birbirlerine - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

birbirlerine



Sens de "birbirlerine" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Colloquial
birbirlerine one another expr.

Sens de "birbirlerine" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 112 résultat(s)

Turc Anglais
General
birbirlerine prangalar ile bağlanmış mahkumlar chain gang n.
vatandaşlarının ortak dil, tarih vb faktörlerce birbirlerine bağlı olduğu egemen devlet nation state n.
iki akarsuyun karşılaşıp birbirlerine karıştıkları nokta confluence n.
gezegenlerin birbirlerine göre konumları configuration n.
birbirlerine bağlanma interlinkage n.
birbirlerine bağlama interlinkage n.
arabaların birbirlerine çarparak yarıştıkları yarış stock-car racing n.
arabaların birbirlerine çarparak yarıştıkları yarış demolition derby n.
erkek arkadaşların birbirlerine çok yakın olması bromance n.
birbirlerine zincirler ile bağlı biçimde satılmaya götürülen köle grubu slave coffle n.
birbirlerine zincirler ile bağlı biçimde satılmaya götürülen köle grubu coffle n.
havalanlarında, tren istasyonlarında, bavulları taşımak için kullanılan, birbirlerine bağlı açık treyler/palet dizisi baggage train n.
sahneden seyircilerin üzerine atlayan şarkıcının izleyicilerin başlarının üstünde birbirlerine iletilerek ilerletilmesi crowd surfing n.
birbirlerine zincirler ile bağlı biçimde satılmaya götürülen köle grubu kaffle n.
birbirlerine doğru yaklaştırıldıklarında bir nesneye istenen şekli veren veya bir objenin üzerine istenen damgayı basan kesme veya şekillendirme aleti çifti matrix n.
genellikle iş sebebiyle partnerlerin birbirlerine uzak yaşadığı evlilik commuter marriage n.
yarışta rakiplerin birbirlerine göre pozisyonu placings n.
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin birbirlerine göre gösterdiği konum değişikliği orientation n.
birbirlerine ulaşmaya çalışmak try to reach each other v.
birbirlerine bağırmak yell at each other v.
birbirlerine başlarından geçenleri anlatmak swap stories v.
kollarını birbirlerine dolamak entwine one's arms around each other v.
birbirlerine aşk mektupları yazmak exchange love letters v.
birbirlerine hikayeler anlatmak swap stories v.
(evlilik töreninde) ellerini birleştirerek birbirlerine beraberlik sözü vermek handfast v.
(birbirlerine) yakıştırmak ship v.
birbirlerine uydurmak accommodate v.
birbirlerine yakın durmak stand close to one another v.
(yumuşak taneciklerin) bir araya gelmesini ve yumuşak bir yarı katı kütle oluşturacak şekilde birbirlerine yapışmasını sağlamak mat v.
birbirlerine el sallamak wave hands to each other v.
çiftlerin yeminlerini okurken birbirlerine alyans taktıkları (düğün töreni) double-ring adj.
Phrasals
birbirlerine sımsıkı tutunmak cling together v.
birbirlerine hakaret etmek toss insulting remarks back and forth v.
bir şeyleri ip ile birbirlerine birleştirmek/bağlamak string something together v.
(yolda/rastlantı eseri) birbirlerine rastlamak/karşılaşmak bump into each other v.
(ısınmak için) birbirlerine sokulmak huddle up together v.
(birbirlerine) kaynaştırmak weld (someone and someone else) together v.
(birbirlerine) kaynaştırmak bind people together v.
(insanlar için) birbirlerine bağlı olmak belong together v.
Colloquial
kız arkadaşların birbirlerine çok yakın olması sismance n.
birbirlerine yoğun sevgi besleyen çift lovebirds n.
birbirlerine girmek mix it up v.
birbirlerine bağırmak scream at each other v.
birbirlerine girmek mix it up with someone v.
birbirlerine düşürmek play one against another v.
birbirlerine hakaret etmek trade blows/insults v.
birbirlerine girmek mix it v.
birbirlerine düşürmek set at odds v.
birbirlerine öpücük kondurmak chew face v.
Idioms
birbirlerine girerler sparks fly n.
insanları birbirlerine kaynaştıran tecrübe a bonding experience n.
her an birbirlerine girecek gibi davranmak come close to blows v.
birbirlerine etle tırnak gibi bağlı olmak be joined at the hip v.
birbirlerine aşık olmak fall in love with each other v.
birbirlerine aşırı benzemek be cast in the same mould v.
birbirlerine aşırı benzemek be cast in the same mold v.
birbirlerine girmek go at one another tooth and nail v.
birbirlerine kılıç çekmiş halde at sword's point expr.
birbirlerine kılıç çekmiş halde at swords' points expr.
birbirlerine kılıç çekmiş halde at swords' points expr.
Formal
avam kamarası üyelerinin birbirlerine hitap ederken kullandıkları bir saygı unvanı honorable interj.
Speaking
birbirlerine benzerler they resemble each other expr.
birbirlerine bağırıyorlardı they were screaming at each other expr.
Trade/Economic
bankaların birbirlerine olan borç ve alacaklarının merkez bankası aracılığıyla denkleştirilmesi bank clearing n.
birbirlerine göre denge düzeylerinden uzaklaşmış döviz kurları misaligned exchange rates n.
firmaların bir hizmet veya malın fiyatındaki değişikliği birbirlerine bildirmesi price signaling n.
grup üyelerinin birbirlerine karşı duydukları bağlılık cohesiveness n.
grup üyelerinin birbirlerine karşı olan duygularının ölçülmesi sociometry n.
her iki tarafın da bağımsız olduğu ve birbirlerine hakim durumda olmadıkları bir alışverişte bulunmak deal at arm's length v.
Law
eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları haklar conjugal rights n.
evlenmeleri ile eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları haklar conjugal rights n.
eşlerin birbirlerine karşı ifade vermeye zorlanamaması husband-wife privilege n.
eşlerin birbirlerine karşı hakları conjugal right n.
Politics
birbirlerine karşılıklı olarak açılma mutual opening n.
politikaların birbirlerine olan etkisi spill-overs n.
politikaların birbirlerine olan etkisi spillovers n.
Technical
açısal momentumlarının birbirlerine göre olan konumlarından kaynaklanan ve genellikle enerji bakımından yakın olan birkaç kuantum durumu multiplet n.
yan yana bulunan iki geminin çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için gerekli bir tür oryantasyon overlap n.
fırında pişerken birbirlerine yapışmamaları için tuğlalara kum serpen kimse sandboy n.
birbirlerine yaklaşma eğiliminde olan convergent adj.
Electric
birbirlerine ayrı ayrı bağlanmış individually interconnected adj.
Automotive
araç içindeki yolcuların sağa sola savrulup birbirlerine/ direksiyona vb çarpmaları human collision n.
Traffic
birbirlerine zıt yönlerde olan tek yönlü iki sokak couplet n.
Marine
iki telin birbirlerine temas etmemesi için aralarına konan tahta parça spreader n.
(yat yarışında) yan yana bulunan iki yatın çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için, arkadan gelen yatın öndekinin diğer tarafından geçmek ve bunun için de geri çekilmek zorunda kaldığı durum overlap n.
üst üste yer alıp birbirlerine dik açıyla yerleştirilmiş iki dili olan makara shoe block n.
Chemistry
moleküllerin uç uca birbirlerine bağlanması catenary linkage n.
birbirlerine bağlanış şekilleri çokgen olarak temsil edilen atom grubu ring n.
Biology
bir veya daha fazla tür üyesinin ayrı koloniler yönetmelerine karşın birbirlerine müdahale etmeden yakın yaşaması parabiosis n.
Botanic
maydanozgiller familyasına mensup bitkilerin meyvelerinin iki karpelinin veya merikarpının birbirlerine yapışma yüzeyi commissure n.
Social Sciences
birbirlerine bağlanmamış unbonded adj.
Literature
karakterlerin dönüşümlü olarak birbirlerine cevap verdiği dizelerden oluşan bir şiir amoebean verse n.
Philosophy
insanların birbirlerine bağlılık ve ilişkilerine odaklanan hümanist felsefe ubuntu n.
Military
birbirlerine zincir ile bağlanmış iki tam ya da bir tam bir yarım top güllesi chain shot n.
birbirlerine zincir ile bağlanmış ikili top güllesi angel shot n.
nükleer silahları eşit derecede yıkıcı olan süper güçlerin birbirlerine ve karşı tarafın müttefiklerine saldırmaktan kaçınacağı teorisi mad (mutual assured destruction) n.
birliklerin birbirlerine göre olan konumlarını belirlemek için kullanılan bir terim right (or left) n.
birliklerin birbirlerine göre olan konumlarını belirlemek için kullanılan bir terim left (or right) n.
Sport
iki takımın frizbi adı verilen diski gol atana kadar birbirlerine attıkları oyun ultimate frisbee n.
birbirlerine karşı oynayan atletizm takımlarından oluşan grup circuit n.
Football
rakip hücum oyuncularının çömelerek birbirlerine yaklaştıkları ragbi pozisyonu scrum n.
rakip hücum oyuncularının çömelerek birbirlerine yaklaştıkları ragbi pozisyonu scrummage n.
Boxing
her bir round sonunda boksörleri ayırıp birbirlerine zarar vermelerini engelleyen görevli cutman n.
Wagering
at yarışında bahisçilerin bahis oranlarını birbirlerine aktarırken kullandıkları işaret dili ticktack [brit] n.
at yarışında bahisçilerin bahis oranlarını birbirlerine aktarırken kullandıkları işaret dili tictac n.
Music
birbirlerine bir oktav artı oktavın beşte birine denk gelen mesafede bulunan iki nota twelfth n.
çiftlerin iki uzun sıra halinde yüzleri birbirlerine dönük şekilde gerçekleştirdiği yöresel bir dans longways dance n.
Archaic
birbirlerine zincirlerle bağlı köle grubu caufle n.
birbirlerine göre yer kürenin tam zıt tarafında yaşayanlar antipodean n.
Slang
eşcinsel erkeklerin birbirlerine hitap etmek için kullandıkları bir kelime gurl n.
British Slang
bir misafir geldiğinde ve evde ikram edilecek herhangi bir şey yoksa aile bireylerinin birbirlerine söylediği bir söz family hold back (f.h.b) n.
insanların birbirlerine çarparak yaptıkları bir tür dans slam dancing n.