Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | enforced adj. | zorunlu | ||
It may well be that multilateral collaboration can produce better results than enforced uniformity. Çok taraflı iş birliği, zorunlu tekdüzelikten daha iyi sonuçlar üretebilir. More Sentences |
||||
General | enforced adj. | mecburi | ||
General | enforced adj. | zorlanmış |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
General | ||
General | enforced save n. | çalışanların tasarrufa teşvik edilmesi |
Law | ||
Law | enforced disappearance n. | cebri kaybolma |
Law | enforced disappearance n. | zorla kaybolma |
Law | locally imposed and locally enforced adj. | yerel olarak dayatılan ve yerel olarak uygulanan |
Politics | ||
Politics | un committee on enforced disappearances n. | birleşmiş milletler zorla kaybedilmeler komitesi |