bana yazın ve ne yaptığınızı bildirin.
- I was thirteen when I wrote that.
- Bunu yazdığımda on üç yaşımdaydım.
- I like to write songs in French.
- Fransızca şarkı yazmayı seviyorum.
- I'm sorry, I couldn't write earlier because I was ill.
- Özür dilerim, hasta olduğum için daha önce yazamadım.
- Please write this down.
- Lütfen bunu yazın.
- You write very illegibly.
- Çok okunaksız yazıyorsun.
- She sometimes has her sister write her term papers.
- O bazen kız kardeşine dönem ödevlerini yazdırır.
- I can't write good French.
- İyi Fransızca yazamam.
- She wrote a lot of poems.
- O, birçok şiir yazdı.
- Write me when you arrive.
- Vardığında bana yaz.
- I'll make sure Tom writes to you.
- Tom'un sana yazdığından emin olacağım.
- A lot of bloggers write in English.
- Birçok blogcu İngilizce yazıyor.
- I'm the one who wrote that letter.
- O mektubu yazan kişi benim.
- I'll write to her.
- Ona yazacağım.
- You're wasting your time writing that book.
- O kitabı yazarak vaktini boşa harcıyorsun.
- Using Sami's own blood, Layla wrote the word dog on the wall.
- Leyla, Sami'nin kendi kanını kullanarak duvara köpek sözcüğünü yazdı.
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi ismini yazmasını biliyor.
- This is the first song I ever wrote.
- Bu hayatımda yazdığım ilk şarkı.
- Tom wrote to a friend.
- Tom bir arkadaşına yazdı.
- Did you really just write that?
- Gerçekten bunu mu yazdın?
- Tom wrote all of these books.
- Tom bu kitapların hepsini yazdı.
- Write your congressman.
- Kongre üyeni yaz.
- Have you ever thought about writing a book?
- Hiç kitap yazmayı düşündün mü?
- I've already written three books.
- Şimdiden üç kitap yazdım bile.
- I helped Tom write an essay.
- Tom'un bir deneme yazmasına yardım ettim.
- You were supposed to write a 300-word essay by today.
- Bugüne kadar 300 kelimelik bir kompozisyon yazman gerekiyordu.
- What is written on this signboard?
- Bu tabelada ne yazıyor?
- I can write programs in Visual Basic.
- Visual Basic'te program yazabilirim.
- Tom wrote to Mary.
- Tom, Mary'ye mektup yazdı.
- Actually, I did write it.
- Aslında, onu ben yazdım.
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve yakında eve dönmesini istedim.
- I like to write in French.
- Fransızca yazmayı severim.
- Tom wrote the letter himself.
- Tom mektubu kendisi yazdı.
- I have never written a play.
- Ben hiç bir oyun yazmadım.
- I wrote a long letter to him.
- Ona uzun bir mektup yazdım.
- Tom wrote his phone number on a napkin and handed it to Mary.
- Tom telefon numarasını bir peçeteye yazdı ve Mary'ye uzattı.
- Tom wrote his name on all his notebooks.
- Tom bütün defterlerine adını yazdı.
- It is still a mystery who wrote the letter.
- Mektubu kimin yazdığı hala bir sır.
- I preferred to write in English.
- Ben İngilizce yazmayı tercih ettim.
- Can I write it that way?
- Bu şekilde yazabilir miyim?
- Tom wrote our names on the list.
- Tom listeye isimlerimizi yazdı.
- Do you want me to write it down?
- Bunu yazmamı istiyor musun?
- Who writes the fortunes that are inside fortune cookies?
- Fal kurabiyelerinin içindeki falları kim yazıyor?
- I wrote my dissertation about this.
- Tezimi bu konuda yazdım.
- Write a composition of ten sentences.
- On cümlelik bir kompozisyon yazın.
- Tom can't read or write.
- Tom okuma yazma bilmez.
- I think we should write Tom a note.
- Bence Tom'a bir not yazmalıyız.
- This pen doesn't write well.
- Bu dolma kalem iyi yazmaz.
- I promise to write you email every day.
- Sana her gün e-posta yazacağıma söz veriyorum.
- I've written a couple of Christmas songs.
- Birkaç Noel şarkısı yazdım.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
- Tom o günkü olayları yazdıktan sonra günlüğünü kapattı.
- Tom spent days in the archives and wrote articles at night.
- Tom arşivlerde günlerce vakit geçirdi ve geceleri makaleler yazdı.
- I have come to Japan not to teach but to write.
- Japonya'ya öğretmek için değil yazmak için geldim.
- She has written several books.
- Birkaç kitap yazdı.
- If it's written in a book, it must be true.
- Eğer bir kitapta yazıyorsa, doğru olmalı.
- I wrote three songs last week.
- Geçen hafta üç şarkı yazdım.
- I'll write you as soon as I arrive there.
- Oraya varır varmaz sana yazacağım.
- Write me something.
- Bana bir şey yaz.
- He has written several criticisms of that play.
- Bu oyun hakkında birkaç eleştiri yazdı.
- It's written in easy English, so even you will be able read that book.
- Kolay bir İngilizceyle yazıldığı için siz bile okuyabilirsiniz.
- I was too busy to write you.
- Sana yazamayacak kadar meşguldüm.
- What should I write about today?
- Bugün ne hakkında yazmalıyım?
- I don't write things like these.
- Ben böyle şeyler yazmam.
- I didn't write that letter.
- O mektubu yazmadım.
- You write better than I do.
- Benden daha iyi yazıyorsun.
- Write to me as soon as you get there.
- Oraya varır varmaz bana yaz.
- As she was dying, she tried to write the murderer's name with her own blood.
- Ölürken, kendi kanıyla katilin adını yazmaya çalıştı.
- There is no paper to write on.
- Üzerine yazacak kağıt yok.
- Konrad wants to write a little tale.
- Konrad küçük bir masal yazmak istiyor.
- Who wrote this song?
- Bu şarkıyı kim yazdı?
- Write to them.
- Onlara yaz.
- He taught me how to write.
- O bana nasıl yazacağımı öğretti.
- She was absorbed in writing a poem.
- Bir şiir yazmaya daldı.
- Why don't you write with the new font?
- Neden yeni yazı tipiyle yazmıyorsunuz?
- You should write Tom a note.
- Tom'a bir not yazmalısın.
- He gave us an essay to write during the vacation.
- Tatil sırasında yazmamız için bize bir kompozisyon verdi.
- I think you should write Tom a thank you note.
- Bence Tom'a bir teşekkür notu yazmalısın.
- Sorry it took me so long to write to you.
- Sana yazmam bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm.
- I wrote another poem this morning.
- Bu sabah bir şiir daha yazdım.
- Tom didn't write anything in his notebook.
- Tom defterine hiçbir şey yazmadı.
- I learned to write in school.
- Okulda yazmayı öğrendim.
- I'll write about this.
- Bu konuda yazacağım.
- He wrote this book as he was twenty years old.
- Bu kitabı yirmi yaşındayken yazdı.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- Babasının Birleşik Devletler'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor.
- He suggested that I write to her at once.
- Ona hemen yazmamı önerdi.
- Tom never wrote to me.
- Tom bana asla yazmadı.
- Tom doesn't write to me anymore.
- Tom artık bana yazmıyor.
- Tom hasn't written to me in a long time.
- Tom uzun süredir bana yazmadı.
- I will write to you as soon as I can.
- Sana, elimden gelen en hızlı şekilde yazacağım.
- Does he write letters in English?
- İngilizce mektup yazıyor mu?
- Do you have any idea who wrote this book?
- Bu kitabı kimin yazdığına dair bir fikrin var mı?
- She will write to me as soon as she returns to her country.
- Ülkesine döner dönmez bana yazacak.
- I wrote that letter three weeks ago.
- O mektubu üç hafta önce yazdım.
- I'm going to write him a note.
- Ona bir not yazacağım.
- Why doesn't she write me anymore?
- Niye artık bana yazmıyor?
- I'll make sure Tom writes to you.
- Tom'un sana yazmasını sağlayacağım.
- I hire other people to write my speeches.
- Konuşmalarımı yazması için başkalarını işe alıyorum.
- Tom has written several other books.
- Tom birkaç kitap daha yazdı.
- Tom wrote a sentence about death.
- Tom ölümle ilgili bir cümle yazdı.
- I was thirteen when I wrote that.
- Bunu yazdığımda 13 yaşındaydım.
- She will write another book one of these days.
- Bugünlerde bir kitap daha yazacak.
- I need to write a book report.
- Bir kitap raporu yazmam gerekiyor.
- The first thing we should do is write and thank your brother-in-law for his hospitality.
- Yapmamız gereken ilk şey, kayınbiraderinize misafirperverliği için yazıp teşekkür etmek.
- I think Tom needs something to write.
- Sanırım Tom'un yazacak bir şeye ihtiyacı var.
- Are you going to write to your father?
- Babana yazacak mısın?
- Sir, do we have to write in ink?
- Bayım, mürekkeple yazmak zorunda mıyız?
- I've already written my part of the report.
- Raporun bana düşen kısmını zaten yazdım.
- I wrote to him for quite another reason.
- Ona bambaşka bir sebepten dolayı yazmıştım.
- What did Tom write?
- Tom ne yazdı?
- I don't really know why he wrote the book.
- Kitabı neden yazdığını gerçekten bilmiyorum.
- Tom wrote this three weeks ago.
- Tom bunu üç hafta önce yazmış.
- When I was in school, left-handed kids were forced to write with their right hands.
- Ben okuldayken, solak çocuklar sağ elleriyle yazmaya zorlanırdı.
- I like writing.
- Yazmayı seviyorum.
- Who writes letters nowadays?
- Bugünlerde mektupları kim yazıyor?
- Tom isn't yet able to write his own name.
- Tom henüz kendi adını yazamıyor.
- You write very neatly, don't you?
- Çok düzgün yazıyorsun, değil mi?
- Don't use a pencil to write the exam.
- Sınavı yazmak için bir kurşunkalem kullanmayın.
- Write your name.
- Adını yaz.
- Write me if you need help.
- Yardıma ihtiyacınız olursa bana yazın.
- Tom forgot to write Mary.
- Tom, Mary'e yazmayı unuttu.
- I didn't get what you wrote.
- Senin ne yazdığını anlamadım.
- Tim writes as if he were left-handed.
- Tim, sanki solakmış gibi yazıyor.
- Because my husband has been admitted to hospital, I am writing on his behalf.
- Kocam hastaneye yatırıldığı için onun adına yazıyorum.
- Shakespeare wrote a lot of interesting plays.
- Shakespeare birçok ilginç oyun yazdı.
- She wrote the book about people she visited.
- Ziyaret ettiği kişiler hakkında bir kitap yazdı.
- Please write down what I say.
- Lütfen söylediklerimi yaz.
- I write in the morning and at night.
- Sabahları ve geceleri yazıyorum.
- It isn't easy to write a love letter in English.
- İngilizce bir aşk mektubu yazmak kolay değildir.
- Please don't write letters to me anymore.
- Lütfen, artık bana mektup yazmayın.
- He never wrote me back.
- Bana hiç yanıt yazmadı.
- I wrote an arrangement of this piece for a symphony orchestra.
- Bu parçanın senfoni orkestrası için bir düzenlemesini yazdım.
- If I knew her name and address, I could write to her.
- Adını ve adresini bilseydim, ona yazabilirdim.
- I want to write a poem.
- Ben bir şiir yazmak istiyorum.
- Who wrote this sentence?
- Bu cümleyi kim yazdı?
- I helped write that report.
- O raporun yazılmasına yardım ettim.
- Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom park yerindeki her kirli arabanın ön camına adını yazdı.
- I can write you a letter.
- Sana bir mektup yazabilirim.
- I'll write to him again.
- Ona tekrar yazacağım.
- I've always wanted to write a children's book.
- Hep bir çocuk kitabı yazmak istemişimdir.
- I'm already able to write Chinese characters.
- Çince karakterleri zaten yazabiliyorum.
- I wrote it for them.
- Bunu onlar için yazdım.
- We have written a book.
- Biz bir kitap yazdık.
- That's not what I wrote.
- Yazdığım şey bu değildi.
- Do you think I should write?
- Sence, yazmalı mıyım?
- I wrote a lot of sentences.
- Birçok cümle yazdım.
- I write short sentences in Swedish.
- Ben İsveççe kısa cümleler yazarım.
- Tom wrote the note in French.
- Tom notu Fransızca yazmış.
- I'll write or phone you next week.
- Gelecek hafta sana yazacağım ya da telefon edeceğim.
- Tom can neither read nor write.
- Tom ne okuyabilir ne de yazabilir.
- Dan wrote another check for Linda.
- Dan, Linda için bir çek daha yazdı.
- Please write me a reply soon.
- Lütfen kısa sürede bana bir cevap yaz.
- Show me a hero and I will write you a tragedy.
- Bana bir kahraman gösterin, ben de size bir trajedi yazayım.
- He suggested that I write to her at once.
- Derhal ona yazmamı önerdi.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğüne yazıyor.
- He told her that he had written that poem two years before.
- Ona bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi.
- Do you know who wrote this poem?
- Bu şiiri kimin yazdığını biliyor musun?
- He has not written to us since last February.
- Geçen şubat ayından beri bize yazmadı.
- Write your surname on the fourth line.
- Dördüncü satıra soyadınızı yazın.
- Not knowing his address, she didn't write to him.
- Adresini bilmediği için ona yazmadı.
- Please write your telephone number here.
- Lütfen buraya telefon numaranızı yazın.
- Tom wrote his paper by copy-pasting from Wikipedia.
- Tom ödevini Wikipedia'dan kopyala-yapıştır yaparak yazdı.
- You should write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmalısın.
- I need to write that down.
- Bunu yazmam lazım.
- The brother writes.
- Erkek kardeş yazıyor.
- Tom has written hundreds of songs.
- Tom yüzlerce şarkı yazdı.
- Do you have any idea who actually wrote this letter?
- Bu mektubu gerçekten kimin yazdığına dair bir fikriniz var mı?
- You write well.
- İyi yazıyorsun.
- Bob writes to me once a month.
- Bob bana ayda bir yazıyor.
- Tom wrote the report all by himself.
- Tom raporu tek başına yazdı.
- I don't write the rules.
- Kuralları ben yazmıyorum.
- They wrote three books.
- Onlar üç kitap yazdı.
- To write a love letter in English is not easy.
- İngilizce aşk mektubu yazmak kolay değil.
- Why was I writing that letter?
- O mektubu neden yazıyordum?
- Tom didn't write anything in his notebook.
- Tom defterine hiçbir şey yazmamış.
- I will write Judy a letter.
- Judy'ye bir mektup yazacağım.
- Tom hasn't written the letter yet.
- Tom henüz mektubu yazmadı.
- My friends urged me to write my memoirs.
- Arkadaşlarım hatıralarımı yazmam için beni zorladı.
- Actually, I did write it.
- Aslında, ben yazdım.
- I had him write the letter for me.
- Benim için ona mektup yazdırdım.
- Can you write that down please?
- Onu yazabilir misin lütfen?
- Please write that down.
- Lütfen bunu yaz.
- He cannot so much as write his own name.
- O kendi adını bile yazamaz.
- I thought about writing you a message, but never got around to it.
- Sana bir mesaj yazmayı düşündüm ama bir türlü fırsat bulamadım.
- I don't like writing.
- Yazmayı sevmiyorum.
- He's writing his mother a letter.
- Annesine bir mektup yazıyor.
- If I hadn't written this book, I would have died in poverty.
- Bu kitabı yazmasaydım yoksulluk içinde ölürdüm.
- I think Tom wants something to write with.
- Sanırım Tom yazmak için bir şey istiyor.
- You shouldn't have written that.
- Onu yazmamalıydın.
- This is the pencil that she used to write it.
- Bu da yazmak için kullandığı kalem.
- Who was the book written by?
- Kitap kim tarafından yazıldı?
- He can both speak and write Russian.
- O, Rusçayı hem konuşabilir hem de yazabilir.
- She's writing her diary.
- O, günlüğünü yazıyor.
- What was the first song you ever wrote?
- Yazdığın ilk şarkı neydi?
- I wrote about Tom last month.
- Geçen ay Tom'la ilgili yazmıştım.
- He wrote me a love letter.
- O bana bir aşk mektubu yazdı.
- Yesterday I wrote to Ellen.
- Dün Ellen'e yazdım.
- I can't write anymore.
- Artık yazamıyorum.
- I'm bad at writing sentences.
- Cümle yazmada kötüyüm.
- I wrote to him for quite another reason.
- Oldukça farklı bir nedenden dolayı ona yazdım.
- I have been writing since two o'clock without a break.
- Saat ikiden beri hiç ara vermeden yazıyorum.
- The math professor wrote the proof on the chalkboard.
- Matematik profesörü ispatı kara tahtaya yazdı.
- Can you read what's written on the blackboard?
- Tahtada yazanları okuyabiliyor musun?
- I love the way you write.
- Ben senin yazma tarzını seviyorum.
- Did Tom ask you to write this?
- Tom bunu yazmanı istedi mi?
- If I had known her address, I would have written her a letter.
- Adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Did you write that?
- Onu yazdın mı?
- Tom can already write his own name.
- Tom artık kendi adını yazabiliyor.
- To write good English requires a lot of practice.
- İyi İngilizce yazmak için çok pratik yapmak gerekir.
- The next song I'm going to sing is one I wrote last summer.
- Bir sonraki söyleyeceğim şarkı geçen yaz yazdığım bir şarkı.
- Tom doesn't know who wrote the graffiti on the wall.
- Tom duvardaki grafitiyi kimin yazdığını bilmiyor.
- If Tom didn't write this, then who wrote it?
- Eğer bunu Tom yazmadıysa, kim yazdı?
- Tom continued writing.
- Tom yazmaya devam etti.
- Could you write that down, please?
- Bunu yazabilir misin lütfen?
- I'm writing in order to express my discontent.
- Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
- Sir, do we have to write in ink?
- Efendim, mürekkeple mi yazmak zorundayız?
- Do you think you can write that report without any help?
- O raporu herhangi bir yardım almadan yazabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- You're writing.
- Yazıyorsun.
- Do you want me to write it down?
- Bunu yazmamı istiyor musunuz?
- I still don't write Chinese well.
- Çinceyi hâlâ iyi yazmıyorum.
- Were you the one who wrote this?
- Bunu yazan kişi sen miydin?
- Tom wrote this letter last night.
- Tom bu mektubu dün gece yazdı.
- I've written several songs in French.
- Fransızca birkaç şarkı yazdım.
- I brought a small notebook where I am going to write my observations.
- Gözlemlerimi yazacağım ufak bir defter getirdim.
- Did you write that?
- Bunu sen mi yazdın?
- I have read the article and now I am writing a summary.
- Ben yazıyı okudum ve şimdi bir özet yazıyorum.
- I reminded him to write to his mother soon.
- Annesine yakında mektup yazmasını hatırlattım.
- The next song I'm going to sing is one I wrote last summer.
- Söyleyeceğim bir sonraki şarkı, geçen yaz yazdığım bir şarkı.
- I will write about it.
- Bu konuda yazacağım.
- He wrote me a long letter.
- O bana uzun bir mektup yazdı.
- You wrote that you thought Tom wasn't happy.
- Sen Tom'un mutlu olmadığını düşündüğünü yazdın.
- Tom has written an autobiography.
- Tom bir otobiyografi yazdı.
- Yesterday, I wrote three letters.
- Dün üç mektup yazdım.
- I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
- Masamda bir not fark ettim ama kimin yazdığını bilmiyorum.
- She wrote the book about people she visited.
- Ziyaret ettiği insanlar hakkında bir kitap yazdı.
- I have to write a paper.
- Bir ödev yazmalıyım.
- I will write a review of that book.
- Bu kitap hakkında bir inceleme yazacağım.
- I still write songs.
- Hâlâ şarkılar yazıyorum.
- Now, I write with the new font.
- Şimdi, yeni yazı tipiyle yazıyorum.
- I don't know how to write with the left hand.
- Sol elle nasıl yazacağımı bilmiyorum.
- He knows neither how to read nor write.
- Ne okumayı biliyor ne de yazmayı.
- I can read and write English without any problems.
- İngilizceyi herhangi bir sorun olmadan okuyup yazabilirim.
- Tom might've written to Mary already.
- Tom, Mary'ye çoktan yazmış olabilir.
- I used to write in my diary every day when I was young.
- Ben gençken her gün günlüğüme yazardım.
- I've written about 3,000 words so far.
- Şu ana kadar yaklaşık 3.000 kelime yazdım.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya varınca ona bir mektup yazdım.
- She must have been very young when she wrote this poem.
- Bu şiiri yazdığında çok genç olmalı.
- What'll you write about?
- Ne hakkında yazacaksın?
- Where are you writing the answers?
- Cevapları nerede yazıyorsun?
- She writes to her son from time to time.
- Zaman zaman oğluna yazıyor.
- I didn't think Tom liked the song you wrote about him.
- Tom'un onun hakkında yazdığın şarkıyı sevdiğini sanmıyorum.
- I like to write here.
- Burada yazmayı seviyorum.
- No one I know writes letters anymore.
- Tanıdığım hiç kimse artık mektup yazmıyor.
- I wrote her a letter every day.
- Her gün ona bir mektup yazdım.
- Show me what you wrote.
- Ne yazdığını bana göster.
- Don't use a pencil to write the exam.
- Sınav sırasında yazmak için bir kalem kullanmayın.
- Tom encouraged Mary to write about her experiences.
- Tom, Mary'yi deneyimleri hakkında yazması için cesaretlendirdi.
- I wrote the song for her.
- Şarkıyı onun için yazdım.
- He promised that he would write to me once in a while.
- Arada bana yazacağına söz verdi.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu insan günlük hayatı hakkında yazıyor.
- He failed to write to his father that week.
- O hafta babasına yazamadı.
- It's the first thing that my father wrote.
- Bu, babamın yazdığı ilk şey.
- How many Christmas cards did you write last year?
- Geçen yıl kaç tane Noel kartı yazdın?
- I have already learned to write the Abjad.
- Abjad'ı yazmayı çoktan öğrendim.
- He wrote me love letters.
- O bana aşk mektupları yazdı.
- My aunt wrote me a letter last week.
- Teyzem geçen hafta bana bir mektup yazdı.
- Can I write it like that?
- Böyle yazabilir miyim?
- He wrote me a long letter.
- Bana uzun bir mektup yazdı.
- I wrote it down on a napkin.
- Bir peçeteye yazmıştım.
- What've you written?
- Ne yazdın?
- Do you have any idea who actually wrote this letter?
- Bu mektubu kimin yazdığı hakkında bir fikrin var mı?
- When writing English, she rarely makes a mistake.
- İngilizce yazarken nadiren hata yapar.
- Tom has written a lot of interesting things.
- Tom çok ilginç şeyler yazdı.
- I am writing my internship report.
- Staj raporumu yazıyorum.
- Tom wrote carefully.
- Tom dikkatle yazdı.
- Write a report.
- Bir rapor yazın.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamadı.
- This is the last song that Tom wrote.
- Bu Tom'un yazdığı son şarkı.
- I have no pencil to write with.
- Yazmak için kurşun kalemim yok.
- I refuse to write this sentence.
- Bu cümleyi yazmayı reddediyorum.
- Dan didn't want to write about the incident in the local newspaper.
- Dan yerel gazetede olay hakkında yazmak istemedi.
- Why do I accept to write letters?
- Neden mektupları yazmayı kabul ediyorum?
- I'm also writing the translations in English.
- İngilizce çevirileri de yazıyorum.
- What else did you write?
- Başka ne yazdın?
- I like to write songs in French.
- Fransızca şarkılar yazmayı severim.
- They claimed that Harrison could not read or write.
- Harrison'ın okuma yazma bilmediğini iddia ettiler.
- My father told me to write an answer and post it at once.
- Babam bana, bir yanıt yazıp hemen postalamamı söyledi.
- Tom hasn't written to Mary in a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'ye yazmadı.
- How long did it take you to write the letter?
- Mektubu yazmak ne kadar zamanını aldı?
- He wrote her a message.
- Ona bir mesaj yazdı.
- I wrote my thesis about this.
- Tezimi bunun hakkında yazdım.
- I don't know how to write in English.
- İngilizce yazmayı bilmiyorum.
- What makes you think I wrote that?
- Bunu yazanın ben olduğumu sana düşündüren ne?
- He made up his mind to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- Don't you think you ought to write them a thank-you note?
- Onlara bir teşekkür notu yazman gerektiğini düşünmüyor musun?
- I can understand the language, but I'm not comfortable writing it.
- Dili anlayabiliyorum ama yazarken rahat değilim.
- What I write is not English.
- Benim yazdığım şey İngilizce değil.
- Tom is writing an essay.
- Tom bir kompozisyon yazıyor.
- I'm not the one who wrote this letter.
- Bu mektubu yazan ben değilim.
- I shouldn't have written that.
- Onu yazmamalıydım.
- I plan to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmayı planlıyorum.
- He can read and write English as well.
- O da İngilizce okuyup yazabiliyor.
- Written in English, this book is easy for me to read.
- İngilizce yazıldığı için bu kitabı okumam kolay.
- I'll write a sentence in German.
- Almanca bir cümle yazacağım.
- She forgot to write him.
- Ona yazmayı unuttu.
- I can speak Chinese, but I can't write it.
- Çince konuşabiliyorum ama yazamıyorum.
- I wrote to him, and my sister also wrote to him.
- Ona mektup yazdım. Kız kardeşim de yazdı.
- He never fails to write to her every week.
- Her hafta ona yazmayı asla ihmal etmiyor.
- He's written ten books, but hasn't published any of them.
- O, on kitap yazdı ama onlardan hiçbirini yayınlamadı.
- I don't know what Tom wrote.
- Tom'un ne yazdığını bilmiyorum.
- Open your heart; write beautiful sentences about love!
- Kalbinizi açın; aşk hakkında güzel cümleler yazın!
- Tom likes writing.
- Tom yazmayı sever.
- I'll write to you.
- Sana yazacağım.
- I'm trying to think of some ideas for this article I'm writing.
- Yazdığım bu makale için bazı fikirler düşünmeye çalışıyorum.
- It is up to you to write to Tom or not.
- Tom'a yazıp yazmamak sana kalmış.
- I would like him to write more often.
- Daha sık yazmasını istiyorum.
- Could you write me directions to the restaurant?
- Bana restoranın adresini yazabilir misiniz?
- I write all the lyrics.
- Bütün şarkı sözlerini ben yazıyorum.
- Tom has written a lot of books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- You should write Tom a thank-you letter.
- Tom'a bir teşekkür mektubu yazmalısın.
- Once he had written the letter, he sent it.
- Mektubu yazdıktan sonra gönderdi.
- She will write to me as soon as she returns to her country.
- O, ülkesine döner dönmez bana yazacak.
- I tore up all the letters that you wrote to me.
- Bana yazdığın bütün mektupları yırtıp attım.
- I'll write to Tom.
- Tom'a yazacağım.
- Have I already told you about the book I'm writing?
- Sana yazdığım kitaptan daha önce söz ettim mi?
- He said that he had written.
- O yazdığını söyledi.
- Nobody told me what he wrote in that letter.
- Kimse bana o mektupta ne yazdığını söylemedi.
- Who wrote all these letters?
- Bütün bu mektupları kim yazdı?
- We wrote three books.
- Biz üç kitap yazdık.
- Tom wrote this report by himself.
- Tom bu raporu tek başına yazdı.
- I wrote it for her.
- Onun için yazdım.
- Tom has never written to me.
- Tom bana hiç yazmadı.
- I wrote Tom a letter in French.
- Tom'a Fransızca bir mektup yazdım.
- I tried to write with my left hand.
- Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
- Why did I hate to write essays?
- Deneme yazmaktan neden nefret ediyordum?
- Patrick cannot write properly.
- Patrick düzgün yazamıyor.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
- Ara sıra bana yaz ve nasıl olduğunu bana bildir.
- I also wrote Tom a letter.
- Ayrıca Tom'a bir mektup yazdım.
- He never forgets to write to his mother every week.
- O, her hafta annesine yazmayı asla unutmaz.
- Tom wanted to write Mary a song for her birthday.
- Tom, Mary'ye onun doğum günü için bir şarkı yazmak istedi.
- Tom wrote his name on the white board.
- Tom adını beyaz tahtaya yazdı.
- She never wrote him back.
- Ona hiç yanıt yazmamış.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- O, yurt dışındaki deneyimi hakkında çok sayıda kitaplar yazdı.
- He still has not written the letter.
- Hala mektubu yazmadı.
- Give me a piece of paper to write on!
- Bana yazmam için bir parça kağıt verin!
- The policeman wrote it down in his notebook.
- Polis memuru onu not defterine yazdı.
- If you want me to write about Judeo-Christian topics, you have to pay money.
- Yahudi-Hıristiyan konuları hakkında yazmamı istiyorsanız, para ödemeniz gerekir.
- I can write good stories when I feel like it.
- Canım istediği zaman güzel hikayeler yazabilirim.
- She writes to her son every now and then.
- Arada bir oğluna mektup yazıyor.
- I must write in my diary every day.
- Günlüğüme her gün yazmalıyım.
- Have you written in your diary today?
- Bugün günlüğüne yazdın mı?
- What did Tom write about?
- Tom ne hakkında yazdı?
- Can you please write that down?
- Lütfen bunu yazabilir misin?
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
- Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
- I don't know how to write about what's going on in my life.
- Hayatımda neler olup bittiğini nasıl yazacağımı bilmiyorum.
- I'm sorry, I couldn't write earlier because I was ill.
- Üzgünüm, hasta olduğum için daha önce yazamadım.
- I write to Tom at least twice a week.
- Tom'a haftada en az iki kez yazıyorum.
- I'm writing this on Friday, June 2, 2017 at 10 AM.
- Bunu 2 Haziran 2017 Cuma günü sabah saat 10.00'da yazıyorum.
- Tom writes better than I do.
- Tom benden daha iyi yazıyor.
- I wrote Tom a note.
- Tom'a bir not yazdım.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
- Onun kadar güzel bir şekilde Çince yazan birini bulmak zordur.
- Who wrote this bullshit?
- Bu saçmalığı kim yazdı?
- He never fails to write to his mother every month.
- Her ay annesine yazmayı asla ihmal etmiyor.
- If I knew his address, I would write to him.
- Adresini bilseydim, ona yazardım.
- Who did write the two letters?
- Kim iki mektup yazdı?
- My plan is to finish writing all the letters today.
- Planım bugün tüm mektupları yazmayı bitirmek.
- I wrote the wrong address on the envelope.
- Zarfın üzerine yanlış adres yazmışım.
- I hate to write big numbers.
- Büyük rakamlar yazmaktan nefret ediyorum.
- Who wrote that?
- Onu kim yazdı?
- Are they writing a letter?
- Mektup mu yazıyorlar?
- Write carefully and legibly.
- Dikkatli ve okunaklı yaz.
- I wrote a long letter to Tom last night.
- Dün gece Tom'a uzun bir mektup yazdım.
- They shouldn't have written that.
- Bunu yazmamalıydılar.
- Tom shouldn't have written that.
- Tom onu yazmamalıydı.
- He is also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
- What was the author thinking while she was writing this book?
- Yazar bu kitabı yazarken ne düşünüyordu?
- All you have to do is write it down.
- Tek yapman gereken yazmak.
- I need to finish writing my speech.
- Konuşmamı yazmayı bitirmeliyim.
- She wrote me a love letter in Esperanto.
- Bana Esperanto dilinde bir aşk mektubu yazdı.
- Write with a pen, not with a pencil.
- Tükenmez kalemle yaz, kurşun kalemle değil.
- Please forgive me for not having written sooner.
- Lütfen daha önce yazmadığım için beni affedin.
- I wrote it myself.
- Onu kendim yazdım.
- She's writing something in her study.
- O, çalışma odasında bir şey yazıyor.
- I have another two letters to write.
- Yazacak iki mektubum daha var.
- It appears that the victim tried to write the murderer's name with his own blood.
- Görünüşe göre kurban, katilin adını kendi kanıyla yazmaya çalışmış.
- Next week I will write an e-mail to my parents.
- Gelecek hafta aileme bir e-posta yazacağım.
- I brought a small notebook where I am going to write my observations.
- Gözlemlerimi yazacağım küçük bir not defteri getirdim.
- He didn't know Shakespeare wrote Romeo and Juliet.
- O, Shakespeare'in Romeo ve Juliet'i yazdığını bilmiyordu.
- I will wait till you have written the letter.
- Sen mektubu yazıncaya kadar bekleyeceğim.
- He still writes novels from time to time, but not as often as he used to.
- Hâlâ zaman zaman roman yazıyor ama eskisi kadar sık değil.
- Tom almost never makes mistakes when writing in French.
- Tom Fransızca yazarken neredeyse hiç hata yapmıyor.
- You've neither written nor phoned.
- Ne yazdınız ne de aradınız.
- How can I write faster?
- Nasıl daha hızlı yazabilirim?
- Tom wrote the message himself.
- Tom mesajı kendisi yazdı.
- Sami learned to read and write in prison.
- Sami okuma ve yazmayı hapishanede öğrendi.
- Write in the date yourself.
- Tarihi kendin yaz.
- The teacher writes on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya yazıyor.
- Tom wrote Mary a letter and thanked her for her help.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı ve ona yardımı için teşekkür etti.
- Is what Tom wrote true?
- Tom'un yazdığı şey doğru mu?
- I'm not sure who wrote this report.
- Bu raporu kimin yazdığından emin değilim.
- Tom has written many magazine articles on whales.
- Tom balinalar hakkında birçok dergi makalesi yazdı.
- I can't read cursive, so could you write in block letters, please?
- El yazısı okuyamıyorum, o yüzden blok harflerle yazabilir misin lütfen?
- I refuse to write this sentence.
- Ben bu cümleyi yazmayı reddediyorum.
- I don't accept to write this kind of letters.
- Bu tür mektupları yazmayı kabul etmiyorum.
- I want to write my girlfriend a love letter in French.
- Kız arkadaşıma Fransızca bir aşk mektubu yazmak istiyorum.
- If that happens, I will tear up and burn everything I have written.
- Eğer böyle bir şey olursa, yazdığım her şeyi yırtıp yakacağım.
- Have you written to Tom?
- Tom'a yazdın mı?
- President Taft wrote a warm goodbye letter to his friend.
- Başkan Taft arkadaşına sıcak bir veda mektubu yazdı.
- I have to write some letters.
- Mektup yazmam lazım.
- Now, I write with the new font.
- Artık yeni fontla yazıyorum.
- What I wrote is not English.
- Yazdığım şey ingilizce değil.
- Write your goals down.
- Hedeflerini yaz.
- I have decided to stop writing in English.
- İngilizce yazmayı bırakmaya karar verdim.
- Tom has written many books.
- Tom birçok kitap yazdı.
- I must write books.
- Ben kitap yazmalıyım.
- Who wrote that letter?
- Bu mektubu kim yazdı?
- Can you write it for me?
- Benim için yazabilir misin?
- I am writing an essay.
- Bir deneme yazıyorum.
- We wrote to our pen pals this morning.
- Bu sabah mektup arkadaşlarımıza yazdık.
- I don't write to Tom anymore.
- Artık Tom'a yazmıyorum.
- I love to write music.
- Müzik yazmayı seviyorum.
- He wrote to me yesterday.
- Dün bana yazdı.
- Tom has written a lot of books, but only three of them have ever been published.
- Tom bir sürü kitap yazdı ama sadece üç tanesi basıldı.
- She did not keep her promise to write to me.
- Bana yazma sözünü tutmadı.
- How does one write a good curriculum vitae?
- İyi bir özgeçmiş nasıl yazılır?
- I wrote a thousand sentences!
- Bin cümle yazdım!
- Do you know how to write it?
- Onun nasıl yazıldığını biliyor musunuz?
- Write them a note.
- Onlara bir not yaz.
- He made me write the letter with a pen.
- O bana mektubu bir dolma kalemle yazdırdı.
- I wrote that for them.
- Bunu onlar için yazdım.
- I have no time to write to her.
- Ona yazacak zamanım yok.
- Who wrote that brilliant article?
- O muhteşem makaleyi kim yazdı?
- What are you writing about?
- Ne hakkında yazıyorsun?
- Where were you writing?
- Nerede yazıyordun?
- I can't write, and I can't read either.
- Yazamıyorum ve okuyamıyorum da.
- He wrote a new book.
- O yeni bir kitap yazdı.
- It's not necessary to write more than 400 words.
- 400 kelimeden daha fazla yazmanıza gerek yok.
- I agreed to write that letter.
- O mektubu yazmayı kabul ettim.
- Half of his class can write with both hands; they're ambidextrous.
- Sınıfın yarısı iki eliyle de yazabiliyor; iki ellerini de kullanabiliyorlar.
- He writes to me every week.
- Bana her hafta yazıyor.
- I wrote this book.
- Bu kitabı ben yazdım.
- Are you the one who wrote this?
- Bunu yazan siz misiniz?
- Tom wrote a love letter to Mary, but she didn't read it.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama Mary mektubu okumadı.
- Have you written to her?
- Ona yazdın mı?
- I ought to have written the letter yesterday.
- Dün mektubu yazmalıydım.
- He wrote the letter with a fountain pen.
- Mektubu dolma kalemle yazmış.
- I've already written to Tom three times.
- Zaten Tom'a üç kez yazdım.
- It's better to write like this.
- Böyle yazmak daha iyi.
- Tom sang one of the songs he wrote.
- Tom yazdığı şarkılardan birini söyledi.
- Who wrote that brilliant article?
- Bu harika makaleyi kim yazdı?
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazmış olamaz.
- He's writing a long letter.
- Uzun bir mektup yazıyor.
- Much of what they wrote about never happened.
- Yazdıklarının çoğu asla olmadı.
- Who wrote it?
- Onu kim yazdı?
- No matter where you may go, don't forget to write to me.
- Nereye gidersen git bana yazmayı unutma.
- I write articles regularly.
- Düzenli olarak makale yazarım.
- In the age of the Internet, people who write letters are considered odd.
- İnternet çağında, mektup yazan insanlar tuhaf kabul ediliyor.
- I wrote this book.
- Bu kitabı yazdım.
- Whether he wrote it or not will always remain a secret.
- Onun yazıp yazmadığı her zaman bir sır olarak kalacak.
- Who isn't writing the text?
- Metni kim yazmıyor?
- I have just written an SMS to Tom.
- Az önce Tom'a bir SMS yazdım.
- Tom wrote to his father asking for money.
- Tom babasına mektup yazarak para istedi.
- He can read and write English as well.
- O da İngilizceyi okuyabilir ve yazabilir.
- Parks are ideal for writing.
- Parklar yazmak için idealdir.
- It's not necessary to write more than 400 words.
- 400'den fazla kelime yazmana gerek yok.
- Please write what you said.
- Lütfen ne dediğini yaz.
- You will save your father a lot of worry if you simply write him a letter.
- Ona sadece bir mektup yazarsanız babanızı büyük bir endişeden kurtarmış olursunuz.
- Write it with a pen.
- Bunu bir kalemle yaz.
- I didn't accept to write my name.
- Adımı yazmayı kabul etmedim.
- We could write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazabiliriz.
- My French teacher tells me that I seldom make mistakes when writing in French.
- Fransızca öğretmenim bana Fransızca olarak yazarken nadiren hata yaptığımı söyler.
- I think it's time for me to write my mother another letter.
- Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanıdır.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra bir zarfa koydu ve mühürledi.
- Tom denied writing the letter.
- Tom mektubu yazdığını inkar etti.
- I wish I'd written that.
- Keşke onu yazsaydım.
- Tom wrote to Mary this week.
- Tom bu hafta Mary'ye yazdı.
- Write unambiguous texts.
- Açık ve net metinler yaz.
- Sometimes to correct is harder than to write.
- Bazen düzeltmek yazmaktan zordur.
- Sami wrote the suicide note.
- İntihar notunu Sami yazdı.
- When is the last time you wrote a love letter?
- En son ne zaman bir aşk mektubu yazdın?
- Tom used to have a penpal in Australia that he wrote to several times a month.
- Tom'un Avustralya'da ayda birkaç kez yazdığı bir mektup arkadaşı vardı.
- Tom is writing a book now.
- Tom şu anda bir kitap yazıyor.
- Who wrote the book?
- Kitabı kim yazdı?
- He makes a point of writing to his parents once every two months.
- Her iki yılda bir ailesine yazmaya özen gösteriyor.
- Write your goals down.
- Hedeflerinizi yazın.
- Thank you for writing.
- Yazdığınız için teşekkür ederim.
- I know you're writing a book.
- Bir kitap yazdığını biliyorum.
- She asked me to continue writing to your father.
- Babana yazmaya devam etmemi istedi.
- He didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmamış.
- It has been a long time since I wrote you last.
- Sana son kez yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- My uncle never writes letters.
- Dayım hiç mektup yazmaz.
- Write it in pencil.
- Kurşun kalemle yaz.
- Write with a ballpoint pen.
- Bir tükenmez kalem ile yazın.
- I wrote where I was working.
- Nerede çalıştığımı yazdım.
- Please write your telephone number here.
- Lütfen telefon numaranızı buraya yazın.
- Tom Jackson wrote and directed this movie.
- Tom Jackson bu filmi yazdı ve yönetti.
- Her ability to write with her foot is amazing.
- Ayağıyla yazma yeteneği inanılmaz.
- He wrote his own name.
- O kendi adını yazdı.
- She wrote to me that I should come immediately.
- Bana derhal gelmem gerektiğini yazdı.
- I wrote a memo.
- Bir not yazdım.
- I think we should write Tom a note.
- Bence Tom'a bir not yazmamız gerek.
- I can't write sentences, Tatoeba won't load.
- Cümleler yazamıyorum, Tatoeba yüklenmiyor.
- I am seeking a person who can write a personal computer manual.
- Kişisel bilgisayar kılavuzu yazabilecek birini arıyorum.
- I can't believe I'm writing this.
- Bunu yazdığıma inanamıyorum.
- She has a talent for writing.
- Yazma konusunda yetenekli.
- I have been writing letters all day long.
- Bütün gün boyunca mektuplar yazıyorum.
- She writes short stories.
- Kısa hikayeler yazıyor.
- Everyone knows how to write his or her own name.
- Herkes kendi ismini yazmasını bilir.
- He wrote a lot of books on China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- The novels he wrote are interesting.
- Onun yazdığı romanlar ilginçtir.
- It took him five years to write this novel.
- Bu romanı yazması onun beş yılını aldı.
- I'm sorry I have no pencil to write with.
- Üzgünüm, yazmaya kalemim yok.
- I should have written this letter yesterday.
- Bu mektubu dün yazmalıydım.
- I wrote one.
- Birini yazdım.
- I don't know how to write in English.
- İngilizce nasıl yazılır bilmiyorum.
- Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
- Roger Miller şarkı yazmaya başladı çünkü radyoda duyduğu müziği seviyordu.
- It took him three years to write the novel.
- Romanı yazmak üç yılını aldı.
- He wrote this novel at twenty.
- Bu romanı yirmi yaşında yazdı.
- I don't think Tom wrote anything.
- Tom'un bir şey yazdığını sanmıyorum.
- Write a sentence containing three verbs.
- Üç fiil içeren bir cümle yaz.
- A lot of bloggers write in English.
- Birçok blog yazarı İngilizce yazar.
- They wrote letters to each other frequently.
- Birbirlerine sık sık mektup yazdılar.
- She writes about Sri Lanka.
- O, Sri Lanka hakkında yazıyor.
- I want to practice to write in Icelandic.
- İzlandaca yazma uygulaması yapmak istiyorum.
- Please write to me as soon as possible.
- Lütfen en kısa zamanda bana yazın.
- She sang one of the songs she wrote.
- Kendi yazdığı şarkılardan birini söyledi.
- How am I writing without a pen?
- Kalem olmadan nasıl yazıyorum?
- Who wrote this letter?
- Bu mektubu kim yazdı?
- I wrote it for Tom.
- Tom için yazdım.
- Tom can't have written this letter himself.
- Tom bu mektubu kendi yazmış olamaz.
- You should never write like you talk.
- Asla konuştuğunuz gibi yazmamalısınız.
- No matter how often you write to her, she will not take notice of you.
- Ona ne sıklıkta yazarsan yaz, o seni dikkate almayacaktır.
- I write Chinese characters very slowly.
- Çince karakterleri çok yavaş yazarım.
- May I write it in French?
- Bunu Fransızca yazabilir miyim?
- I wrote a reply, but I forgot to press send.
- Bir cevap yazdım ama gönder tuşuna basmayı unuttum.
- Tell them to write me.
- Onlara bana yazmasını söyle.
- I haven't written to Tom in a long time.
- Tom'a uzun zamandır yazmadım.
- The next song I'm going to sing is one I wrote just last night.
- Şimdi söyleyeceğim şarkı daha dün gece yazdığım bir şarkı.
- She writes beautifully.
- Çok güzel yazıyor.
- Tom showed me the poems that he'd written when he was a teenager.
- Tom bana gençken yazdığı şiirleri gösterdi.
- I'm writing this on Friday, June 2, 2017 at 10 AM.
- Bunu 2 Haziran 2017 Cuma günü saat 10'da yazıyorum.
- Man is the only animal that writes books.
- İnsan, kitaplar yazan tek hayvandır.
- When did I write this article?
- Bu yazıyı ne zaman yazdım?
- Tom has written a couple of books.
- Tom birkaç kitap yazdı.
- Start writing.
- Yazmaya başlayın.
- You didn't tell them what we wrote in that blog.
- O blogda ne yazdığımızı onlara söylemediniz.
- Have you seen the recipe book that I wrote?
- Benim yazdığım yemek tarifi kitabını gördün mü?
- I wrote to my French teacher in French.
- Fransızca öğretmenime Fransızca yazdım.
- I'm the one who wrote Tom's speech.
- Tom'un konuşmasını ben yazdım.
- He didn't write me back.
- Bana cevap yazmadı.
- I did not write that.
- Bunu ben yazmadım.
- Write the amount on the check in words as well as figures.
- Çekin üzerindeki miktarı rakamlarla birlikte kelimelerle de yazın.
- Who wrote to her?
- Kim ona yazdı?
- I didn't like to write official letters.
- Resmi mektup yazmayı sevmiyorum.
- He can speak and write French.
- Fransızca konuşabiliyor ve yazabiliyor.
- Tom wrote his name on the dust-covered windshield.
- Tom tozla kaplı ön cama adını yazdı.
- Do you like writing?
- Yazmayı seviyor musun?
- They wrote that song together.
- Onlar o şarkıyı birlikte yazdı.
- Why will I not write in Chinese?
- Neden Çince yazmayacağım?
- Tom wrote the letter to Mary before he went to school.
- Tom okula gitmeden önce Mary'ye mektup yazdı.
- I like writing.
- Yazmak hoşuma gidiyor.
- Tom has written a very good paper on the production of rubber.
- Tom kauçuk üretimi üzerine çok iyi bir makale yazdı.
- He wrote three books in as many years.
- Üç yıl içinde üç kitap yazdı.
- I wrote it for him.
- Bunu onun için yazdım.
- You must write your name in ink.
- Adını mürekkeple yazmalısın.
- I will write to you soon.
- Yakında size yazacağım.
- Give me something to write with.
- Yazmak için bana bir şey ver.
- Tom wrote a sentence about death.
- Tom ölüm hakkında bir cümle yazdı.
- He decided to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- What you've written isn't actually wrong, but it leaves out some important facts.
- Aslında yazdıkların yanlış değil, ama bazı önemli gerçekleri içermiyor.
- Continue to write until he tells you to stop.
- O size durmanızı söyleyene kadar yazmaya devam edin.
- Tom has written a lot of books, but only three of them have been published.
- Tom pek çok kitap yazdı ama sadece üç tanesi basıldı.
- Tom studied the sentences all week so he should have been able to write all correctly.
- Tom bütün hafta cümleleri çalıştı bu yüzden hepsini doğru olarak yazabilmeliydi.
- I didn't know he wrote a cello concerto.
- Çello konçertosu yazdığını bilmiyordum.
- I am writing articles about strikes.
- Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- He can't write any kanji.
- Hiç kanji yazamıyor.
- I don't write to Tom anymore.
- Artık Tom’a yazmıyorum.
- He cannot so much as write his own name.
- Kendi adını bile yazamıyor.
- What's Tom writing now?
- Tom şimdi ne yazıyor?
- She wrote 5 novels in 5 years.
- 5 yıl içinde 5 roman yazdı.
- Tom can't have written this letter himself.
- Tom bu mektubu kendi başına yazmış olamaz.
- If I had known his address, I would have written him a letter.
- Adresini bilseydim ona bir mektup yazardım.
- Mary still hasn't written the essay, presumably.
- Muhtemelen Mary hala kompozisyonunu yazmadı.
- Sami and Layla started writing each other letters.
- Sami ve Layla birbirlerine mektup yazmaya başladılar.
- I wrote her a love letter.
- Ona bir aşk mektubu yazdım.
- This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim Occitan dilinde yazmayı teşvik etmeye çalışıyor.
- Why am I writing this SMS?
- Bu SMS'i neden yazıyorum?
- Who wrote Romeo and Juliet?
- Romeo ve Juliet'i kim yazmış?
- I haven't yet read the report you wrote.
- Yazdığın raporu henüz okumadım.
- I did not write that.
- Onu ben yazmadım.
- For several days I've felt the need to write you.
- Birkaç gündür sana yazma ihtiyacı hissediyorum.
- Write it down so you don't forget.
- Yaz ki unutmayasın.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
- Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- Tom hasn't yet read the report you wrote.
- Tom yazdığınız raporu henüz okumadı.
- I can't write yet.
- Henüz yazamıyorum.
- This pen doesn't write well.
- Bu kalem iyi yazmıyor.
- Give me something to write with.
- Bana yazmak için bir şey verin.
- She wrote in ink.
- Mürekkeple yazmış.
- If I'd had more time, I'd have written a shorter letter.
- Daha fazla zamanım olsaydı daha kısa bir mektup yazardım.
- Write your full name.
- Tam adınızı yazın.
- They only wrote good things about you in the newspaper.
- Gazetede sizin hakkınızda yalnızca iyi şeyler yazmışlar.
- When first year students write compositions, shouldn't they leave spaces between words?
- Birinci sınıf öğrencileri kompozisyon yazdıklarında, kelimeler arasında boşluklar bırakmaları gerekmiyor mu?
- The man who wrote this book is a doctor.
- Bu kitabı yazan adam bir doktordur.
- The teacher is writing in his office.
- Öğretmen, ofisinde yazıyor.
- Write the address and the home phone number.
- Adresi ve ev telefonunu yaz.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
- Arasıra bana yaz ve nasıl olduğundan beni haberdar et.
- Sami has written about this a lot on his blog.
- Sami blogunda bu konu hakkında çok şey yazdı.
- Do not give up and keep writing.
- Pes etmeyin ve yazmaya devam edin.
- I'm writing another story.
- Başka bir hikaye yazıyorum.
- She spent a lot of time writing her essay.
- O, denemesini yazarak çok zaman harcadı.
- Is it so difficult to write?
- Yazmak bu kadar zor mu?
- Have you seen the recipe book that I wrote?
- Yazdığım tarif kitabını gördünüz mü?
- I had limited time to write my essay, so I cut corners here and there.
- Kompozisyonumu yazmak için kısıtlı zamanım vardı, bu yüzden oradan buradan kestim.
- I used to write songs all the time.
- Eskiden sürekli şarkı yazardım.
- Have you already written in your diary today?
- Günlüğüne bugün daha önce yazdın mı?
- Did you not read what I wrote?
- Yazdıklarımı okumadın mı?
- What do I forget to write?
- Ne yazmayı unutuyorum?
- Tom still sometimes writes to me.
- Tom hala bazen bana yazıyor.
- Please write about your home.
- Lütfen evin hakkında yaz.
- Let me write this down.
- Şunu yazayım.
- I can't write today.
- Bugün yazamam.
- Tom wrote all of these books.
- Bu kitapların hepsini Tom yazdı.
- I'll write to you when I have time.
- Zamanım olduğunda sana yazarım.
- She seems to know the art of writing letters.
- Mektup yazma sanatını biliyor gibi görünüyor.
- I am about to write a sentence in German.
- Almanca bir cümle yazmak üzereyim.
- You'd better write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazsan iyi olur.
- I also like writing.
- Yazmayı da severim.
- I have been writing this manuscript for a year.
- Bu taslağı bir yıldır yazıyorum.
- Let me write that down.
- Onu yazayım.
- I started writing a book.
- Bir kitap yazmaya başladım.
- Who wrote all these letters?
- Tüm bu mektupları kim yazdı?
- Who wrote this?
- Bunu kim yazdı?
- Had I written it down, I wouldn't have forgotten it.
- Yazmış olsaydım, unutmazdım.
- I wrote to her last month.
- Ona geçtiğimiz ay yazdım.
- I've written to Tom.
- Tom için yazdım.
- I'm writing nonsense.
- Saçmalık yazıyorum.
- That book helps you to write effectively.
- O kitap etkili bir şekilde yazmana yardım eder.
- I've already read some of what you wrote.
- Yazdıklarınızın bir kısmını okudum bile.
- My friend wrote me a letter in which he asks if I am well.
- Arkadaşım bana iyi olup olmadığımı sorduğu bir mektup yazmış.
- I write letters almost every day.
- Neredeyse her gün mektup yazıyorum.
- Mary has written three books.
- Mary üç kitap yazdı.
- Write in words the numbers you can see in the picture!
- Resimde gördüğünüz sayıları kelimelerle yazın!
- I wrote it myself.
- Kendim yazdım.
- Tom wrote a fan letter to Mary.
- Tom, Mary'ye bir hayran mektubu yazdı.
- I can speak Chinese, but not write it.
- Çince konuşabiliyorum ama yazamıyorum.
- If Tom didn't write this, then who did?
- Bunu Tom yazmadıysa, kim yazmış o hâlde?
- You have to write that phrase again.
- O ifadeyi tekrar yazmak zorundasın.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri benim adımı duvara yazmış.
- How many songs has Mariah Carey written to date?
- Mariah Carey bugüne kadar kaç şarkı yazdı?
- Had I written it down, I wouldn't have forgotten it.
- Onu yazsaydım, unutmazdım.
- I apologize for not writing to you before.
- Size daha önce yazmadığım için özür dilerim.
- I've written his address on the back of the envelope.
- Onun adresini zarfın arkasına yazdım.
- Who wrote Romeo and Juliet?
- Romeo ve Jülyet'i kim yazdı?
- I don't often make mistakes when writing in French.
- Fransızca yazarken pek hata yapmam.
- Write your telephone number down on this pad.
- Telefon numaranı bu kağıda yaz.
- I still have a report to write.
- Hâlâ yazacak bir raporum var.
- I have no pen to write my letter with.
- Mektup yazacak kalemim yok.
- Tom wrote to Mary every week.
- Tom her hafta Mary'ye mektup yazıyordu.
- Tom picked up his pencil and started to write.
- Tom kalemini aldı ve yazmaya başladı.
- I need to write that down.
- Onu yazmalıyım.
- Please give me a piece of paper to write on.
- Lütfen yazmak için bana bir parça kağıt ver.
- I have to write a ten-page paper by next Monday.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar on sayfalık rapor yazmak zorundayım.
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıt parçasına adını yaz.
- Can I write with this pen?
- Bu kalemle yazabilir miyim?
- I'd like to sing a song for you that I wrote last night.
- Dün gece yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- He promised that he would write to me once in a while.
- O, ara sıra bana yazacağına söz verdi.
- Jim wrote the letter for Betty.
- Jim, mektubu Betty için yazdı.
- Tom wrote his name on the cover of his new diary.
- Tom yeni günlüğünün kapağına adını yazdı.
- If you don't write me back, I'll start thinking you don't want to know me.
- Bana cevap yazmazsan, beni tanımak istemediğini düşünmeye başlayacağım.
- It's better to write like this.
- Böyle yazmak daha iyidir.
- I don't know who wrote it.
- Kimin yazdığını bilmiyorum.
- The teacher writes on the board.
- Öğretmen tahtaya yazıyor.
- I didn't write the letter.
- Mektup yazmadım.
- Do you have any idea who wrote this book?
- Bu kitabı kimin yazdığı hakkında bir fikrin var mı?
- Tom is the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan Tom.
- I'd like to sing a song for you that I wrote last night.
- Dün gece senin için yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- Who writes letters nowadays?
- Günümüzde kim mektup yazıyor?
- I'll write it down for you.
- Senin için yazacağım.
- If Tom didn't write it, who did?
- Tom yazmadıysa, kim yazdı?
- He likes reading the Chinese book his father wrote in America.
- Babasının Amerika'da yazdığı Çince kitabı okumayı seviyor.
- Did I forget to write the date?
- Tarihi yazmayı unuttum mu?
- He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- It's recommended that you don't write your passwords down where others might see them.
- Şifrelerinizi başkalarının görebileceği yerlere yazmamanız önerilir.
- In my free time, I write on my blog.
- Boş zamanımda bloğuma yazıyorum.
- I must write in my diary every day.
- Her gün günlüğüme yazmalıyım.
- Write your name here.
- Adını buraya yaz.
- I write to my mother once a month.
- Anneme ayda bir mektup yazıyorum.
- I wrote him a letter asking him to come home soon.
- Ona bir mektup yazdım ve yakında eve gelmesini istedim.
- How much time did you spend doing research before you started writing?
- Yazmaya başlamadan önce araştırma yapmak için ne kadar zaman harcadınız?
- Tom wrote a short story.
- Tom kısa bir hikaye yazdı.
- Tom wrote carefully.
- Tom dikkatlice yazdı.
- I wrote the wrong address on the envelope.
- Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
- I couldn't write a single word.
- Tek bir kelime bile yazamıyordum.
- I had limited time to write my essay, so I cut corners here and there.
- Denememi yazmak için sınırlı zamanım vardı, bu yüzden zaman zaman kestirmeden gittim.
- Tom didn't even know how to write his own name.
- Tom kendi adını nasıl yazacağını bile bilmiyordu.
- Tom's father, who is in prison, never writes to Tom.
- Tom'un hapisteki babası Tom'a hiç yazmıyor.
- I'm hoping that I can write two or three songs over the weekend.
- Hafta sonu boyunca iki ya da üç şarkı yazabileceğimi umuyorum.
- I didn't write the letter.
- Mektubu ben yazmadım.
- You misinterpreted what I wrote.
- Yazdıklarımı yanlış yorumlamışsın.
- Someone who knows English well must have written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
Show More (1962)
|