|
- In recent years, ever younger athletes have been taking part in major sporting events.
- Son yıllarda giderek daha genç sporcular büyük spor etkinliklerine katılmaktadır.
- Unfortunately, those gangsters have been replaced by other younger and even more vicious criminals.
- Ne yazık ki bu gangsterlerin yerini daha genç ve daha acımasız başka suçlular aldı.
- In recent years, ever younger athletes have been taking part in major sporting events.
- Son yıllarda daha genç sporcular büyük spor etkinliklerinde yer almaktadır.
- The rapporteur said that younger and younger people are suffering from various new forms of tumours.
- Raportör, giderek daha genç insanların çeşitli yeni tümör türlerinden muzdarip olduğunu söyledi.
- Forty-two per cent of the Community population smokes and they are starting younger and younger.
- Toplum nüfusunun yüzde kırk ikisi sigara içiyor ve giderek daha genç yaşta başlıyorlar.
- No one else could do that because all were younger than him.
- Başka hiç kimse bunu yapamazdı çünkü herkes ondan daha gençti.
- No one else could do that because all were younger than him.
- Herkes ondan daha genç olduğu için kimse bunu yapamazdı.
- Experiencing an injury at a younger age can make your cartilage break down much faster.
- Daha genç yaşta bir yaralanma yaşamak, kıkırdağınızın çok daha hızlı parçalanmasına neden olabilir.
- No one else could do that because all were younger than him.
- Başka kimse bunu yapamazdı çünkü hepsi ondan daha gençti.
- I'm younger than you think.
- Ben düşündüğünden daha gencim.
- Tom is actually younger than Mary.
- Tom aslında Mary'den daha genç.
- Tom lived in Australia when he was younger.
- Tom daha gençken Avustralya'da yaşıyordu.
- Do you really think Tom is younger than Mary is?
- Gerçekten Tom'un Mary'den daha genç olduğunu düşünüyor musun?
- Tom isn't much younger than we are.
- Tom bizden çok daha genç değil.
- Do you really think Tom is younger than Mary?
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu mu düşünüyorsun?
- With a different hairstyle, you'd look ten years younger.
- Farklı bir saç modeli ile, on yıl daha genç görüneceksin.
- Alexander is not younger than Vladimir.
- Alexander, Vladimir'den daha genç değildir.
- Tom isn't much younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç değil.
- She's five years younger than me.
- Benden beş yaş daha gençtir.
- If only I was younger.
- Keşke daha genç olsaydım.
- Tom is much younger than you think he is.
- Tom senin düşündüğünden çok daha gençtir.
- Eduardo is younger than Roberto.
- Eduardo, Roberto'dan daha genç.
- Who is younger, Tom or Mary?
- Kim daha genç, Tom mu Mary mi?
- Tom's new girlfriend is much younger than he is.
- Tom'un yeni kız arkadaşı kendinden çok daha genç.
- My mother is two years younger than my father.
- Annem babamdan iki yaş daha gençtir.
- Tom is younger than most people think he is.
- Tom çoğu insanın düşündüğünden daha genç.
- If only I were younger.
- Keşke daha genç olsam.
- At that time, my mother was younger than I am now.
- O zaman annem benim şimdi olduğumdan daha gençti.
- Tom is younger than Mary.
- Tom, Mary'den daha genç.
- Tom's girlfriend is three years younger than he is.
- Tom'un kız arkadaşı kendinden üç yaş daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
- John, Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- Tom looks much younger than he really is.
- Tom gerçekte olduğundan çok daha genç görünüyor.
- I don't know if he's older or younger than me.
- Onun benden daha yaşlı mı yoksa daha genç mi olduğunu bilmiyorum.
- She's younger than your daughter!
- O senin kızından daha genç!
- Tom is about three years younger than Mary is.
- Tom, Mary'den yaklaşık üç yaş daha genç.
- Today I am older than I once was, and younger than I will someday be.
- Bugün bir zamanlar olduğumdan daha yaşlıyım ve bir gün olacağımdan daha gencim.
- Dating a much younger girl wasn't a problem for him.
- Çok daha genç bir kızla çıkmak onun için sorun değildi.
- You're a bit younger than I am, aren't you?
- Benden biraz daha gençsin, değil mi?
- He's younger than me.
- O benden daha genç.
- You're a lot younger than Tom is.
- Sen Tom'dan çok daha gençsin.
- Does Tom really think Mary is younger than he is?
- Tom gerçekten Mary'nin kendinden daha genç olduğunu mu düşünüyor?
- Tom is probably just a little younger than Mary.
- Tom Mary'den muhtemelen sadece biraz daha genç.
- I was a bartender when I was younger.
- Ben daha gençken bir barmendim.
- Tom is much younger than you.
- Tom senden çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; o çok daha genç.
- I think Tom is much younger than Mary.
- Bence Tom, Mary'den çok daha genç.
- You're a lot younger than Tom is.
- Tom'dan çok daha gençsin.
- She tried to look much younger than she really was.
- Gerçekte olduğundan çok daha genç göstermeye çalıştı.
- I'm younger and stronger than you.
- Senden daha genç ve daha güçlüyüm.
- He's three years younger than my older brother.
- O benim ağabeyimden üç yaş daha genç.
- Tom's girlfriend is younger than mine.
- Tom'un sevgilisi benimkinden daha genç.
- Tom is lot younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- Mary and Alice both married men younger than them.
- Mary ve Alice kendilerinden daha genç erkeklerle evlendiler.
- You're a bit younger than Tom is.
- Tom'den biraz daha gençsin.
- Tom is younger than you think he is.
- Tom senin sandığından da daha genç.
- You're younger than Tom, aren't you?
- Tom'dan daha gençsin, değil mi?
- If only I was younger.
- Keşke daha genç olsam.
- Tom is younger than you are.
- Tom senden daha genç.
- Edward is younger than Robert.
- Edward, Robert'tan daha genç.
- Cookie is ten years younger than Kate.
- Cookie Kate'ten on yaş daha gençtir.
- The scenery carried me back to my younger days.
- Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
- Tom is a lot younger than I am.
- Tom benden çok daha genç.
- Edvardas is younger than Robertas.
- Edvardas Robertas'tan daha genç.
- She's five years younger than I am.
- O benden beş yaş daha genç.
- We were younger then.
- O zaman daha gençtik.
- You're way younger than Tom.
- Sen Tom'dan çok daha gençsin.
- Tom is thirty, but he looks much younger.
- Tom 30 yaşında, ama o çok daha genç gözüküyor.
- He is younger than me by three years.
- Benden üç yaş daha genç.
- Mary and Alice both married men younger than them.
- Hem Mary hem de Alice kendilerinden daha genç adamlarla evlendiler.
- Tom's girlfriend is younger than mine.
- Tom'un kız arkadaşı benimkinden daha genç.
- Did you know Tom was younger than Mary?
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu biliyor muydunuz?
- He's a few years younger than I am.
- Benden birkaç yaş daha genç.
- Tom's wife is a lot younger than he is.
- Tom'un karısı ondan çok daha genç.
- Mary is 21 years younger than Tom, but Tom is 22 times richer than Mary.
- Mary, Tom'dan 21 yaş daha gençtir ama Tom, Mary'den 22 kat daha zengindir.
- She is two years younger than I.
- O benden iki yaş daha genç.
- You're a bit younger than Tom, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- Edvardas is younger than Robertas.
- Edvardas, Robertas'tan daha genç.
- He's much younger than Tom.
- Tom'dan çok daha genç.
- Tom is much younger than Mary is.
- Tom, Mary'den çok daha gençtir.
- Tom is younger than I am.
- Tom benden daha genç.
- You're younger than the rest of us here.
- Burada geri kalanlarımızdan daha gençsin.
- She dumped him for a younger man.
- Onu daha genç bir adam için terk etti.
- You're a lot younger than Tom.
- Tom'dan çok daha gençsin.
- You're a little younger than Tom is, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- Sami is thirty-six but looks ten years younger.
- Sami otuz altı yaşında ama on yaş daha genç görünüyor.
- Tom was much stronger when he was younger.
- Tom daha gençken çok daha güçlüydü.
- I'm younger than you may think.
- Sandığınızdan daha gencim.
- Tom's wife is much younger than he is.
- Tom'un karısı, ondan çok daha genç.
- I look much younger than I really am.
- Gerçekte olduğumdan çok daha genç görünüyorum.
- You're a lot younger than Tom is, aren't you?
- Sen Tom'dan çok daha gençsin, değil mi?
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı onun ilk evliliğindeki kızından daha genç.
- Who is younger, him or me?
- Kim daha genç, o mu yoksa ben mi?
- Tom is just a little younger than Mary is.
- Tom, Mary'den birazcık daha genç.
- Who do you think is younger, Tom or Mary?
- Sence kim daha genç, Tom mu Mary mi?
- I'm younger than I look.
- Göründüğümden daha gencim.
- Tom is a bit younger than me.
- Tom benden biraz daha genç.
- You're about three years younger than I am, aren't you?
- Benden üç yaş daha gençsin, değil mi?
- Mary is younger than her husband.
- Mary kocasından daha genç.
- Tom isn't much younger than I am.
- Tom benden çok daha genç değil.
- Eduardo is younger than Roberto.
- Eduardo Roberto'dan daha gençtir.
- She is much younger than Tom.
- O, Tom'dan çok daha gençtir.
- What kind of music did you like when you were younger?
- Daha gençken ne tür müzikten hoşlanırdın?
- She's five years younger than he is.
- Ondan beş yaş daha genç.
- If only I were younger.
- Keşke daha genç olsaydım.
- Do you really think Tom is younger than Mary?
- Gerçekten Tom'un Mary'den daha genç olduğunu düşünüyor musun?
- Didn't you know Tom was younger than Mary?
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu bilmiyor muydun?
- He's much younger than Tom.
- O, Tom'dan çok daha gençtir.
- You are no younger than I am.
- Benden daha genç değilsin.
- Mary's boyfriend is a lot younger than she is.
- Mary'nin erkek arkadaşı ondan çok daha genç.
- You're way younger than I am.
- Sen benden çok daha gençsin.
- Tom is a lot younger than Mary is.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- Tom is much younger than Mary thinks.
- Tom Mary'nin düşündüğünden çok daha genç.
- Tom is much younger than Mary.
- Tom Mary'den çok daha gençtir.
- If you change your hairstyle, you could look ten years younger.
- Saç stilinizi değiştirirseniz, on yaş daha genç görünebilirsiniz.
- Mary was dating a younger man.
- Mary daha genç bir adamla çıkıyordu.
- Tom is younger than you might think.
- Tom düşündüğünden daha genç.
- Are you younger than him?
- Ondan daha genç misin?
- The actress looks younger than she really is.
- Kadın oyuncu, olduğundan daha genç gözüküyor.
- We were younger then.
- O zamanlar daha gençtik.
- Tom seems to be much younger than Mary.
- Tom Mary'den çok daha genç görünüyor.
- He is also twelve years old but he is still younger than her.
- O da on iki yaşında ama hala ondan daha genç.
- An old husband has a wife far younger than him.
- Yaşlı bir kocanın kendisinden çok daha genç bir karısı var.
- I look much younger than I am.
- Olduğumdan daha genç gözüküyorum.
- You're way younger than me.
- Sen benden çok daha gençsin.
- Tom is younger than your daughter.
- Tom kızınızdan daha genç.
- I'm two years younger than he is.
- Ondan iki yaş daha gencim.
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı, ilk evliliğinden olan kızından daha genç.
- Tom is my age, or maybe a little younger.
- Tom benim yaşımda ya da belki biraz daha genç.
- I'm much younger than you.
- Senden çok daha gencim.
- She's five years younger than him.
- Ondan beş yaş daha gençtir.
- Tom is a lot younger than me.
- Tom benden çok daha genç.
- Tom looks a lot younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç duruyor.
- Your brother is younger than me.
- Kardeşin benden daha genç.
- Who's younger, Tom or Mary?
- Kim daha genç, Tom mu yoksa Mary mi?
- Tom is so much younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- Tom is just a little younger than me.
- Tom benden birazcık daha genç.
- Tom's wife is much younger than he is.
- Tom'un karısı ondan çok daha genç.
- You're a bit younger than Tom is, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- If you change your hairstyle, then you would look at least 10 years younger.
- Saç stilinizi değiştirirseniz, en az 10 yıl daha genç görünürsünüz.
- You're younger than Tom.
- Sen Tom'dan daha gençsin.
- Tom is just a little younger than I am.
- Tom benden biraz daha genç.
- You're younger than the rest of us here.
- Buradaki herkesten daha gençsin.
- Tom is younger than me.
- Tom benden daha genç.
- Whenever I hear that song, I think of my younger days.
- Ben o şarkıyı ne zaman duysam daha genç günlerimi hatırlarım.
- If you changed your hair, you could look 10 years younger.
- Saçınızı değiştirseniz, 10 yıl daha genç görünebilirsiniz.
- I'm younger than you may think.
- Düşündüğünüzden daha gencim.
- Tom is significantly younger than Mary.
- Tom, Mary'den önemli ölçüde daha gençtir.
- I have a boss who is much younger than me.
- Benden çok daha genç bir patronum var.
- Tom is much younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- She's younger than you think.
- O senin düşündüğünden daha genç.
- Everybody else at the party was much younger than me.
- Partideki diğer herkes benden çok daha gençti.
- If you change your hairstyle, you could look ten years younger.
- Eğer saç stilinizi değiştirirseniz on yaş daha genç görünebilirsiniz.
- He's only a couple of years younger than me.
- O benden sadece birkaç yaş daha genç.
- You're a bit younger than I am, aren't you?
- Sen benden biraz daha gençsin, değil mi?
- I'm younger than you are.
- Ben senden daha gencim.
- I bet she is younger than me.
- Bahse girerim benden daha gençtir.
- Edward is younger than Robert.
- Edward Robert'tan daha gençtir.
- I'm younger than he is.
- Ben ondan daha gencim.
- Do you really think Tom is younger than Mary is?
- Gerçekten Tom'un Mary'den daha genç olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom is quite a bit younger than Mary.
- Tom Mary'den epeyce daha genç.
- If I were younger, I would go abroad to study.
- Daha genç olsaydım, okumak için yurtdışına giderdim.
- Who's younger, Tom or Mary?
- Kim daha genç, Tom mu Mary mi?
- You are two years younger than Tom.
- Tom'dan iki yaş daha gençsin.
- I'm a lot younger than Tom.
- Tom'dan çok daha gencim.
- I think Tom is probably younger than you think he is.
- Bence Tom muhtemelen senin düşündüğünden daha genç.
- I'm younger than her.
- Ben ondan daha gencim.
- Aren't you younger than Tom?
- Tom'dan daha genç değil misin?
- Tom is Mary's younger brother.
- Tom, Mary'nin daha genç erkek kardeşidir.
- Tom played the clarinet when he was younger.
- Tom daha gençken klarnet çalardı.
- I look much younger than I am.
- Olduğumdan çok daha genç görünüyorum.
- I didn't know Tom was younger than Mary.
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu bilmiyordum.
- I'm a lot younger than Tom.
- Ben Tom'dan çok daha gencim.
- Tom is much younger than I thought he was.
- Tom düşündüğümden çok daha genç.
- I'm way younger than Tom.
- Tom'dan çok daha gencim.
- Tom is a bit younger than I am.
- Tom benden biraz daha genç.
- Tom is much younger than Mary is.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- Who do you think is younger, Tom or Mary?
- Sence kim daha genç, Tom mu yoksa Mary mi?
- Sam is two years younger than Tom.
- Sam, Tom'dan iki yaş daha gençtir.
- You're way younger than I am.
- Benden çok daha gençsin.
- She's younger than me.
- O benden daha genç.
- This is something I wore when I was much younger.
- Bu çok daha gençken giydiğim bir şey.
- She's a bit younger than me.
- O benden biraz daha genç.
- Tom married a much younger woman.
- Tom kendinden çok daha genç bir kadınla evlendi.
- She's younger than me.
- Benden daha genç.
- I'm younger than Tom.
- Ben Tom'dan daha gencim.
- Did you know Tom was younger than Mary?
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu biliyor muydun?
- If you changed your hair, you could look 10 years younger.
- Eğer saçını değiştirirsen, 10 yaş daha genç görünebilirsin.
- Tom is younger than you think.
- Tom düşündüğünden daha genç.
- Tom is just a little younger than Mary.
- Tom, Mary'den birazcık daha genç.
- Tom is three years younger than I am.
- Tom benden üç yaş daha genç.
- Who is younger, him or me?
- Kim daha genç, o mu ben mi?
- He is also twelve years old but he is still younger than her.
- Oğlan da on iki yaşında ama kızdan hâlâ daha genç.
- With a different hairstyle, you'd look ten years younger.
- Farklı bir saç stiliyle on yaş daha genç görünürsün.
- I'm much younger than Tom.
- Ben Tom'dan çok daha gencim.
- Tom's girlfriend is a lot younger than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan çok daha genç.
- I am younger than John.
- Ben John'dan daha gencim.
- When I was younger, many people used to say I was beautiful.
- Ben daha gençken, birçok insan güzel olduğumu söylerdi.
- She's younger than your sister.
- O senin kız kardeşinden daha genç.
- His girlfriend is younger than him.
- Kız arkadaşı ondan daha genç.
- I was a pretty good clarinetist when I was younger.
- Ben daha gençken oldukça iyi bir klarnetçiydim.
- Tom looks a lot younger than Mary.
- Tom Mary'den çok daha genç görünüyor.
- Tom is probably just a little younger than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den çok az daha genç.
- I'm younger than him.
- Ben ondan daha gencim.
- She's five years younger than him.
- Ondan beş yaş daha genç.
- You must keep in mind that she's much younger than you.
- Onun senden daha genç olduğunu unutmamalısın.
- Bob is much younger than Tom.
- Bob, Tom'dan çok daha gençtir.
- Tom could do that well when he was younger.
- Tom daha gençken bunu daha iyi yapabilirdi.
- I'm younger than you think.
- Düşündüğünden daha gencim.
- I think the world is much older than the Bible tells us, but honestly, when I look around — it looks much younger!
- Bence dünya İncil'in bize söylediğinden çok daha yaşlı, ama dürüst olmak gerekirse, etrafıma baktığımda çok daha genç görünüyor!
- They are much younger than Tom.
- Onlar Tom'dan çok daha genç.
- My father is two years younger than my mother is.
- Babam annemden iki yaş daha gençtir.
- My sister is younger than me.
- Kız kardeşim benden daha genç.
- You're younger than me.
- Sen benden daha gençsin.
- Tom is much younger than he looks.
- Tom göründüğünden çok daha genç.
- You're three years younger than Tom.
- Tom'dan üç yaş daha gençsin.
- I bet she is younger than me.
- Bahse girerim o benden daha genç.
- Tom is a few years younger than I am.
- Tom benden birkaç yaş daha genç.
- Are you younger than Tom?
- Tom'dan daha genç misin?
- They think pornography will make them feel younger.
- Pornografinin onları daha genç hissettireceğini düşünüyorlar.
- My husband ran off with someone younger.
- Kocam daha genç biriyle kaçtı.
- Tom is younger than he looks.
- Tom göründüğünden daha genç.
- Alexander is not younger than Vladimir.
- Alexander, Vladimir'den daha genç değil.
- I'm younger than Tom.
- Tom'dan daha gencim.
- I will always be younger than you are.
- Ben her zaman senden daha genç olacağım.
- Tom used to play the piano when he was younger.
- Tom daha gençken piyano çalardı.
- Tom is a little younger than your daughter.
- Tom senin kızından biraz daha genç.
- She's younger than him.
- Ondan daha genç.
- I'm younger than you.
- Ben senden daha gencim.
- You're no younger than I am.
- Benden daha genç değilsin.
- Who is younger, Tom or Mary?
- Kim daha genç, Tom mu yoksa Mary mi?
- Tom is quite a bit younger than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
- You're younger than me.
- Benden daha gençsin.
- She tried to look much younger than she really was.
- O, gerçekte olduğundan çok daha genç görünmeye çalışıyordu.
- Tom and Mary are both thirty, but they look much younger.
- Tom ve Mary'nin ikisi de otuz yaşında ama çok daha genç görünüyorlar.
- The same thing holds good for the younger generation.
- Aynı şey daha genç nesil için söylenebilir.
- I'm way younger than Tom.
- Ben Tom'dan çok daha gencim.
- Sami is younger than most people think he is.
- Sami, çoğu insanın sandığından daha gençtir.
- I don't know whether he's younger or older than me.
- Onun benden daha genç ya da daha yaşlı olup olmadığını bilmiyorum.
- Sami is younger than most people think he is.
- Sami çoğu insanın düşündüğünden daha genç.
- You're way younger than I am, aren't you?
- Benden çok daha gençsin, değil mi?
- I wish I were younger.
- Keşke daha genç olsaydım.
- I wish I were younger.
- Keşke daha genç olsam.
- Tom is three years younger than Mary.
- Tom, Mary'den üç yaş daha genç.
- I'm three years younger than you.
- Senden üç yaş daha gencim.
- Everybody else at the party was much younger than me.
- Partideki herkes benden çok daha gençti.
- I have a boss who's much younger than me.
- Benden çok daha genç bir patronum var.
- Tom's girlfriend is quite a bit younger than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan biraz daha genç.
- She is much younger than Tom.
- Tom'dan çok daha genç.
- I'm way younger than Tom thinks I am.
- Tom'un beni zannettiğinden çok daha gencim.
- Tom is younger than you probably think he is.
- Tom muhtemelen düşündüğünüzden daha genç.
- She is two years younger than me.
- Benden iki yıl daha genç.
- You're a bit younger than Tom, aren't you?
- Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- You're a lot younger than Tom.
- Sen Tom'dan çok daha gençsin.
- She's younger than you think.
- Düşündüğünden daha genç.
- Tom's new girlfriend is much younger than he is.
- Tom'un yeni kız arkadaşı ondan çok daha genç.
- Tom is much younger than I thought he was.
- Tom benim düşündüğümden çok daha gençtir.
- I'm not younger than Tom.
- Tom'dan daha genç değilim.
- If you change your hairstyle, then you would look at least 10 years younger.
- Saç şeklini değiştirirsen en az 10 yaş daha genç gösterirsin.
- You're a little younger than Tom is, aren't you?
- Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- Tom is much younger than you think he is.
- Tom düşündüğünden çok daha genç.
- Your brother is younger than me.
- Erkek kardeşin benden daha genç.
- I was forced to do that when I was younger.
- Ben daha gençken bunu yapmak zorunda kaldım.
- She's younger than your sister.
- Kız kardeşinden daha genç.
- Tom had to share a bedroom with his brother when he was younger.
- Tom daha gençken bir yatak odasını erkek kardeşi ile paylaşmak zorunda kaldı.
- I did some modeling when I was younger.
- Daha gençken mankenlik yaptım.
- He's a bit younger than me.
- O benden biraz daha genç.
- Tom is three years younger than Mary.
- Tom Mary'den üç yaş daha gençtir.
- Tom is much younger than Mary thinks.
- Tom, Mary'nin düşündüğünden çok daha genç.
- Tom is so much younger than Mary.
- Tom Mary'den çok daha genç.
- She tried to look much younger than she actually was.
- Gerçekte olduğundan çok daha genç görünmeye çalıştı.
- You're a lot younger than I am, aren't you?
- Sen benden çok daha gençsin, değil mi?
- I'm younger and stronger than you.
- Ben senden daha genç ve güçlüyüm.
- Tom is a bit younger than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
- Tom is three years younger than Mary is.
- Tom, Mary'den üç yaş daha genç.
- Tom doesn't know whether Mary is younger or older than he is.
- Tom Mary'nin ondan daha genç mi daha yaşlı mı olduğunu bilmez.
- Tom is way younger than me.
- Tom benden çok daha genç.
- You're a little younger than Tom, aren't you?
- Sen Tom'dan biraz daha gençsin, değil mi?
- Tom is younger than Mary, isn't he?
- Tom, Mary'den daha genç, değil mi?
- She's much younger than him.
- Ondan çok daha genç.
- Tom married a girl much younger than himself.
- Tom kendinden çok daha genç bir kızla evlendi.
- My sister is younger than you.
- Kız kardeşim senden daha genç.
- He fell in love with a younger woman.
- O daha genç bir kadına aşık oldu.
- I think Tom is much younger than Mary.
- Sanırım Tom, Mary'den çok daha gençtir.
- I'm younger than you are.
- Senden daha gencim.
- You're younger than me, aren't you?
- Benden daha gençsin, değil mi?
- I'm three years younger than Tom is.
- Ben Tom'dan üç yaş daha gencim.
- I'm not younger than Tom.
- Ben Tom'dan daha genç değilim.
- Tom is thirty, but he looks much younger.
- Tom otuz yaşında ama çok daha genç görünüyor.
- Don't pick on younger kids.
- Daha genç çocuklarla uğraşmayın.
- I'm two years younger than him.
- Ben ondan iki yaş daha gencim.
- Didn't you know Tom was younger than Mary?
- Tom'un Mary'den daha genç olduğunu bilmiyor muydunuz?
- Tom doesn't know whether Mary is younger or older than he is.
- Tom, Mary'nin kendisinden daha genç mi yoksa daha yaşlı mı olduğunu bilmiyor.
- I'm two years younger than Tom.
- Ben Tom'dan iki yaş daha gencim.
- You're a bit younger than Tom is.
- Tom'dan biraz daha gençsin.
- Tom seems to be much younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç gösteriyor.
- Tom is younger than you might think.
- Tom düşünebileceğinden daha genç.
- Bob is much younger than Tom.
- Bob, Tom'dan çok daha genç.
- Tom is younger than you.
- Tom senden daha genç.
- I was younger then.
- O zamanlar daha gençtim.
- I look much younger than I really am.
- Gerçekte olduğumdan daha genç görünüyorum.
- Tom is significantly younger than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha genç.
- Tom played the banjo when he was younger.
- Tom daha gençken banço oynardı.
- She is younger than me.
- O benden daha genç.
- Tom is much younger than the rest of his classmates.
- Tom diğer sınıf arkadaşlarından çok daha genç.
- Tom is a bit younger than Mary is.
- Tom, Mary'den biraz daha genç.
Show More (302)
|
|
- She helped her younger brother finish his picture.
- O, küçük erkek kardeşine resmini bitirmesi için yardım etti.
- Does Tom have a younger brother?
- Tom'un küçük bir erkek kardeşi var mı?
- His younger sister is a famous TV star.
- Onun küçük kız kardeşi ünlü bir televizyon yıldızı.
- Tom has a younger brother named John.
- Tom'un John adında küçük bir erkek kardeşi var.
- He's two years younger than I.
- O benden iki yaş küçük.
- My brother is three years younger than I am.
- Erkek kardeşim benden üç yaş küçük.
- I have a younger brother.
- Benim de küçük bir kardeşim var.
- Next week I will go to Vancouver and visit my younger sister.
- Gelecek hafta Vancouver'a gideceğim ve küçük kız kardeşimi ziyaret edeceğim.
- My mom is two years younger than my dad.
- Annem babamdan iki yaş küçük.
- Mary used to torment her younger sister.
- Mary küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- You're three years younger than me, aren't you?
- Benden üç yaş küçüksün, değil mi?
- I was sixteen years younger than him.
- Ondan on altı yaş küçüktüm.
- I have one older brother and one younger sister.
- Bir ağabeyim ve küçük bir kız kardeşim var.
- His younger daughter is married.
- Küçük kız kardeşi evli.
- My younger brother went to school.
- Küçük erkek kardeşim okula gitti.
- You're a lot younger than Tom is, aren't you?
- Tom'dan çok daha küçüksün, değil mi?
- I've always wanted to meet your younger brother.
- Küçük erkek kardeşinle her zaman tanışmak istedim.
- You're way younger than I am, aren't you?
- Sen benden çok daha küçüksün, değil mi?
- I'm two years younger than Tom.
- Tom'dan iki yaş küçüğüm.
- He's two years younger than me.
- O benden iki yaş küçüktür.
- Tom has a younger sister named Mary.
- Tom'un Mary adında küçük bir kız kardeşi var.
- She is two years younger than I.
- Benden iki yaş küçük.
- You're about three years younger than I am, aren't you?
- Sen benden yaklaşık üç yaş küçüksün, değil mi?
- Wan is prettier than her younger sister.
- Wan küçük kız kardeşinden daha güzel.
- Are you younger than Tom?
- Tom'dan küçük müsün?
- Tom gets along well with everyone in Mary's family except her younger brother.
- Tom, Mary'nin küçük erkek kardeşi dışında ailesindeki herkesle iyi geçiniyor.
- He engaged in incest with his younger sister.
- Küçük kız kardeşiyle ensest ilişkiye girdi.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile aynı odayı paylaştı.
- She calls her younger sister Mina-chan.
- Küçük kız kardeşine Mina-chan diyor.
- I wish he were my younger brother.
- Keşke o benim küçük erkek kardeşim olsaydı.
- Did you leave at the same time as my younger sister?
- Küçük kız kardeşimle aynı zamanda mı oradan ayrıldın?
- The older children helped the younger ones.
- Büyük çocuklar küçüklere yardımcı oldular.
- Tom is three years younger than you, right?
- Tom senden üç yaş küçük, değil mi?
- I have three younger sisters.
- Üç küçük kız kardeşim var.
- My younger brother can run about as fast as I can.
- Benim küçük erkek kardeşim neredeyse benim kadar hızlı koşabilir.
- This is my younger sister.
- Bu benim küçük kız kardeşim.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
- Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
- Older children tend to be less jealous than their younger sibling.
- Yaşlı çocuklar küçük kardeşlerinden daha az kıskanç olma eğilimindedir.
- John is my younger brother.
- John, benim küçük erkek kardeşim.
- Tom was a year younger than Mary.
- Tom, Mary'den bir yaş küçüktü.
- Tom is engaged to Mary's younger sister.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşiyle nişanlı.
- My younger sister went to Kobe yesterday.
- Küçük kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.
- His younger daughter is married.
- Küçük kızı evli.
- Tom tried to make amends with his children for having neglected them so much when they were younger.
- Tom, küçükken onları çok ihmal ettiği için çocuklarıyla arasını düzeltmeye çalıştı.
- My brother is three years younger than me.
- Erkek kardeşim benden üç yaş küçük.
- Tom has a younger brother, doesn't he?
- Tom'un küçük bir kardeşi var, değil mi?
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- O küçük kız kardeşine odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.
- Tom had to share a bedroom with his younger brother.
- Tom, küçük erkek kardeşiyle bir yatak odası paylaşmak zorunda kaldı.
- Tom loves to bully younger students.
- Tom küçük öğrencilere zorbalık yapmayı seviyor.
- Tom is a lot younger than me.
- Tom yaşça benden çok daha küçük.
- I really love her younger sister a lot.
- Ben de küçük kız kardeşini çok seviyorum.
- I'm three years younger than Tom is.
- Tom'dan üç yaş küçüğüm.
- She helped her younger brother with his homework.
- O, küçük erkek kardeşinin ev ödevine yardım etti.
- He is five years younger than me.
- O da benden beş yaş küçük.
- Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine göz kulak olmasını söyledi.
- My younger sister plays piano every day.
- Küçük kız kardeşim her gün piyano çalıyor.
- I have three younger brothers.
- Üç küçük erkek kardeşim var.
- She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
- We cannot distinguish her from her younger sister.
- Onu küçük kız kardeşinden ayırt edemiyoruz.
- I'm three years younger than Tom.
- Tom'dan üç yaş küçüğüm.
- It would be better with your younger sister.
- Bu, küçük kız kardeşinizle daha iyi olurdu.
- It can be better with your younger sister.
- Bu, küçük kız kardeşinizle daha iyi olabilir.
- Tom has a younger sister.
- Tom'un küçük bir kız kardeşi var.
- You're three years younger than Tom, aren't you?
- Tom'dan üç yaş küçüksün, değil mi?
- He's a few years younger than I am.
- O benden birkaç yaş daha küçük.
- Children who are sixteen years old or younger may not enter the theater.
- On altı yaşında veya daha küçük çocuklar tiyatroya giremez.
- You're three years younger than Tom.
- Sen Tom'dan üç yaş daha küçüksün.
- My younger brother named his cat Hanako.
- Küçük erkek kardeşim kedisine Hanako adını verdi.
- Tom is engaged to Mary's younger sister.
- Tom Mary'nin küçük kız kardeşi ile nişanlıdır.
- When our parents aren't there, my younger brother takes on a completely different manner.
- Ebeveynlerimiz orada değilken küçük erkek kardeşim tamamen farklı bir tavır alır.
- Tom's in love with Mary's younger sister.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşine aşık.
- Mary isn't as beautiful as her younger sister.
- Mary küçük kız kardeşi kadar güzel değil.
- Tom's younger brother is dating Mary's older sister.
- Tom'un küçük erkek kardeşi Mary'nin ablasıyla çıkıyor.
- My mom is two years younger than my dad.
- Annem, babamdan iki yaş küçük.
- I am 4 years younger than him.
- Ben ondan dört yaş küçüğüm.
- I have an older brother and two younger sisters.
- Bir ağabeyim ve iki küçük kız kardeşim var.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary Tom'un küçük kız kardeşi.
- I like her younger sister very much.
- Küçük kız kardeşini çok seviyorum.
- Mary has an older sister and a younger brother.
- Mary'nin bir ablası ve daha küçük bir erkek kardeşi var.
- Tom brought along his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşini getirdi.
- Tom likes Mary's younger sister more than he likes Mary.
- Tom, Mary'nin küçük kız kardeşini Mary'den daha çok seviyor.
- My brother is three years younger than I am.
- Kardeşim benden üç yaş küçük.
- He has become a role model for his younger stepbrother.
- Küçük üvey kardeşi için bir rol model oldu.
- My younger brother really likes to take photos of mountains.
- Benim küçük erkek kardeşim gerçekten dağların fotoğraflarını çekmekten hoşlanır.
- I really love her younger sister a lot.
- Onun küçük kız kardeşini gerçekten çok seviyorum.
- I just turned 20 and my younger sister will turn 13 next month.
- Ben 20 yaşıma yeni girdim ve küçük kız kardeşim de gelecek ay 13 yaşına girecek.
- I think that my younger brother is stronger than my elder brother.
- Küçük erkek kardeşimin büyük erkek kardeşimden daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
- My younger brother is still sleeping.
- Küçük erkek kardeşim hâlâ uyuyor.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary Tom'un küçük kız kardeşidir.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I can't remember their names.
- Tom'un Mary adında bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama isimlerini hatırlayamıyorum.
- Tom used to torment his younger brother.
- Tom küçük erkek kardeşine eziyet ederdi.
- She's two years younger than him.
- Ondan iki yaş küçük.
- Tom is probably just a year or two younger than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den sadece bir ya da iki yaş küçüktür.
- She fell in love with her boyfriend's younger brother.
- O, erkek arkadaşının küçük erkek kardeşine aşık oldu.
- Wan is prettier than her younger sister.
- Wan küçük kız kardeşinden daha güzeldir.
- She's only a couple of years younger than me.
- O benden sadece birkaç yaş küçük.
- Tom has a younger brother.
- Tom'un küçük bir erkek kardeşi var.
- I am 4 years younger than him.
- Ben ondan 4 yaş küçüğüm.
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I don't remember their names.
- Tom'un Mary adında bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama onların isimlerini hatırlamıyorum.
- She is three years younger than Mary.
- Mary'den üç yaş küçük.
- I have a younger sister.
- Benim küçük bir kız kardeşim var.
- I lived with a foster family for a couple of months when I was younger.
- Ben küçükken birkaç ay koruyucu bir aileyle yaşadım.
- He is engaged to my younger sister.
- Küçük kız kardeşimle nişanlı.
- I am four years younger than him.
- Ben ondan dört yaş daha küçüğüm.
- You are two years younger than me.
- Siz benden iki yaş küçüksünüz.
- It can be better with your younger sister.
- Küçük kız kardeşinle daha iyi olabilir.
- Tom's younger daughter is married.
- Tom'un küçük kızı evli.
- He's three years younger than my older brother.
- Ağabeyimden üç yaş küçük.
- Tom is John's younger brother.
- Tom John'un küçük erkek kardeşi.
- My younger brother is taller than me.
- Küçük erkek kardeşim benden daha uzun.
- My younger brother is taller than I am.
- Küçük erkek kardeşim benden daha uzundur.
- I have an older brother and a younger sister.
- Bir ağabeyim ve küçük bir kız kardeşim var.
- I think that my younger brother is stronger than my elder brother.
- Küçük erkek kardeşimin ağabeyimden daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
- He loves to bully younger students.
- Kendinden küçük öğrencilere sataşmayı seviyor.
- Tom has three younger siblings.
- Tom'un üç küçük kardeşi var.
- He's only a couple of years younger than me.
- Benden sadece birkaç yaş küçük.
- Mary is 21 years younger than Tom, but Tom is 22 times richer than Mary.
- Mary, Tom'dan 21 yaş küçük ama Tom, Mary'den 22 kat daha zengin.
- You are two years younger than me.
- Benden iki yaş küçüksün.
- She's two years younger than me.
- Benden iki yaş küçük.
- He is three years younger than dad.
- Babamızdan üç yaş küçük.
- His younger brother went to Shanghai the day before yesterday.
- Onun küçük erkek kardeşi önceki gün Şanghay'a gitti.
- Lucy's mother told her to look after her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- How old is your younger son?
- Küçük oğlunuz kaç yaşında?
- He loves to bully younger students.
- Küçük öğrencilere zorbalık yapmayı seviyor.
- Tom likes Mary's younger sister more than he likes Mary.
- Tom Mary'nin küçük kız kardeşini Mary'yi sevdiğinden daha çok seviyor.
- Tom has a younger brother, doesn't he?
- Tom'un bir küçük erkek kardeşi var, değil mi?
- It would be better with your younger sister.
- Küçük kız kardeşinle daha iyi olur.
- Tom is only a couple of years younger than Mary.
- Tom, Mary'den sadece birkaç yaş küçük.
- She is three years younger than Mary.
- O, Mary'den üç yaş daha küçük.
- My younger sister plays piano every day.
- Benim küçük kız kardeşim her gün piyano çalar.
- My younger brother watches TV.
- Küçük erkek kardeşim TV izler.
- We rented a house on this lake every summer when our children were younger.
- Çocuklarımız küçükken her yaz bu gölde bir ev kiralardık.
- The boy who came yesterday was my younger brother.
- Dün gelen erkek çocuğu benim küçük erkek kardeşimdi.
- My mother is two years younger than my father.
- Annem babamdan iki yaş küçük.
- His younger sister is married.
- Küçük kız kardeşi evli.
- My father is two years younger than my mother.
- Babam annemden iki yaş küçük.
- My younger brother said that he'd had a nightmare that night.
- Benim küçük erkek kardeşim o gece bir kâbus gördüğünü söyledi.
- He was mistaken for his younger brother.
- Küçük erkek kardeşiyle karıştırıldı.
- An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
- Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeğiyle eski kiliseye girdi.
- Boys tend to look down on their younger sisters.
- Erkekler küçük kız kardeşlerine tepeden bakma eğilimindedir.
- Tom is a few years younger than I am.
- Tom benden birkaç yaş küçük.
- Then the younger sibling set off, and the elder remained behind.
- Sonra küçük kardeş yola çıktı ve büyük kardeş geride kaldı.
- Tom played the banjo when he was younger.
- Tom küçükken banjo çalardı.
- I'm two years younger than him.
- Ondan iki yaş küçüğüm.
- My younger brother is yelling loudly.
- Küçük erkek kardeşim yüksek sesle bağırıyor.
- Mary often has to take care of her younger siblings.
- Mary sık sık küçük kardeşine bakmak zorunda kalıyor.
- My father is two years younger than my mother is.
- Babam annemden iki yaş küçüktür.
- My brother is three years younger than me.
- Kardeşim benden üç yaş küçük.
- Tom's girlfriend is three years younger than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan üç yaş küçük.
- Boys tend to look down on their younger sisters.
- Erkek çocukları küçük kız kardeşlerine tepeden bakma eğilimindedir.
- I get along with my younger brother.
- Küçük erkek kardeşimle iyi geçiniyorum.
- My brother's six years younger than I am.
- Kardeşim benden altı yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.
- Sam, Tom'dan iki yaş küçük.
- He mistook me for my younger brother.
- O beni küçük erkek kardeşim sanıyordu.
- I wish Tom were my younger brother.
- Keşke Tom, benim küçük erkek kardeşim olsaydı.
- My younger brother is watching TV.
- Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
- I am four years younger than him.
- Ben ondan dört yaş küçüğüm.
- Do you have younger brothers?
- Daha küçük erkek kardeşlerin var mı?
- You're three years younger than me, aren't you?
- Benden üç yaş daha küçüksün, değil mi?
- His younger sister is a well-known TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- She's five years younger than me.
- Benden beş yaş küçük.
- He is engaged to my younger sister.
- O, küçük kız kardeşimle nişanlıdır.
- The boy playing the guitar is my younger brother.
- Gitar çalan oğlan benim küçük erkek kardeşim.
- She's five years younger than I am.
- Benden beş yaş küçük.
- Tom is my younger brother.
- Tom, benim küçük erkek kardeşim.
- This is my younger brother.
- Bu benim küçük erkek kardeşim.
- The older children helped the younger ones.
- Büyük çocuklar küçüklere yardım etti.
- We rented a house on this lake every summer when our children were younger.
- Çocuklarımız küçükken her yaz bu gölde bir ev kiraladık.
- Do you have a younger brother?
- Küçük bir erkek kardeşin var mı?
- Does Pedro have a younger brother?
- Pedro'nun küçük bir erkek kardeşi var mı?
- Tom has an older sister, Mary, and two younger sisters, but I don't remember their names.
- Tom'un Mary adlı bir ablası ve iki küçük kız kardeşi var ama ben onların isimlerini hatırlamıyorum.
- Do you think Tom would consider dating my younger sister?
- Sence Tom küçük kız kardeşimle çıkmayı düşünür mü?
- You're way younger than Tom.
- Tom'dan çok daha küçüksün.
- I don't know whether he's younger or older than me.
- Benden büyük mü küçük mü bilmiyorum.
- Tom used to torment his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- Tom disliked school when he was younger.
- Tom küçükken okuldan hoşlanmazdı.
- You're younger than me, aren't you?
- Sen benden daha küçüksün, değil mi?
- I'm three years younger than you.
- Senden üç yaş küçüğüm.
- I was sixteen years younger than him.
- Ondan 16 yaş küçüktüm.
- Does Pedro have a younger brother?
- Pedro'nun daha küçük bir erkek kardeşi var mı?
- I realize that this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
- Bunun çılgınca gelebileceğinin farkındayım, ama sanırım küçük kız kardeşine aşık oldum.
- I'm Tom's younger brother.
- Ben Tom'un küçük erkek kardeşiyim.
- I have a younger brother.
- Küçük bir erkek kardeşim var.
- I don't know if he's older or younger than me.
- Benden büyük mü küçük mü bilmiyorum.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- She's Tom's younger sister.
- Tom'un küçük kız kardeşi.
- Tom is a year younger than Mary.
- Tom, Mary'den bir yaş küçük.
- Tom had to share a bedroom with his brother when he was younger.
- Tom küçükken yatak odasını kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- We cannot distinguish her from her younger sister.
- Biz onu küçük kız kardeşinden ayırt edemeyoruz.
- How old is your younger son?
- Küçük oğlun kaç yaşında?
- My younger sister got married in her teens.
- Küçük kız kardeşim onlu yaşlarında evlendi.
- Does Tom really think Mary is younger than he is?
- Tom gerçekten Mary'nin ondan küçük olduğunu mu sanıyor?
- His younger sister is a famous TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- Mary is Tom's younger sister.
- Mary, Tom'un küçük kız kardeşi.
- I usually swim with my younger brother.
- Genelde küçük erkek kardeşimle yüzerim.
- You're way younger than me.
- Benden çok daha küçüksün.
- Tom is three years younger than you, isn't he?
- Tom senden üç yaş küçük, değil mi?
- You're three years younger than me.
- Benden üç yaş küçüksün.
- Tom is three years younger than me.
- Tom benden üç yaş daha küçük.
- My younger sister is very good at singing.
- Küçük kız kardeşim şarkı söylemede çok iyidir.
- Tom had one younger brother.
- Tom'un bir küçük erkek kardeşi vardı.
- My wife is three years younger than I am.
- Karım benden üç yaş küçük.
- Tom is Mary's younger brother.
- Tom Mary'nin küçük erkek kardeşi.
- I'm two years younger than he is.
- Ondan iki yaş küçüğüm.
- Tom played the clarinet when he was younger.
- Tom küçükken klarnet çalardı.
- Tom brought along his younger sister.
- Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi.
- That's my younger sister's photograph.
- O, benim küçük kız kardeşimin fotoğrafıdır.
- You must keep in mind that she's much younger than you.
- Onun senden çok daha küçük olduğunu unutmamalısın.
- Tom shared his bedroom with his younger brother.
- Tom yatak odasını küçük erkek kardeşiyle paylaştı.
- Tom is three years younger than Mary is.
- Tom Mary'den üç yaş daha küçüktür.
- Children who are sixteen years old or younger may not enter the theater.
- On altı yaşında veya daha küçükler tiyatroya giremezler.
- I was sixteen years younger than him.
- Ben ondan 16 yaş küçüktüm.
- When did your younger sister start learning English?
- Küçük kız kardeşin ne zaman İngilizce öğrenmeye başladı?
- He is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
- I like her younger sister very much.
- Onun küçük kız kardeşini çok severim.
- You're three years younger than me.
- Sen benden üç yaş küçüksün.
- I have a younger brother.
- Benim küçük bir erkek kardeşim var.
- She calls her younger sister Mina-chan.
- O, küçük kız kardeşi Mina-chan'ı çağırır.
- Tom has three younger sisters.
- Tom'un üç küçük kız kardeşi var.
- Cookie is ten years younger than Kate.
- Cookie, Kate'den on yaş küçük.
- Tom is three years younger than me.
- Tom benden üç yaş küçük.
- Tom is a friend of my wife's younger brother.
- Tom, karımın küçük erkek kardeşinin bir arkadaşı.
- He's my younger brother.
- O benim küçük erkek kardeşimdir.
- She is five years younger than me.
- O benden beş yaş küçük.
- It's been three years since my younger sister got married.
- Küçük kız kardeşim evleneli üç yıl oldu.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile bir oda paylaştı.
- That's my younger sister's photograph.
- Bu küçük kız kardeşimin fotoğrafı.
- Tom is a year younger than Mary.
- Tom, Mary'den bir yaş küçüktür.
- Older children tend to be less jealous than their younger sibling.
- Büyük çocuklar küçük kardeşlerinden daha az kıskanç olma eğilimindedirler.
- His younger sister is a well-known TV star.
- Onun küçük kız kardeşi tanınmış bir televizyon yıldızıdır.
- My younger sister is famous.
- Küçük kız kardeşim ünlüdür.
- Tom's younger daughter is married.
- Tom'un küçük kızı evlidir.
- You have two younger siblings.
- İki küçük kardeşin var.
- He's two years younger than me.
- Benden iki yaş küçük.
- I've been staying at my younger brother's house on Park Street.
- Park Caddesinin üzerinde küçük erkek kardeşimin evinde kalıyorum.
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.
- Küçük kız kardeşinden odasının duvarını boyamasına yardım etmesini istedi.
- Mary is your younger sister, isn't she?
- Mary senin küçük kız kardeşin, değil mi?
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine göz kulak olmasını söyledi.
- She's Tom's younger sister.
- O, Tom'un küçük kız kardeşidir.
- She is two years younger than me.
- Benden iki yaş küçük.
- Mary often has to take care of her younger siblings.
- Mary sık sık küçük kardeşlerine bakmak zorunda kalır.
- I'm Tom's younger sister.
- Ben Tom'un küçük kız kardeşiyim.
Show More (239)
|