yapabilen - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yapabilen



Sens de "yapabilen" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
yapabilen able adj.
yapabilen possible [obsolete] adj.
Trade/Economic
yapabilen able adj.

Sens de "yapabilen" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 68 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
birçok iş yapabilen versatile adj.
General
atmosfere dönüş safhasında önceden planlanmış uçuş manevralarını yapabilen atmosfere dönüş aracı maneuverable reentry vehicle n.
altındaki borudan boşaltma yapabilen sıvı tankı hopper n.
atları çalıştıran ve bazen jokeylik de yapabilen küçük ölçekli yarış atı sahibi gipsy n.
hızlı hesaplamalar yapabilen askeri cihaz computor n.
tabancayla iyi atış yapabilen kimse pistol shot n.
birçok iş yapabilen versatile adj.
kanser yapabilen carcinogenic adj.
hata yapabilen error-prone adj.
saatte yüz mil hız yapabilen ton-up adj.
iyi analiz yapabilen analytic adj.
birçok iş yapabilen many-minded adj.
basit tamir işleri yapabilen handy adj.
yapabilen kimse anlamına gelen son ek -er suf.
Colloquial
(bir şeyi) yapabilen up to (something) expr.
Idioms
keskin ayrımlar yapabilen kimse acute observer n.
Technical
bir şeyi yeniden yapabilen teknolojik alet remaker n.
kitap şeklindeki baskılarda ortadan zımbalama işlemi yapabilen araç saddle stitch stapler n.
kitap şeklindeki baskılarda ortadan zımbalama işlemi yapabilen araç saddle stitch finisher n.
güç akışlı vites değişimi yapabilen şanzıman powershift transmission n.
yağlama yapabilen lubricative adj.
bir dizi frekansta çalışan veya üretim yapabilen (elektronik aksam) multifrequency adj.
Informatics
internette tekrarlı aramalar yapabilen bilgisayar programı crawler n.
Aeronautic
kısa mesafede iniş-kalkış yapabilen uçak short-distance take off and landing aircraft n.
kısa mesafede iniş-kalkış yapabilen uçak short take off and landing aircraft n.
dikine ve kısa mesafede iniş veya kalkış yapabilen hava aracının denize indirilmesi ve/veya kurtarılması için yük ve çıkarma gemilerinin üzerindeki alanlar vertical takeoff and landing aircraft transport area n.
dikine ve kısa mesafede iniş veya kalkış yapabilen hava aracı vertical/short takeoff and landing aircraft n.
buz üzerinde uçuş yapabilen pilot ice master n.
buz üzerinde uçuş yapabilen pilot ice pilot n.
dünya atmosferinin ötesinde navigasyon yapabilen roketli araç rocket ship n.
Marine
kendiliğinden kayıt yapabilen gel-git ölçer self registering tide gage n.
Medical
sinir uçlarında oluşan ve nörotransmiter olarak görev yapabilen bir endorfin türü enkephalin n.
sinir uçlarında oluşan ve nörotransmiter olarak görev yapabilen bir endorfin türü enkephaline n.
sinir uçlarında oluşan ve nörotransmiter olarak görev yapabilen bir endorfin türü encephalin n.
sinir uçlarında oluşan ve nörotransmiter olarak görev yapabilen bir endorfin türü encephaline n.
Printing
iki renkte baskı yapabilen two-color adj.
Physics
çevresiyle hem madde hem enerji alışverişi yapabilen sistem open system n.
Chemistry
kıskaçlama yapabilen chelatable adj.
Biology
eşeysiz üreme yapabilen üçüncü nesil zooit tritozooid n.
holoblastik eşitsiz hücre bölünmesi yapabilen zigot amphicytula n.
holoblastik eşitsiz hücre bölünmesi yapabilen zigottan meydana gelmiş gastrula amphigastrula n.
kromozomda bulunmayıp otonom replikasyon yapabilen dna halkasından oluşan küçük bir hücresel cisimcik plasmid dna n.
klorofil içeren ve fotosentez yapabilen flagellat hücresi phytoflagellate n.
oksijensiz solunum yapabilen nonaerobiotic adj.
Botanic
güney amerika'ya özgü, hayvanlarda zehirlenme yapabilen yaprak dökmeyen bir çalı mustard tree (nicotiana glauca) n.
güney amerika'ya özgü, hayvanlarda zehirlenme yapabilen yaprak dökmeyen bir çalı tree tobacco n.
biraz klorofil içerdiği için fotosentez yapabilen parazitik bir bitki hemiparasite n.
biraz klorofil içerdiği için fotosentez yapabilen parazitik bir bitki semiparasite n.
fotosentez yapabilen organizmalara ait autophytic adj.
fotosentez yapabilen organizmalara dair autophytic adj.
Geography
kendiliğinden kayıt yapabilen bir gel-git ölçer marigraph n.
kendiliğinden kayıt yapabilen bir gel-git ölçer mareograph n.
Meteorology
kendiliğinden kayıt yapabilen yağmur ölçer udomograph n.
Geology
fotosentez yapabilen bakteriler cyanobacteria n.
Military
her yönden uzaklık ölçüsü yapabilen istasyon omnirange n.
tekrar doldurmaya gerek kalmadan aynı anda birden fazla atış yapabilen bir tabanca battery gun n.
belirli bir hedefe yönelik ani saldırı veya hedefi engelleyici deniz harekatı yapabilen donanma birimi marker n.
Sport
çok uzak mesafelere vuruş yapabilen beysbol oyuncusu power hitter n.
Baseball
her iki eli ile atış yapabilen oyuncu switch hitter n.
her iki eli ile atış yapabilen oyuncu switch-hitter n.
çok hızlı atış yapabilen atıcı fireballer n.
Music
kontrbas, arp gibi enstrümanların eklenmesiyle senfonik müzik yapabilen bando symphony band v.
Photography
ağır çekim yapabilen slow adj.
Mythology
insan formunda olup büyü yapabilen, zeki ve fesat olarak betimlenen hayali yaratık fairies n.
Printery
tek seferde önlü arkalı baskı yapabilen baskı aleti perfector n.
Slang
karmaşık ve uzun hesaplamalar yapabilen bilgisayar number cruncher n.
çok yüksek hızlar yapabilen araba hauler n.
çok yüksek hızlar yapabilen araba haulier n.