bölümler - Turc Anglais Dictionnaire

bölümler

Sens de "bölümler" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
bölümler sections n.
These particularly concerned all the sections to do with the White Paper.
Bunlar özellikle Beyaz Kitap ile ilgili tüm bölümleri ilgilendirmektedir.

More Sentences
bölümler chapters n.
The content of the chapters in question is also a deciding factor.
Söz konusu bölümlerin içeriği de belirleyici bir faktördür.

More Sentences
Computer
bölümler departments n.
Coordinate the advertising and marketing departments to create effective strategies.
Etkili stratejiler oluşturmak için reklam ve pazarlama bölümlerini koordine edin.

More Sentences
Abbreviation
bölümler cc. (chapters) n.

Sens de "bölümler" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 65 résultat(s)

Turc Anglais
Computer
tüm bölümler all sections n.
Review this example carefully, as all sections below will be referring to the example presented here.
Aşağıdaki tüm bölümler burada sunulan örneğe atıfta bulunacağı için bu örneği dikkatlice inceleyin.

More Sentences
General
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi lector n.
beş dizelik bölümler halinde yazılmış eser pentastich n.
dramatik olaylar veya bölümler içeren çok uzun hikaye saga n.
stadyumdaki izleyicilerin birbirine izleyen bölümler halinde ayağa kalkarak kollarını kaldırıp sonra da oturarak yarattıkları dalgalanma efekti mexican wave n.
(çamaşır odası, mutfak) evde hizmetçilerin ev işlerini yaptığı bölümler office [uk] n.
büyük idari bölümler arasında sahibi tam bilinmeyen arazi şeridi gore n.
(hayvan vücudunda) arka bölümler posteriors n.
(kuruluşta) gelir veya giderin bölümler arasındaki dağılımı division n.
ayakkabı üzerindeki küçük bölümler findings n.
ayrı bölümler veya kesonlardan yapılmış bir tür yüzer havuz sectional dock n.
bölümler halinde düzenlemek chapter v.
bölümler oluşturmak sectionize v.
bölümler halinde ayırmak sectionize v.
bölümler oluşturmak sectionise v.
bölümler halinde ayırmak sectionise v.
bölümler arası interdepartmental adj.
bölümler arası şeklinde interdepartmentally adv.
(kitap) sayılı bölümler halinde in numbers expr.
Trade/Economic
birkaç kişilik farklı gruplar üzerinde bölümler halinde yapılan tahminlerin birleştirilmesinden elde edilen toplam veya birleşik tahmin composite estimate n.
coğrafik bölümler geographical segments n.
hizmet harici bölümler back of house n.
müşteriyle temas halinde olunmayan bölümler back of house n.
ürünün/hizmetin yapan ve şirketten çıkışını sağlayan bölümler/müdürlükler line department n.
Politics
bölge/bölgesel bölümler area/regional departments n.
bölümler başraportürlüğü office of the chief rapporteur for chambers n.
Technical
manyetik parçalı bölümler magnetic piece parts n.
yumuşak bölümler soft fragments n.
lehim ile kaynaştırılan bölümler solderings n.
Computer
arka bölümler back matter n.
korumalı bölümler protected sections n.
ön bölümler front matter n.
seçili bölümler selected sections n.
temel bölümler basic partitions n.
bölümler kaydediliyor saving sections expr.
Television
hikayesi birbirini izleyen bölümler halinde yayınlanan televizyon yapımı miniseries n.
Construction
su altında kalan bölümler submerged areas n.
Automotive
piston pini taşıyan piston bölümler boss n.
Anatomy
(simfizi oluşturan bölümler) ortada olan symphyseal adj.
(simfizi oluşturan bölümler) orta hatta olan symphysial adj.
Statistics
(istatistiksel analiz) çalışma içerisinde rastgele kısa bölümler seçilerek bu bölümlerin oluşturduğu kümenin değerlendirildiği bir bütünce seçme yöntemi spread sampling n.
Physics
evrende termodinamik sistem dışı kalan tüm bölümler surroundings n.
Biology
sistematik bölümler dizisi hierarchy n.
Zoology
bazı medüzlerin iç kavitelerini birbirinden ayıran dairesel bölümler taeniola n.
eklemli bir hayvanın vücudundaki bölümler arthromere n.
böcek ağzında ikincil organ veya bölümler maxillula n.
böcek ağzında ikincil organ veya bölümler maxillulae n.
( at gibi dört ayaklılarda) ön ayak, omuz veya bu organlara bitişik bulunan bölümler forequarter n.
Botanic
çeşitli ağaçların öz ışınlarının boylamsal veya teğetsel bölümler halinde oluşturduğu çizgi veya şekiller silver grain n.
geriye eğik bölümler ile ilgili squarrose adj.
geriye kıvrık bölümler ile ilgili squarrose adj.
Literature
(eserde) uzun ve sıkıcı bölümler longueurs n.
Religious
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi reader n.
Military
askeri bölümler ve şubeleri military departments and divisions n.
Sport
golf sahasında hedeften deliğe kadar olan bölümler hole n.
Basketball
sahada basket kaydetmenin çok zor olduğu bölümler death valley n.
Football
özel bir sırada veya bölümler halinde düzenlenmemiş (futbol sonuçları) unclassified adj.
özel bir sırada veya bölümler halinde düzenlenmemiş (ragbi sonuçları) unclassified adj.
Music
(klasik müzikte) aralarına ayna konmuş gibi birbirinin tersi bölümler mirror canon n.
opera veya oratoryonun başında çalınan ve zıt bölümler içeren orkestra müziği concert overture n.
Cinema
filmin son versiyonundan çıkarılmış bölümler outtakes n.
filmin son versiyonundan çıkarılmış bölümler outs n.
radyo veya televizyon programının yazılı metninden okunan bölümler continuity n.
Printery
bölümler halinde yayımlanan bir kitabın bölümlerinden her biri livraison [rare] n.
Entomology
duygu alıcı bölümler palpi n.