Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | güneşli gün | sunny day n. | ||
Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day. Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler. More Sentences |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | güneşli bir gün | a sunny day n. | ||
It was a sunny day when we went to the mall. Alışveriş merkezine gittiğimizde güneşli bir gündü. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | çok sıcak/güneşli bir gün | sizzler n. | ||
Idioms | ||||
Idioms | gün batımında hava kızıllaşırsa ertesi günün güneşli olacağı anlamında bir söz | red sky at night, shepherd's delight expr. |