sözde - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sözde



Sens de "sözde" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 35 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sözde so-called adj.
General
sözde quasi adj.
sözde of a sort adj.
sözde ostensible adj.
sözde supposed adj.
sözde reputed adj.
sözde alleged adj.
sözde professed adj.
sözde self styled adj.
sözde nominal adj.
sözde assumed adj.
sözde self-styled adj.
sözde would-be adj.
sözde purported adj.
sözde tokenish adj.
sözde lip adj.
sözde shadow adj.
sözde pretended adj.
sözde professedly adv.
sözde nominally adv.
sözde so to say adv.
sözde in name adv.
sözde supposedly adv.
sözde allegedly adv.
sözde titularly adv.
sözde officially adv.
sözde supposably adv.
sözde if conj.
sözde as if conj.
sözde as though conj.
sözde ai (as if) abrev.
sözde ai (as if) abrev.
Trade/Economic
sözde nominal adj.
Technical
sözde fictive adj.
Construction
sözde pseudo adj.

Sens de "sözde" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 136 résultat(s)

Turc Anglais
General
grup halinde sözde ciddi bir maksatla seyahat etme junketing n.
sözde-alıcı pseudo receptor n.
sözde bağlılık lip services n.
sözde iftira sözde karalama alleged defamation n.
sözde bağlılık lip service n.
sözde müdür figurehead n.
sözde aydınlar so-called intellectuals n.
sözde mahcup demure n.
sözde/sahte entelektüel pseudo-intellectual n.
sözde amatör shamateur n.
sözde stil ikonu so-called style icon n.
ellerini ve parmaklarını masaya koymuş bir grup insanın bulunduğu masanın sözde ruhlar tarafından hareket ettirilmesi table-turning n.
sözde bilimsel olan şey unscience n.
sözde özgürlük latchkey n.
sözde zeki kimse witling n.
sözde kadınsı özelliklere sahip erkek woman n.
sözde verilen fakat samimi olmayan paye mouth honor n.
dedektif olarak seçilen kişinin sözde cinayetin işlendiği odadaki oyuncuları tek tek sorguya çekerek katili bulmaya çalıştığı bir salon oyunu murder n.
yaşayan birinin sözde hayaleti doubleganger n.
sözde papa popeling n.
sözde bilimsel dil scientism n.
sözde bağımsızlık semicolonialism n.
sözde denkteş false friend n.
sözde üstünlük pretention n.
sözde şiir poetastering n.
sözde şiir yazımı poetasterism n.
sözde şiir poetastery n.
sözde şiir poetastry n.
sözde alçakgönüllülük göstermek condescend v.
sözde bağlılık göstermek pay lip service v.
sözde kalmak remain unfulfilled v.
sözde alçakgönüllülük göstermek deign v.
sözde uzmanları kaynak göstererek argüman savunmak weasel-word v.
sözde pragmatik pseudo-pragmatic adj.
sözümona/lafta/sözde soi-disant (fr) adj.
sözde akademik pseudo-academic adj.
sözde ahlaki pseudo-moralistic adj.
sözde doğal güce ait odic adj.
sözde doğal güçle ilgili odic adj.
sözde uzman görüşleri ve yuvarlak laflarla savunulan weasel-worded adj.
(yabancı hakimiyet altında) sözde bağımsız semicolonial adj.
sözde ve özde in word and deed adv.
Phrases
yapmak istiyorum ama hep sözde kalıyor the spirit is willing, but the body is weak expr.
yapmak istiyorum ama hep sözde kalıyor the spirit is willing, but one's body is weak expr.
sözde değil özde not of words but of deeds expr.
Colloquial
öpüşüp koklaşan çiftleri yerlerinden çıkartmak için yapılan hayali/sözde devriye bush patrol n.
sözde/sahte punk rock plastic punk n.
sözde/sahte punk rock'çı plastic punk n.
sözde sanat düşkünü artsy-craftsy n.
sözde sanatsever artsy-craftsy n.
kim olduğu belirsiz sözde uzmanlar anonymous authority n.
sözde bilim hareketi savunucusu crank n.
sözde dindar craw-thumper [ireland] n.
sözde zeki kimse smarty n.
sözde zeki kimse smartie n.
doğruluğu şüpheli bilgilerin kaynağı olarak gösterilen sözde otorite weasel v.
sadece sözde/lafta only in name expr.
Idioms
yardımın sözde kalması vermont charity n.
sadece sözde kalan yardım vermont charity n.
sözde/görünürde yönetici empty suit n.
sözde uzlaşma/barış lamourette's kiss n.
özde değil sözde desteklemek pay lip-service v.
özde değil sözde desteklemek give lip-service v.
(sözde/davranışta) ölçüyü aşmak run something into the ground v.
(sözde/davranışta) ölçüyü aşmak drive something into the ground v.
bir ilkeye sözde bağlılık göstermek bow down in the house of rimmon v.
bir şeyi lafta/sözde desteklemek pay lip-service to something v.
bir şeye lafta/sözde katılmak pay lip-service to something v.
sadece sözde/ lafta in name only expr.
sözde masum butter wouldn't melt (in someone's mouth) expr.
Speaking
sözde o benim iyi bir dostumdu supposed to be a good friend of mine expr.
Politics
sözde siyasetçi politicaster n.
sözde ermeni soykırımı so-called armenian genocide n.
sözde siyasetçi petty politician n.
sözde soykırım so-called genocide n.
sözde başkan figurehead n.
bir devlet içinde sözde özerkliğe sahip ancak ekonomik açıdan bağımlı ve güçten yoksun etnik bölge bantustan n.
sözde özgür bir sosyal sınıfın veya azınlığın kalıcı olarak baskı gördüğü ve aşağılandığı sistem helotism n.
asya halklarının batı uygarlığı ve yaşam standartlarına oluşturduğu bir sözde tehlike yellow peril n.
siyon liderlerinin sözde protokolleri protocol of elders of zion n.
Technical
sözde renklendirme pseudocolouring n.
sözde doldurma padding n.
sözde rasgele sayı pseudo random number n.
sözde rasgele dizi pseudo random sequence n.
sözde bilimsel pseudo-scientific adj.
Computer
sözde- pseudo- n.
sözde rastgele dizi pseudo random sequence n.
sözde kod pseudo code n.
sözde program pseudo code n.
sözde rasgele sayı pseudo random number n.
sözde doldurma padding n.
sözde rasgele dizi pseudo random sequence n.
sözde renklendirme pseudocoloring n.
sözde rastgele dizi pseudorandom sequence n.
sözde rastgele sayı pseudo random number n.
sözde komut pseudo instruction n.
sözde kod pseudocode n.
Informatics
sözde işlenen konu dummy argument n.
sözde komut pseudo instruction n.
sözde rasgele sayı pseudo-random number n.
sözde kod pseudo code n.
sözde spot fiyat algoritması pseudo spot price algorithm n.
sözde işlem pseudo-operation n.
sözde komut dummy instruction n.
Telecom
sözde kullanıcı pseudouser n.
sözde tepe quasi-peak n.
sözde işlenen dummy argument n.
sözde-analog işaret quasi-analog signal n.
sözde darbemsi gürültü quasi-impulsive noise n.
sözde-analog iletimi quasi-analog transmission n.
sözde dosya sistemi pseudo file system n.
Medical
sahte/sözde hastalar pseudo-patients n.
Psychology
sözde eşsizlik false uniqueness n.
sözde konsensüs yanlılığı false consensus bias n.
Math
sözde vektör axial vector n.
sözde vektör pseudovector n.
Logic
her aşaması benzer şekilde izah gerektiren sözde açıklama regress n.
Statistics
jackknife sözde değerleri pseudo-values of the jack knife n.
sözde rastgele sayı örneklemesinde kullanılan bir algoritma ziggurat algorithm n.
Chemistry
lampik asit olarak isimlendirilen sözde asitten elde edilen bir tuz lampate n.
özellikle hava yoluyla yayılarak oluşan sözde azotlu bir element niter [obsolete] n.
zirkon içinde keşfedildiği ortaya atılan ve daha sonradan hafniyum olarak adlandırılan bir sözde element norium n.
Biochemistry
sözde- pseudo- pref.
Social Sciences
beyaz ırktan insanların sömürge topraklarındaki diğer ırkların bakımını üstlendiğine ilişkin sözde görev white mans burden n.
Linguistics
sözde ayrık tümce pseudo-cleft sentence n.
History
simya, büyü, ruh çağırma ve astroloji gibi doğaüstü güçlerin sözde etkisiyle ilgili orta çağ bilimleri occult sciences n.
sözde altına dönüştürülmek üzere kaba dökülen simya tozu powder of projection n.
kiliseye siyaseten müdahale etmek için ortaya atılmış bir tür sözde yetki gücü power of the keys n.
Geography
1970'lerde güney afrika'da siyahi halk için yarı özerk veya sözde bağımsız olarak belirlenen on bölgeden her biri homeland n.
Military
sözde savaş nonwar n.
1938'de nazi faaliyetlerini soruşturmak üzere kurulup sonrasında kendini tümüyle komünistlerin sözde yıkıcı faaliyetlerini ortaya çıkarmaya adamış olan kurul committee to investigate un-american activities n.
Archaic
eskiden sözde bir asit için kullanılan ön ad lampic adj.
Slang
sözde baba deadbeat dad n.
sözde gangster baby gangsta n.
sözde liberal libtard [offensive] n.
sözde iyi piss-elegant adj.