Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek | worry about (someone or something) v. | ||
They say that girls spend more time worrying about how they look than boys do. Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar. More Sentences |
||||
Phrasals | (biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek | fret about (someone or something) v. | ||
Phrasals | (biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek | fret over (someone or something) v. | ||
Phrasals | (biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek | worry over (someone or something) v. |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | (biriyle/bir şeyle ilgili) çok endişelenmek | be worried sick (about someone or something) v. | ||
Tom has been worried sick. Tom çok endişeli. More Sentences |