Historique

gezen

Sens de "gezen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	gezen	erratic adj.
2	General	gezen	touring adj.
3	General	gezen	ambulatorial adj.
4	General	gezen	circumforanean adj.
5	General	gezen	on tour adv.
Archaic
6	Archaic	gezen	ambulative adj.
7	Archaic	gezen	circumforaneous adj.

Sens de "gezen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 123 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	boş boş gezen	saunterer n.
2	General	boş gezen	idler n.
3	General	boş gezen kimse	idler n.
4	General	otomobille gezen kimselere yakıt ve diğer hizmetleri sunan işletme	service station n.
5	General	dünyayı gezen kimse	globetrotter n.
6	General	gezen kimse	rambler n.
7	General	boş gezen	loafer n.
8	General	boş boş gezen	gallivanter n.
9	General	ağzı açık gezen	gobemouche n.
10	General	çok gezen kişi	rolling stone n.
11	General	boş gezen	idlesse n.
12	General	boş gezen	slacker n.
13	General	gezen kimse	rampler n.
14	General	aklını yitirmiş avare gezen dilenci	tom [obsolete] n.
15	General	dünyayı gezen seyyah	magellan n.
16	General	başıboş gezen kimse	waffler n.
17	General	sinsice gezen kimse	lurker n.
18	General	otoyolda devriye gezen kolluk görevlisi	highway patrol n.
19	General	yürüyerek gezen kimse	hiker n.
20	General	oradan oraya gezen kimse	hopper n.
21	General	boş gezen kimse	bumble [scotland] n.
22	General	boş boş gezen kimse	loller n.
23	General	devriye gezen kimse	roundsman [uk] n.
24	General	interrail ile gezen kimse	interrailer n.
25	General	bir çalışıp bir gezen kimse	itinerant n.
26	General	boş gezen kimse	flâneur n.
27	General	dilden dile gezen efsane	folktale n.
28	General	serbest gezen kümes hayvanı	free range n.
29	General	boş gezen kimse	slowback [obsolete] n.
30	General	kapı kapı gezen pazarlamacı	solicitor n.
31	General	gündüz bile sarhoş gezen kimse	soaker n.
32	General	boşta gezen kimse	stiff n.
33	General	ortalıkta gezen kimse	stirrer n.
34	General	kol gezen	rampant adj.
35	General	boşta gezen	vagrant adj.
36	General	boşta gezen	unoccupied adj.
37	General	başıboş ortalıkta gezen	rangy adj.
38	General	başıboş gezen	truant adj.
39	General	başıboş gezen	arrant adj.
40	General	amaçsızca gezen	errant adj.
41	General	çok gezen	locomotive adj.
42	General	sık sık gezen	locomotive adj.
43	General	hayal aleminde gezen	ivory-tower adj.
44	General	tek başına gezen	solivagant adj.
45	General	tek başına gezen	solivagous adj.
46	General	tek başına gezen	solivagant adj.
47	General	tek başına gezen	solivagous adj.
48	General	beş karış suratla gezen	sullen adj.
Phrasals
49	Phrasals	çok gezen kimse	globe-trotter n.
Proverb
50	Proverb	çok gezen çok bilir	travel broadens the mind
51	Proverb	çok gezen çok bilir	he that travels far knows much
52	Proverb	karga ile gezen boka konar	a bad apple spoils the (whole) barrel
53	Proverb	karga ile gezen boka konar	one bad apple spoils the (whole) barrel
54	Proverb	karga ile gezen boka konar	one bad apple spoils the (whole) bunch
55	Proverb	karga ile gezen boka konar	one bad apple spoils the (whole) bushel
Colloquial
56	Colloquial	gece sokaklarda gezen külhanbeyi	night bird n.
57	Colloquial	salma gezen	stray n.
58	Colloquial	salma gezen	waif n.
59	Colloquial	yalnız gezen	lone ranger n.
60	Colloquial	o bar senin bu bar benim gezen kişi	bar star [us] n.
61	Colloquial	o bar senin bu bar benim gezen kimse	bar fly n.
62	Colloquial	boşta gezen	bagman n.
63	Colloquial	meksikalı-amerikalı çetelerle gezen genç kız	pachuca n.
64	Colloquial	çok gezen az bağlanır	rolling stones gather no moss expr.
65	Colloquial	göklerde gezen	luftmensch (yiddish) expr.
Idioms
66	Idioms	boş gezen zengin kadınlar	ladies who lunch n.
67	Idioms	küçük dağları ben yarattım tavrıyla gezen kimse	the pope's mustard maker n.
68	Idioms	devriye/karakol/kol gezen	on the beat adj.
69	Idioms	başıboş gezen/dolaşan	on the gad [dated] expr.
70	Idioms	orada burada sürten/gezen	on the gad [dated] expr.
71	Idioms	boş boş dolaşan/gezen	on the gad [dated] expr.
72	Idioms	başıboş gezen/dolaşan	upon the gad [dated] expr.
73	Idioms	orada burada sürten/gezen	upon the gad [dated] expr.
74	Idioms	boş boş dolaşan/gezen	upon the gad [dated] expr.
75	Idioms	arkasında dolaşan/gezen	at (one's) heels expr.
76	Idioms	arkasında dolaşan/gezen	at someone's heels expr.
77	Idioms	küçük, kısa pantolonla gezen	in short pants expr.
78	Idioms	yersiz yurtsuz gezen	on the wallaby [australia] expr.
79	Idioms	boşta gezen	on the wallaby [australia] expr.
80	Idioms	işsiz gezen	on the wallaby [australia] expr.
81	Idioms	aylak aylak gezen	on the wallaby [australia] expr.
82	Idioms	yersiz yurtsuz gezen	on the wallaby track [australia] expr.
83	Idioms	boşta gezen	on the wallaby track [australia] expr.
84	Idioms	işsiz gezen	on the wallaby track [australia] expr.
85	Idioms	aylak aylak gezen	on the wallaby track [australia] expr.
Speaking
86	Speaking	çok gezen çok bilir	he that travels knows much expr.
Industry
87	Industry	petrol rafinerisinde devriye gezen kimse	roundsman n.
Advertising
88	Advertising	(ev gezen seyyar satıcının verdiği) numune ürün	door opener n.
Technical
89	Technical	çok gezen	rolling stone n.
90	Technical	gezen simgesel adres	floating symbolic address n.
Computer
91	Computer	gezen simgesel adres	floating symbolic address n.
Medical
92	Medical	yüzen veya gezen böbrek	floating or wandering kidney n.
Marine Biology
93	Marine Biology	küçük bir serbest gezen tulumlular sınıfı	class thaliacea n.
Astronomy
94	Astronomy	bir gezegenin halkalarına yakın bir yörüngede gezen ve halkaların stabilitesine kısmen katkıda bulunan küçük uydu	shepherd satellite n.
95	Astronomy	gezen yıldız	wandering star n.
Breeding
96	Breeding	serbest gezen tavuk	free-range chicken n.
97	Breeding	gezen tavuk	cage-free chicken n.
98	Breeding	gezen tavuk	pasture-raised chicken n.
99	Breeding	serbest gezen (hayvan)	free-range adj.
100	Breeding	serbest gezen (hayvan)	free-ranging adj.
Literature
101	Literature	aklını yitirmiş avare gezen dilenci	tom o'bedlam n.
History
102	History	devriye gezen düşük rütbeli askerler	gentlemen of the round n.
Religious
103	Religious	vaaz vermek için gezen metodist vaiz	rounder n.
Military
104	Military	ordunun ilerlediği sıradan bağımsız hareket edip kanatlarda devriye gezen müfrezeler	flank patrol n.
Theatre
105	Theatre	müjdat gezen sanat okulu	müjdat gezen art school n.
Mythology
106	Mythology	(tanrıların damarlarında gezen) eter benzeri bir sıvı	ichor n.
Archaic
107	Archaic	devriye gezen bekçi	rounder n.
108	Archaic	devriye gezen gözcü	rounder n.
109	Archaic	sokakta bağıra bağıra gezen kimse	scourer n.
110	Archaic	her yeri gezen	mundivagant adj.
111	Archaic	oradan oraya gezen	circumforaneous adj.
Slang
112	Slang	savaşmaktan köşe bucak kaçıp boş gezen asker	carpet knight (derogatory) n.
113	Slang	siyahların yaşadığı mahallelerde boş boş gezen kişi	ghetto bird n.
114	Slang	devriye gezen polisler	coppers on the beat n.
115	Slang	devriye gezen polis	beat cop n.
116	Slang	homoseksüellerle gezen heteroseksüel kadın	a fag hag n.
117	Slang	sürekli kafası iyi/kıyak gezen kimse	loadie n.
118	Slang	sürekli kafası dumanlı gezen kimse	loadie n.
119	Slang	sürekli kafası iyi/kıyak gezen kimse	loady n.
120	Slang	sürekli kafası dumanlı gezen kimse	loady n.
121	Slang	boş gezen	mooner n.
122	Slang	devriye gezen polis	pounder n.
Modern Slang
123	Modern Slang	sıra dışı maceralar yaşamak için dünyayı gezen kimse	adventure junkie n.