fizyolojik - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

fizyolojik



Sens de "fizyolojik" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
fizyolojik physiological adj.
Medical
fizyolojik physiological adj.
fizyolojik physiologic adj.
Biology
fizyolojik physiological adj.

Sens de "fizyolojik" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 150 résultat(s)

Turc Anglais
General
fizyolojik özellik physiological property n.
fizyolojik riskler physiological risks n.
fizyolojik ihtiyaçlar physiological needs n.
fizyolojik anatomi physiologic anatomy n.
gebeliğe hazır olduğu dönemlerdeki dişinin üreme organındaki fizyolojik değişiklikler estrum n.
fizyolojik etki physiologic action n.
fizyolojik uyum physiological adaptation n.
psiko-fizyolojik bozukluklar psychophysiological disorder n.
fizyolojik durum physiological state n.
fizyolojik durum physiological condition n.
fizyolojik etkiler physiological effects n.
fizyolojik intensite physiological intensity n.
fizyolojik yoğunluk physiological intensity n.
organizmayı harekete zorlayan fizyolojik gerilim drive n.
fizyolojik bozukluk kaynaklı anormal ereksiyon priapism n.
vücudun fizyolojik ve anatomik olarak incelenmesi somatology n.
fizyolojik elementleri inceleyen bir alan stoechiology n.
fizyolojik olgunluğa erişmiş physiologically matured adj.
fizyolojik olmayan nonphysiological adj.
elektronik veya mekanik bileşenlerle değiştirilen veya iyileştirilen anatomik yapılara veya fizyolojik süreçlere sahip bionic adj.
çevresel veya fizyolojik anormalliklere bağlı bitki hastalığı ile ilgili physiogenic adj.
fizyolojik olarak physiologically adv.
(fizyolojik süreç) geçirmekte olan in prep.
fizyolojik anlamı veren bir ön ek physi- pref.
fizyolojik anlamı veren bir ön ek physio- pref.
Phrasals
(birinin) fizyolojik/nörolojik işleyişine bağlı wire (something) into (someone) v.
fizyolojik/nörolojik işleyişe bağlı wire into v.
Idioms
fizyolojik/nörolojik işleyişe bağlı wired in adj.
Trade/Economic
fizyolojik gereksinim physiological need n.
Technical
fizyolojik rezerv physiologic reserve n.
ısıl zorlanmanın fizyolojik ölçümle değerlendirilmesi evaluation of thermal strain by physiological measurement n.
Medical
duyu organının kimyasal uyarıcıya verdiği fizyolojik tepki chemoreception n.
kimyasal uyarıcıya fizyolojik tepki chemoreception n.
dişeti dokusunu şekil düzeltmek amacıyla fizyolojik olarak düzeltme gingivoplasty n.
fizyolojik uyum physiological adaptation n.
fizyolojik zıtlık physiological contrast n.
fizyolojik kist physiologic cyst n.
fizyolojik halitozis physiologic halitosis n.
fizyolojik antagonizma physiologic antagonism n.
fizyolojik burun tıkanıklığı physiologic nasal obstruction n.
fizyolojik insülin salınımı physiologic insulin secretion n.
fizyolojik etkiler görülene kadar kadar bir hastayı salsilik asit veya bileşikleri ile tedavi etme salicylise n.
fizyolojik veya patolojik sarılık physiologic or pathologic jaundice n.
fizyolojik parametreler physiological parameters n.
fizyolojik uterus kanaması menstruation n.
fizyolojik tuzlu su physiological saline n.
fizyolojik anemi physiologic anemia n.
fizyolojik hücre ölümü physiological cell death n.
fizyolojik etkiler görülene kadar bir hastayı salsilik asit veya bileşikleri ile tedavi etme salicylize n.
fizyolojik izleme physiologic monitoring n.
kalbin fizyolojik adaptasyonu physiologic adaptation of the heart n.
serum fizyolojik physiological saline solution n.
serum fizyolojik normal saline n.
temel fizyolojik ihtiyaç basic physiological necessity n.
fizyolojik tepki physiological reaction n.
telemetri teknikleriyle canlı bir organizmanın temel fizyolojik işlevlerini uzaktan gözlemleme, kaydetme ve ölçme biotelemetry n.
ilacın yetişkinlerde fizyolojik etki göstermesi için gerekli en küçük miktar minimal dose n.
vücudun fizyolojik veya yapısal elemanlarında görülen dengesizlik dyscrasia n.
fizyolojik göz titremesi physiological nystagmus n.
antijen verip hastanın fizyolojik özelliklerini belirlemek challenge v.
normal fizyolojik cevabın oluşup oluşmadığının gözlemlenmesi için bir hastaya kimyasal bir maddenin uygulanması (immünolojide) önceden duyarlı bir bireyde bir immünolojik yanıtı uyarmak için antijen uygulamasında bulunmak challenge v.
(ilaçlarla) fizyolojik işlevi önlemek block v.
fizyolojik etkisi bulunmayan inert adj.
sempatik sinir sistemini taklit eden fizyolojik etki yaratan sympathomimetic adj.
fizyolojik bağışıklık anlamı veren ön ek immuno- pref.
Anatomy
vücudun fizyolojik durumunun algılanması interoception n.
fizyolojik anatomi physiological anatomy n.
fizyolojik sfinkter physiological sphincter n.
Psychology
fizyolojik bağımlılık physiological dependence n.
fizyolojik psikoloji physiological psychology n.
fizyolojik güdü physiological motive n.
fizyolojik antagonizm physiological antagonism n.
fizyolojik ruhbilim physiological psychology n.
fizyolojik psikoloji psychophysiology n.
fizyolojik limit physiological limit n.
fizyolojik yaş physiological age n.
fizyolojik evrim physiological evolution n.
fizyolojik sıfır physiological zero n.
ilaç veya madde yoksunluğuna verilen fizyolojik ve zihinsel tepki withdrawal n.
Physiology
fizyolojik bir süreci veya işlevi engelleyen iç salgı chalone n.
organizmada homeostazinin sürdürülmesi için gereken fizyolojik koşul need n.
(özellikle hayvan vücudunda) fizyolojik süreçler sonucu ısı oluşumu thermogeny n.
(özellikle hayvan vücudunda) fizyolojik süreçler sonucu ısı meydana gelmesi thermogenesis n.
hücre veya organizmada sabit bir fizyolojik durumu koruyan süreçler autoregulation n.
fizyolojik refleks aktivitesinin artması hyperreflexia n.
biri fizyolojik olarak aktif olup diğer olmayan iki kinin formundan her biri hypertensin n.
fizyolojik faktörler nedeniyle histolojik yapıda meydana gelen geri döndürülebilir değişiklik modulation n.
fizyolojik veya farmakolojik etkileri yönünden morfine benzeyen ağrı giderici maddelere verilen ad opiate n.
uyaranlara verilen anormal fizyolojik refleksler dysreflexia n.
kasların hızlı kasılıp gevşemesini içeren bir fizyolojik olay clonus n.
fizyolojik faaliyetin sürdürülmesi pacemaking n.
uyku sırasında gerçekleşen normal ve anormal fizyolojik aktivitelerin eş zamanlı ve sürekli takibi polysomnography n.
stres karşısında vücut sistemlerini seferber etmek için sempatik sinir sisteminin başlattığı bir dizi fizyolojik değişim fight-or-flight response n.
vücut parçasının şişmesi ve fizyolojik olarak uyarılması orgasm [obsolete] n.
fizyolojik işleyişini bozmak unsettle v.
anestetik madde kullanarak fizyolojik bir işlevi durdurmak block v.
fizyolojik bir süreci veya işlevi engelleyen iç salgı ile ilgili chalonic adj.
yirmi dört saatlik sürede yaşanan fizyolojik değişikliklerle ilgili olan nychthemeral adj.
fizyolojik süreçlerin elektriksel boyutları ile ilgili electrophysiologic adj.
fizyolojik işlemlerin elektriksel boyutlarını içeren electrophysiologic adj.
fizyolojik süreçlerin elektriksel boyutları ile ilgili electrophysiological adj.
fizyolojik işlemlerin elektriksel boyutlarını içeren electrophysiological adj.
cıva kullanımının fizyolojik etkisinden kaynaklanan mercurial adj.
cıva kullanımının fizyolojik etkisini gösteren mercurial adj.
fizyolojik faaliyeti sürdüren pacemaking adj.
stres karşısında vücutta meydana gelen (fizyolojik değişim) fight-or-flight adj.
Pathology
beklenen fizyolojik gelişim expected physiological development n.
normal fizyolojik gelişim normal physiological development n.
yabani kuşlarda ve kümes hayvanlarında görülen, fizyolojik olarak sıtmaya benzeyen ateşli bir hastalık bird malaria n.
şiddetli enfeksiyonun sebep olduğu fizyolojik şok septic shock n.
Pharmaceutics
testosteronun fizyolojik etkilerini taklit eden sentetik bileşik testosterone n.
ilacın etkisini fizyolojik etkimeyle tersine çeviren ilaç/madde antagonist n.
Optics
fizyolojik çukur physiologic cup n.
fizyolojik anizoikoni physiological anisoiconia n.
Chemistry
birbirine karşı hareket eden etkin fizyolojik unsurlar barındıran balanced adj.
Biology
tüm fizyolojik olaylardan sinir sıvısının sorumlu olduğu iddia edilen eski bir tıbbi hipotez neurism [obsolete] n.
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim topocline n.
birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim cline n.
organizmanın gerçek veya algılanan stres faktörlerine yanıt olarak içsel ve fizyolojik dengesini koruması süreci allostasis n.
organizmanın gerçek veya algılanan stres faktörlerine yanıt olarak içsel ve fizyolojik dengesini koruması süreci allostatic load n.
fizyolojik ekoloji ecophysiology n.
fizyolojik aktivitedeki kademeli fark axial gradient n.
bitkiler ve hayvanlarda ortak olan fizyolojik davranışları sergileme vegetality n.
bireylerin fizyolojik ve davranışsal özelliklerinin dijital olarak taranması biometry n.
fizyolojik organ biorgan n.
fizyolojik bireyden farklı olarak biçiminin belirliliği ile karakterize morfolojik birey morphon n.
biçim ve fizyolojik işlev arasındaki biyolojik ilişkinin incelenmesi morphophysiology n.
anatomik, embriyolojik veya fizyolojik olarak ilişkili bireysel yapılar grubu complex n.
(organ, organizma veya hücrede) kutbun farklı uçlarında gelişen fizyolojik farklılık pole n.
ışığın emilerek metabolizmada fizyolojik amaçlar için kullanılması photoreception n.
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişimle ilgili topoclinal adj.
bireylerin fizyolojik ve davranışsal özelliklerinin dijital olarak taranmasıyla ilgili biometric adj.
morfolojik açıdan belirsiz olup fizyolojik açıdan ayrışabilen bir forma cinsel olarak tepki veren minus adj.
morfolojik açıdan belirsiz olup fizyolojik açıdan ayrışabilen bir forma cinsel olarak tepki veren organizmaya ait veya ilişkin minus adj.
Biochemistry
anjiyotensin II'nin öncüsü olan fizyolojik olarak inaktif bir anjiyotensin angiotensin I n.
kalsiyum, iyon ve şeker gibi fizyolojik açıdan önemli maddelerin biyolojik bir zardan geçme süreci membrane transport n.
çoğu bitki ve hayvanın fizyolojik işlevlerini sürdürebilmesi için gerekli olup bitki ve hayvan dokularında az miktarda bulunan çinko, bor, iyot gibi kimyasal element microelement n.
çoğu bitki ve hayvanın fizyolojik işlevlerini sürdürebilmesi için gerekli olup bitki ve hayvan dokularında az miktarda bulunan çinko, bor, iyot gibi kimyasal element minor element n.
brieger tarafından çürüyen at etinden elde edilip fizyolojik etkisi kürara benzeyen zehirli bir amino asit mydatoxin n.
(metabolik süreç) fizyolojik ihtiyaca bağlı olmaksızın sabit hızda olan constitutively adv.
Zoology
fizyolojik çözelti physiological solution n.
Botanic
filizlenme öncesi yaşanan fizyolojik değişimler after-ripening n.
domateste görülen kedi yüzüne benzer fizyolojik deformasyon catfacing n.
hint pamuğunun maruz kaldığı fizyolojik bir hastalık tirak n.
Agriculture
marul vb. gibi bazı yapraklı sebzelerde görülen bir fizyolojik bozukluk tipburn n.
Social Sciences
fizyolojik ırk physiological race n.
fizyolojik ırklar physiological races n.
Philosophy
bazı hareketlerin istemsiz fizyolojik durumlara karşı savunma olarak gerçekleştirildiği savı automatism n.
bilincin yalnızca fizyolojik ürünlerin yan ürünü olduğunu savunan dualistik doktrin epiphenomenalism n.
Military
fizyolojik eğitim merkezi physiological training centre n.