piano- - Turc Anglais Dictionnaire

piano-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "piano-" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
Technical
piano- pref. düzlem anlamında önek

Sens de "piano-" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 90 résultat(s)

Anglais Turc
General
piano recital n. piyano resitali
What will you play for your piano recital?
Piyano resitalin için ne çalacaksın?

More Sentences
grand piano n. kuyruklu piyano
Tom has a grand piano in his living room.
Tom'un oturma odasında bir kuyruklu piyanosu var.

More Sentences
piano n. piyano
This is not how the piano is going to be played!
Piyano böyle çalınmaz!

More Sentences
piano music n. piyano müziği
He arranged that piano music for the violin.
Keman için piyano müziğini ayarladı.

More Sentences
piano teacher n. piyano öğretmeni
Because of the bad weather, my piano teacher suggested that I go home early.
Kötü hava yüzünden piyano öğretmenim eve erken gitmemi önerdi.

More Sentences
piano lesson n. piyano dersi
The price of my piano lessons includes the use of the piano.
Piyano derslerimin fiyatına piyanonun kullanımı da dahil.

More Sentences
play the piano v. piyano çalmak
They taught her to speak French, play the piano and good manners.
Onlardan Fransızca konuşmayı, piyano çalmayı ve görgüyü öğrendi.

More Sentences
play piano v. piyano çalmak
During her free time, she most often plays piano.
Boş zamanlarında çoğunlukla piyano çalar.

More Sentences
practice piano v. piyano çalışmak
Tom practices piano every day.
Tom her gün piyano çalıyor.

More Sentences
Art
piano n. piyano
They paid back and that is how the piano plays.
Geri ödediler ve piyano böyle çalıyor.

More Sentences
Music
piano n. piano
Tom is pretty good at playing piano by ear.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.

More Sentences
piano recital n. piyano resitali
I went to a piano recital.
Piyano resitaline gittim.

More Sentences
piano teacher n. piyano hocası
Because of the bad weather, my piano teacher suggested that I go home early.
Piyano hocam kötü hava nedeniyle erkenden eve gitmemi tavsiye etti.

More Sentences
piano lesson n. piyano dersi
Tom takes piano lessons once a week.
Tom haftada bir kez piyano dersleri alır.

More Sentences
piano n. piyano
Does she have a piano?
Onun bir piyanosu var mı?

More Sentences
General
piano accordion n. akordiyon
grand piano n. kuyruklu piano
piano player n. piyanist
forte piano n. önce kuvvetli sonra yavaş
piano n. piyano çalgı
upright piano n. düz piyano
piano wire n. piyano teli
piano string n. piyano teli
piano virtuoso n. piyano virtüözü
concert piano n. konser piyanosu
concert piano n. kuyruklu piyano
piano lessons n. piyano dersleri
piano maker n. piyano üreticisi
piano maker n. piyano yapan kimse
accompany the singer on the piano v. şarkıcıya piyanosuyla eşlik etmek
accompany the singer on the piano v. şarkıcıya piyanoyla eşlik etmek
play something on the piano v. piyanoda bir şeyler çalmak
know how to play things on piano v. piyanoda bir şeyler çalmayı bilmek
can't play piano v. piano çalamamak
piano adj. hafif
Colloquial
drop one’s daughter off at the piano lesson v. kızını piyano dersine götürmek
Tourism
piano bar n. piyano bar
piano bar n. canlı piyano müzikli kokteyl bar
Technical
piano wire n. çelik tel
square piano n. düz piyano
piano wire n. piyano teli
piano wire n. piano teli
piano hinge n. piano menteşe
piano hinge n. uzun menteşe
piano n. jakar kartonu delmeye yarayan klavyeli bir makine
piano action n. çekiç aksiyonlu piyano hareketi
piano damper n. (piyano) susturucu
piano damper n. (piyano) sürdin
Construction
piano nobile n. ilk kat
Psychology
piano theory n. piyano teorisi
Art
head piano accompanist n. başkorrepetitör
Music
thumb piano n. afrika'ya özgü, kutuya benzeyen bir müzik aleti
digital piano n. dijital piyano
upright piano n. duvar piyanosu
mechanical piano n. mekanik piyano
cottage piano n. küçük düz piyano
player piano n. otomatik piyano
piano keyboard n. piyano klavyesi
piano player n. piyano sanatçısı
giraffe piano n. kanat şeklinde asimetrik kasası olan, 19. yüzyıla ait bir duvar piyanosu
dumb piano n. sessiz piyano
piano n. yumuşak bir şekilde icra edilen pasaj
piano n. yumuşak çıkan ton
piano music n. piyanoya uygun müzik
piano player n. on dokuzuncu yüzyıla özgü otomatik bir piyano çalma mekanizması
piano roll n. otomatik piyanoda kullanılan bir müzik rulosu
piano sonata n. sonat piyano bestesi
piano stool n. piyano taburesi
piano trio n. piyano-viyolin-çello üçlüsü
piano trio n. piyano-viyolin-çellodan oluşan müzik bestesi
piano trio n. piyanist, kemancı ve çellistten oluşan grup
piano tuner n. piyano uyumlayıcı kimse
piano tuner n. piyanoyu akort eden kimse
piano word n. (müzik aleti üzerinde) tüm harfleri nota olarak icra edilebilen söz
pedal piano n. pedallı piyano
parlor grand piano n. küçük boyutlu bir kuyruklu piyano çeşidi
parlour grand piano n. küçük boyutlu bir kuyruklu piyano
prepared piano n. (john cage tasarımı) hazırlanmış piyano
prepared piano n. vurmalı sisteme sahip bir piyano çeşidi
square piano n. klavikord
square piano n. enine dikdörtgen kasası olan eski bir piyano çeşidi
square piano n. (on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllara özgü) kare kasalı bir piyano
street piano n. klavye sistemi ile çalışmayan bir piyano çeşidi
stride piano n. stride piyano tekniği
stride piano n. sağ el ile ana parça melodisi çalınan bir piyano kullanma tekniği
drum on the piano v. acemice piyano çalmak
mezzo piano adj. orta derecede yumuşak sesle
piano adv. hafif (sesle)
mezzo piano adv. orta derecede yumuşak sesli
British Slang
jewish piano n. yazar kasa