kamusal - Turc Anglais Dictionnaire

kamusal

Sens de "kamusal" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
kamusal common n.
Parks are landscaped, while commons are left as green fields.
Parkların çevre düzenlemesi yapılır, kamusal alanlar ise yeşil alan olarak bırakılır.

More Sentences
kamusal public adj.
The Legislative Council urgently needs this public character.
Yasama Konseyinin acilen bu kamusal karaktere ihtiyacı vardır.

More Sentences
Telecom
kamusal public adj.
This fund could be used to finance new infrastructures to integrate women into public life.
Bu fon, kadınların kamusal hayata entegre edilmesine yönelik yeni altyapıların finanse edilmesi için kullanılabilir.

More Sentences
General
kamusal common adj.
kamusal public-service adj.
Law
kamusal popular adj.
Politics
kamusal parastatal adj.

Sens de "kamusal" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 127 résultat(s)

Turc Anglais
General
kamusal alan public sphere n.
The lack of a public sphere in Europe is being felt increasingly keenly.
Avrupa'da kamusal alanın eksikliği giderek daha fazla hissediliyor.

More Sentences
kamusal yaşam public life n.
They were banned from public life.
Kamusal yaşamdan men edildiler.

More Sentences
kamusal alan public arena n.
For me, what is important, indeed fundamental, is to bring this matter into the public arena.
Benim için önemli olan, hatta esas olan, bu meseleyi kamusal alana taşımaktır.

More Sentences
kamusal tartışma public discussion n.
The Laeken declaration set the scene for a broad public discussion about the future of Europe.
Laeken deklarasyonu Avrupa'nın geleceğine ilişkin geniş bir kamusal tartışma ortamı yaratmıştır.

More Sentences
Trade/Economic
kamusal fon public fund n.
In the case of elected officials, corruption is partly caused by the absence of public funding for political parties.
Seçilmiş görevliler bakımından ise, yolsuzluğun bir nedeni, siyasi partiler için kamusal fonlama olmayışıdır.

More Sentences
Politics
kamusal nitelik public nature n.
I take the view that the latter is the case, given the public nature of airports.
Havaalanlarının kamusal niteliği göz önünde bulundurulduğunda, ikinci durumun söz konusu olduğu görüşündeyim.

More Sentences
General
kamusal mal public good n.
kamusal sosyal yardım social relief n.
kamusal sosyal yardım national assistance n.
kamusal yararlar public interest n.
kamusal gençlik hizmetleri state youth welfare n.
kamusal sosyal yardım public relief n.
kamusal hizmet public service n.
kamusal veri ağı public data network n.
kamusal konut public housing n.
kamusal kara gezgin ağı public land mobile network n.
kamusal anahtar public key n.
kamusal bir işlev a public function n.
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi flyposting n.
kamusal akıl public reason n.
kamusal alanda sözlü taciz catcall n.
(antik yunan'da) atina'da festivallere, tanrılara ve eğlenceye harcanan kamusal fon theorica n.
(antik yunan'da) atina'da festivallere, tanrılara ve eğlenceye harcanan kamusal fon theoric fund n.
bir postaneden diğerine kamusal yetki ile taşınan mektup veya diğer postaları içeren çanta mail n.
hararetli kamusal tartışma whoop-de-do n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-do n.
hararetli kamusal tartışma whoop-de-doo n.
hararetli kamusal müzakere whoop-de-doo n.
(eskiden) kamusal alanlarda sahte ilaçlar satan kimse mountebank n.
kamusal bilgi light n.
kamusal anlaşmazlıklarda rakip cenaha karşı çıkan kimse gladiator n.
kamusal ilgi ride n.
kamusal merak ride n.
kamusal mekan public space n.
kamusal mekan projesi public space project n.
(kamusal hayatta) yolsuzluk yapan kimse corruptionist n.
kamusal etkinlik panegyris [obsolete] n.
kamusal hizmetlerin bölgeden bölgeye farklılık göstermesi durumu postcode lottery [uk] n.
kamusal binada sohbet veya dinlenme odası parlor n.
kamusal binada sohbet veya dinlenme odası parlour [uk] n.
kamusal yaşamdan ayrışan birey particular [obsolete] n.
kamusal konulara ilişkin açık tartışma public discussion n.
kamusal bir olaya karışan kimse public figure n.
kamusal çıplaklık public nudity n.
kamusal alanda çıplaklık public nudity n.
kamusal şiddet public violence n.
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu semipostal n.
fiyatının bir kısmı ile kamusal projelerin desteklendiği posta pulu semipostal stamp n.
kamusal alanda sergilenen hayasızca hareket streaking n.
kamusal alanda çırılçıplak koşma streaking n.
kamusal bilgi surface n.
kamusal görünürlük kazandırmak deprivatize v.
kamusal görünürlük kazandırmak deprivatise v.
(köpek gezdirme bahanesiyle) kamusal alanda sevişmek veya sevişenleri izlemek dog v.
kamusal alanda çırılçıplak koşmak streak v.
kamusal olmayan private adj.
irlanda'nın kamusal radyo ve tv kanalı rte (radio telefis éireann) abrev.
Colloquial
kamusal sosyal yardım assistance [brit] n.
Trade/Economic
iletişim araçlarında yer alan ve belli bir kişi veya kurumun bir kamusal sorun hakkındaki görüşlerini yansıtan reklam public issue advertising n.
kamusal verimlilik public sector/public productivity n.
kamusal sorun public issue n.
kamusal hesap verme sorumluluğu public accountability n.
kamusal menkul kıymetler agency securities n.
ortak/kamusal mallar collective goods n.
kamusal kullanıma sunmak carry v.
yarı kamusal semi-public adj.
yarı kamusal semipublic adj.
Law
kamusal yetki public mandate n.
kamusal alanda sürekli olarak ahlaka aykırı davranışlar sergileme common lewdness n.
kamusal hakkı istismar eden bir suç türü public nuisance n.
kapalı toplantıları yasaklayarak kamusal şeffaflık sağlamak sunshine adj.
Politics
kamusal alanda ataerkillik public patriarchy n.
kamusal müzakere public debate n.
kamusal kanun tasarısı public bill n.
kamusal söylem public discourse n.
kamusal bilgi public knowledge n.
kamusal alan public realm n.
kamusal finans public finance n.
kamusal önerge public bill n.
kamusal kaynak public resource n.
kamusal denetim organı public auditing body n.
kamusal denetim public oversight n.
ikinci dünya savaşı'nın sonlarından itibaren fransa'nın almanya tarafından işgali esnasında (1941-44) işgalciyle işbirliği yapmakla itham edilen aydın ve siyasetçilerin kamusal hayattan tasfiyesi epuration n.
zor kullanarak kamusal seviyeye indirgeme gleichschaltung n.
kamusal kaynakları yandaş bölgelere aktarma pork-barrel politics n.
kamusal kaynakları kendi seçim bölgelerine aktarma pork-barreling n.
kamusal alanlarda uygulanan etnik kökene dayalı ırkçılık petty apartheid n.
kamusal yardım kurumu public trust n.
yarı kamusal paragovernmental adj.
Media
kamusal gazetecilik public journalism n.
Technical
kamusal yazılım shareware n.
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off the grid adj.
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off the grid adj.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off-grid adj.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off-grid adj.
(hücresel hizmettde) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off the grid adv.
(hücresel hizmette) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off the grid adv.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağına bağlı olmayan off-grid adv.
(hücresel hizmet) birkaç kamusal iletişim ağını kullanmayan off-grid adv.
Computer
kamusal veri şebekesi public data network n.
kamusal ağ public network n.
kamusal anahtarlamalı ağ public switched network n.
kamusal anahtar public key n.
kamusal kara gezgin şebekesi public land mobile network n.
kamusal veri ağı public data network n.
kamusal kara gezgin ağı public land mobile network n.
kamusal bulut public cloud n.
Informatics
kamusal anahtarlamalı ağ public switched network n.
kamusal ağ public network n.
kamusal veri şebekesi public data network n.
Telecom
kamusal şebeke public network n.
kamusal ağ public network n.
kamusal veri şebekesi public data network n.
kamusal mal ve hizmetler public goods and services n.
(kamusal alanlarda komünikasyon sisteminde kullanılan) elektronik amplifikasyon sistemi p.a. n.
Construction
kamusal anahtarlamalı ağ public switched network n.
Automotive
kamusal şarj altyapısı public charging infrastructure n.
yarı kamusal şarj altyapısı semi-public charging infrastructure n.
kamusal elektrikli araç şarj ağı public ev charging network n.
kamusal elektrikli araç şarj aydınlatma direği public ev charging lamp post n.
Medical
avrupa kamusal değerlendirme raporu european public assessment report n.
Psychology
kamusal mülkiyet trajedisi tragedy of the commons n.
kamusal boyun eğme public compliance n.
History
1673’de ingiltere’de katolikleri kamusal hayattan dışlamak üzere yapılan yasa test act n.
kamusal gıda arzı üzerindeki baskıyı azaltmak için savaş zamanında ekilen bahçe victory garden n.
Religious
kamusal toplanmaların gerçekleştiği yapı meetinghouse n.
Slang
kamusal alanlarda sahte ilaçlar satan kimse operator [obsolete] n.