|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ünlü kişi |
celebrity n.
|
|
General |
|
2 |
General |
ünlü ingiliz şarkıcı john lennon |
lennon n.
|
|
3 |
General |
geçmişte önemli veya ünlü oluşundan dolayı ilgi çekici kabul edilen atraksiyon |
historical attraction n.
|
|
4 |
General |
ağızsıl ünlü |
pure vowel n.
|
|
5 |
General |
ünlü olmak dışında kaydedeğer herhangi bir meziyeti olmayan ünlü |
professional celebrity n.
|
|
6 |
General |
ünlü olma |
celebratedness n.
|
|
7 |
General |
ünlü kişi |
lion n.
|
|
8 |
General |
ünlü kimse |
celebrity n.
|
|
9 |
General |
ünlü kimse |
notable n.
|
|
10 |
General |
ünlü söz |
tag n.
|
|
11 |
General |
amerika'nın en ünlü süpermarket zincirlerinden birisi |
safeway n.
|
|
12 |
General |
ünlü kimse |
name n.
|
|
13 |
General |
ikili ünlü |
diphthong n.
|
|
14 |
General |
edwardın metresi olması ve güzelliğiyle ünlü ingiliz aktris |
langtry n.
|
|
15 |
General |
bir zamanlar ünlü kimse |
has-been n.
|
|
16 |
General |
vurgusuz ünlü ses |
shwa n.
|
|
17 |
General |
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse |
social climber n.
|
|
18 |
General |
(ünlü) birinin imzası |
autograph n.
|
|
19 |
General |
ünlü kişi |
celebrity n.
|
|
20 |
General |
1820 -1910 tarihleri arasında yaşamış ünlü bir ingiliz hemşire |
florence nightingale n.
|
|
21 |
General |
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarma |
name-dropping n.
|
|
22 |
General |
ünlü insanları tanıyormuş gibi yaparak çevresinde prim yapmaya çalışan kimse |
name-dropper n.
|
|
23 |
General |
ünlü insanları tanıyormuş gibi hava atan |
name-dropper n.
|
|
24 |
General |
ünlü yahudi-avrupalı banker aile |
rothschild n.
|
|
25 |
General |
ünlü kişi |
name n.
|
|
26 |
General |
ünlü ya da önemli kimse |
personage n.
|
|
|
27 |
General |
bir kişinin bir kereliğine ünlü kişilerle tanışması |
brush with greatness n.
|
|
28 |
General |
(1903-1969) ünlü alman sosyolog ve filozof |
theodor adorno n.
|
|
29 |
General |
ünlü bir üye |
a well-known member n.
|
|
30 |
General |
yerel ünlü |
local celebrity n.
|
|
31 |
General |
ünlü son sözler |
famous last words n.
|
|
32 |
General |
psikoaktif ilaçlar alanında çalışmalar yapmış ünlü bir psikolog |
leary n.
|
|
33 |
General |
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak |
wobbler n.
|
|
34 |
General |
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak |
bobbing head doll n.
|
|
35 |
General |
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak |
nodder n.
|
|
36 |
General |
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak |
bobblehead doll n.
|
|
37 |
General |
tarihteki en ünlü çete |
the most famous gang in history n.
|
|
38 |
General |
en ünlü karnavallardan biri |
one of the most famous carnivals n.
|
|
39 |
General |
ünlü birinden imza almanın peşinde olan (kimse) |
autograph seeker n.
|
|
40 |
General |
dünyaca ünlü şarkıcı |
world famous singer n.
|
|
41 |
General |
dünyaca ünlü şarkıcı |
world renowned singer n.
|
|
42 |
General |
aşık olunan ünlü |
celebrity crush n.
|
|
43 |
General |
yeni ünlü olmaya başlamış kişi |
celebutante n.
|
|
44 |
General |
ünlü şehir |
famous city n.
|
|
45 |
General |
ünlü dedikodusu |
celebrity gossip n.
|
|
46 |
General |
ünlü ses |
vowel sound n.
|
|
47 |
General |
ünlü şairler |
famous poets n.
|
|
48 |
General |
amerika'da kurulmuş ünlü bir thrash metal grubu |
megadeth n.
|
|
49 |
General |
londra'da bulunan ünlü bir cadde |
cheapside n.
|
|
50 |
General |
ünlü bir bilim adamının hayatı |
the life of a famous scientist n.
|
|
51 |
General |
ünlü aktris |
famous actress n.
|
|
52 |
General |
favori ünlü |
favorite celebrity n.
|
|
53 |
General |
en sevilen ünlü |
favorite celebrity n.
|
|
54 |
General |
ünlü yerler |
famous places n.
|
|
55 |
General |
ünlü olmanın dezavantajları |
disadvantages of being famous n.
|
|
56 |
General |
ünlü yazar |
famous author n.
|
|
57 |
General |
ünlü caz sanatçısı louis armstrong'un lakabı |
satch n.
|
|
58 |
General |
ünlü caz sanatçısı louis armstrong'un lakabı |
satchmo n.
|
|
59 |
General |
yedi ünlü kişi veya şeyden oluşan grup |
pleiad n.
|
|
60 |
General |
topu çok uzağa atabilmesiyle ünlü olan amerikalı profesyonel beyzbol oyuncusu |
babe ruth n.
|
|
61 |
General |
ünlü marka |
name brand n.
|
|
62 |
General |
ünlü olmayan kimse |
noncelebrity n.
|
|
63 |
General |
ünlü ve sansasyonel kimse |
news n.
|
|
64 |
General |
new york şehrindeki dünyaca ünlü tiyatro bölgesi |
broadway n.
|
|
65 |
General |
dikkat çeken, ünlü kişi |
a man of mark n.
|
|
66 |
General |
saçmalıklarını hayranlarına kolayca affettirebilen ünlü |
sacred monster n.
|
|
67 |
General |
(ünlü kimse veya şeylerden oluşan) yıldızlar geçidi |
galaxy n.
|
|
68 |
General |
en değerli, yetenekli veya ünlü kimseler |
best n.
|
|
69 |
General |
sert vurmasıyla ünlü sporcu |
biffer n.
|
|
70 |
General |
ünlü kişilere ait hatıraların bulunduğu bina |
hall of fame n.
|
|
71 |
General |
ünlü veya çizgi film karakteri şeklindeki büyük kafalı oyuncak bebek |
bobblehead n.
|
|
72 |
General |
çok ünlü veya başarılı olan tanınmış kimse |
megastar n.
|
|
73 |
General |
küçük çapta ünlü kimse |
microcelebrity n.
|
|
74 |
General |
az ünlü kimse |
microcelebrity n.
|
|
75 |
General |
tek bir isimle tanınacak kadar ünlü kimse |
mononym n.
|
|
76 |
General |
ayağını güneşlik olarak kullanan tek ayaklı etiyopyalı ünlü yaratık |
monopode n.
|
|
77 |
General |
ünlü şey |
renown n.
|
|
78 |
General |
ünlü veya önemli insanlardan oluşan bir topluluk |
galaxy n.
|
|
79 |
General |
ünlü kimse |
luminary n.
|
|
80 |
General |
M.Ö. 4. yüzyılda sirakuza'da hükümdar olan dionysios'un sarayında yaşamış ve dünyaca ünlü damokles'in kılıcı deyiminin zamanımıza kadar gelmesine sebep olmuş kişi |
damocles n.
|
|
81 |
General |
ilham veren ünlü |
guiding light n.
|
|
82 |
General |
yakışıklı ve ünlü kimse |
heartthrob n.
|
|
83 |
General |
çocuk ünlü |
child star n.
|
|
84 |
General |
savaştaki cesaretiyle ünlü birlikler |
immortals n.
|
|
85 |
General |
ünlü kimse |
famous person n.
|
|
86 |
General |
bir ulustan çıkmış ünlü kişi adına yapılan anıt binası |
pantheon n.
|
|
87 |
General |
dergiden, radyo programından, ünlü birinden alınan posta |
postbag n.
|
|
88 |
General |
çok ünlü erkek şarkıcı |
divo n.
|
|
89 |
General |
ünlü kimse |
public figure n.
|
|
90 |
General |
kadınlarla başarılı ilişkiler kurmasıyla ünlü erkek |
romeo n.
|
|
91 |
General |
ünlü bir deniz yaratığı |
sea wolf [obsolete] n.
|
|
92 |
General |
belirli türden kimseler ile ünlü yer |
seminary n.
|
|
93 |
General |
ünlü kimse |
sleb n.
|
|
94 |
General |
ünlü yapıt |
famous work n.
|
|
95 |
General |
ünlü eser |
famous work n.
|
|
96 |
General |
Ünlü heykel |
famous statue n.
|
|
97 |
General |
rağbet gören ünlü |
social lion n.
|
|
98 |
General |
ünlü yıldız |
star n.
|
|
99 |
General |
ünlü muamelesi yapmak |
lionize v.
|
|
100 |
General |
ünlü yapmak |
popularize v.
|
|
101 |
General |
ünlü etmek |
popularize v.
|
|
102 |
General |
ünlü muamelesi yapmak |
make a lion of v.
|
|
103 |
General |
daha ünlü olmak |
become more popular v.
|
|
104 |
General |
daha ünlü olmak |
be more popular v.
|
|
105 |
General |
ünlü olmak |
catch on v.
|
|
106 |
General |
ünlü muamelesi yapmak |
lionise v.
|
|
107 |
General |
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarmak |
name-drop v.
|
|
108 |
General |
ünlü kaynamak |
be packed with celebrities v.
|
|
109 |
General |
tanınan/tanınmış/ünlü biri olmak |
become a celebrity figure v.
|
|
110 |
General |
ünlü olmak |
become famous v.
|
|
111 |
General |
ünlü olmak |
become a celebrity v.
|
|
112 |
General |
ünlü etmek |
popularise v.
|
|
113 |
General |
ünlü yapmak |
popularise v.
|
|
114 |
General |
ünlü arkadaşlar edinmek |
make famous friends v.
|
|
115 |
General |
ünlü yapmak |
brighten v.
|
|
116 |
General |
daha ünlü olmak |
outname [obsolete] v.
|
|
117 |
General |
dünyaca ünlü |
worldwide known adj.
|
|
118 |
General |
ünlü (kişi) |
eminent adj.
|
|
119 |
General |
ile ünlü |
celebrated for adj.
|
|
120 |
General |
kötü ünlü |
disreputable adj.
|
|
121 |
General |
dünyaca ünlü |
globally known adj.
|
|
122 |
General |
dünyaca ünlü |
world wide known adj.
|
|
123 |
General |
tüm zamanların en ünlü |
all time favorite adj.
|
|
124 |
General |
tüm zamanların en ünlü |
all time favourite adj.
|
|
125 |
General |
dünyaca ünlü |
world-famous adj.
|
|
126 |
General |
dünyaca ünlü |
world-renowned adj.
|
|
127 |
General |
ünlü kişilerin özel yaşamlarına dair |
backstage adj.
|
|
128 |
General |
dünyaca ünlü |
renowned worldwide adj.
|
|
129 |
General |
ünlü olmayan |
uncelebrated adj.
|
|
130 |
General |
ünlü olmayan |
unfamous adj.
|
|
131 |
General |
önemli ve ünlü olmayan |
unhistoric adj.
|
|
132 |
General |
plajlarıyla ünlü |
beachy adj.
|
|
133 |
General |
ünlü isimler içeren |
big-name adj.
|
|
134 |
General |
ünlü isimlere ait |
big-name adj.
|
|
135 |
General |
ünlü bir ürün içeren |
big-name adj.
|
|
136 |
General |
ünlü bir örgütü kapsayan |
big-name adj.
|
|
137 |
General |
ünlü bir örgüte ait |
big-name adj.
|
|
138 |
General |
ünlü bir ürüne ait |
big-name adj.
|
|
139 |
General |
ünlü olmayan |
little-known adj.
|
|
140 |
General |
tarihte ünlü olan |
historic adj.
|
|
141 |
General |
tarihsel açıdan ünlü |
historical adj.
|
|
142 |
General |
tarihte ünlü olan |
historical adj.
|
|
143 |
General |
çok ünlü olmuş |
hit. adj.
|
|
144 |
General |
(ünlü) özel hayatla ilgili |
offstage adj.
|
|
145 |
General |
(ünlü) özel hayata ait |
offstage adj.
|
|
146 |
General |
aşırı ünlü |
overfamiliar adj.
|
|
147 |
General |
ünlü olmayan |
illegitimate adj.
|
|
148 |
General |
ünlü olmayan |
irrenowned [obsolete] adj.
|
|
149 |
General |
ünlü olmaya çalışan |
publicity-seeking adj.
|
|
150 |
General |
ünlü gibi |
starlike adj.
|
|
151 |
General |
ön sesteki ünlü düşercesine |
aphetically adv.
|
|
Phrasals |
|
152 |
Phrasals |
(bir seyircileri) başka bir (daha sonra çıkacak olan ünlü) gruba hazırlamak |
warm someone up v.
|
|
153 |
Phrasals |
ünlü olmak |
get around v.
|
|
Phrases |
|
154 |
Phrases |
çok ünlü |
the stuff of legend n.
|
|
Colloquial |
|
155 |
Colloquial |
maaşı yüksek veya ünlü kimse |
tall poppy [australia] n.
|
|
156 |
Colloquial |
ünlü olmak için ne kadar aşağılayıcı veya küçük düşürücü olduğuna bakılmaksızın, bir şeyi yapmaya istekli olan kişi |
fame whore n.
|
|
157 |
Colloquial |
ünlü suçlu veya hırsız |
big juice n.
|
|
158 |
Colloquial |
aniden ünlü olma |
overnight sensation n.
|
|
159 |
Colloquial |
çok ünlü kimse |
a-lister n.
|
|
160 |
Colloquial |
ünlü gazeteci |
bigfoot n.
|
|
161 |
Colloquial |
ünlü ve çok kazanan futbolcu |
galactico n.
|
|
162 |
Colloquial |
ünlü bir sihirbaz ve zincirden kurtulma şovu sunan sanatçı (harry houdini) |
houdini n.
|
|
163 |
Colloquial |
(ünlü kişilerin/sporcuların) karıları ve kız arkadaşları |
wags (wives and girlfriends) n.
|
|
164 |
Colloquial |
bir zamanlar ünlü olup sonrasında tamamen unutulmuş kimse |
ozymandias n.
|
|
165 |
Colloquial |
şımarık ünlü |
superbrat n.
|
|
166 |
Colloquial |
bir şeyi ile ünlü olmak |
be famous for v.
|
|
167 |
Colloquial |
(şirket, ünlü biri için) imaj yaratmak |
image v.
|
|
168 |
Colloquial |
dünyaca ünlü |
world famous adj.
|
|
169 |
Colloquial |
dünyaca ünlü |
world-renowned adj.
|
|
170 |
Colloquial |
15 dakikalığına ünlü (andy warhol'un "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" sözüne istinaden kullanılan bir ifade) |
famous for 15 minutes adj.
|
|
171 |
Colloquial |
sırf medyada yer alarak ünlü |
famous for being famous adj.
|
|
172 |
Colloquial |
ailesinden/yaşantısından dolayı ünlü |
famous for being famous adj.
|
|
173 |
Colloquial |
neden ünlü olduğu belli olmayan |
famous for being famous adj.
|
|
174 |
Colloquial |
ün getirecek bir yeteneği olmadığı halde medyada boy göstererek ünlü olan |
famous for being famous adj.
|
|
175 |
Colloquial |
15 dakikalığına ünlü (andy warhol'un "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" sözüne istinaden kullanılan bir ifade) |
famous for fifteen minutes adj.
|
|
176 |
Colloquial |
çok ünlü |
hot adj.
|
|
177 |
Colloquial |
ünlü isim |
big-name adj.
|
|
178 |
Colloquial |
ünlü isimlere ait |
big-name adj.
|
|
179 |
Colloquial |
ünlü isimleri içeren |
big-name adj.
|
|
180 |
Colloquial |
ailesi veya ilişkileri nedeniyle ünlü olan kişi |
famous for being famous expr.
|
|
181 |
Colloquial |
15 dakikalığına ünlülük (andy warhol'un "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" sözüne istinaden kullanılan bir ifade) |
15 minutes of fame expr.
|
|
182 |
Colloquial |
birinin en ünlü döneminde |
in somebody’s day/time expr.
|
|
183 |
Colloquial |
en ünlü/önemli kişilerin buluştuğu toplantı |
who's who expr.
|
|
Idioms |
|
184 |
Idioms |
ünlü birisini küçük bir rolde oynatma |
stunt casting n.
|
|
185 |
Idioms |
bir gösteriye/etkinliğe çok sayıda seyirci toplayan ünlü |
a drawing card n.
|
|
186 |
Idioms |
çok ünlü kişi |
big name n.
|
|
187 |
Idioms |
eskiden ünlü olup artık popülerliğini yitirmiş kimse |
a has-been n.
|
|
188 |
Idioms |
sadece tek bir şarkı ile ünlü olmuş sonradan unutulmuş kimse |
a one-hit wonder n.
|
|
189 |
Idioms |
ünlü olmasının gerekçesi |
someone's claim to fame n.
|
|
190 |
Idioms |
ünlü son sözler |
famous last words n.
|
|
191 |
Idioms |
zengin ve ünlü insanların arasına karışıp onlarla arkadaşlık eden kimse |
a social climber n.
|
|
192 |
Idioms |
en ünlü kişiler |
anyone who is anybody n.
|
|
193 |
Idioms |
ünlü akademisyen |
public intellectual n.
|
|
194 |
Idioms |
ünlü aydın |
public intellectual n.
|
|
195 |
Idioms |
ünlü olma nedeni |
a claim to fame n.
|
|
196 |
Idioms |
birini ünlü yapan şey |
a claim to fame n.
|
|
197 |
Idioms |
ünlü bir isim |
a household name n.
|
|
198 |
Idioms |
ünlü bir isim |
a household word n.
|
|
199 |
Idioms |
ünlü kimse |
a legend in their own lifetime n.
|
|
200 |
Idioms |
özellikle 20. yüzyıl başlarında zamanının çoğunu popüler mekanlarda geçiren zengin ve ünlü kesim |
café society n.
|
|
201 |
Idioms |
ünlü olmasının gerekçesi |
claim to fame n.
|
|
202 |
Idioms |
ünlü olma nedeni |
claim to fame n.
|
|
203 |
Idioms |
birini ünlü yapan şey |
claim to fame n.
|
|
204 |
Idioms |
birinin ünlü olmasının gerekçesi |
one's claim to fame n.
|
|
205 |
Idioms |
birinin ünlü olma nedeni |
one's claim to fame n.
|
|
206 |
Idioms |
birini ünlü yapan şey |
one's claim to fame n.
|
|
207 |
Idioms |
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarma |
name dropping n.
|
|
208 |
Idioms |
ünlü kişileri tanıyormuş gibi yapma |
name dropping n.
|
|
209 |
Idioms |
bir gecede ünlü olmuş kimse |
overnight success n.
|
|
210 |
Idioms |
çok hızlı başarıya ulaşmış/ünlü olmuş kişi |
overnight success n.
|
|
211 |
Idioms |
geceden sabaha ünlü/başarılı olmuş kişi |
overnight success n.
|
|
212 |
Idioms |
domates bazlı soslu geleneksel italyan makarnasıyla ünlü bir italyan-amerikan restoranı |
red-sauce parlor n.
|
|
213 |
Idioms |
meşhur/ünlü olma hayalleri kurmak |
get stars in one's eyes v.
|
|
214 |
Idioms |
meşhur/ünlü olma hayalleri kurmak |
have stars in one's eyes v.
|
|
215 |
Idioms |
tanımadığı halde ünlü birinin adını vererek prim yapmaya çalışmak |
throw someone's name around v.
|
|
216 |
Idioms |
ünlü etmek |
bring into prominence v.
|
|
217 |
Idioms |
ünlü birinin ismini vererek etiket yapmak |
throw someone's name around v.
|
|
218 |
Idioms |
(özellikle ünlü birisiyle olan) ilişkisini açıklamak |
kiss and tell v.
|
|
219 |
Idioms |
ünlü insanların isimlerini kendi arkadaşıymış gibi zikretmek |
drop someone's name v.
|
|
220 |
Idioms |
ünlü olmak |
be in the public eye v.
|
|
221 |
Idioms |
ünlü insanların ismini sanki kendi arkadaşıymış gibi vermek |
drop names v.
|
|
222 |
Idioms |
ünlü olmak |
be on the map v.
|
|
223 |
Idioms |
ünlü insanların ismini sanki kendi arkadaşıymış gibi vermek |
drop someone's name v.
|
|
224 |
Idioms |
ünlü olmak |
make one's mark v.
|
|
225 |
Idioms |
ünlü olmak |
have one's name in lights v.
|
|
226 |
Idioms |
ünlü olmak |
see one's name in lights v.
|
|
227 |
Idioms |
-ile ünlemek/ünlü olmak |
have a reputation for something v.
|
|
228 |
Idioms |
-ile ünlemek/ünlü olmak |
get a reputation for something v.
|
|
229 |
Idioms |
ünlü insanların isimlerini kendi arkadaşıymış gibi zikretmek |
drop names v.
|
|
230 |
Idioms |
çok ünlü olmak |
set the woods on fire v.
|
|
231 |
Idioms |
çok ünlü olmak |
set the heather on fire v.
|
|
232 |
Idioms |
ünlü birinin yakını olduğu için tanınır olmak |
bathe in reflected glory v.
|
|
233 |
Idioms |
ünlü birinin yakını olduğu için tanınır olmak |
bask in reflected glory v.
|
|
234 |
Idioms |
bir alanda başarılı/ünlü olmak |
take the high ground v.
|
|
235 |
Idioms |
ünlü ve başarılı olmak |
make it v.
|
|
236 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanmak |
toss (one's) name around v.
|
|
237 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak çevresini etkilemeye çalışmak |
toss (one's) name around v.
|
|
238 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak çevresine hava atmaya çalışmak |
toss (one's) name around v.
|
|
239 |
Idioms |
sağda solda tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak dikkat çekmeye çalışmak |
toss (one's) name around v.
|
|
240 |
Idioms |
ünlü/başarılı birinin yakını olduğu için tanınır olmak |
bathe in reflected glory v.
|
|
241 |
Idioms |
ünlü/başarılı birinin yakını olduğu için tanınır olmak |
bask in reflected glory v.
|
|
242 |
Idioms |
ünlü olmamak |
be off the radar v.
|
|
243 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) ünlü etmek |
bring (someone or something) into prominence v.
|
|
244 |
Idioms |
birden ünlü olmak/ün kazanmak |
burst on the scene v.
|
|
245 |
Idioms |
birden ünlü olmak/ün kazanmak |
burst upon the scene v.
|
|
246 |
Idioms |
ünlü olmak |
have your name in lights v.
|
|
247 |
Idioms |
tanımadığı halde ünlü (birinin) adını vererek prim yapmaya çalışmak |
throw around (one's) name v.
|
|
248 |
Idioms |
ünlü (birinin) ismini vererek etiket yapmak |
throw around (one's) name v.
|
|
249 |
Idioms |
tanımadığı halde ünlü birinin adını vererek prim yapmaya çalışmak |
throw name around v.
|
|
250 |
Idioms |
ünlü birinin ismini vererek etiket yapmak |
throw name around v.
|
|
251 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanmak |
toss around (one's) name v.
|
|
252 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak çevresini etkilemeye çalışmak |
toss around (one's) name v.
|
|
253 |
Idioms |
tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak çevresine hava atmaya çalışmak |
toss around (one's) name v.
|
|
254 |
Idioms |
sağda solda tanıdığı önemli/ünlü/nüfuzlu birinin ismini kullanarak dikkat çekmeye çalışmak |
toss around (one's) name v.
|
|
255 |
Idioms |
ünlü insanlar arasına |
to the stars adv.
|
|
256 |
Idioms |
en ünlü/önemli kişiler |
everybody who is anybody expr.
|
|
257 |
Idioms |
en ünlü/önemli kişiler |
everyone who is anyone expr.
|
|
258 |
Idioms |
ünlü olma yolunda |
on the road to stardom expr.
|
|
Speaking |
|
259 |
Speaking |
ilk görüşte aşık olduğun ünlü kim? |
who is your celebrity crush? expr.
|
|
260 |
Speaking |
ünlü olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be a celebrity? expr.
|
|
261 |
Speaking |
ünlü olmak nasıl bir duygu? |
how does it feel to be famous? expr.
|
|
262 |
Speaking |
ünlü olmak istiyorum |
I want to be famous expr.
|
|
Trade/Economic |
|
263 |
Trade/Economic |
(ünlü bir) tasarımcı etiketi taşıyan pahalı ürün |
designer label n.
|
|
264 |
Trade/Economic |
(ünlü bir) tasarımcının etiketini taşıyan pahalı ürün |
designer label n.
|
|
265 |
Trade/Economic |
ünlü kişiye bir etkinliğe katılması karşılığında organizatörün ödediği para |
appearance money n.
|
|
266 |
Trade/Economic |
hizmeti ve müşterileriyle ünlü köklü bir işletmeye ait |
white-shoe adj.
|
|
267 |
Trade/Economic |
hizmeti ve müşterileriyle ünlü köklü bir işletmeyle ilgili |
white-shoe adj.
|
|
Law |
|
268 |
Law |
bilinen ve ünlü olaylar |
facts of general notoriety n.
|
|
Tourism |
|
269 |
Tourism |
ünlü cazibe merkezleri |
famous sights n.
|
|
270 |
Tourism |
istiridyeleri ile ünlü restoran |
oyster bar n.
|
|
Media |
|
271 |
Media |
dikkat çekici konu hakkında renk getirmesi için bir gazete tarafından işe alınan yazar, ünlü veya uzman kimse |
trained seal n.
|
|
272 |
Media |
bilgi toplamak için ünlü birinin bilgisayarını ele geçiren kimse |
hackerazzi n.
|
|
273 |
Media |
(ünlü kimse) aşırı tanınma |
overexposure n.
|
|
274 |
Media |
(ünlü kimse) aşırı yayınlanma |
overexposure n.
|
|
275 |
Media |
(ünlü kimse) haber edilme |
overexposure n.
|
|
Computer |
|
276 |
Computer |
"easy recovery" gibi dosya kurtarma yazılımları ile ünlü bir software firması |
ontrack n.
|
|
Textile |
|
277 |
Textile |
ünlü bir moda tasarımcısının kaliteli mağazalarda satılmak üzere yaptığı giysiler |
diffusion line n.
|
|
Marine |
|
278 |
Marine |
ünlü gemicilik şirketlerinin gemileri |
liner n.
|
|
Printing |
|
279 |
Printing |
klasik latincede çift ünlü olarak telaffuz edilen æ ve œ seslerinden her biri |
diphthong n.
|
|
Gastronomy |
|
280 |
Gastronomy |
ispanya’nın ünlü kurutulmuş domuz budu pastırması |
jamon n.
|
|
Botanic |
|
281 |
Botanic |
meksika'nın 2000 yıllık en ünlü ağacı |
tule tree n.
|
|
282 |
Botanic |
meksika'nın 2000 yıllık en ünlü ağacı |
ahuehuete n.
|
|
283 |
Botanic |
çiçeklerinin güzelliği ile ünlü bir bitki |
horse vetch (hippocrepis comosa) n.
|
|
Breeding |
|
284 |
Breeding |
ingiltere'ye özgü, uzun yünüyle ünlü bir koyun ırkı |
cotswold n.
|
|
285 |
Breeding |
ingiltere'ye özgü, uzun yünüyle ünlü bir koyun ırkı |
cotswold sheep n.
|
|
Social Sciences |
|
286 |
Social Sciences |
ebeveynlerinin ününü kullanan ünlü ailelerin çocukları |
nepo baby n.
|
|
287 |
Social Sciences |
ebeveynlerinin ününü kullanan ünlü ailelerin çocukları |
nepotism baby n.
|
|
288 |
Social Sciences |
ebeveynlerinin şöhreti sayesinde ünlü/başarılı olmuş kişi |
nepo baby n.
|
|
289 |
Social Sciences |
ebeveynlerinin şöhreti sayesinde ünlü/başarılı olmuş kişi |
nepotism bab n.
|
|
Literature |
|
290 |
Literature |
raghu hanedanı konulu ünlü bir sanskritçe şiir |
raghuvansa n.
|
|
291 |
Literature |
ünlü bir sanskritçe şiir |
raghuvansa n.
|
|
292 |
Literature |
kısa öyküleriyle ünlü arjantinli yazar |
borges n.
|
|
293 |
Literature |
ünlü yinelemesi |
vowel rhyme n.
|
|
294 |
Literature |
uzun ünlü ile ilgili |
long adj.
|
|
295 |
Literature |
(klasik şiir) sonunda ünsüz grubu bulunan ünlü ses ile ilgili |
long adj.
|
|
Linguistics |
|
296 |
Linguistics |
kalın ünlü |
back vowel n.
|
|
297 |
Linguistics |
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü oluşan eş zamanlı r sesi |
r-color n.
|
|
298 |
Linguistics |
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü r sesi çıkması |
r-coloring n.
|
|
299 |
Linguistics |
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü oluşan eş zamanlı r sesi |
r-colour n.
|
|
300 |
Linguistics |
ünlü harfin telaffuzunda dilin geriye kıvrılmasından ötürü r sesi çıkması |
r-colouring n.
|
|
301 |
Linguistics |
ünlü harften sonra gelen r sesinin ğ gibi telaffuz edilmesi |
r-dropping n.
|
|
302 |
Linguistics |
ünsüzleri ve az sayıdaki ünlü ses sistemleriyle bilinen kafkas dağları dilleri |
northwest caucasian n.
|
|
303 |
Linguistics |
belirsiz ve kesin olmayan nitelikleri olan ünlü |
neutral vowel n.
|
|
304 |
Linguistics |
(ünlü harf) dilin dinlenme pozisyonunda üretilme |
neutralness n.
|
|
305 |
Linguistics |
alçak ünlü |
low vowel n.
|
|
306 |
Linguistics |
alçak/kalın ünlü |
low vowel n.
|
|
307 |
Linguistics |
alçak-kalın ünlü |
low vowel n.
|
|
308 |
Linguistics |
alçalan ikil ünlü |
descending diphtong n.
|
|
309 |
Linguistics |
ara ünlü |
intermediate vowel n.
|
|
310 |
Linguistics |
ara ünlü |
abnormal vowel n.
|
|
311 |
Linguistics |
art ünlü |
dark vowel n.
|
|
312 |
Linguistics |
art ünlü |
back vowel n.
|
|
313 |
Linguistics |
asal ünlü |
cardinal vowel n.
|
|
314 |
Linguistics |
baştaki yarı ünlü |
initial glide n.
|
|
315 |
Linguistics |
büyük ünlü uyumu |
palatal harmony n.
|
|
316 |
Linguistics |
büyük ünlü uyumu |
backness harmony n.
|
|
317 |
Linguistics |
çift ünlü |
double vowel n.
|
|
318 |
Linguistics |
dar ünlü |
narrow vowel n.
|
|
319 |
Linguistics |
dar ünlü |
close vowel n.
|
|
320 |
Linguistics |
doğal ünlü |
neutral vowel n.
|
|
321 |
Linguistics |
doğal ünlü |
schwa n.
|
|
322 |
Linguistics |
düz ünlü |
unrounded vowel n.
|
|
323 |
Linguistics |
engelli ünlü |
blocked vowel n.
|
|
324 |
Linguistics |
engelli ünlü |
checked vowel n.
|
|
325 |
Linguistics |
engelsiz ünlü |
free vowel n.
|
|
326 |
Linguistics |
fısıltılı ünlü |
whispered vowel n.
|
|
327 |
Linguistics |
gevşek ünlü |
slack vowel n.
|
|
328 |
Linguistics |
genizsi ünlü |
nasal vowel n.
|
|
329 |
Linguistics |
geniş ünlü |
wide vowel n.
|
|
330 |
Linguistics |
ikiz ünlü |
diphthong n.
|
|
331 |
Linguistics |
ikil ünlü |
diphtong n.
|
|
332 |
Linguistics |
ince ünlü |
front vowel n.
|
|
333 |
Linguistics |
ince ünlü olma durumu |
frontness n.
|
|
334 |
Linguistics |
ingilizce büyük ünlü kayması |
great english vowel shift n.
|
|
335 |
Linguistics |
iç ünlü katımı |
anaptyxis n.
|
|
336 |
Linguistics |
ikiz ünlü (bazen üçüz ünlü) |
gliding vowel n.
|
|
337 |
Linguistics |
ilk ünlü düşmesi |
aphoristic n.
|
|
338 |
Linguistics |
ikili ünlü |
diphthong n.
|
|
339 |
Linguistics |
kapalı ünlü |
closed vowel n.
|
|
340 |
Linguistics |
kapalı ünlü |
close vowel n.
|
|
341 |
Linguistics |
kayan ünlü |
diphthong n.
|
|
342 |
Linguistics |
kayan ünlü |
gliding vowel n.
|
|
343 |
Linguistics |
küçük ünlü uyumu |
flatness harmony n.
|
|
344 |
Linguistics |
küçük ünlü uyumu |
labial assimilation n.
|
|
345 |
Linguistics |
küçük ünlü uyumu |
labial harmony n.
|
|
346 |
Linguistics |
orta ünlü |
mid vowel n.
|
|
347 |
Linguistics |
orta ünlü |
central vowel n.
|
|
348 |
Linguistics |
ön ünlü |
front vowel n.
|
|
349 |
Linguistics |
ön ünlü |
slender vowel n.
|
|
350 |
Linguistics |
süreksiz ünlü |
surd n.
|
|
351 |
Linguistics |
tek ünlü |
monophthong n.
|
|
352 |
Linguistics |
tek sesli ünlü |
monophthong n.
|
|
353 |
Linguistics |
tek ünlü |
pure vowel n.
|
|
354 |
Linguistics |
temel ünlü |
cardinal vowel n.
|
|
355 |
Linguistics |
ünlü atlaması |
metaphony n.
|
|
356 |
Linguistics |
ünlü yinelemesi |
assonance n.
|
|
357 |
Linguistics |
ünlü dörtgeni |
vowel quadrilateral n.
|
|
358 |
Linguistics |
ünlü edinim aşaması |
lallation n.
|
|
359 |
Linguistics |
ünlü düşmesi |
haplology n.
|
|
360 |
Linguistics |
ünlü boşluğu |
hiatus n.
|
|
361 |
Linguistics |
ünlü almaşması |
apophony n.
|
|
362 |
Linguistics |
ünlü harf |
vowel n.
|
|
363 |
Linguistics |
ünlü kısalması |
vowel shortening n.
|
|
364 |
Linguistics |
ünlü uzunluğu |
vowel length n.
|
|
365 |
Linguistics |
ünlü kayması |
vowel shift n.
|
|
366 |
Linguistics |
ünlü uyumu |
vowel harmony n.
|
|
367 |
Linguistics |
uzun ünlü belirtkesi |
macron n.
|
|
368 |
Linguistics |
ünlü kaynaşması |
blending n.
|
|
369 |
Linguistics |
ünsüz-ünlü-ünsüz dizisi |
cvc n.
|
|
370 |
Linguistics |
ünlü değişimi |
vowel mutation n.
|
|
371 |
Linguistics |
ünlü almaşması |
vocalic alternation n.
|
|
372 |
Linguistics |
ünlü çatışması |
synaeresis n.
|
|
373 |
Linguistics |
ünlü kayması |
introflexion n.
|
|
374 |
Linguistics |
ünlü göçüşmesi |
crasis n.
|
|
375 |
Linguistics |
ünlü çatışması |
syneresis n.
|
|
376 |
Linguistics |
ünlü kümesi |
vowel cluster n.
|
|
377 |
Linguistics |
ünlü azaltımı |
vowel reduction n.
|
|
378 |
Linguistics |
ünlü yuvarlaklaşması |
rounding n.
|
|
379 |
Linguistics |
ünlü almaşması |
vowel gradation n.
|
|
380 |
Linguistics |
ünlü değişimi |
vowel change n.
|
|
381 |
Linguistics |
uzun ünlü |
long vowel n.
|
|
382 |
Linguistics |
ünlü türemesi |
epenthesis n.
|
|
383 |
Linguistics |
ünlü kaynaşması |
apophony n.
|
|
384 |
Linguistics |
ünlü ses uzunluğu |
chroneme n.
|
|
385 |
Linguistics |
ünlü harf üzerine konan çift nokta |
umlaut n.
|
|
386 |
Linguistics |
üst ünlü |
archi vowel n.
|
|
387 |
Linguistics |
ünsüz-ünlü uyumu |
consonant-vowel harmony n.
|
|
388 |
Linguistics |
ünlü almaşması |
ablaut n.
|
|
389 |
Linguistics |
yarı ünlü |
off glide n.
|
|
390 |
Linguistics |
yarı-ünlü |
semi vowel n.
|
|
391 |
Linguistics |
yalın ünlü |
simple vowel n.
|
|
392 |
Linguistics |
yarı kapalı ünlü |
half close vowel n.
|
|
393 |
Linguistics |
yaygın söylenişli ünlü |
spread vowel n.
|
|
394 |
Linguistics |
yayvan ünlü |
broad vowel n.
|
|
395 |
Linguistics |
yarı ünlü |
glide n.
|
|
396 |
Linguistics |
vurgusuz ünlü (ses) |
schwa n.
|
|
397 |
Linguistics |
yarı ünlü |
semi vowel n.
|
|
398 |
Linguistics |
yuvarlak ünlü |
rounded vowel n.
|
|
399 |
Linguistics |
yüksek ünlü |
high vowel n.
|
|
400 |
Linguistics |
ünlü bir kişinin adı ile başka birisini isimlendirme |
antonomasia n.
|
|
401 |
Linguistics |
ünlü bir kişinin adı ile başka birisini isimlendirme |
antonomasy n.
|
|
402 |
Linguistics |
yunanca ve hintçe fiillerin geçmiş zaman halinde ilk ünlü harfin uzatılması |
temporal augment n.
|
|
403 |
Linguistics |
ünlü uyumu |
echoism n.
|
|
404 |
Linguistics |
genizsi ünlülerin, genizsi ünlü olmayan dillere geçtiğinde ünlü ve genizsi ünsüzlere ayrılması |
unpacking n.
|
|
405 |
Linguistics |
genizsi ünlü olmayan diller, genizsi ünlü olan dillerden kelime aldığında gerçekleşen ayrılma |
unpacking n.
|
|
406 |
Linguistics |
slav dillerindeki çok kısa veya daraltılmış bir ünlü harf |
jer n.
|
|
407 |
Linguistics |
ünlü uzunluğu işareti |
vowel length mark n.
|
|
408 |
Linguistics |
ünlü harfin kısa son ek kısmı |
vanish n.
|
|
409 |
Linguistics |
ünlü olma |
vocality n.
|
|
410 |
Linguistics |
ünlü harfin çift ünlüye dönüşmesi |
vowel fracture n.
|
|
411 |
Linguistics |
yan yana gelerek tek bir sesi temsil eden iki ünlü harf |
monophthong n.
|
|
412 |
Linguistics |
yarı ünlü y sesi |
yod n.
|
|
413 |
Linguistics |
yarı ünlü y sesi |
yodh n.
|
|
414 |
Linguistics |
ünlü harf değişimi içeren bir kelimenin ortografik gösterimi |
mutate n.
|
|
415 |
Linguistics |
pes perdeden ötümsüz ünlü harf |
murmur n.
|
|
416 |
Linguistics |
pes perdeden ötümsüz ünlü harf |
murmur vowel n.
|
|
417 |
Linguistics |
pes perdeden ötümsüz ünlü harf |
vocal fry n.
|
|
418 |
Linguistics |
sesin hemen akabinde gelen yarı ünlü harf |
on-glide n.
|
|
419 |
Linguistics |
(antik yunancada) /h/ sesi ile başlayarak sesli harf veya ikili ünlü ile devam eden sözcük |
rough breathing n.
|
|
420 |
Linguistics |
ünlü digrafı |
improper diphthong n.
|
|
421 |
Linguistics |
parsiyel ünlü kayması |
improper diphthong n.
|
|
422 |
Linguistics |
omega harfinin temsil ettiği ünlü ses |
omega n.
|
|
423 |
Linguistics |
ünlü harfin "i" olarak telaffuz edilmesi |
iotacism n.
|
|
424 |
Linguistics |
yarı ünlü |
semivowel n.
|
|
425 |
Linguistics |
i şeklinde hatalı telaffuzdan kaynaklı ünlü kayması |
itacism n.
|
|
426 |
Linguistics |
sami dillerinde bir dizi ilişkili kelimede çeşitli ünlü dizileri ve eklerle yinelenen ünsüz dizileri |
root n.
|
|
427 |
Linguistics |
ə sembolü ile temsil edilen vurgusuz daraltılmış ünlü harf |
schwa n.
|
|
428 |
Linguistics |
ilk hecesinde uzun ünlü ikinci hecesinde kısa segol işareti olan ibranice sözcük |
segholate n.
|
|
429 |
Linguistics |
yarı ünlü harf |
semiconsonant n.
|
|
430 |
Linguistics |
(antik yunanca) h sesinin takip etmediği ilk ikili ünlü harf |
smooth breathing n.
|
|
431 |
Linguistics |
ünlü düşmesi |
synaeresis n.
|
|
432 |
Linguistics |
ünlü düşmesi |
synalepha n.
|
|
433 |
Linguistics |
ünlü düşmesi |
synaloepha n.
|
|
434 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek ünlüleştirmek |
monophthongize v.
|
|
435 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek sesli ünlüye dönüştürmek |
monophthongize v.
|
|
436 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek ünlüleştirmek |
monophthongise v.
|
|
437 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek sesli ünlüye dönüştürmek |
monophthongise v.
|
|
438 |
Linguistics |
ünlü harf artiküle etmek |
lower v.
|
|
439 |
Linguistics |
(dil) yarı ünlü sesi telaffuz ederken yer değiştirmek |
glide v.
|
|
440 |
Linguistics |
çift ünlü olarak telaffuz etmek |
diphthongalize v.
|
|
441 |
Linguistics |
çift ünlü olarak telaffuz etmek |
diphthongalise v.
|
|
442 |
Linguistics |
(sesli harf) ses değişimi veya ünlü almaşması ile değiştirmek |
grade v.
|
|
443 |
Linguistics |
(ünlü harfi) ünsüz harfe dönüştürmek |
devocalize v.
|
|
444 |
Linguistics |
(ünlü harfi) ünsüz harfe dönüştürmek |
devocalise v.
|
|
445 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek sesli ünlüye dönüştürmek |
smooth v.
|
|
446 |
Linguistics |
(ünlü sesi) tek seslileştirmek |
smooth v.
|
|
447 |
Linguistics |
telaffuzunda dilin geriye kıvrılışından ötürü üzerine r sesi eklenmiş (ünlü harf) |
r-coloured adj.
|
|
448 |
Linguistics |
dilin orta ünlü konumuna kayması ile telaffuz edilen (çift ünlü) |
centering adj.
|
|
449 |
Linguistics |
ağız boşluğunun tam ortasından telaffuz edilen (ünlü) |
central adj.
|
|
450 |
Linguistics |
hecedeki başka bir ünlüden daha az belirgin olan (ünlü harf) |
nonsyllabic adj.
|
|
451 |
Linguistics |
bir ünlü harfle aynı hecede olan (ünsüz harf) |
nonsyllabic adj.
|
|
452 |
Linguistics |
vurgulanmayan (ünlü veya hece) |
nontonic adj.
|
|
453 |
Linguistics |
çift ünlü |
diphtong adj.
|
|
454 |
Linguistics |
çift ünlü |
diphthong adj.
|
|
455 |
Linguistics |
iç ünlü katımlı |
anaptyctic adj.
|
|
456 |
Linguistics |
ünlü olmayan |
non-vocalic adj.
|
|
457 |
Linguistics |
yarı ünlü |
semi-vowel adj.
|
|
458 |
Linguistics |
tek bir ünlü harfi olan |
univocal adj.
|
|
459 |
Linguistics |
ünlü harfi olmayan |
unvoweled adj.
|
|
460 |
Linguistics |
ünlü harfe benzer |
vowellike adj.
|
|
461 |
Linguistics |
ünlü harfler ile belirtilen |
vowelly adj.
|
|
462 |
Linguistics |
(ünlü harf) açık |
broad adj.
|
|
463 |
Linguistics |
(ünlü harf) kalın |
broad adj.
|
|
464 |
Linguistics |
(arapçada çoğul isim) tekil halinden ünlü seslerindeki farklılıkla ayırt edilen |
broken adj.
|
|
465 |
Linguistics |
ağız boşluğunun tam ortasından telaffuz edilen (ünlü) |
mixed adj.
|
|
466 |
Linguistics |
tek sesli ünlü ile ilişkili |
monophthongal adj.
|
|
467 |
Linguistics |
tek bir ünlü ses olarak telaffuz edilen (ünlü) |
monophthongal adj.
|
|
468 |
Linguistics |
bitişiğindeki r sesinden etkilenen (ünlü) |
rhotic adj.
|
|
469 |
Linguistics |
tek veya iki ünlü harfle biten |
open adj.
|
|
470 |
Linguistics |
dudaklar geniş aralıklı şekilde söylenen (ünlü harf) |
open adj.
|
|
471 |
Linguistics |
telaffuzu kolaylaştırmak için bir dizi ünsüz şeklinde türemiş (ünlü) |
disjunctive adj.
|
|
472 |
Linguistics |
(ünlü harf) dil damağa yakın bir şekilde söylenen |
close adj.
|
|
473 |
Linguistics |
(ünlü) kapalı |
closed adj.
|
|
474 |
Linguistics |
(ünlü) kapalı |
narrow adj.
|
|
475 |
Linguistics |
(l sesi) ince ünlü tınısı olan |
clear adj.
|
|
476 |
Linguistics |
hemen bitişiğinde ünlü harf olan |
intervocalic adj.
|
|
477 |
Linguistics |
hemen bitişiğinde ünlü harf olan |
intervocal adj.
|
|
478 |
Linguistics |
(bazı kelt dillerinde ünlü harf) ön |
slender adj.
|
|
479 |
Linguistics |
(sesbirimcik) ön ünlü ile telaffuz edilen |
slender adj.
|
|
480 |
Linguistics |
ünlü seslerle/hecelerle |
vocally adv.
|
|
History |
|
481 |
History |
köpekleriyle ünlü antik epir'in bir bölgesi olan molossis'in yerlisi olan kimse |
molossian n.
|
|
482 |
History |
köpekleriyle ünlü antik epir'in bir bölgesi olan molossis'te yaşayan kimse |
molossian n.
|
|
483 |
History |
savaştaki cesaretiyle ünlü birlikler |
immortal n.
|
|
484 |
History |
antik dönemde anadolu'da yaşamış, demir işçilikleri ile ünlü haldia halkı ile ilgili |
chalybean adj.
|
|
Archaeology |
|
485 |
Archaeology |
hükümdar alexander severus'un mezarında bulunan ünlü bir vazo |
portland vase n.
|
|
Religious |
|
486 |
Religious |
ünlü sihlerin adının önüne konulan bir unvan veya hitap şekli |
bhai n.
|
|
487 |
Religious |
mahşer gününü anlatan ünlü bir latince ilahi |
dies irae n.
|
|
Environment |
|
488 |
Environment |
ünlü yapı |
monument n.
|
|
489 |
Environment |
ünlü sit alanı |
monument n.
|
|
Geography |
|
490 |
Geography |
ispanya'nın güneybatısındaki şerileri ile ünlü bir şehir |
jerez de la frontera n.
|
|
491 |
Geography |
kaliforniya'da dev sekoya ağaçları, alpin gölleri ve buzulları ile ünlü bir ulusal park |
kings canyon national park n.
|
|
492 |
Geography |
almanya'da frankfurt'un kuzeyinde yer alan ünlü spa ve tatil şehri |
bad homburg n.
|
|
493 |
Geography |
londra'da bankalarıyla ünlü bir sokak |
threadneedle street n.
|
|
494 |
Geography |
tokyo'nun kuzey batı'sında, merhamet tanrıçası heykeliyle ünlü, ipek üretimi yapılan bir şehir |
takasaki n.
|
|
495 |
Geography |
new york'ta bulunan dünyaca ünlü konser salonu |
carnegie hall n.
|
|
496 |
Geography |
venezüella'da ünlü bir şelale |
kukenaam n.
|
|
497 |
Geography |
venezüella'da ünlü bir şelale |
cuquenan n.
|
|
498 |
Geography |
venezüella'da ünlü bir şelale |
cuquenan falls n.
|
|
499 |
Geography |
venezüella'da ünlü bir şelale |
kukenaam falls n.
|
|
500 |
Geography |
new orleans'ta ünlü bir mahalle ve eğlence bölgesi |
vieux carré n.
|
|