geciktiren - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

geciktiren



Sens de "geciktiren" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 5 résultat(s)

Turc Anglais
General
geciktiren protractor [obsolete] n.
geciktiren dilatory adj.
geciktiren tardy adj.
geciktiren latered adj.
geciktiren delaying adj.

Sens de "geciktiren" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 36 résultat(s)

Turc Anglais
General
geciktiren şey ya da kişi delayer n.
geciktiren şey retardation n.
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü tapmer n.
geciktiren şey retardment n.
ilerlemeyi geciktiren önemsiz şey hinderance n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
geciktiren kimse ditherer n.
ilerlemeyi geciktiren şey drag n.
geciktiren kimse cunctator n.
hukuki işlemi geciktiren uzun konuşma filibuster n.
(fotoğrafçılık) çözeltilerin oksidasyonunu geciktiren kimyasal madde preservative n.
ateş geciktiren fire retarding adj.
ateşi geciktiren fire retarding adj.
yaşlanma etkilerini geciktiren anti-aging adj.
yaşlanmayı geciktiren anti-ageing adj.
yaşlanma etkilerini geciktiren anti-ageing adj.
yaşlanmayı geciktiren anti-aging adj.
ilerlemeyi geciktiren holding adj.
Colloquial
birini geciktiren ne? what's keeping someone? expr.
geciktiren ne? what's keeping? expr.
Industry
ateşin yayılmasını geciktiren malzeme flame retarder n.
Technical
alev geciktiren yalıtım flame retarding insulation n.
geciktiren faktör retarding factor n.
yük aniden yüklendiğinde veya kaldırıldığında yay salınımlarını geciktiren aygıt dampener n.
alev geciktiren flame retarding adj.
ateşi geciktiren fire retarding adj.
Physiology
motor faaliyetini geciktiren depressomotor adj.
Pharmaceutics
kanın pıhtılaşmasını geciktiren ilaç decoagulant n.
kanın pıhtılaşmasını geciktiren ilaç anticoagulant medication n.
kanın pıhtılaşmasını geciktiren ilaç anticoagulant n.
kanın pıhtılaşmasını geciktiren ilaçlar anticoagulants n.
Dermatology
yaşlanmayı geciktiren antiaging adj.
yaşlanma etkilerini geciktiren antiaging adj.
Biology
yeri örterek erozyonu geciktiren bitkiler ve kalıntıları cover n.
Biochemistry
anjiyotensin II'nin etkisini geciktiren veya kısıtlayan bir madde angiotensin II inhibitor n.
Geology
yeraltı suyunun bir akiferden diğerine geçişini geciktiren kaya veya tortu tabakası aquitard n.