Turc | Anglais | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (bir noktaya) gelmek | come into (something or some place) v. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | (yükseliş sonrası) durağan bir noktaya gelmek | plateau v. |
General | (saat, yaş gibi belirli bir noktaya) gelmek | turn v. |
General | belirli bir noktaya gelmek | land v. |
Phrasals | ||
Phrasals | çalışarak bir noktaya gelmek/ulaşmak | work up to (something) v. |
Proverb | ||
Proverb | herkesin gıpta ettiği bir noktaya/pozisyona gelmek güvende olduğun anlamına gelmez | the highest branch is not the safest roost v. |
Colloquial | ||
Colloquial | belli bir noktaya gelmek | come to this v. |
Colloquial | zor/sıkıntılı bir noktaya gelmek | hit the rocks v. |
Idioms | ||
Idioms | kritik bir noktaya gelmek/erişmek | come to a boil v. |
Idioms | sıkıntılı bir noktaya gelmek | come to such a pass v. |
Idioms | geri dönülemeyecek bir noktaya gelmek | burn one's bridges v. |
Idioms | geri dönülemeyecek bir noktaya gelmek | burn one's boats v. |
Idioms | kötü bir noktaya gelmek | come to a pretty pass v. |
Idioms | ilerisi olmayan bir noktaya gelmek | run out of road v. |