alışık

Sens de "alışık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 9 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	alışık	accustomed adj.
This is not something we are accustomed to. Bu bizim alışık olduğumuz bir şey değil. More Sentences
2	General	alışık	used to adj.
We are not always used to hearing you speak like that in this Chamber, so thank you once again. Sizi bu Mecliste her zaman böyle konuşurken duymaya alışık değiliz, bu nedenle bir kez daha teşekkür ederim. More Sentences
3	General	alışık	familiar adj.
None of the Member States can hope that the uniform system will correspond to what it has been familiar with at home. Üye Devletlerden hiçbiri, tek tip sistemin kendi ülkelerinde alışık oldukları sisteme karşılık geleceğini umamaz. More Sentences
4	General	alışık	used adj.
We're not used this kind of food. Bu tür yemeklere alışık değiliz. More Sentences
5	General	alışık	wont to adj.
Wine is wont to show the mind of man. Şarap insanın zihnini göstermeye alışkındır. More Sentences
6	General	alışık	used (to) adj.
7	General	alışık	au courant [french] adj.
8	General	alışık	usant [obsolete] adj.
9	General	alışık	habited adj.

Sens de "alışık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 35 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	alışık olmak	be used to v.
The culture was completely different from the one she was used to. Alışık olduğu kültürden tamamen farklıydı. More Sentences
Common Usage
2	Common Usage	-e alışık	accustomed to adj.
General
3	General	denize alışık olmama	landlubberliness n.
4	General	alışık olmak	get accustomed v.
5	General	alışık olmamak	be unaccustomed to v.
6	General	bir şey yapmaya alışık olmak	be used to doing something v.
7	General	alışık olmak	command v.
8	General	yürümeye alışık	thoroughgoing adj.
9	General	alışık olmayan	unused to adj.
10	General	alışık olmayan	unused adj.
11	General	aile hayatına alışık olmayan	undomesticated adj.
12	General	alışık olmayan	unproportioned adj.
13	General	birine/bir şeye alışık	accustomed to someone or something adj.
14	General	sağa sola konmaya alışık	scatter adj.
15	General	denize bakmaya alışık olan	seawardly adj.
16	General	deniz yolculuğuna alışık olan	seawardly adj.
17	General	alışık olunan şekilde	familiarly adv.
18	General	doğuştan alışık	to the manner born expr.
Colloquial
19	Colloquial	alışık olmadığımız bir durum	an unusual situation n.
20	Colloquial	alışık olunmayan bir durum	an unusual situation n.
21	Colloquial	(birine/bir şeye) alışık olmayan	unaccustomed to (someone or something) adj.
Idioms
22	Idioms	hiç alışık olunmayan bir durum	a totally different ball game n.
23	Idioms	hiç alışık olunmayan bir durum	a totally different ballgame n.
24	Idioms	hiç alışık olunmayan bir durum	a (whole) new ballgame n.
25	Idioms	alışık olduğu çevrede/konutta yaşlanmak	age in place v.
26	Idioms	kahvaltıda alışık olmadığımız, sağlıklı olmayan şeyler yeme veya içme anlamında alay yollu bir ifade	breakfast of champions expr.
27	Idioms	(birinin) aşina/alışık olduğu bir alanda	on (one's) home patch expr.
28	Idioms	(birinin) aşina/alışık olduğu bir alanda	on (one's) home turf expr.
29	Idioms	(birinin) aşina/alışık olduğu bir alanda	on (one's) own ground expr.
30	Idioms	aşina/alışık olduğu bir alanda	on own ground expr.
Speaking
31	Speaking	bu işe alışık değilim	I am strange to the work expr.
Biology
32	Biology	alışık hale getirmek	nature v.
Zoology
33	Zoology	insana alışık olmayan (vahşi hayvan)	unhabituated adj.
Archaic
34	Archaic	alışık olunmayan	unwont adj.
35	Archaic	alışık olmayan	unwont adj.