| Turc | Anglais | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | istikrara kavuşturmak | stabilise v. | ||
|
Even during the Soviet era, Russia has always been a key player in stabilising world peace. Sovyet döneminde bile Rusya dünya barışının istikrara kavuşturulmasında her zaman kilit bir aktör olmuştur. More Sentences |
||||
| General | istikrara kavuşturmak | stabilize v. | ||
|
The authorities managed to stabilize the currency. Yetkililer dövizi istikrara kavuşturmayı başardı. More Sentences |
||||
