aynı yerde - Turc Anglais Dictionnaire

aynı yerde

Sens de "aynı yerde" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
aynı yerde ibid adv.
aynı yerde ibidem adv.
aynı yerde ib (ibidem) abrev.
aynı yerde ib. (ibidem) abrev.
Literature
aynı yerde ibid. (ibidem) abrev.
Latin
aynı yerde ibidem expr.
aynı yerde ibid expr.

Sens de "aynı yerde" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 63 résultat(s)

Turc Anglais
General
aynı zamanda birçok yerde mevcut olma ubiquity n.
aynı anda her yerde bulunma ubiquity n.
aynı anda iki yerde birden olma bilocation n.
aynı anda birçok yerde olma yetisi ubiquity n.
aynı zamanda her yerde bulunma ubiquitariness n.
aynı anda birden fazla yerde olma ubiquitariness n.
(aynı anda) her yerde bulunma omnipresency n.
başkasıyla aynı yerde yaşayan kimse coinhabitant n.
aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak constantly make something the main topic of conversation v.
aynı yerde bulunmak exist or stand in the same place v.
aynı yerde yaşamak stall [obsolete] v.
aynı zamanda her yerde bulunan ubiquitous adj.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquitous adj.
aynı zamanda ya da aynı yerde varolan coexisted adj.
aynı anda birden fazla yerde olan omnipresent adj.
aynı yerde ve aynı zamanda gerçekleşen co-located adj.
aynı anda her yerde olabilen omnipresent adj.
aynı anda birden fazla yerde olan totipresent [obsolete] adj.
aynı zamanda her yerde bulunan ubiquarian [rare] adj.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquarian [rare] adj.
aynı zamanda her yerde bulunan ubiquitary [obsolete] adj.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquitary [obsolete] adj.
aynı anda veya yerde biten conterminable adj.
aynı yerde olan co-extensive adj.
aynı yerde, aynı eserde ibid adv.
aynı zamanda her yerde bulunarak ubiquitously adv.
Phrasals
iki grubu aynı yerde bırakmak closet with v.
(biriyle/bir grupla/bir şirketle) aynı yerde yaşamaya/çalışmaya başlamak move in with (someone or something) v.
Phrases
aynı yerde aynı zamanda at the same time, same place expr.
aynı yerde ve zamanda at the same time, same place expr.
Colloquial
aynı yerde dönüp durmak be chasing tail v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak be chasing tail v.
Idioms
başka bir yerde (biriyle) aynı işi yapan kimse (one's) opposite number n.
iki grubu aynı yerde bırakmak closet someone with someone v.
iki grubu aynı yerde bırakmak closet someone with someone v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak chase (one's) tail v.
aynı yerde dönüp durmak drive round and round v.
aynı yerde dönüp durmak be in a groove v.
aynı yerde saymak run in place v.
aynı yerde dönüp durmak be chasing (one's) (own) tail v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak be chasing (one's) (own) tail v.
aynı yerde dönüp durmak be chasing your tail v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak be chasing your tail v.
aynı yerde dönüp durmak be chasing your own tail v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak be chasing your own tail v.
aynı yerde sayıp durmak be flogging a dead horse v.
aynı anda iki yerde birden olmak be in two places at once v.
aynı anda iki yerde birden olamamak can't be in two places at once v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak chase your tail v.
dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak chase your (own) tail v.
aynı yerde dönüp duran bir halde in a holding pattern expr.
aynı zamanda her yerde all over the map expr.
ailemle/benim insanlarımla aynı yerde/beraber gömülmek ister misin? would you like to be buried with my people? [old-fashioned] [ireland] expr.
Trade/Economic
aynı şirkette/yerde çalışan ve yakın yerlerde oturan 4-5 kişinin bir hafta birinin bir hafta diğerinin arabasıyla işe gidip gelmesi car pool n.
Politics
abd başkanı, başkan yardımcısı veya başkanın olmadığı anlarda o görevi üstlenen üst düzeylinin aynı yerde toplandığında, başkanın başına bir aksilik gelmesi durumunda, birleşik devletler başkanı olsun diye gizli bir yere saklanıp korunan kabine üyesi designated successor n.
Petrol
farklı bir kaynağa hat çekmek için mevcut petrol kuyusu ile aynı yerde açılan ikiz kuyu twin n.
Anatomy
sternum plakası ile aynı yerde olan sternal adj.
Social Sciences
aynı yerde ve bir arada yerleşme coresidence n.
(teolojide) aynı anda birden fazla yerde bulunabilme pluripresence n.
Religious
(tanrı'nın) aynı anda her yerde bulunabilme özelliği omnipresence n.
Geology
deprem dalgasının aynı anda birden fazla yerde etkili olduğunu gösteren çizgi coseismal n.
Military
aynı yerde tanzim collocation n.
aynı yerde tertip collocation n.