zamanlı - Turc Anglais Dictionnaire

zamanlı

Sens de "zamanlı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
zamanlı timely adj.
It is very timely legislation.
Bu çok zamanlı bir mevzuattır.

More Sentences
zamanlı welltimed adj.
zamanlı well-timed adj.

Sens de "zamanlı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 394 résultat(s)

Turc Anglais
General
tam zamanlı iş full-time job n.
It's my full-time job.
Bu benim tam zamanlı işim.

More Sentences
tam zamanlı fulltime adj.
Tom and Mary are both full-time students.
Tom da Mary de tam zamanlı öğrenciler.

More Sentences
yarı zamanlı part time adj.
You're still working part time at a bakery?
Hâlâ fırında yarı zamanlı mı çalışıyorsun?

More Sentences
eş zamanlı simultaneous adj.
It also ensures coherent and simultaneous actions by all Member States.
Ayrıca tüm Üye Devletler tarafından tutarlı ve eş zamanlı eylemler gerçekleştirilmesini sağlar.

More Sentences
yarı zamanlı part-time adj.
Women have, to a larger extent, lower paid jobs, part-time work and a lower level of employment.
Kadınlar büyük ölçüde daha düşük ücretli işlerde yarı zamanlı işlerde ve daha düşük istihdam düzeylerinde çalışmaktadır.

More Sentences
iki zamanlı two-stroke adj.
For those particular uses, two-stroke technology is the only viable option.
Bu özel kullanımlar için iki zamanlı teknoloji tek uygun seçenektir.

More Sentences
eş zamanlı simultaneously adv.
Simultaneously, a risk reduction strategy will be developed.
Eş zamanlı olarak bir risk azaltma stratejisi geliştirilecektir.

More Sentences
eş zamanlı concurrently adv.
A different proposal on financial aid to Greenland should be tabled concurrently.
Grönland'a mali yardım yapılmasına ilişkin farklı bir teklif de eş zamanlı olarak masaya yatırılmalıdır.

More Sentences
Idioms
tam zamanlı iş a full-time job n.
Tom has a full-time job.
Tom'un tam zamanlı işi var.

More Sentences
Trade/Economic
tam zamanlı full time adj.
The TSE employs 1214 full time staff.
TSE 1214 tam zamanlı personel istihdam etmektedir.

More Sentences
Advertising
gerçek zamanlı real-time adj.
The real-time computer system processes data instantly.
Gerçek zamanlı bilgisayar sistemi verileri anında işlemektedir.

More Sentences
Technical
eş zamanlı simultaneous adj.
Firstly, it claims that the two decisions are not connected because they are not simultaneous.
İlk olarak, bu iki kararın birbiriyle bağlantılı olmadığını çünkü eş zamanlı olmadıklarını iddia etmektedir.

More Sentences
iki zamanlı two-stroke adj.
For those particular uses, two-stroke technology is the only viable option.
Bu özel kullanımlar için, iki zamanlı teknoloji uygulanabilir tek seçenektir.

More Sentences
Computer
gerçek zamanlı real-time adj.
Monitoring over such a short period of time is incompatible with real-time analysis.
Bu kadar kısa bir zaman diliminde izleme yapmak gerçek zamanlı analizle bağdaşmaz.

More Sentences
Informatics
gerçek zamanlı real-time adj.
This way the whole game turns into a real-time online experience.
Bu şekilde tüm oyun gerçek zamanlı çevrimiçi bir deneyime dönüşür.

More Sentences
Telecom
gerçek zamanlı izleme real-time monitoring n.
Identify and resolve issues by performing real-time monitoring and analysis.
Gerçek zamanlı izleme ve analiz yürüterek sorunları belirleyin ve çözün.

More Sentences
Automotive
dört zamanlı motor four-stroke engine n.
In fact, Honda can produce overhead valve four-stroke engines that easily meet these requirements.
Aslında Honda, bu gereksinimleri kolayca karşılayan üstten supaplı dört zamanlı motorlar üretebilir.

More Sentences
General
doğrusal zamanlı değişmez sistemler linear time invariant systems n.
ayrık zamanlı dizge discrete time system n.
bir bölgedeki kuşlara yapılan aynı zamanlı saldırı epornitic n.
yaşlılık ya da hastalık sebeplerinden dolayı yarı zamanlı çalışma semiretirement n.
zamanlı aralık timed interval n.
gerçek zamanlı otomatik haritalama sistemi automatic real-time mapping system n.
tam zamanlı sistemler just-in-time-systems n.
tam zamanlı sistemler just-in-time systems n.
gerçek zamanlı kontrol sistemleri real-time control systems n.
gerçek zamanlı sayısal kontrol real-time numerical control n.
gerçek zamanlı programlama real-time programming n.
gerçek zamanlı kontrol real-time control n.
gerçek zamanlı bilgi işlem real-time data processing n.
yerel zamanlı bilgi işlem real-time data processing n.
yarı zamanlı çalışma part-time employment n.
yarı zamanlı yayın yapan yayın istasyonu part time station n.
gerçek zamanlı tartışma real time discussion n.
geniş zamanlı cümle sentence in present tense n.
eş zamanlı değişim simultaneous change n.
eş zamanlı değişim contemporaneous change n.
eş zamanlı olmama nonsynchronization n.
yarı zamanlı hayat kadını grisette n.
yarı zamanlı öğretim görevlisi gypsy n.
eş zamanlı konuşma overtalk n.
zamanlı iki durumu ayıran zamansız nokta instant n.
eş zamanlı eylem concurrent n.
eş zamanlı süreç concurrent n.
eş zamanlı çaba concurrent n.
birden fazla görev veya işlemin eş zamanlı gerçekleştirildiği durum parallel n.
aynı unvan, hak veya mülkiyete eş zamanlı sahip olanların her biri coholder n.
eş zamanlı operasyon evresi phase n.
okulun maddi destek amacıyla öğrenciye sunduğu yarı zamanlı çalışma programı self-help n.
eş zamanlı yapılan yayın simulcast n.
eş zamanlı izleyiciler concurrent viewers n.
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi synchronism n.
eş zamanlı koordinasyon synchronizing n.
anlamı karıştırılan sözcüklerin eş zamanlı kullanımı synchysis n.
eş zamanlı operasyon düzenlemek organize simultaneous operations v.
gerçek zamanlı ile karşılaştırıldığında kronometredeki zaman farkını tespit etmek rate a chronometer v.
bir işi bir veya birkaç yarı zamanlı işçi arasında paylaştırmak job-share v.
programı birden fazla dağıtım kanalında eş zamanlı yayınlamak simulcast v.
eş zamanlı synchronous adj.
aynı zamanlı synchronous adj.
eş zamanlı şey contemporary adj.
eş zamanlı olan concurrent adj.
zamanlı zamansız inopportune adj.
zamanlı zamansız untimely adj.
koşut zamanlı concurrent adj.
eş zamanlı concurrent adj.
yarı zamanlı halftime adj.
eş zamanlı meydana gelen equitemporaneous adj.
eş zamanlı olan equitemporaneous adj.
çok zamanlı multi-time adj.
daha zamanlı timelier adj.
aynı zamanlı concurrent adj.
tam zamanlı olmayan non-full-time adj.
eş zamanlı real time adj.
eş zamanlı together adj.
(tam zamanlı çalışmak istemesine rağmen) yarı zamanlı çalışan underemployed adj.
kısmi zamanlı half adj.
yarı zamanlı half adj.
yarım zamanlı half-time adj.
kısmi zamanlı half-time adj.
kısmi zamanlı halftime adj.
yarım zamanlı half-time adj.
kısmi zamanlı half-time adj.
uzak zamanlı long adj.
tam zamanlı olmayan odd adj.
eş zamanlı conjugate adj.
yaşlılık ya da hastalık sebeplerinden dolayı yarı zamanlı çalışan semiretired adj.
tam zamanlı çalışan in-service adj.
eş zamanlı coinstantaneous adj.
eş zamanlı gerçekleşen corollary adj.
eş zamanlı synchronal adj.
eş zamanlı synchronistic adj.
eş zamanlı yörüngede dolaşan uydu ile ilgili synchronous adj.
(uydu) eş zamanlı yörüngede dolaşan synchronous adj.
(eğitim alanında) gerçek zamanlı meydana gelen synchronous adj.
geniş zamanlı olarak aoristically adv.
eş zamanlı olarak synchronously adv.
gerçek zamanlı olarak real-timely adv.
yarı zamanlı olarak half-time adv.
eş zamanlı anlamına gelen bir ön ek sym- pref.
eş zamanlı anlamına gelen bir ön ek syn- pref.
Phrasals
bir şeyi bir şeyle eş zamanlı olarak ayarlamak coordinate something with something v.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı olarak okumak read along (with someone or something) v.
Phrases
zamanlı zamansız in season and out of season expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı in phase (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı/koordineli biçimde in sync (with someone or something) expr.
Colloquial
hem ev işlerini yürüten hem de tam zamanlı işi olan anne supermom [us] n.
gerçek zamanlı strateji oyunlarında oyun içinde teknolojik becerilerini/kapasitesini artırmak tech up v.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı değil out of phase (with someone or something) [uk] adj.
Idioms
tam zamanlı iş day job n.
(birinin) tam zamanlı işi (one's) day job n.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmemek be out of sync (with someone or something) v.
demiryollarında kısmi zamanlı çalışmak veya ekstra yapmak buck the board v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek do double duty as (something) v.
tam zamanlı around-the-clock adj.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket eden in lockstep (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) eş zamanlı hareket etmeyen out of sync (with someone or something) expr.
Formal
(ölene ağıt yakarken) çok sayıda insanın eş zamanlı bağırmasıyla oluşan yüksek sesli feryat conclamation n.
Trade/Economic
gerçek zamanlı veri real time data n.
gerçek zamanlı denetim real-time audit n.
gerçek zamanlı teklif real-time offer n.
gerçek zamanlı veriler real time data n.
kayıp zamanlı kaza lost time injury n.
paralel/eş zamanlı toplantı simultaneous meeting n.
paralel/eş zamanlı toplantı parallel meeting n.
tam zamanlı çalışan full time employee n.
tam zamanlı eşdeğer full-time equivalent n.
tam zamanlı eleman full time employee n.
yarı zamanlı iş ücreti part-time rate n.
yarı zamanlı çalışma part time employment n.
yarı-zamanlı iş part-time job n.
yarı zamanlı istihdam part time employment n.
borsa veya mal piyasasında farklı alım opsiyonlarının eş zamanlı alım satımı butterfly n.
tam zamanlı istihdam edilen fully employed adj.
Law
ingiliz kraliyet mahkemesinde yarı zamanlı yargıç olarak atanmış en az on yıllık avukat recorder n.
eş zamanlı iletim simultaneous transmission n.
Institutes
gerçek zamanlı brüt hesap kapatma sistemi real time gross settlement system n.
Industry
eş zamanlı olarak birden fazla işveren için çalışma portfolio employment n.
eş zamanlı olarak birden fazla işveren için çalışan kimse portfolio worker n.
Media
eş zamanlı yayın simultaneous broadcasting n.
eş zamanlı yayın simultaneous broadcast n.
eş zamanlı yayın simulcasting n.
kısmi zamanlı yayın istasyonu part time station n.
Technical
gerçek zamanlı gömülü sistemlerin testinde kullanılan simülasyon tekniği hardware in the loop (hil) n.
başarısızlık zamanlı veri analizi failure time data analysis n.
bağımlı veya bağımsız zamanlı tek girişli enerjileme büyüklüğü ölçme röleleri single input energizing quantity measuring relays with dependent or independent time n.
bir zamanlı sistem one time system n.
bmw’nin değisken zamanlı supap kontrol sistemli motoru vanos n.
değişken zamanlı tapa proximity fuze n.
dört zamanlı makine four-cycle engine n.
dört zamanlı motor four-cycle engine n.
eş zamanlı performans simultaneous performance n.
eş zamanlı uygulama concurrent application n.
eş zamanlı çalışma concurrent execution n.
eş zamanlı optik ağ synchronous optical network n.
eş zamanlı işlem concurrent operation n.
eş zamanlı dönüşüm concurrent conversion n.
eş zamanlı işlem simultaneous operation n.
eş zamanlı data hat kontrolü synchronous data link control n.
eş zamanlı bant/görüntü işlem uygulaması synchronized tape/visual operating practice n.
gerçek zamanlı çok ödevli işletim real-time multitasking n.
gerçek zamanlı izleme real time monitoring n.
gerçek zamanlı olmayan spektrum analizör non-real time spectrum analyzer n.
gerçek zamanlı yaşlandırma real time aging n.
içten yanmalı dört zamanlı olan makine valve-in-head engine n.
iki zamanlı motor veya makine two-stroke cycle engine n.
iki zamanlı motor veya makine two-cycle motor n.
iki zamanlı motor two-cycle engine n.
iki zamanlı motor two stroke engine n.
iki zamanlı benzinli motor yağı two-stroke-cycle gasoline engine lubricant n.
iki zamanlı makine two-cycle engine n.
kontrol ve tahrik elemanları arasındaki gerçek zamanlı haberleşme real-time communication between controls and drives n.
zamanlı kilit time lock n.
yeni ürünleri gelişim aşamalarını eş zamanlı yürüterek tasarlama ve pazarlama yöntemi interactive engineering n.
dört zamanlı four-cycle adj.
iki zamanlı two-cycle adj.
kendinden zamanlı self-timer adj.
sabit aralık zamanlı isochronous adj.
gerçek zamanlı strateji oyunu rts (real-time strategy) abrev.
Computer
gerçek zamanlı işlem real-time operation n.
gerçek zamanlı işleme real-time processing n.
eş (zamanlı)/birlikte tarama/göz atma co-browsing n.
gerçek zamanlı video real-time video n.
gerçek zamanlı erişim real-time access n.
gerçek zamanlı strateji oyu real-time strategy game n.
gerçek zamanlı denetim real-time control n.
gerçek zamanlı kontrol real-time control n.
koşut zamanlı sabit disk erişimi concurrent hard disk access n.
koşut zamanlı görüntü güncelleştirme concurrent video update n.
koşut zamanlı uygulama concurrent application n.
vga sıfır bekleme zamanlı ram vga zero ws ram n.
eş zamanlı oynatma amacıyla ses ve görüntü verilerini birleştiren bir dosya formatı avi n.
eş zamanlı oynatma amacıyla ses ve görüntü verilerini birleştiren dosya formatını kullanan veri dosyası avi n.
gerçek zamanlı küçük bir işletim sistemi zephyr n.
bilgisayar animasyonu üretmek için gerçek zamanlı üç boyutlu grafiklerin kullanımı machinima n.
gerçek zamanlı uygulamada kullanılıp ilk manyetik çekirdekli belleği kullanan ilk elektronik sayısal bilgisayar whirlwind n.
bir işlemde yapılan değişikliklerin eş zamanlı olarak diğer işlemlerde nasıl görüneceğini belirleyen veri tabanı özelliği isolation n.
bilgisayar aracılığıyla gerçek zamanlı etkileşim conversation n.
bilgisayar hafızasında eş zamanlı depolanan bilgisayar programı coresident n.
bir işlemin birden fazla işlemci tarafından eş zamanlı çalıştırılması predication n.
bilgisayar tarafından otomatik olarak oluşturulan gerçek zamanlı animasyon procedural animation n.
bilgisayar tarafından otomatik olarak oluşturulan gerçek zamanlı animasyon procedural animation n.
(internette) gerçek zamanlı veri aktarımı stream feed n.
gerçeğe yakın zamanlı near real-time adj.
sabit aralık zamanlı isochronous adj.
yarı zamanlı uyumlu semisynchronous adj.
birden fazla işleme ait ve eş zamanlı (performans) parallel adj.
vga sıfır bekleme zamanlı rom vga zero ws rom expr.
Informatics
gerçek zamanlı taşıma protokolü real-time transport protocol n.
gerçek zamanlı konum bilgisi sistemi realtime location system n.
gerçek zamanlı akıtım real-time streaming n.
gerçek zamanlı veri kaynağı live data source n.
gerçek zamanlı bilgi işleme real-time computing n.
gerçek zamanlı aktarım protokolü real-time transport protocol n.
gerçek zamanlı işletim sistemi real-time operating system n.
gerçek zamanlı protokolü real-time protocol n.
Telecom
analog eş zamanlı ses ve veri analogue simultaneous voice and data n.
ayrık zamanlı işaret discretely-timed signal n.
ayrık zamanlı işaret discretely timed signal n.
bit eş zamanlı çalışma bit synchronous operation n.
çiftyönlu eş zamanlı çalışma two-way simultaneous operation n.
eş zamanlı optik şebeke synchronous optical network n.
eş zamanlı veri ağı synchronous data network n.
eş zamanlı veri hattı denetimi synchronous data link control n.
eş zamanlı ağ synchronous network n.
eş zamanlı bilgisayar simultaneous computer n.
eş zamanlı ortadan kaldırıcı sync stripper n.
eş zamanlı üreteç sync generator n.
eş zamanlı çift yönlü zaman bölmesi time division duplex n.
eş zamanlı iletim synchronous transmission n.
eş zamanlı gürültü geçiti sync noise gate n.
eş zamanlı iletişim synchronous communication n.
eş zamanlı uçbirim synchronous terminal n.
eş zamanlı çift yönlü ayırma duplex separation n.
eş zamanlı kanal sync channel n.
eş zamanlı şifreli çalışma synchronous crypto-operation n.
eş zamanlı sayısal sıradüzeni synchronous digital hierarchy n.
eş zamanlı çevirimiçi çevresel  işlemler simultaneous peripheral operations on line n.
eş zamanlı çoklu aramaların tek numaradan karşılanma hizmeti dial-it service n.
eş zamanlı boş karakter synchronous idle character n.
eş zamanlı çift yönlü iletişim duplex communication n.
gerçek zamanlı dağıtım denetimli endüstriyel şebeke sistemi fieldbus n.
gerçek zamanlı işletim sistemi real-time operating system n.
gerçek zamanlı akış protokolü real time streaming protocol n.
gerçek zamanlı protokol real time protocol n.
genişletilmiş gerçek zamanlı değişim oranı extended real time-variable rate n.
hemen hemen eş zamanlı sayısal sıra düzeni plesiochronous digital hierarchy n.
ikili eş zamanlı haberleşme binary synchronous communication n.
karşılıklı eş zamanlı hale getirme mutual synchronization n.
karşılıklı eş zamanlı hale getirilmiş şebeke mutually synchronized network n.
koşut zamanlı işletim concurrent operation n.
sayısal eş zamanlı ses ve veri digital simultaneous voice and data n.
yarı eş zamanlı sayısal düzen plesiochhronous digital hierarchy n.
yere eş zamanlı yörünge geosynchronous orbit n.
eş zamanlı arama merkezi class n.
eş zamanlı çift yönlü duplex adj.
yerle eş zamanlı geo-synchronous adj.
yarı eş zamanlı çift yönlü half-duplex adj.
Electric
gerçek zamanlı işletim sistemi real time operating system n.
sabit zamanlı definite-time adj.
Construction
eş zamanlı sünme eğrileri isochronous creep curves n.
Automotive
dört zamanlı dizel motoru four-stroke diesel engine n.
dört zamanlı motor otto cycle engine n.
dört zamanlı motor four-stroke cycle engine n.
döner diskli valflı iki zamanlı motor disc rotary valve two-stroke n.
dört zamanlı çevrim four-stroke cycle n.
dört zamanlı motor four-stroke engine n.
dört zamanlı devir four-stroke cycle n.
dört zamanlı motor four-stroke process n.
egzoz valfı kapakta yer alan iki zamanlı motor exhaust valve in head two stroke engine n.
gerçek zamanlı dört tekerlekten çekiş düzeni real-time four-wheel drive n.
gerçek zamanlı trafiğe uygun kontrol düzeni real-time traffic adaptive control system n.
gerçek zamanlı trafik enformasyonu real-time traffic information n.
iki yönlü gerçek zamanlı iletişim two-way real-time communication n.
iki zamanlı motor two-stroke cycle engine n.
iki zamanlı yarış arabası two-stroke race car n.
iki zamanlı motor two-stroke engine n.
iki zamanlı çevrim two-stroke cycle n.
iki zamanlı dizel motor two-stroke diesel engine n.
iki zamanlı motor two-stroke engine n.
piston portlu iki zamanlı motor piston port two-stroke engine n.
üç silindirli iki zamanlı motor three-cylinder two cycle engine n.
yarı zamanlı dört tekerlekten çekiş düzeni part-time 4wd n.
yaylı emiş supaplı iki zamanlı motor reed valve two-stroke engine n.
zamanlı antrenman timed practice n.
(motorlu araç yarışında) iki zamanlı benzin motoru ile çalışan küçük boyutlu bir yarış motosikleti replikası minimoto n.
(motorlu araç yarışında) iki zamanlı benzin motoru ile çalışan küçük boyutlu bir yarış motosikleti replikası pocketbike n.
Marine
eş zamanlı doğrusal denklemler simultaneous linear equations n.
yarı zamanlı balıkçı barınağı part-time fishery household n.
2 zamanlı motor 2-stroke engine n.
4 zamanlı motor 4-stroke engine n.
Medical
eş zamanlı mediastinoskopi simultaneous mediastinoscopy n.
endometrial kanser ile eş zamanlı olarak izlenen appendiksin karsinoid tümörü coincidental carcinoid tumor of appendix and endometrial cancer n.
eş zamanlı kemoradyoterapi concomitant chemoradiation n.
eş-zamanlı validasyon concurrent validation n.
mesane karsinomu ile eş zamanlı olarak saptanan insidental prostat adenokarsinomu incidental prostate adenocarcinoma detected synchronously with bladder carcinoma n.
sayımsal gerçek zamanlı-polimer zincir reaksiyonu quantitative real time-polymerase chain reaction n.
zamanlı kalk ve yürü testi timed up and go test n.
birden fazla ilacın eş zamanlı uygulanması polypharmacy n.
eş-zamanlı concurrent adj.
eş zamanlı comorbid adj.
tek zamanlı monochronic adj.
Psychology
anlamsal olarak birbiri ile alakasız iki benzer olayın tesadüfen eş zamanlı gerçekleşmesi synchronicity n.
anlamsal olarak birbiri ile alakasız iki benzer olayın tesadüfen eş zamanlı gerçekleşmesi synchronism n.
Physiology
uyku sırasında gerçekleşen normal ve anormal fizyolojik aktivitelerin eş zamanlı ve sürekli takibi polysomnography n.
ses tellerinin eş zamanlı olarak iki farklı perdede ses üretmesi diplophonia n.
ses tellerinin eş zamanlı olarak iki farklı perdede ses üretmesi diphthongia n.
Pathology
çok sayıda sinüsün eş zamanlı şişmesi polysinositis n.
Printing
iki veya daha fazla sayıdaki rengi eş zamanlı olarak basabilen multicolored adj.
Food Engineering
eş zamanlı gelişme synchronized growth n.
eş zamanlı pcr real time-pcr n.
eş zamanlı gelişme synchronizing growth n.
eş zamanlı tandem adj.
eş zamanlı simultaneous adj.
gerçek zamanlı realtime adj.
Math
eş zamanlı (denklem) simultaneous adj.
Statistics
eş-zamanlı varyans oranı sınaması simultaneous variance ratio test n.
eş-zamanlı güven aralıkları simultaneous confidence intervals n.
eş-zamanlı denklemler modeli simultaneous equations model n.
eş-zamanlı hoşgörü aralıkları simultaneous tolerance intervals n.
eş-zamanlı ayırma aralıkları simultaneous discrimination intervals n.
eş-zamanlı tahmin simultaneous estimation n.
Physics
eşit zamanlı eğrilik tautochronism n.
kuadrupol uçuş zamanlı kütle spektrometresi quadrupole time of flight mass spectrometer n.
birkaç sayma tüpünün muhtemelen aynı iyonlaştırıcı parçacığın geçişini eş zamanlı olarak göstermesi coincidence n.
eşit zamanlı eğri tautochrone adj.
eşit zamanlı eğri tautochronous adj.
Biology
gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu real-time polymerase chain reaction (q-pcr) n.
hücre genomundan transkripsiyonla oluşan mrna transkriptlerinin eş zamanlı incelenmesi transcriptomic n.
deuteromycota alt bölümü ile eş zamanlı bulunan bir mantar sınıfı class deuteromycetes n.
deuteromycota alt bölümü ile eş zamanlı bulunan bir mantar sınıfı deuteromycetes n.
Biochemistry
eş zamanlı olmayan asynchronous adj.
Botanic
eş zamanlı olgunlaşan organ ve pistillere sahip olma homogamy n.
madımakgiller ile eş zamanlı bir bitki polygonales n.
organ ve pistilleri eş zamanlı olgunlaşan homogamous adj.
Education
lisans ve yüksek lisans diplomasını eş zamanlı alma accumulation n.
tam zamanlı dini mesleğe hazırlanan öğrenci theologue n.
eş zamanlı çalışma ve okuma parallel-time co-op n.
lisans ve yüksek lisans diplomasını eş zamanlı alma accumulation of degrees n.
tam zamanlı program full-time program n.
tam zamanlı program full-time programme n.
tam zamanlı eğitim full-time schooling n.
eş zamanlı bağlayıcı ders corequisite n.
Literature
eş zamanlı anlatı concurrent narration n.
eş zamanlı anlatım simultaneous narration n.
Linguistics
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü oluşan eş zamanlı r sesi r-color n.
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü oluşan eş zamanlı r sesi r-colour n.
vurgu zamanlı dil stress-timed language n.
vurgu zamanlı ritim stress timed rhythym n.
art zamanlı diachronic adj.
Religious
musevilik eğitimi verilen tam zamanlı ilkokul cheder n.
musevilik eğitimi verilen tam zamanlı ilkokul heder n.
yehova şahitleri bünyesinde tam zamanlı çalışan kimse pioneer n.
yehova şahitleri bünyesinde tam zamanlı çalışan kimse pioneer publisher n.
Meteorology
eş zamanlı fırtına gelişim eğrisi isobront n.
eş zamanlı fırtına gelişim eğrisi isobronton n.
Geology
eş zamanlı oluşan connate adj.
Military
tam zamanlı çalışan gönüllü ulusal muhafızlar active guard and reserve n.
barut zamanlı tapa powder train time fuze n.
değişik zamanlı tapa variable time fuze n.
gerçek zamanlı istihbarat real time intelligence n.
tek zamanlı blok one time pad n.
uzun tedarik zamanlı malzeme long lead item n.
birliğinde/garnizonda yaşayan ve çalışan tam zamanlı asker regular soldier n.
avustralya'da kurulan yarı zamanlı gönüllü bir askeri birlik vdc (volunteer defence corps) n.
ulusal muhafızlara, ihtiyat teşkilatına veya aktif bileşenlere tam zamanlı destek veren federal ve sivil çalışan military technician n.
ikinci dünya savaşı'nda birleşik krallık'ın savunması için toplanan gönüllü yarı zamanlı bir askeri birlik home guard n.
(selamet ordusu'nda) ücretli tam zamanlı hizmet etmek üzere eğitilip görevlendirilmiş kimse officer n.
(daha detaylı olay kaydı tutmak için) sabit açıda üç veya daha fazla kamera düzeneğiyle eş zamanlı çekilen fotoğraf fan camera photography n.
orijinal veya orijinale yakın kalitede görüntülerin neredeyse gerçek zamanlı olarak elektronik aktarımında kullanılan ekipman ve prosedürler primary imagery dissemination n.
eş zamanlı yörünge synchronous orbit n.
ulusal muhafızlara, ihtiyat teşkilatına veya aktif bileşenlere tam zamanlı destek veren federal ve sivil çalışan miltech abrev.
Sport
yarı zamanlı ödeme alan sporcu semipro n.
Basketball
zıplayarak yapılan duruş tek zamanlı duruş jump stop n.
Football
top kapma sonucu gerçekleşen eş zamanlı pozisyon değişimi shift n.
Music
ölçü çizgisinde üç çeyrek nota olan basit üç zamanlı tablo three-four time n.
ölçü çizgisinde üç çeyrek nota olan basit üç zamanlı tablo three-four n.
ölçü çizgisinde üç çeyrek nota olan basit üç zamanlı tablo three-quarter time [usa&canada] n.
üç zamanlı tablo triple measure n.
dört zamanlı neşeli bir fransız dansı bourree n.
üç zamanlı tablo triple time n.
iki sesi eş zamanlı olarak etkileyen füg double fugue n.
(eserde) zıt ritimlerin eş zamanlı kombinasyonu polyrhythm n.
birincil olanla eş zamanlı çalınan ek melodi countermelody n.
(müziğin farklı bölümlerinde) eş zamanlı birden fazla ritmi olan polyrhythmic adj.
Archaic
yarı zamanlı parcel adj.
Engineering
dört zamanlı içten yanmalı motor four-stroke internal-combustion engine n.
dört zamanlı motor ile ilgili four-stroke adj.
dört zamanlı motora özgü four-stroke adj.
eş zamanlı synchro adj.
eş zamanlı anlamına gelen bir ön ek synchro- pref.
Modern Slang
geleneksel yollardan değil de girişimcilik yoluyla para kazanan tam zamanlı maceraperest kimse adventurepreneur n.
internet üzerinden yapılan bir tartışmada aynı fikirde olmadığı kişiyi kötülemek için karşıt yorumları gerçek zamanlı olarak beğenme aggressive liking n.
Paleontology
cycadofilicales takımı ile eş zamanlı nesli tükenmiş fosil bir açık tohumlu bitki şubesi pteridospermaphyta n.