bulunma - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

bulunma



Sens de "bulunma" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Turc Anglais
General
bulunma existence n.
bulunma occurrence n.
bulunma availability n.
bulunma presence n.
bulunma événement n.

Sens de "bulunma" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 280 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hazır bulunma readiness n.
General
külfetli ve zor isteklerde bulunma taxing n.
bol bulunma commonness n.
arada bulunma intermediateness n.
her yerde birden bulunma omnipresence n.
bağışta bulunma endowment n.
yapılan kötülüğü affettirecek bir harekette bulunma expiating n.
kehanette bulunma soothsaying n.
bağlı bulunma consisting in n.
tecavüzde bulunma (başkasının hakkına) encroachment n.
önde bulunma lead n.
hazır bulunma availability n.
hazır bulunma attending n.
orta seviyede bulunma intermediateness n.
yardımda bulunma abetment n.
bağışta bulunma subscription n.
her yerde bulunma immanence n.
hazır bulunma attendance n.
aynı anda her yerde bulunma ubiquity n.
vaatlerde bulunma embracery n.
rasgele cinsel ilişkide bulunma promiscuity n.
hazır bulunma preparedness n.
ölülerle konuşarak kehanette bulunma sciomancy n.
az bulunma rarity n.
ileride bulunma lead n.
her yerde bulunma omnipresence n.
az bulunma rareness n.
gerektiğinde savaşa hazır bulunma preparedness n.
fahişelerle ilişkide bulunma wenching n.
müracaatta bulunma appeal n.
kehanette bulunma presage n.
bulunma (belirli bir makamda) tenure n.
kehanette bulunma prophesying n.
katkıda bulunma helping n.
özveride bulunma self sacrifice n.
tahmininde bulunma (gelecekte bir şey olacağı) prognostication n.
bağışta bulunma dotation n.
az bulunma seldomness n.
yanyana bulunma juxtaposition n.
birbirine yakın bulunma juxtaposition n.
orada bulunma presence n.
yalan beyanda bulunma fraudulent representation n.
birkaç şekilde bulunma polymorphism n.
(belirli bir makamda) bulunma tenure n.
kehanette bulunma auguration n.
her yerde bulunma immanency n.
bir görevde bulunma instatement n.
suyla kehanette bulunma hydromancy n.
tasarrufta bulunma making a restriction n.
bağışta bulunma donating n.
tasarrufta bulunma saving n.
keşifte bulunma explorement n.
hazır bulunma presence n.
aile bütçesine katkıda bulunma breadwinning n.
girişimde bulunma attempting n.
bulunma tarihi date of discovery n.
bulunma durumu availability n.
evde olma/bulunma at-homeness n.
sınırlı sayıda bulunma limited availability n.
sınırlı biçimde bulunma/olma limited availability n.
tecavüzde bulunma (başkasının hakkına) accroachment n.
kedilerden kehanette bulunma ailuromancy n.
dumana bakarak kehanette bulunma capnomancy n.
tehlikeye maruz bulunma vulnerableness n.
kristal top veya aynalar ile kehanette bulunma catoptromancy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunomancy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma ceraunoscopy n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopia n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunoscopy n.
erimiş balmumunu suya damlatarak kehanette bulunma ceromancy n.
bakır kaplar kullanarak kehanette bulunma chalcomancy n.
mukabelede bulunma regratiatory [obsolete] n.
yalan beyanda bulunma oathbreaking n.
yanan lamba veya mumun alevini ya da bıraktığı karbon lekelerini inceleyerek kehanette bulunma lampadomancy n.
hayali ya da ruhani önsezilerle kehanette bulunma chaomancy n.
yazılı kağıtlardan ya da kartlardan kehanette bulunma chartomancy n.
harfleri yazıbilimsel bakış açısıyla inceleyerek kehanette bulunma nomancy n.
her yerde birden bulunma totipresence [obsolete] n.
her yerde olma/bulunma ubiquitousness n.
her yerde olma/bulunma ubiquity n.
aynı zamanda her yerde bulunma ubiquitariness n.
her yerde birden bulunma ubiquitariness n.
maddi yardımda bulunma bail-out n.
maddi yardımda bulunma bailout n.
gerekenden daha fazla süre işte bulunma durumu presenteeism n.
gök gürültüsü ve yıldırıma bakarak kehanette bulunma keraunomancy n.
idrarı inceleyerek kehanette bulunma uromancy n.
her yerde bulunma everywhereness n.
her yerde birden bulunma everywhereness n.
kehanette bulunma vaticination n.
(çatışan iki toplum) diğer tarafı suçlayıp geçmişteki olaylara atıfta bulunma whataboutery n.
öneride bulunma hortation n.
verimsiz faaliyette bulunma moonraking n.
geçici hizmette bulunma mothball n.
tahminde bulunma guess n.
tahminde bulunma guesswork n.
tahminde bulunma guessing n.
ismin harflerinde kehanette bulunma onomancy n.
ismin harflerinde kehanette bulunma onomatechny n.
ismin harflerinden yola çıkarak kehanette bulunma onomomancy n.
her yerde bulunma immanency n.
kehanette bulunma omination [obsolete] n.
(aynı anda) her yerde bulunma omnipresency n.
bir yerde bulunma commoration n.
öngörüde bulunma inferencing n.
alt seviyede bulunma inferiority n.
bölgeler arasında bulunma interlocality n.
yerleşim yerleri arasında bulunma interlocality n.
beraber bulunma concomitancy n.
bağlantılı şekilde bulunma concomitancy n.
doğaüstü birtakım güçlere lanetlemesi için çağrıda bulunma condemnation n.
kehanette bulunma doomsaying n.
kehanette bulunma doomwatch n.
(kaynak) az bulunma famine n.
tabiatında bulunma inhesion n.
birlikte bulunma coinherence n.
katkıda bulunma contribution n.
peşin hükümde bulunma prejudication n.
önyargıda bulunma prejudication n.
kehanette bulunma presagement n.
(bazı kiliselere göre) hz. isa'nın komünyonda bulunma şekli presence n.
nadir bulunma scantity n.
söylevde bulunma sermoning n.
telkinde bulunma sermoning n.
kehanette bulunma fortune telling n.
kehanette bulunma fortunetelling n.
sık bulunma prevalency n.
alevlere bakarak kehanette bulunma pyromancy n.
ısrarcı taleplerde bulunma stickling n.
vassalın kral veya lorduna borçlu olduğu (davette, sarayda) hazır bulunma yükümlülüğü suit n.
feodal üst makama şikayette bulunma suit n.
(söylenene) katkıda bulunma superaddition n.
varsayımda bulunma supposition n.
tahminde bulunma supposition n.
varsayımda bulunma surmising n.
kehanette bulunma fortune-telling v.
Proverb
istenmediği/sorulmadığı sürece öneride bulunma never give advice unless asked
Colloquial
kısa süre içerisinde birden çok kişiyle cinsel ilişkide bulunma musical beds n.
önüne gelenle cinsel ilişkide bulunma musical beds n.
bir etnik gruba yönelik kötü niyetli saldırılarda bulunma race-baiting n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a go (at someone) n.
geçmişe dönme/atıfta bulunma callback n.
aşırı sevinç gösterisinde bulunma act like you've been there before expr.
canlandırma girişiminde bulunma dnacpr (do not attempt cpr (cardiopulmonary resuscitation)) expr.
Idioms
ait hissetmediğin yerde bulunma a lonely little petunia in an onion patch n.
karşılıklı övgülerde bulunma a love-in n.
(amir/şef/müdür vb'nin alt kademedeki çalışanlara karşı uyguladığı) güç gösterisinde bulunma power trip n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a shot at (someone) n.
öylesine bir tahminde bulunma a shot in the dark n.
rastgele tahminde bulunma a shot in the dark n.
öylesine bir tahminde bulunma a stab in the dark n.
rastgele tahminde bulunma a stab in the dark n.
(bir şeyi) yapmak için bir girişimde bulunma a stab at (something) n.
(birine) sözlü saldırıda bulunma a whack at (someone) n.
girişimde bulunma the (old) college try n.
karşılığını beklemeden cömertlikte bulunma cast your bread upon the waters v.
Trade/Economic
tekrar takasta bulunma reexhange n.
açık teklifte bulunma yöntemi ile satış open bidding n.
elde bulunma availability n.
güncel eğilim ya da trend analizlerini kullanarak geriye dönük çıkarımlarda bulunma backcasting n.
hak iddiasında bulunma claim n.
iş yapmak isteğinde bulunma soliciting n.
kapital katkıda bulunma capital contribution n.
malı görmeden teklifte bulunma blind bidding n.
öngörüde bulunma inference n.
ölüme bağlı tasarrufta bulunma ehliyeti disposing capacity n.
para sıkıntısı ya da darlığı içinde bulunma embarrassment n.
sendikayı işyerinden uzaklaştırmak için legal-illegal faaliyette bulunma union busting n.
zorunlu olarak çağrıda bulunma mandatory tender offer n.
ön teklifte bulunma prebidding n.
Law
atıfta bulunma nuncupation n.
amerika'da yasal olarak bulunma hakkı olmayan kimseye yardım etme veya bu kişiyi saklama alien harboring n.
diğer eyaletlerde faaliyette bulunma doing business in another states n.
duruşmaya kadar sanığı mahkemede hazır bulunma külfetinden kurtaran mahkeme kararı binding over n.
duruşmada bulunma appearance n.
hırsızlık amacıyla saldırıda bulunma assault with intent to rob n.
iftirada bulunma calumniation n.
iddiayla ilgili çeşitli hukuki eserlerdeki görüşlere atıfta bulunma citation of authorities n.
ihmal yüzünden yanlış açıklamada bulunma negligent misrepresentation n.
ihmal yüzünden yanlış izahta bulunma negligent misrepresentation n.
kanuni olarak reşit olmayan kız çocuklarıyla cinsel ilişkide bulunma statutory rape n.
kendi kendine fiziksel zararda bulunma self destruction n.
kötü niyetle yazışma ve/veya yanlış beyanlarda bulunma malicious falsehood n.
kötü niyetle yazışma ve/veya yanlış beyanlarda bulunma injurious falsehood n.
mahkemede hazır bulunma appearance before the court n.
mahkemede hazır bulunma kefaleti safe pledge n.
reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkide bulunma statutory rape n.
reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkide bulunma carnal abuse n.
tasfiye halinde bulunma receivership n.
takip ederek tacizde bulunma stalking n.
tavsiyede bulunma making recommendation n.
vesayet altında bulunma pupillage n.
vesayet altında bulunma pupilage n.
yalan beyanda bulunma fraudulent representation n.
yasal statü ile bulunma lawful presence n.
yanlış talimatta bulunma nondirection n.
yanlış talimatta bulunma non-direction n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma curb crawling n.
mahkemede hazır bulunma kefaleti safe-pledge n.
(meksika hukukunda) maden işletme hakkı talebinde bulunma denouncement n.
ifade verilmesiyle veya hakim/jüri kararıyla bir suçun işlenmesinden sorumlu bulunma durumu guilty n.
şikayette bulunma information n.
(ormanda) geyik vurma veya çalma teşebbüsünde bulunma stable stand n.
Politics
başvuruya itirazda bulunma making representations n.
beyanda bulunma statement n.
görüş alışverişinde bulunma exchange of views n.
kötü muamelede bulunma abuse n.
müzakerelerde bulunma yetkisi power to negotiate n.
resmi şikayette veya beyanda bulunma making representations n.
oy toplama ve seçimde verilen oylar ile ilgili resmi açıklamada bulunma yetkisine sahip kurul returning board n.
federal hükümet kontrolü altında bulunma federalization n.
federal hükümet otoritesinde bulunma federalization n.
Institutes
kanada'da mahkeme açma, hukuki tavsiye ve teklifte bulunma yetkisine sahip bir devlet kurumu department of justice canada n.
Insurance
işletme sahiplerine hem çalışanlarının hem kendi emekliliğine katkıda bulunma olanağı veren emeklilik planı sep (simplified employee pension) abrev.
Media
basın locasında bulunma koşullarını sağlayan haber muhabirleri press gallery n.
Technical
bulunma noktası point of presence n.
ateş ve duman kullanarak kehanette bulunma empyromancy n.
(kristal) birbirine eşit olmayan üç ekseni ve eksen aralarında bir adet çapraz kesişimi bulunma monosymmetry n.
Computer
oyun oynayan birisinin yanına oturup sürekli müdahalede bulunma backseat gaming n.
(sunucudan) veri talebinde bulunma durumu pull n.
Telecom
bulunma noktası point of presence n.
sanal bulunma noktası virtual point of presence n.
şebeke sınırında bulunma availability at the network boundary n.
Lighting
bulunma durumu loc (locative) abrev.
Aeronautic
rotada bulunma işareti on-path indication n.
yedekte bulunma stand-by n.
Marine
askı halde bulunma suspension n.
Medical
hayvan ile cinsel temasta bulunma zooerastia n.
yanlış yerde bulunma (organ vb) dystopia n.
(birlikte) bulunma co-existence n.
kan, balgam, safra ve kara safra sıvılarının vücutta bulunma oranlarının kişinin genel sağlık durumunu belirlediği fikri humouralism n.
Psychology
arabada bulunma saplantısı amaxomania n.
yasak yerlerde bulunma korkusu claustrophobia n.
lucid rüyada bulunma lucidity n.
Pathology
kalabalık yerlerde bulunma sonucu kapılan hastalık ochlesis n.
presbiyopisi bulunma presbytism n.
Geometry
bir çap boyunca karşıt noktalarda bulunma antipodal n.
bir çap boyunca karşıt noktalarda bulunma diametrical opposition n.
bir çap boyunca karşıt noktalarda bulunma antipodal opposition n.
Biology
birlikte bulunma phoresy n.
birlikte bulunma commensalism n.
genlerin bulunma çokluğu gene abundance n.
Astrology
gök cisimlerinin pozisyonlarına dayanarak kehanette bulunma horoscopy n.
Botanic
(bitki türlerinde) bazı üyelerinde yalnızca dişi çiçek diğerlerinde karma eşeyli çiçek bulunma durumu gynodioecism n.
(bitki türlerinde) bazı üyelerinde yalnızca dişi çiçek diğerlerinde karma eşeyli çiçek bulunma durumu gynomonoecism n.
Social Sciences
hasta olduğu halde işinin başında bulunma durumu presenteeism n.
Literature
bir eserde başka bir esere açıkça atıfta bulunma quotation n.
Linguistics
bulunma ayrıcalığı privilege of occurrence n.
ismin bulunma hali inessive n.
History
geçmişle ilgili tahminlerde bulunma retrodiction n.
Religious
hastaları iyileştirme, kehanette bulunma, günahkarları cezalandırma gibi olağanüstü güçlere sahip olan vodouna benzer, santeria dinine mensup rahip babalawo n.
örümceklere bakarak kehanette bulunma arachnomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithmancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithmomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma arithomancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma numeromancy n.
sayılara bakarak kehanette bulunma numerology n.
hayvanların omuzlarına bakarak kehanette bulunma armomancy n.
böceklerin görünüşü ve davranışına bakarak kehanette bulunma entomomancy n.
göktaşları ve kayan yıldızlar kullanılarak kehanette bulunma meteormancy n.
ipe asılı yüzükle kehanette bulunma dactyliomancy n.
aynı ruhta bulunma coessentiality n.
duman, su veya kristal kürede görülen şekiller üzerinden kehanette bulunma scrivening n.
Philosophy
içinde bulunma inclusion n.
varsayılan iddiayı ispatlanmış gibi kabul ederek çıkarımlarda bulunma question begging n.
varsayılan iddiayı ispatlanmış gibi kabul ederek çıkarımlarda bulunma begging the question n.
varsayılan iddiayı ispatlanmış gibi kabul ederek çıkarımlarda bulunma petitio principii n.
Military
gaza karşı hazır bulunma gas alert n.
hazır bulunma tarihi readiness date n.
Basketball
hücum gücü zayıf olan bir oyuncuyu savunurken diğer oyunculara rahatça yardım edebilecek bir pozisyonda bulunma floating n.
top ile çember arasında durup hücumcuya topu aldırmamak için kapalı stens pozisyonunda bulunma overplay n.
Card
kart oyunlarında bahiste bulunma süresi interval n.
Art
bilerek başka bir sanatçının tarzında yaratımda bulunma pastiche n.
Archaic
önemsiz ve gereksiz konularda itirazda bulunma cavillation n.
tabiatında bulunma inexistence n.
Slang
işlemediği bir suçtan suçlu bulunma bum beef n.
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma kerb crawling n.
Modern Slang
ithamda bulunma allegating n.
iddiada bulunma allegating n.