abound - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
abound kaynamak v.
  • This lake abounds in trout.
  • Bu göl alabalık kaynıyor.
  • The ship abounds with rats.
  • Gemi, fare kaynıyor.
  • This meadow abounds in frogs.
  • Bu çayır kurbağa kaynıyor.
Show More (0)
abound bol miktarda bulunmak v.
  • This lake abounds in various kinds of fish.
  • Bu gölde çeşitli balık türleri bol miktarda bulunur.
  • Elephants abound here.
  • Filler burada bol miktarda bulunur.
Show More (-1)
abound dolu olmak v.
  • The rivers there abound with fish.
  • Oradaki nehirler balıkla doludur.
Show More (-2)
abound bol olmak v.
  • Inaccuracies in the data abound and they need to be corrected.
  • Verilerdeki yanlışlıklar boldur ve bunların düzeltilmesi gerekmektedir.
Show More (-2)