tanıdık - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

tanıdık



Sens de "tanıdık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 27 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
tanıdık acquaintance n.
tanıdık familiar adj.
General
tanıdık acquaintance n.
tanıdık contact n.
tanıdık connection n.
tanıdık friend n.
tanıdık friend at court n.
tanıdık acquaintant n.
tanıdık connexion n.
tanıdık acquaintant n.
tanıdık familiar adj.
tanıdık homely adj.
tanıdık homey adj.
tanıdık homish adj.
tanıdık homy adj.
tanıdık obversant adj.
tanıdık old adj.
tanıdık contubernal adj.
tanıdık contubernyal adj.
tanıdık first-name adj.
tanıdık fam (famous) abrev.
Idioms
tanıdık friend(s) in court n.
tanıdık (as) comfortable as an old shoe adj.
Trade/Economic
tanıdık acquaintance n.
Archaic
tanıdık couth adj.
tanıdık famular adj.
tanıdık frequent adj.

Sens de "tanıdık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 106 résultat(s)

Turc Anglais
General
tanıdık (faydalı olabilecek) contact n.
tanıdık olma familiarness n.
tanıdık bir yüz a familiar face n.
tanıdık yüz familiar face n.
tanıdık şirket an associate company n.
tanıdık firma an associate company n.
tanıdık şirket known company n.
tanıdık firma familiar company n.
tanıdık firma known firm n.
tanıdık firma familiar firm n.
tanıdık şirket known firm n.
tanıdık şirket familiar firm n.
tanıdık firma known company n.
tanıdık şirket familiar company n.
tanıdık manzara familiar landscape n.
bilindik/tanıdık olay veya oluşum familiar occurrence n.
tanıdık şiddeti acquaintance violence n.
tanıdık görüntü familiar sight n.
tanıdık alan home ground n.
çok tanıdık gelen şey déjà vu n.
tanıdık şey old hat n.
çok tanıdık kimse old shoe n.
çok tanıdık şey old shoe n.
tanıdık olma familiarity n.
tanıdık haydut comrogue n.
uzun süredir görüşülmeyen tanıdık stranger n.
tanıdık hale gelmek become familiar v.
tanıdık gelmek be familiar with someone v.
tanıdık bir yüz aramak look around for a familiar face v.
tanıdık gelmek sound familiar v.
tanıdık gelmek look familiar v.
tanıdık gelmek smell familiar v.
kulağa tanıdık gelmek sound familiar v.
tanıdık olmak be familiar with v.
tanıdık olmak get acquainted with v.
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak table-hop v.
yaşamını tanıdık ortamda geçirmek move v.
tanıdık ortamda iş yürütmek move v.
tanıdık olmayan unfamiliar adj.
aşırı tanıdık ultrafamiliar adj.
tanıdık olmayan unacquaint [scottish] adj.
yakından tanıdık versant adj.
(şahsi ilişkide) sıcak, tanıdık ve teklifsiz matey adj.
tanıdık çevreyi özleyen homesick adj.
tanıdık ve hoş homey adj.
tanıdık olmayan off adj.
aşırı tanıdık overfamiliar adj.
aşırı tanıdık overforward adj.
aşırı tanıdık overfree adj.
aşırı tanıdık old-hat adj.
çok tanıdık olan old-shoe adj.
tanıdık olmayan inacquiescent adj.
tanıdık durmayan outlandish adj.
Phrasals
biri (bir yerden) tanıdık gelmek recall from (something) v.
-den tanıdık gelmek recall from v.
Colloquial
bir an tanıdık gelme sparkle of familiarity n.
bir an için tanıdık gelme sparkle of familiarity n.
tanıdık duygular uyandıran şey/durum warm fuzzy n.
tanıdık (kadın) homegirl n.
tanıdık çevre home turf n.
tanıdık gelmek look familiar v.
çok tanıdık all too familiar expr.
Idioms
yüksek konumdaki/yerdeki tanıdık friend(s) in court n.
yüksek konumdaki/yerdeki tanıdık friend in court n.
imtiyazlı/nüfuzlu tanıdık a friend at court n.
yüksek mevkide tanıdık a friend at court n.
çok tanıdık an old shoe n.
çok tanıdık an old shoe n.
yüksek yerlerde tanıdık friends in high places n.
tanıdık şey old-hat n.
tanıdığın/tanıdık düşman the devil you know n.
tanıdık duygular uyandıran şey/durum warm and fuzzy n.
bir yerden tanıdık gelmek sound familiar v.
bir yerden tanıdık gelmek have a familiar ring (to it) v.
tanıdık gelmek have a familiar ring (to it) v.
tanıdık gelmek have a familiar ring v.
tanıdık gelmek sound familiar v.
tanıdık gelmek have a familiar ring to it v.
bir yerden tanıdık gelmek have a familiar ring (about/to it) v.
tanıdık gelmek have a familiar ring (about/to it) v.
kulağa tanıdık/aşina gelmek have a familiar ring (about/to it) v.
çıkar sağlamak için araya bir tanıdık sokma eğilimi the old pals act expr.
(bir şey birine) tanıdık gelmiyor (something) doesn't ring a bell (with one) expr.
(bir şey) tanıdık geliyor (something) rings a bell (with one) expr.
Speaking
bana tanıdık geliyorsun you look familiar to me expr.
bana tanıdık geliyorsun you look familiar expr.
bu şarkı tanıdık geliyor mu? does this song sound familiar? expr.
bu size tanıdık geliyor mu? does that sound familiar? expr.
bana çok tanıdık geliyorsun you look so familiar to me expr.
bu isim sana tanıdık geldi mi? is the name familiar to you at all? expr.
çok tanıdık geliyorsun you look very familiar expr.
çok tanıdık geliyorsunuz you look very familiar expr.
sen tanıdık geliyorsun bana you look familiar expr.
tanıdık geliyorsunuz you look familiar expr.
tanıdık geliyor it sounds familiar expr.
tanıdık geliyorsunuz you seem familiar expr.
tanıdık gibi geliyor it rings a bell expr.
tanıdık geliyorsun you seem familiar expr.
tanıdık geliyor mu? does it look familiar? expr.
tanıdık geliyorsun you look familiar expr.
Law
tanıdık şiddeti acquaintance violence n.
Psychology
bilindik, tanıdık yerlere dönmek için duyulan manik arzu nostomania n.
tanıdık yerlere dönmekten aşırı korkma nostopathy n.
tanıdık tecavüzü acquaintance rape n.
tanıdık yüzleri görsel olarak algılama face recognition n.
Archaic
tanıdık olmayan uncouth adj.