Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | beyazlamış | blanched adj. | ||
I blanched. Beyazladım. More Sentences |
||||
General | beyazlamış | hoary adj. | ||
General | beyazlamış | bleached adj. | ||
General | beyazlamış | mealy adj. | ||
General | beyazlamış | shot adj. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | beyazlamış (saç) | wintry adj. |
General | (korku veya endişe nedeniyle) dudakları beyazlamış | white-lipped adj. |
Botanic | ||
Botanic | içe içe geçmiş koyulukları olan beyazlamış beneklerle karakterize edilen ve özellikle seradaki karanfillerde görülen mantar kaynaklı bir hastalık | ring spot n. |
Botanic | tüyleri beyazlamış | incanous adj. |