sides - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

sides

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "sides" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 4 résultat(s)

Anglais Turc
General
sides n. etraf
Computer
sides n. kenarlar
sides n. yüz
Gastronomy
sides n. garnitür

Sens de "sides" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 269 résultat(s)

Anglais Turc
General
the weak sides of labour n. emeğin zayıf yönleri
taking sides n. bağlanım
both sides n. iki taraf
land surrounded by water on its three sides n. üç tarafı denizlerle çevrili
positive and negative sides n. olumlu ve olumsuz yönler
positive and negative sides n. olumlu ve olumsuz yanlar
surrounded on three sides by the sea n. üç tarafı denizlerle çevrili
both sides n. her iki taraf
bad sides n. kötü yönler
two sides of the same coin n. aynı paranın iki yüzü
jack-on-both-sides n. tarafsız olmaya çalışan kimse
jack-on-both-sides n. tarafsız kimse
split one's sides v. katıla katıla gülmek
shake one's sides with laughter v. katıla katıla gülmek
change sides v. yer değiştirmek
split one's sides with laughter v. gülmekten yarılmak
take sides v. taraf tutmak
take sides with somebody v. tarafını tutmak
split one's sides v. gülmekten kırılmak
take sides v. tarafında olmak
take sides v. saf tutmak
switch sides v. karşı safa geçmek
take sides with somebody v. -den yana olmak
take sides with v. -in tarafını tutmak
take sides with (someone) v. tarafında yer almak
take sides with (someone) v. yanında yer almak
fasten the nappy at both sides v. bebek bezi bağlamak
fasten the nappy at both sides v. bebeğin bezini bağlamak
change sides v. saf değiştirmek
change sides v. safını değiştirmek
be surrounded on three sides by the sea v. üç tarafı denizlerle çevrili olmak
choose sides v. tarafını seçmek
choose sides v. bir oyunda yarışacak kişileri seçmek
take sides v. taraflı davranmak
change sides v. taraf değiştirmek
surrounded on three sides by water adj. üç tarafı denizlerle çevrili
on all sides adv. dört bir tarafı
on both sides adv. sağlı sollu
on all sides adv. her tarafta
on all sides of adv. dört bir tarafı
on both sides adv. her iki yandan
on all sides adv. dört bir yanı
Phrases
good sides n. iyi yönler
good sides of expr. iyi yönleri
good sides expr. iyi taraflar
good sides expr. iyi yanlar
good sides of expr. iyi yanları
good sides of expr. iyi tarafları
bad sides of expr. kötü yönleri
bad sides expr. kötü taraflar
bad sides of expr. kötü yanları
bad sides of expr. kötü tarafları
bad sides expr. kötü yanlar
bad sides expr. kötü yönler
from all sides expr. her taraftan
from/on all sides expr. her taraftan
from all sides expr. her yandan
from/on all sides expr. her yandan
from all sides expr. herkesten
from/on all sides expr. herkesten
from all sides expr. her yönden
from/on all sides expr. her yönden
Proverb
there are two sides to every story her öykünün bir de diğer yüzü vardır
there are two sides to every question her öykünün bir de diğer yüzü vardır
Colloquial
short back and sides [uk] n. arka ve yanların kısacık kesildiği bir saç modeli
be opposite sides of the same coin v. bir elmanın iki yarısı olmak
be opposite sides of the same coin v. birbirinden faklı gibi görünen ama bağlantılı iki şey olmak
be opposite sides of the same coin v. madalyonun iki yüzü olmak
all four sides expr. dört bir yan
Idioms
short back and sides [brit] n. arkaların ve yanların kısa olduğu saç modeli
a short back and sides [brit] n. arkaların ve yanların kısa olduğu saç modeli
two sides of the same coin n. bir elmanın iki yarısı
different sides of the same coin n. bir elmanın iki yarısı
opposite sides of the same coin n. bir elmanın iki yarısı
two sides of the same coin n. madalyonun iki yüzü
different sides of the same shield n. aynı şeyin iki farklı yönü/açısı
different sides of the same shield n. aynı şeyin iki zıt tarafı
different sides of the same shield n. bir madalyonun iki yüzü
two sides of the same shield n. madalyonun iki yüzü
two sides of the same shield n. bir şeyin iki farklı/zıt açısı
two sides of the same shield n. bir şeyin iki farklı/zıt yönü
two sides of the same shield n. bir şeyin iki karşıt yönü
two sides of a shield n. madalyonun iki yüzü
two sides of a shield n. bir şeyin iki farklı/zıt açısı
two sides of a shield n. bir şeyin iki farklı/zıt yönü
two sides of a shield n. bir şeyin iki karşıt yönü
two sides of a shield n. bir meseleye karşı olan iki farklı yaklaşım
two sides of a shield n. aynı meselenin iki farlı/karşıt yönü
talk out of both sides of one's mouth v. çelişkili şeyler söylemek
talk out of both sides of one's mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
work both sides of the street v. sokağın/caddenin iki tarafında da çalışmak
work both sides of the street v. sokağın her iki yakasında tezgah açmak
work both sides of the street v. her iki tarafı da desteklemek
work both sides of the street v. ikili oynamak
work both sides of the street v. iki tarafı birden idare etmek
bat for both sides v. bir yarışma ya da müsabakada iki tarafı da desteklemek
bat for both sides v. iki tarafı da tutmak
bat for both sides v. biseksüel olmak
work both sides of the street v. sokağın/caddenin iki tarafında da çalışmak
work both sides of the street v. sokağın her iki yakasında tezgah açmak
work both sides of the street v. her iki tarafı da desteklemek
work both sides of the street v. ikili oynamak
work both sides of the street v. iki tarafı birden idare etmek
see both sides (of something) v. iki açıdan da değerlendirmek
see both sides (of something) v. her iki tarafa da kulak vermek
see both sides (of something) v. madalyonun iki yüzünü de görmek
butter (one's) bread on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek
butter (one's) bread on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides v. iki taraflı yarar sağlamak
butter (one's) bread on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides v. ikili oynamak
butter (one's) bread on both sides v. har vurup harman savurmak
butter (one's) bread on both sides v. düşüncesizce harcayarak yaşamak
butter (one's) bread on both sides v. hesapsızca harcayarak yaşamak
butter (one's) bread on both sides v. para saçarak yaşamak
butter (one's) bread on both sides v. müsrifçe yaşamak
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı yarar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides v. ikili oynamak
have (one's) bread buttered on both sides v. birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. iki taraflı yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. ikili oynamak
have your bread buttered on both sides v. birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
have your bread buttered on both sides v. bir eli yağda bir eli balda olmak
have your bread buttered on both sides v. gak dediğinde et guk dediğinde süt bulmak
want (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmeye çalışmak
want (one's) bread buttered on both sides v. iki taraflı çıkar sağlamaya çalışmak
want (one's) bread buttered on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak
want (one's) bread buttered on both sides v. ikili oynamak
want (one's) bread buttered on both sides v. birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamaya çalışmak
want (one's) bread buttered on both sides v. hem etine hem buduna göz dikmek
want (one's) bread buttered on both sides v. hem sütüne hem buduna göz koymak
want (one's) bread buttered on both sides v. kolay yoldan para kazanmayı/köşe dönmeyi istemek
want (one's) bread buttered on both sides v. hem çalışıp çabalamayayım hem de çok para kazanayım demek
want (one's) bread buttered on both sides v. çalışıp çabalamadan bir eli yağda bir eli balda olsun demek
want (one's) bread buttered on both sides v. gak dediğinde et guk dediğinde süt istemek
butter (one's) bread on both sides v. iki taraflı menfaat elde etmek/çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides v. bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides v. ikili oynamak
butter (one's) bread on both sides v. har vurup harman savurmak
butter (one's) bread on both sides v. düşüncesizce/hesapsızca harcayarak yaşamak
butter (one's) bread on both sides v. müsrifçe yaşamak
talk out of both sides of your mouth v. adamına göre konuşmak
speak out of both sides of your mouth v. adamına göre konuşmak
take sides against someone v. birine karşı taraf tutmak
take sides against someone v. birine karşı saflarını birleştirmek
not touch the sides v. dişinin kavuğunu doldurmamak
split one's sides v. gülmekten çatlamak
split one's sides v. gülmekten kırılmak
butter both sides of one's bread v. her ikisinden de yararlanmak
split one's sides v. gülmekten ölmek
split one's sides v. gülmekten yarılmak
split one's sides v. gül gül ölmek
play both sides v. ikili oynamak
play both sides v. iki tarafı da idare etmek
butter both sides of one's bread v. iki ayrı durumdan çıkar sağlamak
play both sides v. iki tarafı birden idare etmek
butter both sides of one's bread v. iki iyi şeyi bir arada yaşamak
speak out of both sides of your mouth v. nabza göre şerbet vermek
talk out of both sides of your mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
talk out of both sides of your mouth v. nabza göre şerbet vermek
speak out of both sides of your mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
choose up sides v. safını belli etmek
choose up sides v. takımı/tarafları seçmek
take sides v. taraf tutmak
bat for both sides v. her iki taraf için oynamak
bat for both sides v. her iki tarafa destek çıkmak
bat for both sides v. hem erkeklere hem kadınlara ilgi duymak
bat for both sides v. biseksüel olmak
bat for both sides v. hem erkeklerle hem kadınlarla cinsel ilişkide bulunmak
play both sides against the middle v. kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
play both sides against the middle v. ikili oynamak
play both sides against the middle v. birbirine düşürmek
play both sides against the middle v. iki zıt grubun mücadelesinden avantaj devşirmek
play both sides against the middle v. iki zıt grubun mücadelesinden nemalanmaya çalışmak
play both sides against the middle v. şeytana külahını ters giydirmek
play both sides against the middle v. şeytana külahı ters giydirmek
play both sides against the middle v. kendi çıkarı için iki zıt grubu birbirine düşürmek
play both sides against the middle v. iki karşıt grubu birbirine düşürüp çıkar sağlamak
play both sides against the middle v. iki tarafı birbirine düşürmek
be different sides of the same coin v. bir elmanın iki yarısı olmak
be different sides of the same coin v. birbirine çok yakın iki şey olmak
be different sides of the same coin v. farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. ikili oynamak
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. iki tarafı da idare etmek
be speaking out of both sides of (one's) mouth v. iki tarafı birden idare etmek
be talking out of both sides of (one's) mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
be two sides of the same coin v. bir elmanın iki yarısı olmak
be two sides of the same coin v. madalyonun iki yüzü olmak
be two sides of the same coin v. farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak
butter (one's) bread on both sides v. bir eli yağda bir eli balda olmak/yaşamak
choose sides v. taraf seçmek
choose sides v. taraf tutmak
choose sides v. gruplara ayırmak
choose sides v. (bir grup insanı) takımlara ayırmak
choose up sides v. gruplara ayırmak
choose up sides v. (bir grup insanı) takımlara ayırmak
speak out of both sides of (one's) mouth v. çelişkili şeyler söylemek
speak out of both sides of (one's) mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
speak out of both sides of (one's) mouth v. adamına göre konuşmak
speak out of both sides of (one's) mouth v. nabza göre şerbet vermek
split sides v. gülmekten kırılmak
split sides v. gülmekten yarılmak
split sides v. katıla katıla gülmek
split sides v. gül gül ölmek
split sides v. gülmekten çatlamak
split your sides v. katıla katıla gülmek
split your sides v. gülmekten kırılmak
split your sides v. gülmekten ölmek
split your sides v. gülmekten yarılmak
split your sides v. gül gül ölmek
split your sides v. gülmekten çatlamak
take sides against v. -e karşı saflarını birleştirmek
take sides against v. -e karşı taraf tutmak
take sides against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı saflarını birleştirmek
take sides against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı taraf tutmak
want your bread buttered on both sides v. kolay yoldan para kazanmayı/köşe dönmeyi istemek
want your bread buttered on both sides v. gak dediğinde et guk dediğinde süt istemek
want your bread buttered on both sides v. hem etine hem buduna göz dikmek
want your bread buttered on both sides v. hem sütüne hem buduna göz koymak
want your bread buttered on both sides v. hem çalışıp çabalamayayım hem de çok para kazanayım demek
different sides of the same coin expr. birbirine cok yakın iki fikir
two sides of the same coin expr. birbirine cok yakın iki fikir
opposite sides of the same coin expr. birbirine cok yakın iki fikir
there's two sides to every story expr. her olayın iki yüzü vardır
on opposite sides of the barricade expr. iki karşıt tarafta
on opposite sides of the barricade expr. taban tabana zıt taraflarda
on opposite sides of the barricade expr. barikatların iki tarafında
on opposite sides of the barricade expr. karşı karşıya (gelme)
on opposite sides of the barricades expr. iki karşıt tarafta
on opposite sides of the barricades expr. taban tabana zıt taraflarda
on opposite sides of the barricades expr. barikatların iki tarafında
on opposite sides of the barricades expr. karşı karşıya (gelme)
change sides, change signs expr. bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu
Speaking
my sides have split expr. gülmekten yarıldım
my sides have split expr. gülmekten (karnıma/mideme) sancılar/ağrılar girdi
he always thinks bad sides of the things expr. o her zaman olayların kötü tarafını düşünür
she always thinks bad sides of the things expr. o her zaman olayların kötü tarafını düşünür
my sides have split expr. (gülmekten) koptum
Technical
container with fixed sides n. dolu duvarlı küçük kap
tape made from various backing materials with pressure-sensitive adhesive on both sides n. her iki tarafı da basınca duyarlı yapışkanlı çeşitli altlık malzemelerden yapılmış şerit
grinding wheel recessed on both sides n. iki tarafı faturalı taşlama taşı
container with removable sides n. portatif duvarlı küçük kap
pallet with fixed sides n. sabit kenarlı palet
chip carrier with j-leads on four sides n. 4 tarafta j pinli yonga taşıyıcısı
Computer
removable sides n. kaldırılabilir yanlar
right sides n. sağ kenarlar
left sides n. sol yanlar
both sides expr. iki tarafa
sides required expr. kenarlar gerekli
apply to sides expr. kenarlara uygula
Textile
definition of left and right sides n. sol ve sağ tarafların tarifi
Construction
building sides n. bina yüzleri
straightness of sides n. kenar düzgünlüğü
Automotive
ring sides n. segman yanı
Medical
peripheral facial paralysis developed on both sides n. iki taraflı periferik tipte fasiyal paralizi
Math
equal sides n. eşit kenarlar
Sport
take sides v. taraf tutmak
Archaic
through one's sides adv. yanından
through one's sides adv. hemen kenarından
through one's sides adv. yanından dolanarak
through one's sides adv. yanından geçip giderek
through one's sides adv. (birini) sıyırarak
British Slang
bat for both sides expr. biseksüel